Anthony van Dyck Kimdir? Flaman Ressamın Hayatı ve Eserleri

0
Advertisement

Ünlü Flaman ressam Anthony van Dyck’in eserleri, çalışmalarının önemlilerinin yer aldığı sayfamız. Anthony van Dyck hayatı hakkında da kısa bilgi.

Anthony van Dyck - "Otoportre"

Anthony van Dyck – “Otoportre”

Anthonis Van Dyck ve ya Anthony van Dyck Flaman ünlü bir ressamdır. 1959 yılında Hollanda’nın Anvers kenti doğmuş 1641’de ise Londra’da hayata veda etmiştir. Doğduğu kentte resim eğitimi gördü.1616’da Rubens‘in atölyesinde görev aldı. 1620’de Londra’da Kral I. James’in hizmetinde çalıştı. Bir yıl sonra İtalya’ya gitti.

Mantova, Torino, Milano ve Cenova’yı gezerek büyük resim ustalarını inceledi. Kendine Tiziano‘yu örnek aldı. Cenova’da soyluların portrelerini yaparak ünlendi. 1630’da Anvers’te Hollanda genel yöneticisi (valisi) Arşidüşes İsabella’nın saray ressamlığına atandı. 1632’den başlayarak İngiltere’de Kral I. Charles’ın saray ressamı oldu. Kendisine aynı yıl soyluluk unvanı (sir) verilen bu ülkeden 1634’te ve 1640’ta olmak üzere iki kez kısa süreyle ayrıldı.

Londra’da gerçekleştirdiği canlı sunak resimleri, kibar kent soyluların ve saraylıların portreleriyle büyük ün yaptı, sayısız siparişler aldı. Birçok öğrenci yetiştirdi ve büyük bir atölye yönetti. Anthony van Dyck, Rubens‘in yanı sıra 17. yüzyıl Flaman barok ressamlığının en önemli temsilcisi sayılır. Kahverengi karanlık bir tonlamanın egemen olduğu, işlediği kişilerin bireysel özellikleri son derece duyarlı biçimde yansıttığı resimleri, Avrupa portre ressamlığında bir doruk noktası oluşturur. Din ve mitoloji konularını içeren resimlerinde, başlangıçtaki canlı, dirliksiz, figürlerin aşırı abartılması yerini giderek ölçülü, uyumlu ve zarif bir kompozisyon aldı.

Yapılış tarihleri çoğunlukla bilinmeyen eserlerinin tanınmışları: Yıkanan Susanna, Aziz Sebastian’ın Öldürülmesi, Hz. İsa’nın Tutsak Edilişi, Sarhoş Silena, Charles de Cordes ve Eşi, isa’nın Mezara Konulması, Kardinal Bentivoglio, İngiltere Kralı I. Charles At Oğlanı ve Uşağıyla, Prens II. William ve Maria Stuart.

Anthony van Dyck Eserleri

Anthony van Dyck - Marie-Louise de Tassis, Antwerp 1630

Anthony van Dyck – Marie-Louise de Tassis, Antwerp 1630

Anthony van Dyck - Lomelli Ailesi'nden Genoan Kibri, 1623

Anthony van Dyck – Lomelli Ailesi’nden Genoan Kibri, 1623

Anthony van Dyck - Amor ve Psyche

Anthony van Dyck – Amor ve Psyche

Anthony van Dyck - Bir Aile

Anthony van Dyck – Bir Aile

Anthony van Dyck - Elena Grimaldi

Anthony van Dyck – Elena Grimaldi

Anthony van Dyck - George Digby

Anthony van Dyck – George Digby

Anthony van Dyck - James Stuart

Anthony van Dyck – James Stuart

Anthony van Dyck - Kutsal Aile dinleniyor (yaklaşık 1630) Alte Pinakothek, Münih

Anthony van Dyck – Kutsal Aile dinleniyor (yaklaşık 1630) Alte Pinakothek, Münih

Anthony van Dyck Kimdir?

Dinî ve tarihî portre ve tabloları ile tanınmış Hollandalı bir ressamdır. Ünlü ressam Rubens’ten ders alarak yetişmiştir. Eserlerinde onun etkisi kolayca fark edilir.

Advertisement

1620’ye kadar Rubens’in izinden yürüyen Van Dyck daha sonra öğretmeninin yolundan ayrılmayı tercih etmişti. 1620’de İngiltere’ye davet edilmesi, sanatçının meslek hayatında bir dönüm noktası oldu. Devrin İngiltere kralı I. Charles, kendisinin ve saray erkânının portrelerini yaptırmak istiyordu. Van Dyck, İngiltere’de üç ay kaldıktan sonra İtalya yolu ile memleketine döndü. Daha sonra ikinci defa İtalya’ya gitti. Cenova’da devrin İtalyan ressamlarının eserlerini gözden geçirdi. Van Dyck’in ikinci İtalya yolculuğundan sonra yaptığı eserlerde Rafaello, Tiziano gibi İtalyan ressamlarının etkileri görülür. Van Dyck’in yaptığı dinî, tablolar o devirde çok beğenilmişti, fakat sonradan portrelerinin çok daha güzel olduğu kabul edilmiştir. Ressam 1632’de tekrar İngiltere’ye gitti. Kral I. Charles’in emriyle saraya ressam tayin edildi. Van Dyck, sarayda gayet rahat bir hayat sürdü. 350’den fazla portre yaptı. Bunlardan 38’i kralın portresiydi. Bugün Paris’te Louvre Müzesi’nde bulunan kralın avcı kıyafetiyle yapılmış portresi devrin ihtişamı hakkında geniş fikir verir.

Van Dyck, portre yaparken modellerinin şahsiyetlerinde bir değişiklik yapmadan onları idealize edebiliyordu. Kendisinden önce yaşamış sanatçıların portrelerinden ilham alarak çalıştıysa da zamanla kendine has bir üslup yaratmasını bildi. İlk portrelerinde modellerinin elinde ya eldiven, ya kitap, ya da bir kutu bulunduruyordu. Evli çiftler, anne-çocuk kompozisyonlarında ise modellerin elleri birbirine değiyordu. Van Dyck’in ilk portrelerinde tabloların arka kısmı boştur. Fakat sonradan Rubens ve Tiziano’nun etkisiyle arka plânda sütun, gölge, perde, vazo, çiçek gibi eşya da görülmeye başladı.

Van Dyck’in portrelerinin bir özelliği de memleketinin ünlü ipekli, dantelâ kumaşlarının da özelliğini iyice gösterecek şekilde bütün teferruatı ile resmetmiş olmasıdır. Van Dyck’in portrelerinde yüzler daima sakin, insana emniyet ve huzur veren ifade taşımaktadır. Ressam portrelerinde heyecan, korku ve dehşete yer vermemiştir. Ciddiyetle samimiyeti fırça darbeleriyle gayet güzel bağdaştırmıştır. Ressamın bu özelliği bilhassa grup portrelerinde daha belirli -bir şekilde görülebilir.

Van Dyck Okulu

Van Dyck, sadece yaşâdığı devirde eserlerini beğendirmekle kalmamış, daha sonra da genç ressamlara iyi bir örnek olmuştur. Van Dyck’in etkisi altında kalarak eserler yaratan ressamların sayısı pek çoktur. Bilhassa Hollandalı ressamlar ustaları Van Dyck’in izinden yürümeyi tercih etmişlerdir. Willeboirts, Boeyermans, Thys, Franchoys ve Gonzales «Van Dyck Okulu» na dahil olan ressamlar arasında başta gelirler. Ayrıca, Londra’ya gitmiş olan Alman ressamları da Van Dyck’in eserlerini görerek o tarzda eserler vermeye başlamışlardı. XVIII. yüzyılda yaşamış olan İngiliz ressamlarının da eserlerinde Van Dyck’in etkisi görülür. Bunlar arasında Thomas Gainsborough başta gelir. Birçok ispanyol ressamları da Van Dyck’in eserlerini taklit, hattâ kopya etmişlerdir.

Van Dyck ömrü boyunca eserlerini geniş halk kitlelerine beğendirebilmiştir. Fakat asıl hayatının son yıllarında yaptığı tablolar beğenilmiştir. Gençlik çağında ve Cenova’dayken yaptığı tablolar ise XX. yüzyılın başında birdenbire fazla ilgi görmeye başladı, genç ressamlar bu eserlerin benzerlerini yapmak için birbirleriyle adeta yarış ediyorlardı. Ressamın daha önceleri ihmal edilen suluboya, tebeşir, karakalem resimleri de birdenbire rağbet gördü. Bunlar arasında çok güzel manzara resimleri vardır.

Van Dyck, dünya sanat tarihine ünlü bir portre ressamı olarak geçtiği gibi resim sanatının daha başka kollarında da çok başarılı eserler yaratmıştır.

Advertisement


Leave A Reply