Afrodit (Aşk ve Güzellik Tanrıçası) Hakkında Mitolojik Bilgiler

0
Advertisement

Aşk ve Güzellik tanrıçası olan ve Romalıların Venüs’de dedikleri antik Yunanlıların tanrısı Afrodit (Aphrodite) hakkında bilgiler.

Afrodit

Afrodit

APHRODİTE (AFRODİT), Eski Yunanlıların Aphrodite, Latinlerin Venüs adını verdikleri “Aşk” ve “Güzellik” tanrıçası, tanrıçaların en güzeli. Deniz köpüğünden dünyaya gelen tanrıçanın doğuşu üzerine bilgi veren kaynaktan biri Hesiodos, öteki Homeros’tur.

Tanrı Uranos (Gök) Gaia’dan (Toprak Ana) olan çocuklarını doğar doğmaz toprağa gömmekte ve toprak ana bu yüzden korkunç sancılar çekmektedir. Gaia son oğlu Kronos’a bir tırpan verir, o da bu tırpanla babasının hayalarını keserek denize atar. Onların düştüğü yerdeki dalga köpüklerinden Aphrodite’nin doğuşu Hesiodos’un Theogonia’sında böyle anlatılır. Aphrodite bir sedef kabuğun içinden çıkıp, Kıbrıs kıyılarına ayak basar. Tanrıçanın yanında oğlu Eros, Himeros (Arzu tanrıçaları) da vardır. Onları Horalar (doğada zamanı simgeleyen üç tanrıça) karşılar. Aphrodite’yi giydirip, süsler, başına altın bir taç koyar, iki güvercinin çektiği bir arabaya bindirip Olympos’a gönderirler. Toplantı halinde bulunan tanrılar, Aphrodite’nin güzelliği karşısında şaşırır ve onu yeni bir tanrıça olarak kabul ederler.

Homeros’a göre, Aphrodite, Zeus ile Okeanos’un kızı Dione’nin çocuğudur. Güzelliği, zarafeti ve bereketi simgeleyen Kharitler, Horalar ve düğün alaylarının başından giden Hymenaios da Aphrodite’nin yanında bulunan tanrılardır.

Aphrodite’nin kişiliği çelişkili ve belirsizdir. Tanrı Ares ile birleşmesinden Phobos (bozgun), Deiomos (korku) ve Harmonia (ahenk, uyum) doğar. Ahenk ve uyumun yanında korku ve bozgun, Aphrodite’nin kişiliğindeki çelişkileri gösterir. Bu çelişkileri Platon, Şölen adlı diyalogunda anlatır. Sevgiyi, sevişmeyi simgeleyen Aphrodite, bu özelliğini çevresindeki başka tanrısal varlıklardan alır. Eros bunlardan biridir.

Afrodit

Afrodit

Eros, Aphrodite’nin oğludur. Ancak birtakım söylenceler onun Aphrodite’ den çok daha önce var olduğunu, sonradan tanrıçanın yanında yer aldığını kabul eder. Aphrodite yalnız Olympos’taki ölümsüzlerin değil, tüm ölümlülerin de hayranlığını kazanmıştı. Aşk Tanrıçası’nın egemenliği tüm doğada geçerliydi. Yeryüzündeki her şeyi dirilten, canlandıran oydu. Dünyayı o süsler, güzelleştirir, doğayı çiçeklerle donatırdı. Eski Yunanlılar bu durumu Adonis söylencesiyle anlatmışlardır. Adonis, Suriye Kralı Theias’ ın torunudur. Aphrodite bu delikanlıya âşık olur. Onların bu aşkını kıskanan Ares, Adonis’in üstüne bir yabando-muzu gönderir ve Adonis yaralanıp ölür. Adonis, baharla birlikte yeryüzüne dönen, gelişen doğa varlıklarını simgeler.

Advertisement

Aphrodite, topal tanrı Hephaistos ile evlenmiş, ancak başka sevgilileri ve aşkları da olmuştur. Ares ve Adonis ile olan aşklarından başka, önemli bir aşk öyküsü de tanrı Hermes ile olanıdır. Söylenceye göre Hermes ile sevişen Aphrodite’nin Hermaphroditos adında bir oğlu olur. Aphrodite bu çocuğu doğurur doğurmaz İda Dağı’nın perilerine emanet eder. Perilerin ormanda büyüttüğü oğlu bir gün dolaşırken bir gölün kıyısına gelir soyunup göle girer. Bu gölün Salmakis adında bir perisi vardır. Peri, gölde yüzen delikanlıyı görünce ona âşık olur. Delikanlının karşısına çıkıp kendisine aşık olduğunu söyler, utangaç delikanlı peri kızının aşkına onu iterek yanıt verirse de Salmakis onun boynuna ve bütün vücuduna sımsıkı sarılır ve tanrılara yalvararak ikisinin birbirinden ayrılmamasını ister. Tanrılar onun isteğini kabul eder ve iki vücudu birleştirerek tek bir vücut yapar. Böylece her iki cins, yani hem kadm, hem de erkek aynı vücutta yer alır. Aphrodite tüm ölümsüzlerin yüreklerine sevmek ve sevilmek isteğini sokar, onları yoldan çıkarır.

Tanrıların en büyüğü, en güçlüsü olan Zeus da onun etkisi altında kalır. Zeus’u ölümlü kadınlara âşık eder ve tanrıyı onların ardından koşturur. Zeus da öç almak için Aphrodite’nin yüreğine ölümlülerin sevgisini sokar. Bundan dolayı güzellik tanrıçası, Troya kral soyundan Aineias’ın babası Ankhises’e gönül verir. Ankhises, çok güzel bir delikanlıdır. Troyalı bu genç, İda Dağı’nın yamaçlarında sürüsünü otlatırken, Aphrodite onu görüp âşık olur. Frigya kralının güzel kızı Otree’nin biçimine girerek, onun karısı olmak istediğini bildirir. Ankhises de onu beğenir ve o geceyi, tanrıça olduğunu bilmeden Aphrodite ile geçirir. Uyandıklarında Aphrodite, Ankhises’e tanrıça kılığıyla görünür, delikanlı çok korkar. Çünkü ölümsüzlerle birleşenler zamansız yaş-lanıyorlardır. Aphrodite bunun böyle olmamasını sağlar. Kendisine tanrılara benzer bir oğlan çocuğu vereceğini söyler, yalnız bu çocuk annesinin kim olduğunu bilmeyecektir. Dindar ve erdemli Aineias ikisinin çocuğu olarak dünyaya gelir.

Aphrodite’nin gönül verdiği delikanlılar arasında Eos ile Kepholos’un oğlu olan Phaethon da vardır. Bu delikanlıyı sever Aphrodite, onu kendi sarayının gece bekçisi yapmıştır. Aphrodite’ nin aşkları kadar öfkeleri, öç almaları da korkunçtur. Kendisine tapınmayan Lemnos Adası kadınlarınca ceza olarak kocalarının bile dayanamadığı bir koku verir.

Kıbrıs Kralı Kinyras’ın üç kızı Aphrodite’nin öfkesini üzerlerine çekmişlerdir. Tanrıça bunları birer yosma yapar ve kendilerini Kıbrıs’a gelen yabancılarla yatmaya zorlar. Sonunda kızlar Mısır’a göçerler. Üç güzeller yarışmasında oynadığı rol ve Paris ile Helena’ mn başına gelenler birçok söylenceye konu olmuştur.

afrodit

Kaynak: commons.wikimedia.org

Aphrodite’nin eşsiz bir güzelliğe sahip olması, birtakım tanrıların, özellikle de tanrıçaların kıskançlığını çekmesine neden olmuştur. Hera ile Athena, Aphrodite kadar kendilerinin de güzel olduklarını ileri sürer. Bir gün tanrılar Peleus ile Thetis’in düğününde hazır bulunurken, Kavga Tanrısı Eris çağrılmadığına kızar ve üzerinde “en güzel tanrıçaya” yazısı bulunan altm bir elmayı masanın ortasına atar. Hera, hemen elmayı kaparsa da Athena ile Aphrodite buna tepki gösterirler. Aphrodite bu sorunda Zeus’un hakemliğini ister. Zeus her üç tanrıçayı da kırmak istemez. Üçünü de sevdiğini, birini öbüründen ayırt edemeyeceğini, hakem olarak İda Dağı’nda çobanlık yapan Paris’i seçtiğini söyler. Bunun üzerine Paris’in hakemliğine başvurulur. Paris, üçü de birbirinden güzel olan tanrıçaları inceler, uzun uzun düşündükten sonra kendisine vaad edilen en büyük aşk ve en güzel sevgili karşılığında altın elmayı Aphrodite’ye verir. Troya Savaşı bundan çıkar.

Advertisement


Leave A Reply