Antropik İlke Nedir? Evrenin Olması Gerektiği Gibi Olmasının Açıklaması

0
Advertisement

Antropik İlke Nedir? Güçlü ve zayıf antropik ilkenin açıklaması, evrendeki varlığımızın ilke çerçevesinde anlatımı, hakkında bilgi.

Antropi ilkesi

Antropik İlke

Antropik ilkesi kısaca, Evren olduğu gibidir çünkü eğer farklı olsaydı, bizler onu gözlemlemek için burada bulunuyor olamazdık der. Bu, çekirdek kuvvetlerinin büyüklüğünden karanlık enerjiye ve elektronun kütlesine kadar fizikteki her parametrenin neden o değeri taşıdığının açıklamalarından biridir. Bu parametrelerden herhangi biri çok az bile farklı olsaydı, Evren yaşam için uygun olmayabilirdi.

Eğer güçlü çekirdek kuvveti çok az daha farklı olsaydı, o zaman protonlar ile nötronlar birbirine yapışarak çekirdeği oluşturamazlardı ve atomlar da oluşamazdı. Kimya var olmazdı. Karbon olmazdı ve dolayısıyla biyoloji ve insanlar da var olamazdı. Eğer biz olmasaydık, Evren’i kim gözlemlerdi ve onun yalnızca bir kuantum olasılık çorbası şeklinde var olmasını engellerdi.

Ya da eğer atomlar var olsa ve Evren de bildiğimiz bütün yapıları oluşturacak şekilde gelişseydi ama karanlık enerji birazcık daha güçlü olsaydı, galaksiler ve yıldızlar çoktan parçalanmaya başlamış olurdu. Yani fizik sabitlerinin değerlerindeki, temel kuvvetlerin gücündeki ve parçacıkların kütlelerin-deki en küçük değişikliklerin bile korkunç sonuçlan olabilir. Bunu şöyle de düşünebiliriz: Evren aslında çok ince ayarlıdır. Kuvvetler tam da insanların ortaya çıkması için “gerektiği gibi”dir. 14 milyar yaşında, karanlık enerji ile kütleçekimin birbirini dengelediği ve atomaltı parçacıkların bu halleriyle oluştuğu bir Evren’de yaşıyor olmamız şans eseri mi gerçekleşmiştir?

Tam da böyle

Antropik ilkesi kibirli bir şekilde insanlığın özel olduğunu ve bütün Evren’in bizim için var olduğunu düşünmek yerine, aslında bunda hiç de şaşırtıcı bir yan olmadığını gösterir. Eğer temel kuvvetlerden herhangi biri birazcık farklı olsaydı, onun sonuçlarına tanıklık etmek için burada olamazdık. Tıpkı birçok gezegenin olması ama bildiğimiz kadarıyla yalnız birinde yaşam için uygun koşulların bulunması gibi Evren de aslında olası birçok şekilde oluşabilirdi ama biz ancak şu anki Evren’de var olabilirdik. Aynı şekilde eğer annemle babam tanışmamış olsaydı, yani eğer yanmalı motor, icat edildiği zamanda değil de bir başka zamanda icat edilseydi ve babam da annem ile tanışacağı kuzeye yolculuk etme olanağı bulamasaydı ben burada olamazdım. Tabii bu, bütün Evren’in yalnızca ben var olayım diye bu haliyle oluştuğu anlamına gelmez. Ama “benim var oluşum” gerçeği tabii ki birçok başka şeyin yanında motorun önceden icat edilmiş olmasını gerektiriyor ve böylece içinde bulunacağım evrenler yelpazesini daraltıyor.

Advertisement

Her ne kadar filozofların argümanlarına benzese de antropi ilkesi Robert Dicke ve Brandon Carter tarafından fizikte ve kozmolojide kullanılmıştır. Zayıf antropi ilkesi diye bilinen versiyonu şöyle der: Parametreler farklı olsaydı, burada olamazdık; dolayısıyla “var oluşumuz gerçeği” aslında bizim içinde kendimizi bulabileceğimiz, yaşama olanak tanıyan fiziksel evrenlerin özelliklerini sınırlandırır. Diğer güçlü versiyonda bizim varlığımızın önemi daha güçlü vurgulanır ve yaşamın, Evren’in var olmasının gerekli bir sonucu olduğu ifade edilir. Örneğin bir kuantum evrenini gözlemleyerek onu somutlaştırmak için gözlemcilere gerek vardır. John Barrow ve Frank Tipler bir başka versiyon daha geliştirmiştir. Buna göre enformasyon işleme Evren’in temel amaçlarından biridir; bundan dolayı Evren enformasyon işleyecek yaratıklar üretmek zorundadır.

Çoklu dünyalar

İnsanın oluşabilmesi için Evren’in yaşlı olması gerekir. Yani ilk kuşak yıldızların karbon üretebilmesi için yeterince zaman geçmesi, güçlü ve zayıf çekirdek kuvvetlerinin nükleer fizik ve kimya tepkimelerine olanak tanıyacak “ayarda” olması gerekir. Kütleçekim ile karanlık enerji de Evren’i parçalayacak şekilde değil, yıldız oluşumunu sağlayacak bir dengede olmalıdır. Dahası yıldızlar, gezegenlerin oluşmasını sağlayacak kadar uzun yaşamalı. Gezegen sistemleri de bizim su, azot, oksijen ve yaşamı başlatacak diğer bütün molekülleri içeren, ılık bir gezegen bulabileceğimiz kadar büyük olmalıdır.

Fizikçiler bu niceliklerin farklı olduğu evrenleri düşleyebildiği için kimileri bunların da tıpkı bizim Evren’imiz gibi kolayca yaratılabileceğini ileri sürmüştür. Bunlar paralel evrenler yani çoklu evrenler olarak var olabilirler ve biz bunlardan yalnızca birinde var olabiliriz. Paralel evrenler fikri bizim olamayacağımız başka evrenlere olanak verdiği için antropi ilkesiyle uyumludur. Bunlar çok boyutlu olabilir ve kuantum kuramının gözlemlerin sonuçlara etki etmesi gerekliliği ile örtüşecek şekilde bölünebilirler.

Antropi ilkesi

Antropik kabarcıklar

Eğer içinde yaşadığımız Evren’e paralel (ya da balon) başka evrenler de varsa, o zaman antropik ikilemden kaçınabiliriz. Her kabarcık evrende fiziksel parametreler birazcık farklıdır. Bu farklı parametreler her evrenin kendi gelişimini ve herhangi birinde yaşamın ortaya çıkabileceği uygun bir niş sağlanıp sağlanamayacağını belirler. Bildiğimiz kadarıyla yaşam çok titizdir ve ancak birkaç tane evrende ortaya çıkabilecektir. Ama o kadar çok kabarcık evren vardır ki var olma olasılığımız aslında pek de küçük olmayabilir.

Öte yandan

Antropi ilkesine yönelik de eleştiriler vardır. Kimileri onun zaten herkesçe bilinen bir gerçek olduğunu—bunun gibi olduğu için bunun gibi-ve yeni bir şeyler ortaya koymadığını düşünür. Bazıları da test edebileceğimiz bir tek bu özel Evren’imiz olduğu için pek mutlu değildir. Evren’imizi denklemlerin dışına düşürebilecek şekilde otomatik olarak ayarlamanın yollarını gösterecek matematiği aramayı yeğler. Çoklu evren fikri, sonsuz seçenek sunduğu için buna yaklaşır. Aralarında sicim kuramcılarının ve M-kuramını destekleyenlerin de bulunduğu bazı başka teorisyenler de parametrelere ince ayar yapmak için Büyük Patlama’nın da ötesine geçmeye çalışıyorlar.

Advertisement

Büyük Patlama’dan önce, bir tür enerji manzarası halindeki kuantum denizine bakıyorlar. Kıvrılıp açıldığında bir evrenin ortaya çıkması en olası yeri araştırıyorlar. Örneğin bir topu bayır aşağı yuvarladığınızda onun sonunda vadi tabanı gibi bazı özel yerlerde durma olasılığı başka yerlere göre daha yüksek olur. Dolayısıyla enerjisini en aza indirmeye çalışan Evren de (milyarlarca yıl sonra bizim ortaya çıkabileceğimizi hiç hesaba katmadan) doğal olarak belli bazı “parametre kombinasyonları”nı aramış olabilir.

Antropi ilkesini savunanlar ile bildiğimiz Evren’in oluşmasını sağlayan daha matematiksel araçların peşinde koşan diğerleri, bulunduğumuz yere nasıl gelmiş olabileceğimiz konusunda ve hatta bunun sorulması gereken ilginç bir soru olup olmadığı konusunda anlaşamıyorlar. Bir kez Büyük Patlama’nın ve gözlenebilir Evren’in ötesine, paralel evrenler ve önceden mevcut enerji alanlarının alemine geçtiğimizde artık gerçekten de felsefi bir zemindeyiz demektir. Ama Evren’in şu anki kıyafetleriyle ortaya çıkması için onu ne tetiklemiş olursa olsun, milyarlarca yıl sonunda ortaya çıkmış olduğu için şanslıyız. Yaşamın ihtiyacı olan kimyanın gelişmesinin zaman alması anlaşılabilir. Ama Evren’in tarihinde karanlık enerjinin görece merhametli ve kütleçekimle dengeli olduğu böyle özel bir zamanda, burada yaşıyor olmamız şanstan öte bir şeydir.


Leave A Reply