Advertisement
İçinde ve anlamında Üst kelimesi geçen deyimler nelerdir, anlamları. Üst hakkında, ile ilgili deyimler ve açıklamaları.
Üst İle İlgili Deyimler ve Anlamları
- *** “aksiliği üstünde (olmak)”
olumsuz davranış içerisinde (olmak) - *** “al kiraz üstüne kar yağmış”
düşünülmeyen, beklenilmeyen şeylerin de olabileceğini anlatan bir söz. - *** ” alt alta üst üste”
birbirleriyle itişir kakışır durumda - *** “altı alay üstü kalay”
içi, dışı gibi özenilmiş olmayan şeyler için söylenen bir söz. - *** ” altı kaval, üstü şişhane (şeşhane)”
giysilerini birbirine uygun düşüremeyen, yakıştıramayanlar için söylenen bir söz. - *** “altından girip üstünden çıkmak”
1) malı, parayı düşüncesizce harcayıp tüketmek
2) ne yapıp edip istediğini yaptırmak;
3) halletmek;
4) karıştırmak. - *** “altını üstüne getirmek”
1) bir şey bulmak için aramadık yer bırakmamak;
2) söz veya tutumuyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek - *** “altta yok üstte yok”
yoksul, fakir. - *** “ayak üstünde olmak”
1) dinç olmak, canlı olmak
2) iş görür durumda olmak. - *** “ayakları üstünde durmak”
başkasının yardımına ihtiyaç duymadan güçlü bir biçimde sorunları çözebilecek durumda olmak. - *** “baş üstünde tutmak”
büyük bir saygı ve ilgi ile karşılanır veya ağırlanır - *** ” baş üstünde yeri var”
1) her zaman iyi karşılanmak, ağırlanmak
2) bir düşünce veya davranışı uygun bulmak.
*** “başım gözüm üstüne”
belirtilen istekleri içtenlikle yapmayı kabul etmeyi anlatan bir söz.
- *** “bir ayak üstünde bin yalan söylemek”
çok kısa sürede pek çok yalan söylemek - *** “bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek”
çok kısa sürede pek çok yalan söylemek - *** ” (bir iş) kâğıt üzerinde (üstünde) kalmak”
1) yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak;
2) kararı bağlandığı hâlde uygulanmamak. - *** ” üstüne üstüne gitmek”
çekinmeden sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak. - *** “üstüne toz kondurmamak”
bir şeyin veya kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek. - *** “üstüne bir bardak (soğuk) su içmek”
o işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, o işten vazgeçmek. - *** “üstüne gelmek”
bir şey yapılırken veya konuşulurken çıkagelmek. - *** “üstüne kapanmak”
belli bir işi aralıksız bir biçimde yapmak. - *** “üstüne yatmak”
hakkı yokken bir şeyi kendine mal etmek, bir şeyi alıp vermemek - *** ” birbiri üstüne gelmek”
arka arkaya meydana gelmek, ara vermeden olmak. - *** “gözünün üstünde kaşın var dememek”
birinin her davranışını hoş görmek. - *** “el üstünde tutmak”
bir kimseye çok saygı ve sevgi göstermek - *** “üstü başı dökülmek”
giyecekleri çok eski olmak - *** “üstünden silindir gibi geçmek”
perişan etmek, çok yormak. - *** “üstüne atmak”
bir suçu birine yüklemek. - *** “üstüne başına etmek”
ağır bir biçimde sövmek. - *** “üstüne gül koklamamak”
sevdiği birinden başkasını sevmemek. - *** “üstüne güneş doğmamak”
güneş doğmadan önce kalkmak. - *** “üstüne kalmak”
güçlükler birinin omuzlarına yüklenmek - *** “üstüne sevmek”
birini severken bir başkasını daha sevmek - *** “üstüne varmak”
1) bir şey yapmasını baskı yaparak istemek
2) saldırmak;
3) kadın evli bir erkekle evlenmek. - *** “üstüne vazife olmamak”
görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek - *** “üstüne yıkılmak”
yamanmak - *** “üstüne yürümek”
korkutmak, yıldırmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak - *** “üstüne yüklenmek”
1) saldırmak;
2) mec. ısrar etmek. - *** “buz üstüne yazı yazmak”
1) süresi, etkisi çok az olacak bir iş yapmak;
2) bir kimseye etki yapmayan sözler söylemek. - *** ” can baş üstüne”
istenilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatan bir söz.
*** ” diken üstünde oturmak”
bir yerde tedirginlik duymak
- *** ” dört ayak üstüne düşmek”
1) tehlikeli bir durumdan zarar görmeden kurtulmak;
2) işi rast gitmek - *** “dört üstü, murat üstü”
işi her zaman yolunda olanlar için söylenen bir söz. - *** “düğüm üstüne düğüm vurmak”
parasını pintilik ederek saklamak. - *** ” el el üstünde oturmak”
herhangi bir iş yapmadan boş oturmak - *** “esmayı üstüne sıçratmak”
davranışlarıyla belayı üstüne çekmek. - *** “gözünü üstünden ayırmamak”
sürekli denetim altında bulundurmak - *** “istim üstünde olmak”
1) buharla işleyen araçlar kalkmaya hazır duruma gelmek
2) mec. hemen gidecek durumda bulunmak. - *** “kendi üstüne yormak”
alınmak - *** “kuru hasır (kilim) üstünde kalmak”
aç, parasız, evsiz kalmak. - *** “ne altını bırakmak ne üstünü”
bir şeyin veya yerin her tarafını karıştırmak, dolaşmak vb - *** “paranın üstü”
satın alınan şeyin tutarından artan para. - *** “şimşekleri üstüne çekmek”
sert eleştirilere hedef olmak. - *** “tam üstüne basmak”
1) kesin olarak belirlemek
2) doğru olanı, benzerini, istenileni bulmak. - *** “taş taş üstünde bırakmamak”
baştan başa yıkıp yerle bir etmek
*** ” tepesi üstü”
başı yere gelmek üzere, tepetakla.
- *** “tetik üstünde beklemek”
hazır, dikkatli, uyanık bulunmak, tetikte olmak - *** “üste çıkmak”
1) suçlu olduğu hâlde karşısındakini suçlamak;
2) zeytinyağı gibi üste çıkmak. - *** “üste vermek”
fazladan vermek, ödemek. - *** “üstten bakmak”
kibirli, gururlu bir biçimde. - *** ” üstü kalsın”
hesaptan artakalan az miktardaki paranın alınmaması, bahşiş olarak bırakılması sırasında söylenen bir söz. - *** ” üstünde hakkı olmak”
birinde emeği, iyiliği, hakkı bulunmak - *** “üstünden akmak”
bir durumu çok belli olmak. - *** “üstüne fenalık gelmek”
aşırı derecede sıkılmak, pek bunalmak - *** “üstüne geçirmek”
1) bir malın tapusunu kendi adına yazdırmak;
2) evlat edinmek. - *** ” (üstüne) kalem çekmek”
gereksiz olduğunu belirtmek için üstünü çizmek. - *** “üstüne kuş kondurmak”
olağanüstü, o ana kadar görülmemiş bir şey yapmak
*** “üstüne olmamak”
daha üstü, iyisi bulunmamak
- *** “üstüne perde çekmek”
daha üstü, iyisi bulunmamak - *** “üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi”
1) tembel, uyuşuk, cansız, miskin;
2) çok derin bir biçimde. - *** “üstüne oturmak”
hakkı yokken bir şeyi kendisine mal etmek - *** “üstüne titremek”
bir şeye veya kimseye sevgi, özen göstermek - *** “üstüne tuz biber ekmek”
üzüntüyü, kusuru artıracak durum yaratmak. - *** “üstüne yaptırmak”
bir malın tapusunu kendi adına yazdırmak - *** “üstüne yok”
bundan daha iyisi olamaz, hepsinden iyisi bu - *** “zeytinyağı gibi üste çıkmak”
bir sorunda haksız olduğunu kabul etmemek, ustalıkla kendini haklı çıkarmaya çalışmak.
“Altını Üstüne Getirmek”
1) bir şey bulmak için aramadık yer bırakmamak;
2) söz veya tutumuyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek
Altını Üstüne Getirmek Anlamı – İle İlgili Cümleler
- ***Çoraplarını ararken bavulun altını üstüne getirmiş.
- ***Bizim ufaklık bir saat içinde, evin altını üstüne getirmişti.
- ***Dolabımın altını üstüne getirdim ama aradığım belgeleri bulamadım.
- ***Bu gösterdiğin resimler midemi altını üstüne getirdi.
- ***Bizim kız evde parti vermiş, arkadaşları ile evin altını üstüne getirmişler.
- ***Binanın elektrik bağlantısı firma yapmayınca ortalığın altını üstüne getirdiler.
- ***Düşen küpemi bulmak için arabanın altını üstüne getirdim.
- ***Bavulun altını üstüne getirmeden bana ne aradığını söyle de ben bulayım.
- ***Ortadoğu’daki son olaylar döviz piyasasına altını üstüne getirdi.
- ***Karısı bir günlüğüne annesinde kalınca, adam evin altını üstüne getirmiş.
- ***Çorabını ararken çekmecelerin, dolabın, her yerin altını üstüne getirmiş.
- ***Birbirleri hakkında konuşulanları açıklayınca ilişkilerin altını üstüne getirdi.
- ***Bütün evin altını üstüne getirdim yine de aradığım dosyayı bulamadım.