Ağrı, Sancı, Baş Ağrısı ile İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları Açıklamaları

4
Advertisement

İçinde ve anlamında ağrı, sancı, baş ağrısı, acı geçen atasözleri ve deyimler nelerdir? Bu atasözleri ve deyimlerin anlamları ve açıklamaları.

ağrı atasözü deyim

Arka resim kaynak: pixabay.com

Ağrı, Sancı, Baş Ağrısı İle İlgili Atasözleri

  • ağrılardan göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı
    herkesi en çok ilgilendiren kendi derdidir.
  • ağrısız baş mezarda gerek
    herkesin bir sıkıntısı vardır, bu sıkıntılar ancak ölümle biter.
  • azıcık aşım, ağrısız (kaygısız) başım
    derdim olmasın da başka bir şey istemem.
  • çiğ yemedim ki karnım ağrısın
    suç işlemedim ki korkayım.
  • ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane
    herkesin ölümü için bir sebep vardır.
  • ekşi yemedim ki karnım ağrısın
    suç işlemedim ki korkayım.
  • gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş
    istenmeyerek yapılan işlerden kötü sonuçlar ortaya çıkar.
  • iç güveyisi iç ağrısı
    iç güveyisi misafir gibidir, evdekiler sürekli olarak onu ağırlamaya çalışır ve bu durumdan da rahatsız olurlar.
  • istenmeyen aş, ya karın ağrıtır ya baş
    istenmeyerek yapılan işlerden kötü sonuçlar ortaya çıkar.
  • yemin etsem başım ağrımaz
    gerçek olduğuna korkmadan yemin ederim.

Acı acıyı keser su sancıyı

“Acı Acıyı Keser Su Sancıyı” Atasözünün Anlamı

ANAFİKİR : Bir acıyı, bir güçlüğü; onlardan daha büyük bir acı, bir güçlük unutturur. Bir güçlüğü yenmek için başka bir güç yola başvurulmalıdır

Hiçbir rahatsızlığımız yokken elimize batan küçük bir diken bile bize acı verir. Oysa daha büyük bir yara alırsak, dikenin acısını unutur, büyük yarayı kapatmaya çalışırız.

Hayatımızda bir güçlükle karşılaştığımız zaman onu gözümüzde büyütürüz. Oysa bu güçlüğün çok önemsiz olduğunu, ancak daha büyük güçlüklerle karşılaşınca anlarız. Bu nedenle, karşılaştığımız güçlükleri yenmek istiyorsak, yılmamalı, daha büyük güçlüklere göğüs germeye hazırlanmalıyız.

Deyimler

  • ağrısız başına kaşbastı bağlamak
    ‘kendine gereksiz yere iş çıkarmak’ anlamında kullanılan bir söz.
  • bağrı yanmak
    1) üzüntü çekmek, çok acı duymak: ‘En büyüğünü kaybeden halk sanatkârının birkaç mısrası ile türkü bize bağrı yanan Anadolu’nun feryadını getirecek.’ -B. R. Eyuboğlu. 2) çok susamış olmak.
  • bağrına basmak
    1) kucaklamak: ‘İzmir’den kalkıp Mısır’a kadar beni görmeye, beni okşamaya, beni bağrına basıp sevmeye gelirdi.’ -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) biriyle ilgilenerek onu koruyup kayırmak, yetiştirmek: ‘Sen onu bambaşka duygularla, heyecanlarla bağrına basmak isteyeceksin.’ -E. Bener.
  • bağrına taş basmak
    sesini çıkarmaksızın her türlü acıya katlanmak: ‘Acı çekerdim ama makul bir çocuktum. Bağrıma taş bastım.’ -A. Kutlu.
  • bağrını delmek
    çok dokunmak, içine işlemek.
  • bağrını ezmek
    üzülmek, dertlenmek: ‘Kışlanın uğrunda bir ufak mezar / Anama söylemen bağrını ezer’ -Halk türküsü.
  • baş ağrıtmak
    tedirgin etmek, bıkkınlık vermek, can sıkmak.
  • başağrısı olmak
    sıkıntı vermek, uğraştırmak: ‘Efendim nemize lazım, sonra size başağrısı olur.’ -M. Ş. Esendal.
  • başı ağrımak
    sorunu olmak, sıkıntı içinde bulunmak.
  • başını ağrıtmak
    1) gereksiz sözlerle birini bunaltmak; 2) bir iş için birini tedirgin etmek, uğraştırmak: ‘İkide bir ah Çingeneler vah Çingeneler diye gelip böyle başımı ağrıtma.’ -O. C. Kaygılı.

Advertisement

4 yorum

Reply To Mehmet Cancel Reply