Ahmet Ümit Sözleri

0
Advertisement

Türk edebiyatının son dönemlerinde polisiye edebiyatının tartışmasız en önde gelen yazarı olan Ahmet Ümit’in sözlerinden ve kitaplarından alıntılar. Ahmet Ümit Sözleri.

Ahmet Ümit

En mühim mücadele, fikirle yapılandır. Şiddet eninde sonunda onu uygulayana dönen bir bumerangdır.

Hep en son görüşmemizdeki an geliyordu gözlerimin önüne. ’Yaşlanmışsın,’ deyişini hatırlıyordum… Ama annem yanılıyordu, o zaman değil asıl simdi yaşlanmıştım, onu kaybedince, onun tükenmiş, incecik bedenini su toprağın altına gömünce. Evet, o zaman yaşlanmıştım iste. Çünkü anneler ölmeden çocuklar büyümezdi.

Başka bir insanın bedenine bakarak nasıl büyük bir mutluluk duyulabilir ki? Zaten bütün yaşamınızı bir tek insana baglamanızı, o size güldügünde mutlu olmanızı, sizi görmezden geldiginde kahrolmanızı da anlayabilmis degilim. Yasam o kadar zengin, o kadar güzel, o kadar fazla ilgi alanıyla dolu ki, bir insanın mutlulugunu bir baska insanın davranıslarıyla sınırlaması bana cok saçma geliyor…

…sana inanıyorum. İnanmak kefil olmak demektir. Yani sana kefil oluyorum.

Advertisement

Ask, dünyanın en iyi mazeretiydi..

Ama tarihin öyle kıymetli bir hafızası vardı ki, bütün hataların, bütün noksanlıkların, bütün basiretsizliklerin kaydını muntazaman tutmaktaydı.

Sensizligin sürekli seni hatırlatmasından bahsediyorum..korkunctu.

“Ne olacak ki ” diyor hic umursamadan , ” sanki dısarıda bok mu var ?

… acımasız olan biz degildik, yasadıgımız dünya, yasadıgımız cag, bütün bir insanlıktı. Biz, bu vicdanını, bu merhametini yitirmis dünyayı hale yola koymaya calısıyorduk. Ama bu is, romanlarda anlatıldıgı kadar kolay degildi…

… ızdırabımızla alay etmeyi basardıgımızda insan olmaya bir adım daha yaklasacagız.

Advertisement

Biteviye hayal kırıklıklarına ugrayınca, umut etmeye korkuyor insan. Ama bazen hayat, sen kılını kıpırdatmasan da mutlulukla dolduruyor icini.

Ölümle yüzlesmek, ölmeyi düsünmekten daha iyidir.

Ey kudretli Tanrım, ne olur vakit gecirmeden al canımı. Ne olur su güzel ülkenin dagıldıgını gösterme bana. Ne olur baska bir sehirde ölmeme müsaade etme.

O kadar genc, o kadar tecrübesiz, o kadar iyimserdim ki, tarihin, gönlümüze göre akacagına inanıyordum. Elbette olmadı, elbette duvara tosladım. cünkü tarihin vicdanı yoktu. cünkü tarih insanları düsünmezdi. Ne insanları, ne asklarını ne de hayatlarını. Biz, ona yön vermeye cabalasak da, o kendi kafasına göre akmayı sürdürürdü. Ülke parcalanmıs, milletler yok olmus, sehirler yagmalanmıs, insanlar katledilmis hic umrunda olmazdı!

Hayatın en güzel bencilligidir ask.

İlerleme bir zaman meselesidir aziz kardesim, esitlik ve güzelligin toplumumuzda vazgecilmez degerler olabilmesi icin epeyce zamana ihtiyacımız var.

Akıl alır gibi degildi, ama bir zamanlar devletin despotlugu karsısında serefle dövüsenler, bugün yüksek memuriyetlere tırmanmak icin birbirlerine düsman oluyorlardı.

İlgisi, insanoglunun musibetligi. insanoglu o kadar habis bir mahluktur ki, o güzelim sevdayı da mundar etmistir..

Anlamayacak bir sey yok. ikisi de dogru . yasın genc , bilmiyorsun, insanoglu yanlıs islerden keyif alır dört kitabın dördünde birden niye cehennem var zannediyorsun?

Olur ya, bu memlekette kocası karısını kıskanır, öldürür; oglan sever, kızı baskasına verirler, öldürür; baba, sevdigine kaan kızını orospu oldu diye öldürür; kadın, baskasına dadandı diye kocasını öldürür; abisi erkeklerle konusuyor diye kız kardesini öldürür… daha söyleyeyim mi? hepsinin sebebi sevda denen ilettir.

Ama biz acıyla yasamaya alısmısız, degil mi? bir yanımız aglarken, bir yanımız güler… tabi ne kadar güler, orası belli degil. cünkü ates düstügü yeri yakıyor.

Advertisement

Hele vatanın yangın yerine döndügü bu devirde. insanlar bu kadar mutsuzken, birbirlerini öldürmek icin fırsat kolluyorken mesut olmak mümkün mü?

Vatan düstükce, bazı insanlar yükseliyor, millet bahtına küserken, bazıları sans atına binmis kosturuyordu.

Ülke ateşler içinde kalmışken, kendi gönül yaranı söndürmenin pesinde koşamazsın.

su yasadıgımız cagda vesveseli olmak icin o kadar cok sebep var ki.

Sen oturdugun yerde otur, hak yerini bulsun. Yok öyle sey, dövüsecegiz…

İnsan, tarihin rüzgârı karsısında, okyanusa düsmüs bir ceviz kabugu gibidir. Ne kadar suurlu davranmaya calısırsa calıssın, kaderi dalgaların insafına kalmıstır.

İnsanın en zayıf anı, kendini en güclü hissettigi andır.

Yeryüzünde beni anlayacak tek kisi vardı, o da sendin.

Kardesin, kardesi vurması kabul edilemez.

Kazanmaktan cok haklı olmak, güclünün degil, kaybedenin yanında, mazlumla birlikte olmak. simdi tam da öyleydik iste. Ve bu durum huzur veriyordu bana.

Bazen beklemeyi bilmek en büyük erdemdir. Bazen hayatı oluruna bırakmak lazım.

Advertisement

.. elbette umut vardı, hem de hic yabana atılmayacak bir umut.

Hayat daha güzel olabilirdi. Ah aptal insanlar, ah aymaz insanlar. Mahvedecekler hem kendilerini hem dünyayı…

Dev bir orkestrayı olusturan müzisyenler gibiyiz, tek basımıza ahenk saglamamız imkânsız ama hep birlikte yeri gögü inleten enfes sedalar cıkartmamız mümkün.

Fırtınalı okyanuslardan kurtulup, ölü bir denizde batmayı bekleyen yelkenli gibi caresiz, öylece kalakalmısken, insan daha iyi degerlendiriyor kendini.

Demek ki sadece secimlerimiz degil, rastlantılar da belirliyormus insanın hayatını…

İsyan anları turnusol kagıdı gibidir, bir toplumun hakiki karakterini gösterir.

Zalimin en büyük basarısı, zulüm ettiklerini kendine benzetmesidir.

Bunları halletmek yerine baskıya, siddete basvuruyoruz. Bu, caresizlik anlamına gelir.

İnsanın gönlü genistir genis olasına ama sevda kusu da nazlıdır, öyle her önüne cıkan dala konmaz. Her önüne cıkan dala konana bizde baska ad verirler.

Bu isin macerası olmaz.” dedi yaralı bir ses tonuyla. “hakiki sevda tektir. sonuna kadar da tek kalır.

Ama yasam bellegimizdeki anıları silmekte cok ustaydı, giderek izler zayıflamaya basladı, bu düsü daha az anımsar oldum. Ta ki penceremin önünden gecen bu kadını görünceye kadar.

Advertisement

Ama düslerin de yasam gibi bir sonu vardı.

Ve su da bir gercek: Amacınız ne kadar yüce olursa olsun, kendi öz cocugunuza bile zorla hicbir sey yaptıramazsınız.

cünkü yasadıklarım bana ögretti ki, bu ülkenin asıl meselesi, hep boyun egmesi, hayır diyememesi, suskunlugu erdem zannetmesi. Üstelik öyle kolayca vazgecilecek alıskanlıklar degil bunlar. Etimize, kemigimize islemis, tenimize sinmis, binlerce yılın lanetli mirası…


Leave A Reply