Advertisement
Ağzı Süt Kokmak deyimi ne anlama gelir? Ağzı Süt Kokmak deyiminin cümle içinde kullanımı, cümle örnekler, cümle içinde kullanımı.
Ağzı Süt Kokmak : Çok genç ve toy olmak anlamında kullanılır.
Ağzı Süt Kokmak İle İlgili Cümleler
- *** Koca şirketi ağzı süt kokan bir çocuğa mı emanet edeceksin?
- *** Ağzımın süt koktuğu dönemlerde bile böyle bir hata yapmadım.
- *** Her halinden ağzı süt kokan birisi olduğu anlaşılıyordu.
- *** Ailemi kaybettiğimde ağzı süt kokan bir kız çocuğuydum.
- *** Benim yerime ağzı süt kokan birisin terfi etmiş olduğuna inanamıyorum.
- *** Ağzı hala süt kokuyor olmasına rağmen gayet başarılı bir şekilde idare ediyordu.
- *** Öğretmenimizi değiştirip ağzı süt kokan birisini onun yerine geçirmişler.
- *** Bu şirkette ilk işe başladığımda ağzı süt kokan bir mühendistim.
- *** Şimdilik ağzı süt kokuyor ama o da gelecekte olgunlaşacak, tecrübe kazanacak.
- *** Çocukları ağzı süt kokan bir kıza emanet edip işe gitmiş.
- *** Ağzı süt kokuyor diye onu küçük göreceğine ona destek olsan daha iyi olmaz mı?
- *** Senin ağzının süt koktuğu dönemler olmadı mı? Ne çabuk unutmuşsun geçmiş acemilik yıllarını…
Süt Nedir? Sözlük Anlamı
- “Süt”
1. Kadınların ve memeli dişi hayvanların yavrularını besledikleri, memelerinden gelen, besin değeri yüksek beyaz sıvı
2. Bazı bitkilerin türlü organlarında bulunan beyaz renkte öz su
3. Erkek balığın tohumu
4. Benzin, mazot - “süt çalmak ”
bozuk süt, çocuğu hasta etmek - “süt dökmüş kediye dönmek ”
suçunu bilerek bundan utanmak
“İş söze döküldü mü nedense tutuklaşıyor, süt dökmüş kediye dönüyordu.” – A. İlhan - “sütten ağzı yanmak ”
bir olaydan gerekli dersi alarak uyanık davranmak - “sütten kesmek ”
emzirmeye son vermek
“Fadime’yi aldım götürdüm, kaynanamın odasına bıraktım, sütten kesmiştim.” – H. E. Adıvar - “sütüne kalmak ”
insanlığına, namusuna kalmak - “sütten kesilmek ”
hastalık, üzüntü veya bebeğin emmemesi nedeniyle anneye süt gelmemek - “sütten çıkmış ak kaşık gibi olmak ”
temiz, saf olmak - “süt gibi ”
çok beyaz, çok temiz
“Hacı yenge süt gibi saçları, buruşuk yüzüyle asıl şimdi eli öpülecek bir hacı yenge olmuştu.” – R. N. Güntekin - “süt çekmek ”
bir özelliği akrabalarına benzemek - “süt dökmüş kedi gibi ”
suçunu bilerek, bundan utanarak
“Hele süt dökmüş kedi gibi susmaktan ne çıkar?” – N. Uygur - “süt vermek ”
emzirmek - “sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer”
“bir olaydan gerekli dersi alan, sonra uyanık davranır” anlamında kullanılan bir söz - “sütüne havale etmek ”
işi, beklenen biçimde yapmasını o kişinin vicdanına bırakmak - “sütağacı ”
Isırgangillerden, Güney Amerika ormanlarında yetişen, sütlü öz suyu çok olan bitki (Galactodendron) - “sütbaba ”
Sütannenin kocası
“Duvarlar, hattat sütbabamın yadigâr bıraktığı levhalarla süslenmişti.” – Ö. Seyfettin - “süt danası ”
Yeni doğmuş, daha süt emen dana - “süt izni ”
Çalışan kadına doğum yaptıktan sonra bebeğini emzirebilmesi için gün içinde kanunen verilen izin - “süt kuzusu ”
1. Doğumdan ikinci ayın sonuna kadar olan ve ana sütü emen erkek veya dişi kuzu
2. Çok küçük çocuk, bebek, yavru
3. Çok nazlı büyütülmüş kimse - “sütoğul”
Bir kadının kendi çocuğu değilken emzirdiği ve kocasının da evlat olarak benimsediği erkek çocuk - “süt taşı ”
Süt kaynatılırken taşmaması için tencerenin içine konulan bombeli, yuvarlak, camdan yapılmış araç
“aslansütü ”
Rakı
- “kireçsütü”
Badana için hazırlanmış sulu kireç - “kuş sütü ”
Bulunmayan şey - “balık sütü ”
Yumurtlama sırasında erkek balıkların çıkardığı beyaz madde - “süt tozu ”
Sütün özel yöntemlerle kurutularak toz durumuna getirilmiş biçimi - “süt otu ”
Süt otugillerden, Kuzey Amerika’da yetişen, kökleri hekimlikte kullanılan otsu bir bitki (Polygala vulgaris) - “sütliman ”
1. Durgun, sakin
2. Gürültüsüz, olaysız - “süt kardeşi ”
Aynı kadından süt emmiş, kardeş olmayan çocukların her biri
“Arkama süt kardeşimi taktılar ve kötü bir şey yapıp yapmadığımı öğrenmek istediler.” – N. F. Kısakürek - “süt dişi ”
Bebeğin beş veya altı aylıkken çıkarmaya başladığı, yedi yaşlarında kendiliğinden dökülen diş - “süt beyaz ”
1. Bembeyaz, çok beyaz
“O aslan yelesine benzeyen saçlar şimdi süt beyaz olmuş.” – H. Taner
2. Bu renkte olan - “sütana ”
Sütanne - “sütanne ”
Bir çocuğun, annesi dışında sütünü emmiş olduğu kadın, sütana, sütnine
“Raşit çocuk, emektar hizmetçimiz ve sütannemin oğluydu.” – R. N. Güntekin - “süt çocuğu ”
1. Sütle beslenen çocuk
2. Davranışları dolayısıyla küçük olduğu düşünülen kimse - “süthane ”
Süt ve süt ürünleri satılan yer
“Diyojen’le beraber oturduğu kulübesinden iki günde bir inip de eski dostu hemşehrisi Pandeli ustanın süthanesinde sabahları süt içerken rastlıyorum.” – S. F. Abasıyanık - “süt kırı ”
1. Beyaz renkli at donu
2. Bu renkte olan (at) - “süt mavisi ”
1. Çok açık mavi
2. Bu renkte olan
“Kalküta’yı süt mavisi bir akşam sisi kaplıyor.” – R. H. Karay - “sütölçer ”
Sütün yoğunluğunu ölçmeye yarayan alet - “sütü bozuk”
1. Kötü soydan gelen (kimse)
“Ben belki karışık bir adamım, ille velakin berbat, sütü bozuk bir herif değilim.” – O. C. Kaygılı
2. Aşağılık, soysuz - “bitki sütü ”
Süt görünüşünde bitki öz suyu - “soya sütü ”
Islatılıp pişirilen soya fasulyelerinin öğütülüp bastırılmasıyla elde edilen bir süt türü - “güneş sütü ”
Güneşlenme sırasında cildin kurumasını önleyen, koruyucu, beyaz renkli bir tür makyaj malzemesi - “arı sütü ”
Genç işçi arının başındaki bezlerden salgıladığı, azotu çok madde - “süt şekeri ”
Laktoz - “sütnine ”
Sütanne
“Benim sütüm olmazsa sütnine tutarız.” – N. Hikmet - “sütkız ”
Bir kadının kendi çocuğu değilken emzirdiği ve kocasıyla birlikte evlat olarak benimsediği kız çocuk
“Siz bizim hanımefendinin ölen kocasının erkek kardeşinin sütkızı imişsiniz.” – P. Safa - “süt ineği ”
Sadece bol süt vermesi için beslenen inek - “süt çorbası ”
Süt, tuz, et suyu ve unun birlikte çırpılmasıyla hazırlanan çorba - “süt asidi ”
Laktik asit
