Charles Sanders Peirce Kimdir? Detaylı Hayatı ve Kitapları Hakkında Bilgiler

0
Advertisement

Charles Sanders Peirce kimdir ve ne yapmıştır? Charles Sanders Peirce hayatı, biyografisi, kitapları ve felsefesi hakkında bilgi.

Charles Sanders Peirce

Charles Sanders Peirce

Charles Sanders Peirce; (d. 10 Eylül 1839, Cambridge, Massachusetts – ö. 19 Nisan 1914, Milford yakınları, Pennsylvania, ABD), ABD’li bilim adamı, mantıkçı ve filozoftur. Bağlantılar mantığı ve bir araştırma yöntemi olarak pragmatizm üzerine çalışmalarıyla tanınır.

1871’de babasıyla katıldığı bir araştırmada, kütleçekimi kuvvetinin ölçümünde sarkaç salınımından yararlanmaya yönelik kuramsal ve uygulamalı çalışmalara katkıda bulundu. Bu çalışmalardan elde ettiği bulgulara dayanarak, metre uzunluğunun ışığın dalgaboyu cinsinden belirlenmesine yönelik bir öneri geliştirdi (1877-79). 1873-86 arasında ABD ve Avrupa’nın birçok yerinde bir dizi sarkaç deneyi yaptı.

Bir süre ABD Ölçüler ve Ölçümler Bürosu’nun başkanlığını yürüten Peirce Kongre’ ye büronun genişletilmesi ve geliştirilmesi önerisinde bulundu. Bu öneri 1901’de ABD Ulusal Standartlar Bürosu’nun kurulmasında önemli rol oynadı. 1867’de Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi’ne, 1877’de de Ulusal Bilimler Akademisi’ne üye seçildi. 1878-1911 arasında Ulusal Bilimler Akademisi’ne mantık, matematik, fizik, jeodezi, spektroskopi ve deneysel psikoloji üzerine 34 bildiri sundu. 1880’de Londra Matematik Derneği üyeliğine seçildi.

Mantık çalışmaları.

Peirce’in mesleki çalışmaları fen bilimlerinde olmakla birlikte, asıl ilgi alanı mantıktı. Otuz bir yaşına geldiğinde kimya, filoloji, tarih felsefesi, din ve felsefe tarihi konusundaki yazılarının yanı sıra mantık konusunda da bir dizi çalışması yayımlanmıştı. Kıyı ve Jeodezi Araştırmaları Kurumu’nda görevliyken Johns Hopkins Üniversitesi’nde mantık dersleri verdi (1879-84).

Peirce mantığı en geniş anlamıyla göstergebilim olarak görüyordu. Kapsamlı bir göstergeler kuramı tasarlayarak dinamik ya da mekanikteki hareket ile göstergesel işlev (semiosis) arasındaki ayrım üzerinde durdu. Bitiremediği başyapıtının adı da A System of Logic, Considered as Semiotic (Gösterge-bilim Olarak Bir Mantık Sistemi) olacaktı. Genel mantığın tümdengelimli ve matematiksel mantık gibi alanlarına çok önemli katkılarda bulunmasına karşın, Peirce daha çok “bilimin mantığı”yla uğraştı; bilimin açıklama yöntemleri üzerinde durarak tümevarımı ve retroduction ya da abduction dediği, bir olguyu mantık zincirini geriye doğru işleterek açıklama yöntemini irdeledi. Yaşamı boyunca mantıkta tümevarım ve abduction’ın tümdengelim ile birlikte yerleşmesine çalıştı. Her birinin öbür ikisinden ayrı birer mantıksal süreç olarak kendi özelliklerini taşıdığını, ama mantığın genel kuralları açısından birleştiğini ortaya koymaya uğraştı.

Advertisement

Felsefe çalışmaları.

Peirce pragmatizm konusundaki felsefi görüşlerini ilk kez 1877-78’de Popular Science Monthly’de yayımladığı “bilimin mantığı” üzerine bir dizi yazıda ortaya koydu. Bilimsel yöntemin kanıların ya da inançların belirlenmesinin bir yolu olduğunu öne sürdü. İnançlar, belirli eylemlerde bulunma konusunda edinilmiş alışkanlıklardı. Bilimin kullandığı yöntemde de iki işlem iç içe yer alıyordu.

Bilim adamı kuramlarını önce nesnelerin duyumsanabilir etkileri açısından, sonra da bu etkilerle uyumlu eylem alışkanlıkları açısından ortaya koyardı. Örneğin, bir mineralog “sertlik” kavramını açıklamak için bir maddenin, kendisi çizilmeden başka bir maddeyi çizmesi biçimindeki duyumsanabilir etkiyi kullanacaktı; bir maddenin öbüründen sert olduğu inancı da öbürünün çizilmesinin (ya da çizilmemesinin) istenmesi durumunda belli bir alışkanlıkla davranma (sert maddeyi yumuşağa sürtme ya da sürtmeme) anlamına geliyordu. Peirce pragmatizmin temelinde yatan bu yaklaşımı daha karmaşık konulara, bu arada olasılık hesaplarına uyguladı. 1903’te verdiği Harvard konferanslarında pragmatizmi daha dar bir anlamda, abduction mantığı biçiminde ele aldı. 1891-93’te verdiği metafizik ağırlıklı konferansları bile her bilimin kendi alt dallarında hipotez kurmasına yardımcı olabilecek üst düzeyde bir genel hipotez kurmaya yönelikti. Dolayısıyla rastlantı ve olasılık konularına ağırlık verdiği metafizik yazıları da bilimin mantığını ve onun Pragmatik uygulamalarını aydınlatıcı nitelikteydi.

1990’lerin başlarında pragmatizm ABD’de yaygın bir anlayış haline geldiğinde, Peirce hem bu yaygınlaşmadan, hem de bu konudaki kendi düşüncelerinden hoşnutsuzluk duymaya başladı. Bu yüzden yaşamının son yıllarında ilk görüşlerini gözden geçirdi ve son dönemlerde pragmatizme “pragmatisizm” demeye başladı. Felsefe konusundaki çalışmalarının önemli bir bölümünü Kant’ın görüşlerine ayırarak, Kant’ın “kategori”lerine benzer ama üçlülere dayalı bir kategoriler sistemi oluşturdu.

Değerlendirme.

Peirce bugün, ABD’de yetişmiş en özgün ve çok yönlü bilim adamı olarak tanınır, ama çalışmaları görüşünün bütünlüğü içinde ele alınmamıştır. En iyi bilinen pragmatizm görüşü bile öteki pragmatistlerin görüşleriyle ilişkisi içinde ele alınmış, genel görüşü içindeki yeri değerlendirilmemiştir. Felsefeciler Peirce’in metafizik görüşünü ya da rastlantı ve süreklilik üzerine irdelemelerini, matematikçiler doğrusal cebire katkılarını, mantıkçılar matematiksel mantık, bağlantılar mantığı ve kendisinden sonra gelişen niceleme mantığına katkılarını bilirler. Psikologlar, Peirce’in ABD’de ilk çağdaş psikoloji çalışmalarını yaptığını söyleyebilirler. Göstergebilimciler adını bu dalın kurucuları arasında sayarlar. Filologlar Elizabeth dönemi İngilizcesi konusundaki incelemelerini bilirler. Bilgisayar uzmanları, bir mektubunda anahtar devreli ilk bilgisayar tasarımını ve kuramını bulabilirler. Ama bütün bunlar Peirce’in çalışmalarının yalnızca birer parçasıdır.

Peirce’in günümüze kalmış bütün metinleri toplu olarak 1931-58 arasında yayımlanmıştır.

Advertisement


Leave A Reply