Altay Dilleri İle İlgili Bilgi

0
Advertisement

Altay dilleri nelerdir? Altay dillerin yapısı, tarihçesi ve özellikleri nelerdir? Altay dilleri ile ilgili ansiklopedik bilgi.

Altay Dilleri

Altay Dilleri İle İlgili Bilgi

Altay dilleri, sözcük dağarcığı, dilbilgisel yapı ve kimi ses özellikleri bakımından benzerlikler gösteren Türk, Moğol ve Mançu-Tunguz ailelerinin oluşturduğu dil öbeğidir. Birçok dilbilimci bu üç aileyi köken bakımından akraba sayar. Kırkı aşkın Altay dilini konuşanların sayısı 90 milyonun üstündedir. Öbeğin en tanınan dili Türkçedir.

Altay dilleri, Asya kıtasında çok geniş bir alan kaplayan çeşitli bölgelerle Avrupa’nın bazı kesimlerinde yaşayan halkların anadilleridir. Asya’da eski SSCB, Moğolistan, Çin, İran ve Afganistan gibi ülkelerin geniş kesimlerinde ve Türkiye’de Altay dilleri konuşulur. Bu dillerden bazılarının soyağacı tartışmalıdır ve gerçekten daha büyük bir dil ailesi oluşturup oluşturmadıklarına ilişkin sorular hâlâ yanıtlanamamıştır. Ama ister köken açısından isterse, yalnızca tarihsel bakımdan yakın olsunlar, adlarım Altay Dağlarından alan bu diller, sözü edilen üç temel dil ailesini içine alır.

Türk dilleri Altay halklarının çoğunluğu tarafından konuşulur. Türk dilleri ailesinin ve tüm Altay dillerinin en önemli dili olan Türkçe, Türkiye’nin yanı sıra Balkanlar, Kıbrıs, eski SSCB, Arap ülkeleri ve başka bazı ülkelerin de belirli kesimlerinde konuşulur. Özbekçe, Uygurca, Azerice, Tatarca ve Kazakça, Türk dilleri öbeğinin öteki önemli dilleridir. Türk dilleri arasında belirgin bir yakınlık olmakla birlikte, değişik dilleri konuşanların birbirlerini anlamaları, en azından güç, çoğu kez de olanaksızdır.

Moğolca, Buryat ve Kalmuk dilleri gibi çağdaş Moğol dillerini konuşanlar birbirlerini anlayabilir; ancak özellikle yalıtılmış ve yazılı dili olmayan lehçelerin konuşulduğu bölgelerde karşılıklı anlaşma olanağı azalmaktadır.

Advertisement

Yaklaşık 2,8 milyon kişi tarafından konuşulan Mançu dili, Mançu-Tunguz dillerinin ve lehçelerinin en önemlisiydi. Ama bu sayı etnik araştırmalara dayalıdır ve Mançu dilinin artık neredeyse yok olduğu düşünülmektedir. Mançu-Tunguz ailesinin Mançu ya da Güney öbeğinin öbür dilleri Çin ve eski SSCB’nin bazı bölgelerinde konuşulur. Ailenin öteki kolunu oluşturan Tunguz ya da Kuzey öbeğine bağlı diller ise, çoğu eski SSCB ve Çin’de yaşayan birkaç bin kişi tarafından konuşulur. Mançu ve Tunguz öbekleri arasında çok büyük farklar vardır.

Altay Dillerinin Özelliği

Altay dillerinin özelliği, ünlülerin zenginliği ile ünlülerden ya da ünlü ve ünsüzlerden oluşan bileşimlerin yalnızca özgül durumlarda ortaya çıkmasıdır. Bu özelliğin sağladığı ses uyumu en çok Türk ve Moğol dillerinde farkedilir. Dilbilgisine ilişkin özellikler arasında, köklere sonek ekleyerek sözcük oluşturma, yani bitişim sayılabilir. Eklenebilecek soneklerin düzenini belirleyen özgül kurallar vardır. Bu dillerde, tanımlık ve cins ayrımı yoktur. Sözdizim kuralları çok farklı olan üç Altay dil ailesinin gene de ortak özellikleri vardır. Mançu-Tunguz dilleri sözdizim kuralları yönünden Türk ve Moğol dillerine göre çok daha serbesttir. Üç dil ailesi içinde sözcük dağarcığı bakımından en belirgin ilişki, Türk ve Moğol dilleri arasındadır.

Altay halklarının önce Tibet ve Çin arasında, kuzeyde Sibirya’ya kadar uzanan bir bölgede yaşamış oldukları sanılır. Bu göçebe halklardan Türk ve Moğolların, Mançu-Tunguzlara oranla çok daha uzak yerlere eriştikleri kesindir. Altay dillerine ilişkin ilk kayıtlar. İS 8. yüzyıla aittir. Bu nedenle söz konusu dillerin önceki dönemlerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi çok güçtür. Değişik yazı sistemlerinin kullanılmış olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Bunlardan ilki Türk kavimlerine aittir ve Sami kökenli olduğu sanılmaktadır. Türk dillerine ait en eski kayıtlar olan Orhun Yazıtları, İç Asya kökenlidir. Moğol dillerine ilişkin ilk kayıtlar 1225’ten kalmadır; önemli bir belge olan Moğolların Gizli Tarihi de aynı yüzyılda yazılmıştır. Mançu-Tunguz ailesinden yalnızca Mançu diline ait kayıtlar vardır. En eski belge 17. yüzyıldan kalmadır ve Çin’de, o dönemdeki 20. yüzyıla değin sürecek olan güçlü Mançu egemenliğini yansıtır.

I. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde Altay dillerinde çarpıcı değişiklikler olmuştur. Savaş sonrasında yeni siyasal birimler kurulmuş ve bunların yaşaması için dillerinde yazı reformları yapılması kaçınılmaz olmuştur. Halkın okuma yazma bilmediği yerlerde yeni yazı dillerinin geliştirilmesi gerekmiştir; örneğin Moğol ailesinden Buryat dilinin bir edebiyat dili olarak gelişmesi 1930’ları bulmuştur. Altay dillerinin konuşulduğu ülkelerin tümünde dilleri geliştirmek ve sağlamlaştırmak amacıyla uygulamalara girişilmiştir. Moğolistan, eski SSCB ve Türkiye’de sağlanan değişmeler bugün özellikle belirgindir.


Leave A Reply