17. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Olayları, İlişkileri, Savaşları ve Tarihi Hakkında Bilgiler

0
Advertisement

17. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin siyasi tarihi, dış ilişkiler, yapılan savaşlar, antlaşmalar ve sonuçları hakkında bilgi.

16. ve 17. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu

16. ve 17. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu

XVII. YÜZYILDAKİ OSMANLI DEVLETİ SİYASİ OLAYLAR

Osmanlı Devleti XVII. yüzyılda kendisinin Avrupa’dan üstün olduğunu düşündüğü için sınırlarını genişletme politikasına devam etmiştir.

Bu dönemde İran, Avusturya, Lehistan, Venedik ve Rusya ile uzun süren mücadelelere girişmiştir. Bu savaşlarda eskisi kadar güçlü olunmamasının da sonucunda savaşların uzaması ve istenen sonuçların alınamaması nedeniyle Osmanlı ekonomisi olumsuz yönde etkilenmiştir.

İran İle Olan İlişkiler

XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti ile iran arasındaki savaşlarda iki devlet arasındaki sınır sorunları etkili olmuştur.

1577 – 1590 Savaşları ve Ferhat Paşa Antlaşması

İran’da Şah Tahmasb’ın ölümüyle başlayan karışıklıktan yararlanmak isteyen Osmanlı Devleti doğu sınırını güven altına almak ve Şiiliğin Anadolu’da yayılmasını engellemek amacıyla İran üzerine seferlere çıktı. Osmanlı Devleti’nin galibiyeti ile sonuçlanan bu savaşların sonucunda 1590 yılında Ferhat Paşa Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti Hazar Denizi’ne kadar olan yerleri alarak doğudaki en geniş sınırlara ulaşmış oldu.

1603 – 1611 Savaşları ve Nasuh Paşa Antlaşması

Osmanlı Devleti’nin Avusturya ile savaşmasını ve bu sırada Anadolu’da celali isyanlarının çıkmasını değerlendirmek isteyen İran’ın Osmanlı topraklarına saldırması üzerine başlayan savaşlar 1611 ‘de Nasuh Paşa Antlaşması ile sonuçlandı. Osmanlı Devleti, daha önce Ferhat Paşa Antlaşması ile almış olduğu yerleri geri verdi. Bunun karşılığında Safeviler, Osmanlı Devleti’ne her sene vergi olarak iki yüz deve yükü ipek vermeyi kabul ettiler.

Advertisement

1617-1618 Savaşları ve Serav Antlaşması

Safevilerin, Osmanlı Devleti ile yaptığı bu antlaşmanın vergi maddesini yerine getirmemeleri ve Osmanlı topraklarına saldırmaları üzerine 1617’de başlayan savalşlar 1618’de Serav Antlaşması’nın imzalanmasıyla son buldu. Bu antlaşmayla iran, daha önce imzalanmış olan Nasuh Paşa Anlaşması’nın maddelerini yeniden kabul etti. Ancak, vergi maddesinde bir miktar indirim yapıldı.

1622 – 1639 Savaşları ve Kasrı Şirin Antlaşması

IV. Murat’ın padişahlığının ilk yıllarında İstanbul’daki karışıklıklar ve Anadolu’daki celali isyanlarından yararlanmak isteyen iran, Osmanlı Devleti’nden toprak kazanmak için fırsat kollamaktaydı. Osmanlı Devleti’nin Bağdat valisi Subaşı Bekir’in, Osmanlı Devleti’ne isyan ederek Bağdat’a iran ordusunu davet etmesi üzerine İran, Bağdat’ı almıştı.

IV. Murat istanbul’da otoriteyi sağladıktan sonra 1638’de Bağdat’ı yeniden geri aldı. Bir sonraki yıl IV. Murat komutasındaki Osmanlı ordusunun Zağros Dağları’nı aşarak Revan’ı alması üzerine iran barış istedi. 1639’da imzalanan Kasrı Şirin Antlaşması na göre;

  • Bağdat ve civarı Osmanlılar’da, Revan ve Azerbaycan iran’da kaldı.
  • Zağros Dağları iki ülke arasında sınır olarak kabul edildi.

Bu antlaşmayla belirlenen sınır, büyük oranda günümüzdeki Türk İran sınırını oluşturmaktadır. Bu sınırın uzun yıllar boyunca değişmemesinin en önemli nedenlerinden birisi, çizilen sınırın coğrafi şartlara ve etnik yapıya uygun olmasıdır. Bu durum, IV. Murat’ın ileri görüşlü ve gerçekçi bir siyasi anlayışa sahip olduğunun göstergesidir.

Lehistan İle Olan İlişkiler

1575’te Lehistan Osmanlı himayesine alınarak Osmanlı Devleti’nin hakimiyet alanı Baltık Denizi’ne kadar genişletilmişti. Böylece Lehistan, Rus saldırılarına karşı Osmnalı Devleti’nin desteğini kazanmıştı. Bu durum Rusya ile olan ortak sınırlarının artmasını istemeyen Osmanlı Devleti için de önemliydi. Fakat XVII. yüzyılda Lehistan ile olan ilişkiler Erdel, Boğdan ve Ukrayna Kazakları ile ilgili sorunlar nedeniyle bozulmuştur.

1620 – 1621 Savaşları ve Hotin Antlaşması

II. Osman’ın padişahlığı sırasında vergisini vermeyen ve Boğdan’a saldıran Lehistan üzerine sefere çıkıldı. Savaşlarda başarılı olunarak Hotin Kalesi kuşatıldı. Fakat yeniçerilerin disiplinsiz hareketleri nedeniyle kuşatmayı daha fazla uzatmak istemeyen II. Osman, Lehistan’ın barış istemesi üzerine, 1621 yılında Hotin Antlaşması’nı imzaladı.

Advertisement

Bu antlaşmayla;

  • Boğdan Osmanlı egemenliğinde kaldı.
  • Lehistan, Osmanlı Devleti’ne vergi vermeyi kabul etti.
  • Lehistan ve Osmanlı Devleti birbirlerinin topraklarına saldırıda bulunmamaya söz verdi.

Hotin seferi, Yeniçeri ocağındaki disiplinsizliklerin açık bir şekilde görülmesine neden oldu. Bu nedenle II. Osman, sefer dönüşünde yeniçeri ocağının kaldırılması için bazı planlar hazırladı. Fakat durumu anlayan yeniçeriler daha erken davranarak II. Osman’ı tahttan indirerek öldürdüler.

1672 – 1676 Savaşları ve Bucaş Antlaşmaları

Lehistan’ın Osmanlı yönetimindeki Ukrayna’yı işgal etmesi ve Ukrayna Kazaklarının Osmanlı Devleti’nden yardım istemesi üzerine IV. Mehmet, Lehistan’a sefere çıktı.

Osmanlı ordusunun savaşlarda başarılı olması üzerine Lehistan barış istemek zorunda kaldı. 1672 yılında imzalanan Bucaş Antlaşması ile;

  • Lehistan Podolya’yı Osmanlı Devleti’ne bırakacak,
  • Ukrayna toprakları, Osmanlı egemenliğindeki Kazaklara bırakılacak,
  • Lehistan Osmanlı Devleti’ne vergi verecek maddeleri kabul edildi.

Fakat Lehistan Diyet Meclisi, imzalanmış olan bu antlaşmaya vergi maddesi nedeniyle itiraz etti. Bunun üzerine, Osmanlı ordusu yeniden sefere çıktı. Savaşları kaybeden Lehistan, 1676’da Bucaş Antlaşması’nı kabul etti. Fakat, Lehistan’ın vergi yükümlülüğü kaldırıldı.

Osmanlı Devleti bu antlaşmayla batıda son kez toprak kazandı ve en geniş sınırlara ulaştı. Bundan sonra batıda bir daha toprak elde edemedi.

Venedik İle Olan İlişkiler

XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Venedikliler arasında daha önceki dönemlerde de yaşanan Akdeniz’deki hakimiyet mücedelesi devam etmiştir. Bu dönemde Venediklilerin Doğu Akdeniz’deki en önemli ticaret merkezi Girit Adası’ydı. Adada konuşlanmış olan korsanlar Osmanlı ticaret gemilerini yağmalıyorlardı. Doğu Akdeniz’de Osmanlı egemenliğinin tamamlanabilmesi için Girit’in alınması gerekiyordu.

1645’te başlayan Girit kuşatması 24 yıl sonra 1699’da Köprülü Fazıl Ahmet Paşa komutasındaki donanmanın Girit’i fethetmesiyle sonuçlandı.

Girit adasının 24 yıllık bir kuşatma sonucunda alınabilmesi, Osmanlı donanmasının gücünü kaybettiğinin göstergesidir. Bu olaydan sonra donanmada büyük bir düzenlemeye gidilmesi gerekirken bu yapılmamış, donanma zamanla önemini iyice kaybetmiştir.

XVII. yüzyılda Venedik, Kutsal ittifak Devletleri’ne katılarak Osmanlı Devleti ile tekrar savaşmıştır.

Rusya İle Olan İlişkiler

Rusya’nın Osmanlı himayesindaki Özi Kazaklarına saldırması üzerine Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, sefere çıkarak 1678’de Çehrin Kalesi’ni aldı . Rusya’nın isteği üzerine iki devlet arasında 1681’de Çehrin Antlaşması yapıldı.

Advertisement

Bu antlaşmayla; Kiev şehrinin Ruslarda kalması ve Özi (Dinyeper) Nehri’nin sağındaki toprakların Osmanlı Devleti’ne bırakılması kabul edildi. 1681 ‘de imzalanan bu antlaşma, ilk Osmanlı Rus antlaşmasıdır.

Avusturya İle Olan İlişkiler

XVII. yüzyılda Avusturya ile yapılan savaşların temelinde de daha önce olduğu gibi, Macaristan’a egemen olma amacı yatmaktadır.

1593 – 1606 Savaşları ve Zitvatorok Antlaşması

Avusturya’nın Osmanlı Devleti’ne vermesi gereken vergileri ödememesi ve sık sık Osmanlı sınırlarını ihlal etmesi üzerine 1593’te savaşlar yeniden başladı. Savaşların ilk dönemlerinde başarılı olamayan Osmanlı ordusu daha sonra toparlanarak Avusturya’dan Eğri Kalesi’ni aldı. 1596’da Haçova Meydan Muharebesi kazanıldı, Kanije ve Estergon kaleleri fethedildi. Tiryaki Hasan Paşa, Kanije’yi geri almak isteyen Avusturya ordusuna karşı büyük bir zafer kazandı. Bu sırada Osmanlı Devleti’nde celali isyanlarının artması nedeniyle Osmanlı Devleti savaşları daha fazla uzatmayıp 1606 yılında Avusturya ile Zitvatorok Antlaşması’nı imzaladı.

Bu antlaşmaya göre;

  • Eğri, Kanije, Estergon kaleleri Osmanlı Devleti’nde kalacak,
  • Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı ödeyecek,
  • Avusturya arşidükü bundan böyle Osmanlı padişahına eşit sayılacak ve kendisine Cesar (imparator) denilecek.

maddeleri kabul edildi. Zitvatorok Antlaşması, 1533’ten beri Osmanlı sadrazamına denk olan Avusturya arşidüklerinin, Osmanlı padişahıyla eşit hale gelmesine neden oldu. Böylece, Osmanlı Devleti’nin Avusturya karşısındaki siyasi üstünlüğü sona erdi.

1662 – 1664 Savaşları ve Vasvar Antlaşması

Avusturya’nın Erdel Beyliği’nin iç işlerine karışması üzerine Osmanlı sadrazamı Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, 1662 yılında Uyvar Kalesi’ni aldı. Avusturya’nın isteği üzerine 1664 yılında Vasvar Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla;

  • Uyvar ve Neograd kaleleri Osmanlılarda kalacak,
  • Zerinvar Kalesi Avusturya’da kalacak, bunun karşılığında Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı ödeyecek,
  • Erdel Osmanlı egemenliğinde kalacak ve Avusturya, Erdel’in içişlerine karışmayacak maddeleri kabul edildi.

Bu savaş sırasında Osmanlı ordularının, alınması çok güç olan Uyvar Kalesi’ni fethetmesi, Avrupa’da ‘Uyvar önünde bir Türk kadar güçlü olmak’ deyiminin ortaya çıkmasına neden olmuşur.

II. Viyana Kuşatması ve Kutsal İttifak Savaşları

Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında imzalanan önceki antlaşmalara göre Avusturya Macaristan’ın içişlerine karışmayacaktı. Fakat Katolik olan Avusturya’nın, Protestan olan Orta Macaristan üzerinde egemenlik kurma isteği üzerine Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki ilişkiler yeniden gerginleşti. Macar Kontu İmre Tökeli önderliğindeki Macarlar Avusturya’ya karşı ayaklanarak, Osmanlı Devle-ti’nden yardım istediler. Bunun üzerine, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa yönetimindeki Osmanlı ordusu 1683’te Avusturya üzerine sefere çıktı.

Osmanlı ordusunun Viyana’yı kuşatması üzerine Avusturya, Avrupa devletlerinden yardım istedi. Osmanlı ordusu şehri kuşatırken Kırım kuvvetleri de Avrupa’dan gelecek yardımı engellemek üzere, Tuna Nehri’ndeki köprüleri tutmakla görevlendirildi. Fakat Kırım kuvvetleri, Avrupalı devletlerin gönderdikleri yardımcı kuvvetleri önlemeyince Osmanlı ordusu iki ateş arasında kaldı ve bozguna uğradı. Osmanlı ordusunun geri çekilmesi üzerine bu yenilgiden sorumlu tutulan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idam edildi.

II. Viyana Kuşatması sonrasında Osmanlı ordularının dağılmasından yararlanmak isteyen Avusturya, Venedik, Lehistan, Malta ve Rusya papanın önderliğinde Kutsal ittifak Devletlerini oluşturdular. Böylece II. Kosova Savaşı’nda sona eren Haçlı ordusu düşüncesi yeniden canlandı.

Osmanlı Devleti, başlıca dört cephede birden savaşmak zorunda kaldı. Osmanlı Devleti 16 yıl süren bu savaşlarda ağır bir yenilgi aldı. II. Mustafa, 1699 yılında Karlofça Antlaşması imzalayarak savaşlara son verdi.

Advertisement

1699 – Karlofça Antlaşması

İngiltere ve Hollanda (Flemenk)’nın aracılık yaptığı bu antlaşma, Osmanlı Devleti ile Avusturya, Lehistan ve Venedik arasında ayrı ayrı imzalanmıştır. Karlofça Antlaşması‘yla;

  • Mora Yarımadası, Dalmaçya kıyıları ve Ayamavra Adası Venedik’e bırakıldı.
  • Temeşvar ili ve Banat Yaylası hariç, bütün Macaristan ve Erdel Beyliği Avusturya’ya verildi.
  • Podolya ve Ukrayna Lehistan’a bırakıldı.
  • Antlaşmanın 25 yıl süreyle geçerli olması ve bu sınırların Avusturya’nın garantisi altında olması kabul edildi.

1700 – İstanbul Antlaşması

Osmanlı Devleti, Rusya’nın siyasi varlığını tanımak istemiyordu. Bu nedenle Osmanlı temsilcileri, Karlofça Antlaş-masfnda Rus delegesinin imza yetkisinin olmadığını söylediler. Bunun üzerine 1700 yılında Rusya ile istanbul Antlaşması imzalandı.

Bu antlaşmayla;

  • Azak Kalesi Rusya’ya bırakıldı.
  • Rusya, İstanbul’da sürekli elçi bulundurabilme hakkı kazandı.

Rusya, bu antlaşmayla Azak Kalesi’ni alarak Karadeniz’e açılma fırsatı kazandı.

Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları, Osmanlı Devleti’nin büyük çapta toprak kaybettiği ilk antlaşmalardır.

Bu antlaşma sonrasında Osmanlı Devleti fetih politikasını terkederek, kaybettiği toprakları geri alma ama politikası uygulamaya başlamıştır.

Osmanlı Devleti’nin Avrupa karşısındaki ilerlemesi bu antlaşmalarla sona ermiştir.


Leave A Reply