2. Abdülhamit Dönemi Yaşanan Olaylar ve Siyasi Gelişmeler

1
Advertisement

Son dönem Osmanlı padişahlarının en tartışmalılarından birisi olan ve büyük bir Osmanlı padişahı olarak kabul edilen II. Abdülhamit döneminde yaşanan olaylar.


II. Abdülhamit

2. ABDÜLHAMÎT DÖNEMİNİN SİYASAL OLAYLARI ( 1876-1909)

I. Meşrutiyetin İlanı (1876)

Avrupa’da öğrenim gören gençler “Genç Osmanlılar” (Jön Türkler) Kanun-i Esasi (Anayasa) nin kabul edilmesi halinde Avrupa devletlerinin, Osmanlıların içişlerine karışmayacaklarına inanıyorlardı.

II. Abdülhamit tahta çıkınca verdiği sözü yerine getirerek Mithat Paşa’yı sadrazam yaptı. Mithat Paşa başkanlığındaki kurul ilk Osmanlı Anayasası’nı hazırladı.

Anayasa, 23 Aralık 1876’da ilan edildi. Böylece Osmanlı Devleti Meşruti bir yönetime kavuşmuş oldu.

Bu anayasanın en önemli özelliği halka, temsil hakkının tanınmasıydı. Böylece Osmanlı halkı yönetime katılma imkânına kavuştu.

Advertisement

İstanbul Konferansı (1876)

Avrupa devletleri Balkan sorunlarını görüşmek üzere İstanbul’da bir konferansın toplanmasını sağladılar.
Osmanlı Devleti, Kanun-î Esasî’yi ilan ederek konferansın çalışmalarına engel olmak istediyse de konferans, çalışmalarına devam etti.

Bunun üzerine Osmanlı Devleti konferansın aldığı kararları kabul etmediğini ilan etti.

İngiltere, durumu kurtarmak ve bir savaşa engel olmak amacıyla bu sefer Londra’da bir konferans topladı (1877).

Alınan kararlar, İstanbul Konferansı’nda alınanların biraz hafifletilmiş biçimi olduğundan, Osmanlı Devleti bunu da tanımayacağını bildirdi.

Osmanlı-Rus Savaşı (1877-1878)

Osmanlı Devleti’nin, Londra Konferansı kararlarını kabul etmemesi üzerine Rusya, Osmanlı Devleti’ne savaş açtı.

Ruslar, Romanya üzerinden ve Kafkaslardan olmak üzere iki koldan saldırıya geçtiler. Balkanlarda da yeniden isyanlar başlattılar.

Advertisement

Ruslar’ın doğu’da Erzurum’a, batıda Edirne’ye kadar ilerlemesi üzerine II. Abdülhamit, Çar’a başvurup barış istedi.

Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması (1878)

  1. Büyük bir Bulgaristan krallığı kurulacaktı. Bu krallığa asıl Bulgaristan ile Makedonya ve Dogu Rumeli eyaleti bağlanacaktı.
  2. Bosna ve Hersek’e özerklik verilecekti.
  3. Sırbistan, Romanya ve Karadağ tam bağımsızlığına kavuşacaklardı.
  4.  Tesalya, Yunanistan’a verilecekti.
  5. Kars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt, Ruslara verilecekti.
  6. Girit ve Ermenistan’da ıslahat yapılacaktı.
  7. Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş zarar ödentisi verecekti.

Ruslar Ayastefanos Antlaşması’yla Osmanlı Devleti’ni istedikleri gibi parçalamışlardı.

Bu durum, İngiltere ve Avusturya’nın işine gelmediğinden Almanya’yı da yanlarına alarak bu antlaşmaya itiraz ettiler. Rusya yeni bir savaşı göze alamadı.

Bunun üzerine yapılan görüşmelerden sonra Berlin Antlaşması imzalandı.

Berlin Antlaşmasından Sonra Osmanlı Devletinin Avrupa'daki Sınırları

Berlin Antlaşmasından Sonra Osmanlı Devletinin Avrupa’daki Sınırları

Berlin Antlaşması (1878)

Bu antlaşmayla, Ayastefanos’un koşulları biraz yumuşatıldı.

  • • Özerk Bulgaristan ikiye bölünerek kuzeyine siyasal, güneyine yönetsel özerklik tanındı.
  • • Sırbistan, Karadağ ve Romanya’nın bağımsızlıkları onaylandı; ancak toprak kazanımları azaltıldı.

Önemi

  • a. Büyük ölçüde Ayastefanos Antlaşmasının tekrarıdır. Aradaki farklardan biri Doğubeyazıt’ın Osmanlılara bırakılmış olmasıdır.
  • b. Paris Antlaşması’nda (1856) yer almış olan Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğüne saygı prensibine bu antlaşmada yer verilmemiştir.
  • c. Berlin Konferansı; Osmanlı Devleti’ne büyük devletlerin müdahale ettiğini, devletin siyasi müdahalelere açık olduğunu ve egemenlik haklarının geniş ölçüde çiğnendiğini göstermiştir.
  • d. Çok sayıda azınlığın bağımsızlığı kabul edilmiştir.
  • e. Osmanlı Devleti’nin Almanya’ya yakınlaşma süreci başlamıştır.
  • f. Ermeni ayaklanmaları başlamıştır.
  • g. Doğu Rumeli’nin kısa bir zaman sonra Bulgaristan’la birleşerek yitirilmesine yol açmıştır.
  • h. Avrupa’daki Osmanlı toprakları Makedonya, Arnavutluk ve Trakya’yla sınırlı kalmıştır.

I. Meşrutiyetin Sona Ermesi

II. Abdülhamit, Londra Konferansı kararlarını Meclis-i Mebusan’a havale etmiş, Meclis de bu kararları reddetmişti. Bunun üzerine başlayan Osmanlı-Rus Savaşı’nın (1877-1878) yenilgiyle sonuçlanması ve Rus ordularının İstanbul yakınlarına kadar ilerlemesi üzerine, Meclis’te sert eleştiriler oldu. Bu eleştirilerde açıkça olmasa da padişah hedef alınıyordu. Bunun üzerine II. Abdülhamit Meclis-i Mebusan-ı dağıttı. Böylece I. Meşrutiyet sona ermiş oldu (1877).

Osmanlı Devleti'nin XX. Yüzyıl başlarındaki sınırları

Osmanlı Devleti’nin XX. Yüzyıl başlarındaki sınırları

İngiltere’nin Politika Değişikliği

Osmanlı Devleti’nin parçalanma süreci bu dönemde hızlandı. Bunun bir nedeni de ingiltere’nin, tutumundaki değişikliktir.

İngiltere; Osmanlı Devleti’nin bağımsızlık ve toprak bütünlüğünü Rusya’ya karşı koruma politikasını 1878’den sonra terketti. Çünkü bu devletin artık yıkılmaya mahkum olduğu açıkça anlaşılmıştı.

Rusya’nın, bu yıkılıştan yararlanıp Akdeniz’e inmesine engel olmak isteyen İngiltere şu iki temel politikayı uygulamaya koydu;

  1. Osmanlı Devleti’nin bazı stratejik noktalarını ele geçirmek.
  2. Devletin yıkıntıları üzerinde kendisine bağlı ya da kontrolü altında devletler kurmak.

Kıbrıs’ın Elden Çıkması (1878)

Berlin Antlaşması ile Rusya’nın kazançları sınırlanmış, bu antlaşmanın imzalanmasını sağlayan devletlere bazı haklar tanınmıştı.

  • • Avusturya, Bosna-Hersek’i geçici bir süre için işgal etti.
  • • İngiltere, Doğu Akdeniz’deki güvenliği için Kıbrıs adasına yerleşmek üzere Osmanlılardan izin istedi.

Osmanlılar, Berlin Kongresi’nde ingilizlerin yardımını sağlamak amacıyla geçici bir süre için Kıbrıs’ı ingilizlere bıraktılar.

Advertisement

Tunus’un İşgali (1881)

Berlin Kongresi öncesi Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumdan yararlanmak isteyen Fransa, (Almanya’nın da desteğini alarak) Tunus’a girdi.

Mısır’ın İşgali (1882)

Fransızların Tunus’u işgal etmesi ve Süveyş Kanalı’nın açılmış olması Mısır’ı İngilizler için hayati bir öneme sahip kılmıştı.

İngilizler, Mısır’da çıkan bir ayaklanmayı bastırma bahanesiyle Mısır’ı işgal ettiler, işgalin geçici olduğunu bildirdiler ancak bu, hiç de öyle olmadı.

Osmanlı Devleti, Berlin Kongresi’nin getirdiği ağır sorunlarla uğraştığından durumu kabullenmek zorunda kaldı.

İstanbul Antlaşması’na göre (1885) her iki devlet Mısır’a birer Yüksek Komiser gönderecekler; bunlar, Mısır’da gerekli ıslahatları yapacaklardı.

Doğu Rumeli Sorunu

  • • Doğu Rumeli, Berlin Antlaşması’yla Osmanlılara bırakılmıştı. Ruslar, buradaki halkı kışkırtarak Bulgar Prensliği ile birleşmelerini istediler.
  • • Rusya aynı zamanda bağımsız bir Bulgaristan’dan yana da değildi.
  • • Osmanlı Devleti’nin bölgeye asker göndermesi tepkilere neden oldu.
  • • Bulgarlar, Rusların içişlerine karışmalarını istemiyorlardı. Bu nedenle ingiltere’nin desteğini sağladıktan sonra Doğu Rumeli’nin Bulgaristan ile birleştiğini ilan ettiler (1885).
  • • Osmanlı Devleti, Avrupalı devletlerin zoruyla bunu kabul etti. Ancak Rodos, Osmanlılarda kalacaktı.

Ermeni Sorunu

Berlin Antlaşmasından sonra ortaya çıkan bir sorun da Ermeni ayaklanmalarıydı.

İngiltere ve Rusya’nın kışkırtmaları sonucu Doğu ve Güneydoğu’da birçok Ermeni ayaklanması çıktı. Hınçak ve Taşnak adlı örgütler bu ayaklanmaları organize ediyordu. Osmanlı Devleti bu isyanları bastırınca da Avrupa Devletleri aleyhte bir propaganda başlattılar.

Osmanlı-Yunan Savaşı

• Doğu Rumeli’nin Bulgaristan’a katıldığını gören Girit Rumları ayaklanarak Yunanistan’la birleştiklerini ilan ettiler.

• Yunanistan’da, Girit’i topraklarına kattığını ilan etti (1897).

Etniki Eterya Cemiyeti Epir, Makedonya ve Girit’i Yunanistan’a katmak amacıyla 1894’te kurulmuştu. Bu derneğin Makedonya’da düzenlediği silahlı eylemler 1897 Osmanlı Yunan Savaşının başlamasına yol açtı.

Duyûn-ı Umûmiye idaresi (Genel Borçlar Yönetimi)

  • • Genel ekonomik durumun kötü olması ve batılılaşma çabaları ile başlayan lüks tutkusu sonucu, içeride ve dışarıda ağır borçlanmalara gidilmişti.
  • • İyice bozulan mali durum nedeniyle devlet, bu borçların faizini bile veremeyecek durumdaydı.
  • • Bunun üzerine yabancı devletler, İstanbul’daki alacaklı bankerlerle birlikte hareket ederek Osmanlı Devleti’nin gelir kaynaklarına el koymaya karar verdiler.
  • • 1881’de Düyun-u Umumiye yönetimi kuruldu. Bu yönetim, borçlar için tuz, içki, ipek, damga, tütün ve balık avı vergileri gibi devletin sağlam gelir kaynaklarına el koydu.
  • • Ayrıca başka gelirlerden de pay alan yönetim, ülkenin ekonomi ve siyasetine de el atarak bir nevi “devlet içinde devlet” haline geldi.

Advertisement


1 Yorum

Reply To Ayşe Naz Cancel Reply