Adıyaman İlinin Tarihçesi, Hangi Medeniyetler Bu Bölgede Yaşamıştır?

0
Advertisement

Adıyaman ilinin tarihi, tarihçesi. Adıyaman bölgesinde hangi medeniyetler hüküm sürmüştür. Adıyaman ilinde bulunan tarihi mekanlar, yerler ile ilgili bilgi.

Nemrut - Adıyaman

Nemrut – Adıyaman

ADIYAMAN TARİHİ;

Adıyaman ve çevresinin tarihi çok eski dönemlere iner. Adıyaman’ın 5 km kuzeyinde yer alan Örenli Köyü’ndeki Perre ve Palanlı mağaralarında Paleolitik Çağ’a ait resimler bulunmuştur. Samsat’ta bulunan bir yazıt, buranın İÖ 1. bin yıllarından bu yana bir yerleşim merkezi olduğunu ortaya koymaktadır. Hitit ve Geç Hitit krallıklarının egemenliğinden sonra Urartular ve Babilliler bölgeyi ele geçirdi. Asur Kralı II. Sargon İÖ 708’de Samsat ve çevresini Urartularla yaptığı savaşlar sonunda ülkesine kattı. Asur Krallığı’nın yıkılışından sonra bölge Med, daha sonra Pers egemenliğine girdi. Pers egemenliği, İskender’in İÖ 333’te hemen hemen tüm Anadolu’yu ele geçirmesine kadar sürdü. İskender’ in ölümünden sonra Seleukosların yönetimine giren bölgede, İÖ 69’da başkenti Samsat olan Kommagene Krallığı kuruldu. Bu krallığın kurucusu I. Antiokhos, anısını sonsuzlaştırmak için, Adıyaman ili’nin sınırları içindeki Nemrut Dağı’nın tepesine bir mezar anıtıyla bir açıkhava tapınağı yaptırdı.

Samsat iki kez Romalılarca kuşatıldıysa da alınamadı. İS 72’de Roma İmparatoru Vespasianus, Kommagene Krallığı’na son vererek bölgeyi ele geçirdi. Roma-Part ve Bizans-Sasani çekişmelerinde bölge zaman zaman el değiştirdi.

İslamiyet Dönemi

Samsat, Halife Ömer zamanında başlayan İslâm akınları sırasında, 639′ da Müslümanların eline geçti. Müslümanlarla Bizans arasında süren savaşlarda Samsat ve Hısn-ı Mansur (Adıyaman) önemli sınır kaleleri arasında yer alıyordu.

8. yüzyıldan 9. yüzyılın ortalarına kadar Müslümanlarla Bizanslılar arasında birçok kez el değiştiren, ancak genellikle Müslümanların egemenliğinde kalan bölge, 958’de İmparator İoannes Tsimiskes döneminde Bizans İmparatorluğuna bağlandı. Malazgirt zaferinden sonra Türk akınlarına uğrayan Samsat ve çevresini 1085′ te Müslim bin Kureyş el Ukayli ele geçirdi. Daha sonra, Suriye Selçuklularına bağlanan bölgeye, 1096’dan sonra Balduk adında bir Türkmen emiri egemen oldu. Birinci Haçlı Seferi sonunda Urfa’da kurulan Haçlı Kontluğu’na bağlanan bölge, 1151’e kadar Haçlı, 1151-1188 arasında Selçuklu egemenliği altında kaldı. 1188’de Eyyubilerin yönetimine geçen bölge, Moğol istilası sırasında yakılıp yıkıldı. 13. yüzyılın sonlarındaysa Mısır Memlûkları topraklarına katıldı. Memlûklar döneminde bölgeye çok sayıda Türkmen oymakları yerleşti. Bunlardan Dulkadiroğulları Beyliği bağımsızlığını ilan etti.

Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezit 1392’de Malatya ile birlikte Samsat’ı ülkesine kattı. Ancak, 1402’de Timur’ a yenilince, Dulkadiroğulları bölgeye yeniden egemen oldu. 1516’da Yavuz Sultan Selim, bölgeyi ikinci kez Osmanlı topraklarına kattı. Hısn-ı Mansur (Adıyaman), Osmanlılar döneminde eski önemini yitirdi, kalesi kullanılmaz duruma geldi. Adıyaman, Tanzimat’tan sonra bir ilçe olarak Malatya’ya bağlandı. Cumhuriyet ile birlikte kentin adı resmen Adıyaman olurken 1954’te de il merkezi oldu.

Advertisement

TARİHSEL ESERLER.

Adıyaman İli güzel sanatlar alanında Kâhta İlçesi’nde bulunan Nemrut Dağı’ndaki dünyaca ünlü açıkhava tapınağıyla tanınır. Kent merkezinde Türklerden önceki döneme ait eserler yok denecek kadar azdır. Kent merkezinin 5 km kuzeyindeki Pirin (Perre) Mağaraları (burada 200 dolayında mağara vardır), Yontma Taş Çağı’na ait eserler vermesi bakımından önemlidir.

Mağara duvarlarında bu çağa ilişkin resimler vardır. Günümüze yıkıntı halinde ulaşmasına karşın en önemli yapı Adıyaman Kalesi’dır. Kaleyi Anadolu’ya akınlar gerçekleştiren Emevi Komutanı Mansur bin Cavana, Bizans saldırılarına karşı koymak için 7. yüzyılda yaptırdı. Daha sonraları, Abbasi Halifesi Harun ür-Reşit aynı amaca hizmet etmesi için onarttı, Osmanlı döneminde önemini yitirdi.

Nemrut - Adıyaman

Nemrut – Adıyaman

Kent merkezinde bulunan tarihsel anıtların büyük çoğunluğu zaman içinde onarım gördü, yenilendi Ve önemli ölçüde ilk yapıldıkları döneme özgü niteliklerini yitirdiler. Bu tür eserlerin başında Kap Camisi gelir. İlk biçimini 1768’de kazanan bu yapı 1923’te tümüyle yenilendi. Büyükçe bir kubbeyle örtülü asıl ibadet mekânının önünde iki sütunla ayrılmış bir ön mekân, onun da önünde son cemaat yeri vardır. Kentin en büyük dinsel yapısı olan Ulu Cami’nin ilk yapılışı Dulkadiroğulları dönemidir. Ancak bu yapı da 1863’te tümüyle yıkılarak yenilendi,yerine yapılan ikinci yapı da 1903’te onarılarak günümüze gelebildi.

Asıl ibadet mekânı kare planlı olup örtü sistemi, ortada dört payeye oturan büyükçe bir kubbe ve köşelerde dört küçük kubbeden oluşur. Ortadaki büyük kubbenin dört yanındaki mekânların örtü sistemiyse beşit tonozdur. Ayrıca yapınm giriş bölümünde çapraz tonozla örtülmüş yedi bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Kentin öteki tarihsel yapıları arasında Hacı Abdülgani Camisi olarak da anılan 1557’de yapılmış ve 1640’tan başlayarak türlü değişikliklere uğramış Çarşı Camisi ile yine özgün durumunu koruyamayan 1638’de İbrahim Bey’in yaptırdığı Eskisaray Camisi, 1720 tarihli Hacı Süleyman Mescidi ve kesin yapım tarihiyle özgün durumu saptanamayan Siratut Camisi dikkati çeken dinsel yapılardır.


Leave A Reply