Arap İsrail Savaşları Sebep ve Sonuçları Nelerdir? İmzalanan Antlaşmalar

0
Advertisement

Arap-İsrail savaşları hakkında bilgi. İsrail’İn kurulmasından sonraki Araplar ile İsrail arasındaki tüm savaşlar hakkında bilgiler.

Arap İsrail Savaşları

Arap – İsrail Savaşları

1948, 1956 ve 1967 Arap – İsrail savaşları sırası ile;

  • – Arapların İsrail’e saldırması
  • – İngiltere, Fransa ve İsrail’in Mısır’a saldırması
  • – Arapların İsrail’e saldırısından dolayı ortaya çıkmıştır.

1967 – Arap – İsrail (Altı Gün) Savaşı

Yurtlarından çıkarılan veya kaçan Filistinliler, bu durumun baş sorumlusu olarak Yahudileri görüyorlardı. Hem intikam almak, hem de yıldırarak yerlerine dönmek için sınırı aşıp gerilla faaliyetinde bulunurlarken, dünyada gidecek başka yeri olmayan israillileri, daha zorlayıcı tedbirlere ve karşı tedhiş için, Filistin mülteci kamplarını havadan ve karadan baskınlarla tahribe zorluyorlardı. Altı gün sürmesinden dolayı “Altı Gün” savaşları olarak anılan 1967 Arap – İsrail Savaşı’nın temelini Suriye ile israil arasındaki gerginlik oluşturur. El Fetih’in üyelerinin Suriye topraklarından hareket ederek İsrail’e saldırması sonucu israil bu durumu BM’e şikayet etmiş, ancak bu duruma bir çözüm bulamamıştır. İsrail’in bu saldırılara misilleme vermesi üzerine savaş başlamış oldu.

İsrail’in harekat planının esası; Ürdün ve Suriye Cepheleri’nde savunma asıl kuvvetlerle Sina’daki Mısır ordusuna taarruzu öngörüyordu, iç hat manevrası uygulanacaktı. General Moşe Dayan, Ürdün ordusunun muhtemel taarruzuna karşı, merkez kesimindeki birlik komutanı Gn. Narksis’e “Takviye isteyerek Genel Kurmay’ı rahatsız etme, dişini sık ve bir şey isteme” talimatını vermiştir, İsrail Anavatanı’nın savunulması görevi de Sivil Savunma Örgütü’ne verilmiş olup, sınır bölgeleri boşaltılmamıştır. Arapların planı ise; Sina Yarımadası, Suriye ve Ürdün’den aynı anda taarruz etmek fikrine dayanıyordu.

Ürdün ve Suriye Cephesi’nde tespit, Mısır Cephesi’nde ise taarruz harekatı gerçekleştiren İsrail ordusu; 9 Haziran 1967 günü, yani 5 gün içinde Portsaid Limanı – İsmailiye ve Süveyş hattına ulaştı ve tüm Sina Yarımadası’nı işgal etti.

Mısır ordusunun imha edilmesini müteakip Ürdün ve Suriye Cephesi’nde taarruza geçen israil birlikleri; 7 Haziran tarihine kadar Ürdün Nehri’ne Ulaştılar. Suriye Cephesi’nde ise 6 Haziran günü taarruza geçen İsrail, 10 Haziran tarihine kadar Golan tepeleri (Kuneytra) bölgesini ele geçirdi. Birleşmiş Milletlerin, 10 Haziran 1967 günü saat 19.30’da “ateşkes” çağrısı üzerine çarpışmaya son verildi.

Advertisement

1967 Savaşı sonunda İsrail, topraklarını 4 katına çıkararak Gazze başta olmak üzere Golan tepeleri ve Şeria Bölgesini ele geçirmiştir.

Savaşın Sonuçları

  1. Ürdün kesiminden yapılacak Arap ordularının taarruzu ile ikiye bölünmeye uygun olan İsrail sınırı düzeltilmiş; Süveyş Kanalı’na kadar olan toprakları ele geçirmekle, İsrail’in iç hat manevra olanakları çoğalmıştır.
  2. İsrail sınırlarının Arap Devletleri aleyhine daha da genişlemesi, hem Filistin mültecileri sorununun çözümlenmesini bekleyen kitleyi çoğaltmış hem de Arap halkının kin duygularını artırmıştır.
  3. Arap ordularının, teşkilatlanmış ve modern silahlarla donatılmış İsrail ordusu karşısındaki yenilgisi, Arap devletleri arasındaki işbirliği zorunluluğunun doğmasına sebep olmuştur.
  4. Arap ülkeleri, genişleyen İsrail sınırının kendi topraklarına da dayanacağı endişesiyle, mümkün gördüğü bütün olanak ve kuvvetlerini Mısır veya Suriye emrine vermiştir.
  5. İsrail’in, ihtiyacı olan silahları Amerika Birleşik Devletleri’nden sağlaması; Arapları, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği ile daha sıkı iş birliğine sevk etmiştir. Bu da, Ortadoğu’da Sovyetler Birliği’nin yerleşmesi sonucunu doğurmuştur.
  6. Arap ülkelerine malzeme gönderilmesi ve personelinin eğitilmesini sağlamak amacıyla Ortadoğu’ya yerleşen Rusların Akdeniz’de kurduğu deniz üsleri, NATO ve Türkiye için hayati önem taşıyan Akdeniz egemenliğini hissedilir derecede etkilemiştir (1958).

1973 Arap – İsrail Savaşı (Ramazan Savaşı – Yom Kippur Savaşı)

1967 Arap – İsrail Savaşı’ndan sonra ümitlerini; BM toplantılarına ve ABD – Rus görüşmelerine bağlamış olan Araplar, sorunun sürüncemede kaldığını anlamışlar ve ümitsizliğe düşmüşlerdir.

Bu gelişmeler ve geçmişte yapılan hatalar, işgal edilen Arap topraklarının kurtarılması için tek yolun, topyekün mücadele olduğu görüşünde birleşmelerine yol açmıştır. Başta Mısır, Suriye ve Ürdün olmak üzere Araplar bu düşünce altında askeri hazırlıklarını artırmaya başladılar ve 1967 savaşlarında kaybedilen yerleri geri almayı amaçlamışlardır.

1973 Savaşı’nda İsrail, Suriye Cephesi’nde sınırını korumasına rağmen Sinaya’da aynı başarıyı sergileyememiştir. Savaş BM’in 1973 tarihli 338 sayılı kararı ile sona ermiştir.

Camp David Antlaşmaları ve İsrail – Mısır Barışı

Amerika ile Mısır arasında, Amerikan başkanı Nixon’un Ortadoğu gezisi sırasında İŞBİRLİĞİ PRENSİPLERİ Antlaşması imzalanmıştır. Mısır bu şekilde ABD ile yakınlaşarak İsrail’e kaptırdığı toprakları geri almayı amaçlıyordu.

Mısır’ı Amerika’ya ve genel olarak da Batı’ya eğilim göstermeye sevkeden sebeplerin başında, karşılaştığı ekonomik meselelerin büyük tesiri olduğunda şüphe yoktur. İsrail ile yapılan savaşların yükünü kaldırmak kolay değildi, içerdeki ekonomik sıkıntıların dışında, Mısır dış borçlarını da ödemekte güçlüklerle karşılaşmaya başladı. Bundan dolayı, Enver Sedat, 20 – 29 Şubat 1975 günlerinde Suudi Arabistan, Umman (Oman), Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar ve Kuveyt’i ziyaret etti. Bu ziyaretler sırasında, yapılan anlaşmalarla Suudi Arabistan Mısır’a hemen 300 milyon dolarlık, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri de 400 milyon dolarlık bir yardım yapmayı kabul ettiler.

Advertisement

Başkan Sedat’ın 1975 yılında yaptığı bu ziyaretler açık bir şekilde göstermekteydi ki, Mısır politikası Batı’ya kaymaktaydı. O kadar ki, ekonomik sebepler ağırlıklı bir rol oynasa bile, Enver Sedat’ın Ortadoğu’da ziyaret ettiği ülkeler esas itibariyle muhafazakar ve Batı’ya daha yatkın ülkelerdi.

Mısır politikasındaki bu değişmenin Sovyetleri hoşnut bırakmayacağını tahmin etmek zor değildi. Nitekim bu gelişmeler sonunda Mısır devlet başkanı Enver Sedat 1976’da Sovyetler Birliği’yle olan bağlarını kopardı. Bu durum Mısır’ın ABD ile yakınlaşma sürecini arttırdı.

Enver Sedat

Enver Sedat 19-21 Kasım günlerinde İsrail’i ziyaret etti ve 20 Kasım günü Kudüs’te İsrail parlamentosunda bir konuşma yaptı. Enver Sedat konuşmasında şu noktaları vurguladı:

  • * Geçici bir anlaşma değil, devamlı çözüm ve barış getirecek bir anlaşma gereklidir.
  • * Bu barış, yabancı toprakların işgaline dayanamaz. Dolayısıyla, İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesi zaruridir.
  • * Filistinlileri içine almayan barış mümkün değildir. Filistin meselesi Arap – İsrail meselesinin temel unsurudur. Bu sebeple, Filistinliler kendi vatanlarına ve kendi devletine sahip olmalıdır.

Buna karşılık İsrail Başbakanının yaptığı cevabı konuşma, Sedat kadar açık, samimi ve heyecanlı olmamakla beraber 14 Mayıs 1948’deki Bağımsızlık Deklarasyonunda, bütün komşu ülkelere barış ve iyi komşuluk elini uzattıklarını, karşılıklı yardım ve işbirliği teklif ettiklerini hatırlatarak, bugün de aynı şeyi istediklerini, bunun için de barışın ilk adımı olarak savaş durumuna son verilmesi gerektiğini, İsrail’in o günkü topraklarda bir vatana sahip olma hakkının bulunduğunu belirtti ve sonunda da her şeyi herkesle müzakereye hazır olduklarını ifade etti. Bu suretle İsrail ile Mısır arasında bir diyalog başlamış oluyordu. Fakat bu diyalog Arap üllkelerinde tepki ile karşılandı.

CAMP DAVİD Antlaşması

ABD Başkanı Jimmy Carter’in 1978’de araya girmesiyle Mısır ve İsrail arasında Washington yakınlarında CAMP DAVİD Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma kısaca İsrail ve Mısır barışının esaslarını belirliyordu.

Bu antlaşma Filistin halkının “meşru hakları” ile “adil istekleri”ni tanıyacaktı. Ayrıca, yine bu dönemde israil ile Ürdün arasında barış müzakereleri ve israil’in güvenliğini sağlayacak düzenlemeler de yapılacaktı. İsrail – Mısır barışına ait çerçeve antlaşma ise üç ay içinde israil ile Mısır arasında bir barış antlaşmasının imzası ile İsrail’in barış antlaşmasının imzasından itibaren iki üç yıl içinde Sina’dan tamamen çekilmesini öngörmekteydi.

Bununla beraber, İsrail – Mısır barışının üç ay içinde imzalanması mümkün olmadı. Bunda iki sebep rol oynamıştır. Biri, Begin’in Camp David Antlaşmalarını tatbite yeteri kadar iyi niyetle davranmamakta olmasıydı. Batı Şeria’da yeni Yahudi yerleşim merkezleri kurulması bunun başında geliyordu. İkincisi ise İsrail ile Mısır arasında bir uzlaşma sağlama endişesi ile metinlerin açık ve seçik bir şekilde yazılmayıp, bir çok ifadelerin kapalı kalmasıydı Bu arada Kudüs meselesine hiç değinilmemişti. Çünkü iki tarafın bu konudaki görüşlerini uzlaştırmak mümkün olmayınca, bu meseleye hiç temas edilmemesi tercih edilmişti.

Ara ara devam eden İsrail – Arap savaşları günümüzde de devam etmektedir.


Leave A Reply