Ali Şir Nevai Kimdir? Ali Şir Nevai Hayatı ve Edebi Kişiliği Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Ali Şir Nevai kimdir? Ünlü Türk şair ve devlet adamı Ali Şir Nevai’nin hayatı ile Ali Şir Nevai’nin Türkçemize bakış açısı ve edebi kişiliği ile ilgili bilgiler

Ali Şir Nevai Kimdir?

Ali Şir Nevai Kimdir?

Ali Şir Nevai, Çağatay şairi (Herat 1441 – ay. y. 1501). Timur soyundan gelen varlıklı bir ailedendi. Çok iyi bir eğitim gördü. Süt kardeşi de olduğu söylenen okul arkadaşı Hüseyin Baykara’nın güven ve desteğini kazandı. Meşhet, Herat, Semerkant kentlerinde geçen öğrenim yıllarından sonra Herat’ ı ele geçiren (1469) Hüseyin Baykara‘ nın çağrısıyla hükümet işlerine girdi, nişancı, divan beyi (1472) oldu, iki yıl süreyle bağımsız valiliğini yaptı Astarâbâd Kenti’ndeki görevi dışında (1487-1488) bütün yaşamı Herat’ta ve Hüseyin Baykara’nın yanında geçti. Aylık bile kabul etmeden üstlendiği memurlukları sonunda Sultan Baykara kadar sözü geçen bir devlet adamı oldu. Savaş alanlarından devlet işlerine kadar her dalda kazandığı başarılar düzeyinde Çağatay Türkçesinin en büyük ve verimli şairi oldu. Sultan Baykara’ yı bir savaş dönüşünde karşılarken geçirdiği kalp krizi yüzünden ölünce daha önceden hazırlatmış olduğu türbesine gömüldü.

Ali Şir Nevai Edebi Kişiliği

32 yıl boyunca Horasan Sultanı Baykara’ya destek olan devlet adamlığı, siyasal ve toplumsal alanlarda başarılı uygulamaları yanı sıra Ali Şir Nevâî, Türkçenin en büyük şairlerinden ve Türk dilinin en bilinçli savunucularından bir oldu. Çok iyi bildiği Arapça ile Farsçanın karşısında Türkçenin bağımsız ve verimli, güzel ve aydınlık yanlarını hem şiirlerinde dile getirdi, hem bir düşünür olarak ileri sürdüğü savları inandırıcılıkla savundu.

Farsça yazma özentisindeki çağdaşı sanatçılara eserlerinin büyük çoğunluğunu Türkçe yazarak en iyi karşılığı vermiştir; toplumsal moda akımının zorunluğuyla ve belki de kendini kanıtlamak için hazırladığı Farsça divanı da vardır. Bu kitabı da içeren şiir toplamının genel adı Hazâinul-Maâni (Anlamlar Hazineleri)’dir; Türkçe olan dört bölüm Garâibü’s-Sıgar (Çocukluk Gariplikleri), Nevâdirü’ş-Şebâb (Gençlik Seçkinlikleri), Bedâyiul-Vasat (Ortayaş Güzellikleri), Fevâidü’l-Kiber (Yaşlılık Yararları) adlarını taşır, toplamı 10 bin beyit tutarındadır. Kabul edilmiş bir tutumla konularını İran Edebiyatının ilk şuâra tezkeresi de onundur: Mecâlisü’n-Nefâis (Güzellikler Meclisleri, 1491); 15. yüzyıl Çağatay ve İran şairleri üzerine titiz bilgileri verir.

Mizanü’l-Evzân (Vezirlerin Ölçüsü) eseri şiirde ve müzikte kullanılan her çeşit biçim ve usul özelliklerini tanıtır. En önemli eserlerinden biri Farsça ile Türkçenin karşılaştırılması, dilimizin Farsçadan üstün özelliklerinin tanıtılması, açıklanması amacıyla yazdığı Muhakemetü’l-Lugateyn’dir (İki Dilin Karşılaştırılması, 1498). Nevâî’nin bütün eserleri ise Agâh Sırrı Levent’in çabasıyla Türk Dil Kurumu Yayınları arasında 4 cilt halinde basıldı.

Advertisement

Kaynak – 2

ALİ ŞİR NEVAİ (1441 – 1501), Nizamettin Ali Şîr, Herat’ta doğdu. Uygur Türklerindendir. Ali Şîr Nevâî babasının görevi nedeniyle değişik yerleri dolaştı. Sonunda babasının Horasan hakimi Sultan Ebu’l-Kâsım Babür’ün hizmetine girmesi nedeniyle Horasan’a yerleşti. Bu arada Hüseyin Baykara ile birlikte öğrenime başladı. Bu nedenle aralarında ölünceye kadar sürecek bir dostluk kuruldu.

Ali Şir Nevâî’nin Çağatay edebiyatının oluşmasında önemli bir yeri vardır. Çeşitli konularda yazılmış otuza yakın eseri vardır. Eserlerinden bazıları şunlardır: Türkçe divan (5 tane), Farsça divan (5 tane) Çihim Hadîs (Kırk Hadîs), Muhâkemetü’l – Lûga-teyn (İki Lügatin Karşılaştırılması)…

Farsçanın resmî dil olduğu, Türk aydınlarının bu dille eser vermeyi hüner kabul ettikleri bir zamanda Ali Şir Nevâî, Türkçenin Farsçadan üstün bir dil olduğunu savunmuştur. Bunu da eserleriyle kanıtlamıştır. Kendinden sonrakileri bu yolda eserler vermeye teşvik etmiştir.


Kaynak – 3

Ali Şir Nevai (1441-1501), Çağatay lehçesiyle şiirler yazmış olan büyük Türk bilginidir. Uygur Türklerindendir, Herat’ta doğmuştur. Sultan Hüseyin Baykara’nın sütkardeşi ve çocukluk arkadaşıdır. Dedeleri Barlas Beyleriyle Timur ve oğullarının hizmetlerinde bulunmuşlardır. Kendisi de gençliğinde Horasan Beyi Ebu-l-Kasım Babur’a hizmet etmiştir. Hüseyin Baykara Herat’ı alınca, Ali Şir’i getirtip kendisine mühürdar yapmıştır.

Ali Şir Nevaî zamanla Divan beyleri arasına katıldı, vezir olamadıysa da devletin en nüfuzlu adamları sırasına geçti. Fakat Uygur boyundan olduğu için o zamanın saray teşrifatınca resmi törenlerde öbür beylerin alt yanına oturur, fermanlara onlardan sonra mühür basardı. Bu ona çok ağır gelmiş ve 1490’da bu yüzden Divan işini bırakmıştır. Buna rağmen bütün önemli işlerde gene ona başvurulurdu. Altmış yaşında öldü, sağlığında yaptırdığı türbeye gömüldü.

Ali Şir Nevaî’nin ailece çok büyük bir serveti olduğu için memuriyetinden aylık almazdı. Hatta devlete bile paraca yardım ettiği de rivayet edilir. Kendisi devlet adamları ve halk tarafından pek sevildiği için öldüğü gün Herat’ta resmi matem tutulmuştu.

Advertisement

Ali Şir edebiyatta Çağatay şairlerinden Lûtfî’nin tesiri altında yetişmiştir. Farsça’dan çok, Türkçe‘ye önem vermiştir. Eserlerinde Türk ruhunu belirtmeye çalışır, kahramanlarını tam bir Türk kahramanı haline getirirdi. Eserleri arasında en önemlisi «Muhakemet-ül-Lûgateyn» dir. Bu kitapta Türkçe’yi Farsça ile kıyaslar ve Türkçeyi her bakımdan üstün bulur. Onun Hamse’sini, İran Şairi Husrev ve Nizamî’nin hamselerinden üstün bulanlar vardır. Nakşibendi tarikatindan olmakla beraber tasavvuf inanışını benimsememiş olan Ali Şir aynı zamanda güzel yazı yazar, musikiden de anlardı. Edebiyatta, sanatta tesiri uzun zaman sürmüştür.

Eserleri:

Hayret-ül-Ebrar; İskendername; Behramname; Hamse (Leylâ ile Mecnun ve Ferhat ile Şirin’den meydana gelmiştir); Lisan-üt-Tayr (Feridüddin-i Attar’ın Mantık-üt-Tayr’ma nazire); Meclis-ün-Nefais (Şairler tezkiresi); Hâlât-ı Hasan-ı Erdeşir; Hamset-ül-Mütehayyirîn; Hâlât-ı Pehlevan Muhammed Küştigir_ (dostlarına ait hâtıralar); Münşeat (muammaya ait bir risale); Mizan-ül-Evzan (bir arz risalesi); Tarih-i Mülûk-i Acem (İran Şahlarına ait bir tarih), Muhakemat-ül-Lûgateyn; Mahhûb-ül-KUlûb (Cemiyet sınıflarına dair); Nesaim-ül-mahabbe min Şemain-il-fütüvve (Camî’den çevirme).


Leave A Reply