Alaattin Camisi Nerededir?

0
Advertisement

Konya, Ankara ve Niğde’de bulunan Alaattin Camileri hakkında kısa bilgi.

Konya Alaattin Camisi

Konya Alaattin Camisi :

Konya’da, kentin ortasındaki Alaattin (Alaeddin) Tepesi’nin kuzey kesiminde yer alan cami. Anadolu Selçuklu mimarlığının en önemli eserlerinden sayılan bu yapı, zaman içinde çok sayıda onarım ve değişiklik geçirdiğinden, günümüze organik bir mimarlık bütünlüğünden yoksun olarak gelebilmiştir. Yapıya 1155’te ilk biçimini verdiren Anadolu Selçuklu Sultanı I. Rüknettin Mesut döneminden günümüze yalnızca Ahlatlı Hacı Mengümberti adlı bir sanatçının eseri olan ahşap minber gelmiştir.

Bugünkü durumuyla caminin planında birbirinden oldukça değişik iki bölüm göze çarpar. Mihrap önü kubbesi ve önündeki eyvan bölümüyle batıdaki üç nefli bölümün Selçuklu Sultanı I. İzzettin Keykâvus döneminde ve 1219’da yapımına başlandığı ve I. Alaattin Keykubat döneminde tamamlandığı kabul edilir. Alaattin Keykubat döneminde yapımı sürdürülerek 1221′ de tamamlanan bu bölümleri Selçuklu vezirlerinden Atabek Ayaz’ın denetiminde Şamlı Mimar Mehmet oğlu Havlan yapmıştır.

Yapının mimarlık ve bezeme yönünden en önemli bölümüdür. Özellikle mihrap ve önündeki kubbeli mekânın çinileri, Selçuklu çiniciliğinin üzerinde en çok durulan örneklerindendir. Mihraptaki geometrik ve bitkisel motiflerle kubbe kasnağın-daki üçgenleri dolduran zengin geometrik yıldızlar, geçmeler, rumiler, palmetler, lotuslarda ağırlığı firuze, mor ve lacivert renklerin oluşturduğu kaliteli çiniler kullanılmıştır.

Yapının ikinci büyük bölümü, sonradan asıl yapıya eklendiği sanılan kıble duvarına paralel altı nefli bölümdür. Altı sıra halindeki kemer sistemi çok sayıda devşirme sütunlara oturur. Caminin önünde geniş bir avlu ve iki kümbet yer alır. On köşeli birinci kümbet II. Kılıç Arslan’a aittir ve Yusuf oğlu Ab-dülgaffar adlı bir mimarın eseridir. 1219’da ikinci kümbetin yapımı ta-mamlanamadan kaldı ve günümüze üzeri örtülmemiş biçimiyle geldi.

Advertisement
Ankara Alaattin Camisi :

Ankara’nın Türk dönemine ait en eski yapısı. İçhisar Mahallesi’nde bulunan cami, minberindeki bir yazıta göre ilk biçimini 1178’de kazandı, ancak 14. yüzyıldan başlayarak geçirdiği onarımlarla büyük ölçüde değişikliğe uğradı. En önemli değişikliği Anadolu Selçuklu Sultanı Alaattin (Alaeddin) Keykubat döneminde geçirdiğinden bu hükümdarın adıyla anılır. Yapıdaki öteki onarım yazıtları 1361 ve 1434 tarihlerini taşır.

Caminin planı uzunlamasına dik-törgen bir asıl ibadet mekânıyla bunun önüne eklenmiş bir son cemaat yerinden oluşur. Asıl cami mekânı eğimli çatıyla örtülüdür ve önemli bir özellik göstermez. Bu bölümün özgün yapıda, ağaç direkli olduğu sanılmaktadır. Son cemaat yerinde devşirme malzemeden sağlanan sekiz adet sütun bulunur. Kare biçimli, taş kaideli, silindirik tuğla gövdeli minaresi, büyük olasılıkla yapıya son onarımında eklenmiştir. Caminin en önemli öğeleri, ahşap malzemeyle yapılan ve Ebubekir bin İbrahim adlı bir sanatçının eseri olan ceviz minberle günümüzde Ankara Etnografya Müzesi’nde sergilenen pencere kanatlarıdır. Yapı bugünkü biçimi 19. yüzyılda almış olmalıdır.

Niğde Alaattin Camisi :

Niğde’nin Türk dönemine ait en eski yapısı. Aynı adı taşıyan tepede yer alır. Taçkapısı üzerinde bulunan bir yazıta göre Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaattin (Alaeddin) Keykubat döneminde Niğde valisi olan İmrahor Zeynettin Beşare bin Abdullah tarafmdan 1223’te yaptırıldı. Camiyi Sıddık bin Mahmut ve Gazi bin Mahmut adlarında iki kardeş mimar yaptı. Anadolu Selçuklu mimarlığının en önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilen ve özgün biçimini yitirmeden günümüze kadar gelen yapı 1970’te onarıldı.

24 x 30 metre boyutlarındaki caminin plan şeması, mihrap duvarına dikey dörder ayaktan oluşan bir düzenlemeyle üç nefe bölünmüştür. Neflerin mihrap duvarı önündeki bölümleri üç kubbe, öteki bölümleri ise tonozlarla örtülmüştür. Caminin özenli bir taş işçiliği gösteren ve Selçuklu döneminin klasik bezeme öğelerine yer veren mihrap ve taçkapısı oldukça dikkat çekicidir.

Özellikle taçkapısı geometrik geçmeler, mukarnaslar, rozetler ve örgü motifleriyle zengin bir süsleme dokusuna sahip olan minaresi, şerefeye kadar olan bölümleriyle özgün biçimini koruyarak günümüze gelmiştir. Plan şeması, yapısal özellikleri ve bezeme programıyla Anadolu Selçuklu cami mimarlığının gelişiminde önemli bir aşamayı belirleyen bir yapıdır.

Advertisement


Leave A Reply