Astrolojinin Tarihçesi

0
Advertisement

Astroloji nedir, nasıl ortaya çıkmıştır? Astrolojinin doğuşu, tarihsel gelişimi, tarihçesi nedir, hakkında bilgi.

Astrolojinin Tarihçesi

Astroloji, bireylerin, grupların ya da ulusların yazgılarını önceden haber vermek amacıyla gezegenlerin ve yıldızların dünya olayları üzerindeki etkisini yorumlamadır. Bazen bir bilim olarak görülen astroloji eski ve yeni birçok uygarlığı değişen ölçülerde etkilemiştir. Öte yandan astroloji, bir sahte bilim olarak da tanımlanır ve modern bilimin kuram ve buluşlarına tümüyle karşıt olduğu kabul edilir.

Astroloji ilk olarak Mezopotamya’da, İÖ 3 bin yıl sıralarında ortaya çıktı. Bundan çok sonra, Helenistik dönem Yunan uygarlığında gerçek anlamda gelişerek Batı dünyasındaki yerini aldı. Mezopotamya’daki ilk biçimiyle Hindistan’da yayıldı. İslam kültürü, onu Yunan mirasının bir parçası olarak özümsedi; Batı Avrupa’da, İslam biliminin etkisinin güçlü olduğu ortaçağda yaygınlaşan astroloji, Arap özelliklerini de aldı.

Astrolojinin ortaya çıkışına Mısırlıların da dolaylı katkısı oldu. Mısırlılar, her biri 30 günden oluşan ve 5 artıkgünün yıl sonuna eklendiği 12 aylık bir takvim geliştirdiler. Yunanlılar astronomi gözlemlerinde kullanmak amacıyla bu takvimi devraldılar. Mısırlılar yıldızlı gökyüzünden bir saat gibi yararlanabilmek için, onar günlük aralıklarla doğan 36 tane parlak yıldız seçtiler. Latin yazarlarının sonradan decan adını vereceği bu yıldızlardan her birinin, yükseldiği dönem boyunca gökyüzünde egemen olduğuna inanıyorlardı. Bu yıldızlar daha sonra 12 burcun altbölümleri olarak burçlar kuşağında yer aldı. Horoskop teriminin türediği Yunanca horoskopos’un (saati gözleyen) bir anlamı da “decan yıldızı”dır.

Çin’de imparatorluk öncesi dönemde, evrenin kavranabilir bir düzeni olduğuna inanılır, evrenin bilinen özelliklerinin, bilinmeyen ama bilinenlerle bağlantılı olan özelliklerine ışık tuttuğu kabul edilirdi. Bu inanç, doğal olgularla insanın eylem ve yazgısını ilişkilendiren çizelgelere yansıdı. Çin’de bu inançtan, yıldızların insan eylemleri üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu ileri süren gerçek bir astroloji inancına geçiş uzun zaman aldı. Bu arada çeşitli gözlem sistemleri ve bilgi edinme süreçleri geliştirildi. Moğollar döneminde Çin’de Arap etkisiyle Batı astronomi ve astrolojisi tanınmaya başladığında, bu yeni bilgiler de Çin astrolojisine katıldı. Daha sonraki yüzyıllarda Çin İmparatorluğu’nda profesyonel bir kâhin tarafından her yeni doğan çocuk için yıldız falına bakılması gelenek oldu. İnsan yaşamındaki bütün önemli olaylarda, özellikle de evlilik öncesinde fala başvurulur ve sonuçlar yorumlanırdı.

Advertisement

Astrolojik neden-sonuç anlayışı klasik dünyada yerleştikten sonra, bütün bilimleri, özellikle tıp ve ilgili disiplinleri etkisi altına aldı. İnsan dünyası ile doğayı birleştiren evrensel bir “duygudaşlık” öğretisini benimseyen stoacılar, astrolojide böyle bir evrenin neredeyse haritasını buldular.

Kendi kehanet yöntemleri olan Romalılar, Yunan astrolojisini çok çabuk benimseyemediler; ama Augustus dönemine gelindiğinde bu sanat Eski Yunan’daki gibi krallara ait bir ayrıcalık olmuştu. Ama, astrolojinin halk üzerindeki etkisini önleme çabaları hep başarısızlıkla sonuçlandı. Eski putperest toplumlarda astronomi ve astroloji sözcükleri eşanlamlıydı. Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarında, yıldız bilimi astronomi ile yıldızlara bakarak kehanette bulunma sanatı astroloji arasındaki çağdaş ayrım ortaya çıkmaya başladı. Yıldızların her şeye kadir olduğu inancına karşılık Hıristiyanlık, Tanrı’nın her şeye kadir olduğunu öğretiyordu. Astrolojideki kaderciliğin karşısına Hıristiyanlık irade özgürlüğünü çıkarıyordu. Bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla astrolojiye dayalı bir dünya görüşü de İcabul ediliyordu, çünkü onu reddetmek bu görüşü kabul eden klasik kültürün tüm mirasını reddetmek demekti. Hıristiyanlık tarihinde bile İranlı Mecusilerin Hz. İsa’nın doğumunu karşılarken göksel bir kehaneti izledikleri anlatılır.

Çeşitli Hıristiyan konsilleri astrolojiyi lanetlediyse de, astrolojinin yol açtığı dünya görüşü ciddi bir biçimde sarsılmadı. Ortaçağın sonlarında, aralarında Paris, Padova, Bologna ve Floransa üniversitelerinin de yer aldığı birçok üniversitede astroloji kürsüleri vardı.

Hümanistlerin Eski Yunan yapıtlarını yeniden ele alma girişimleri ise konuya ilgiyi artırmaya yaradı ve bu ilgi Rönesans, hatta Reform boyunca sürdü.

Astrolojinin yermerkezli evren görüşüne sarsıcı darbeyi indiren, 16. yüzyıldaki Kopernik devrimi oldu. Ama astroloji, modern çağlara değin popüler bir eğlence ya da boşinan olarak milyonlarca insanın ilgisini çekmeyi sürdürdü. 20. yüzyılda bu ilgi alanı, günlük basındaki yıldız falları, özel yıllıklar ve konuyu çeşitli yönleriyle ele alan küçüklü büyüklü elkitaplarıyla hâlâ beslenmektedir.

Advertisement


Leave A Reply