Arnavutluk Nerededir? Özellikleri, Konumu, İklimi, Ekonomisi, Tarihi

0
Advertisement

Ülkeler Rehberi Arnavutluk – Arnavutluk ile ilgili bilgi, başkenti, ekonomisi, tarihi, bayrağı, komşuları, coğrafi konumu hakkında bilgi

arnavutluk bayrağı

Kaynak : pixabay.com

Arnavutluk

  • Başkenti: Tiran
  • Yüzölçümü: 28.748 km2
  • Para birimi: LEK

Arnavutluk İklimi:

Arnavutluk küçük bir ülke olmasına karşın, yüzey şekillerinin farklılığı nedeniyle ülkede üç değişik iklim kuşağı gözlenir. Güneydeki alçak kıyı şeridinde kışları ılık, yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçen Akdeniz iklimi egemendir. Orta ve Kuzey Arnavutluk’un aşağı kesimleri nemli bölgelerdir. Bol yağış ve nem nedeniyle bitki örtüsü burada daha çeşitlidir. Kuzey ve Doğu Arnavutluk’un yüksek tepelerinde Alp iklimi egemendir (yazlar serin nemli, kışlar sert). Batıda ve kıyı şeridinde, yıllık ortalama sıcaklık 16. 5°C, yağış tutarı 1.353 mm; kuzey ve iç kesimlerde 14.5°C, 1.425 mm’ dir.

Bitki Örtüsü:

Arnavutluk’un temel bitki örtüsü, kayın, meşe, kestane, gürgen ve kozalaklı ağaçlardan oluşan ormanlar; güneyde alçak kıyı şeridinde makiler, turunçgiller ve zeytinliklerdir. Her yıl 40 bin hektar alan ağaçlandırılmakta, ülke topraklarının % 35’ini kaplayan ormanların artarılmasına çalışılmaktadır. Hayvanlar arasında geyik, yaban domuzu, kurt, kartal gibi yaban hayvanlarının ile evcil hayvanlar da yaşarlar.

Yüzey Şekilleri:

Genelde dağlık bir ülke olan Arnavutluk’un doğusundaki dağlar mevcuttur. Dağların en yüksek noktası Karobi’dir (2.760). Ülke toprakların ancak 1/3’ü 300 m’nin altındadır; denizin doldurulmasıyla kazanılan topraklardan, dağ ve vadilerinden, alçak tepelerden oluşur. Ekilebilir alanların ancak % 17’si işlenmektedir. Arnavutluk’ta 3 önemli göl vardır: Kuzeybatıda İşkodra, doğuda Ohri ve Presba. İşkodra’nın bir bölümü Yugoslavya, Ohri’nin bir bölümü ise Makedonya toprakları içinde kalır. Presba Gölü ise Arnavutluk, Yunanistan ve Makedonya sınırlarının kesiştiği noktadadır. Drin, Semeni, Viyosa, İşkombi vb başlıca ırmakların tümü Adriya Denizi’ne dökülür.

Arnavutluk Dini Yapısı :

Arnavutluk’ta yaşayan iki büyük topluluktan Gegaların çoğu Müslüman dininin Sünni Mezhebi’ne, Toskaların yarısı Sünni Mezhebi’ne, öteki yarısı ise Bektaşi Tarikatı’na bağlıdır. Toskalar arasındaki Hıristiyan azınlık Ortodoks Kilisesi’ne bağlıdır. İkinci Dünya Savaşı başlangıcında yapılan sayımda, ülke halkının % 70’inin Müslüman, % 20’sinin Ortodoks, % 10’unun ise Katolik olduğu belirlendi. 1944’te komünist yönetimin başa geçmesiyle ülkenin din yaşamında önemli değişiklikler oldu. 1940’ların sonu, 1950’lerin başında Arnavutluk hükümeti din örgütlerini denetimi altına aldı. Bu organlara kendi ideolojisi doğrultusunda kişiler yerleştirerek dinsel inançlara olan ilginin azalmasını sağlamaya çalıştı. 1967’de, hükümet Arnavutluk’ta dinsel kurumları kapatarak ateist (tanrıtanımaz) bir devlet düzenine geçildiğini duyurdu. 1990 yıllarının başlarında çökmeye başlayan komünist rejimin ardından halk yıllarca yasaklanan dinsel ibadetlerine yeniden döndü.

arnavutluk

Kaynak : pixabay.com

Arnavutça:

Hint-Avrupa dilleri grubundandır. Dilbilimciler Arnavutçayı, Baltık-Slav (Doğu), Hint-Avrupa ve Germen (Kuzey) dillerine de yakın bulurlar. Yılların akışı içinde öteki dillerden alınan sözcükler dilbilgisi ve sesbilgisi yönünden dili etkilememiş tersine dilin yapısına uygun biçime döndürülmüştür.

Advertisement

Arnavut dilinin köken araştırmalan üç kaynağa dayanır: İlirya, Trakya ve ikisinin kaynaşmasından oluşan İlirya-Trakya kökeni. Arnavutça yazılı ilk belge 15. yüzyıla (1462) ait olup Latin harfleriyle yazılmış bir “kutsama yöntemi”dir. Bilinen ilk kitap ise, 1555 tarihli Gyen Buzuki’ nin Meshari (Dinsel Tören) adlı eseridir. Kuşkusuz 15. yüzyıldan çok önceleri yazılı bir dil olan Arnavutça, Latin harflerini kullanıyordu.

1887’de ilk Arnavut okulunun açılışından sonra öteki kentlere de yaygınlaştırılarak bileşik bir Arnavut alfabesi geliştirildi. 1912’de Arnavutluk’un bağımsızlığına kavuşmasıyla edebiyat diline yönelik araştırma ve çalışmalar arttı. 1952’de lehçebilimsel ve tarihsel dil araştırmaları, 1972’de Arnavutçanın sesbilgisi, dilbilgisi, sözcük türetimi ve sözcük yapısı yönünün sağlam temellere oturtulması çalışmaları yapıldı.

Önemli iki lehçeyi içeren (Toskeria ve Gegeria) bugünkü Arnavutça, dört temel işlevi yerine getiren bir dil olmuştur: Sosyopolitik yazı biçimi, bilim dili ve resmi dil. Arnavutça, Arnavutluk dışında Sırbistan, Bosna Hersek, Karadağ, Makedonya, Yunanistan, Türkiye, Bulgaristan ve öteki ülkelerin Arnavutluk azınlıklarınca da kullanılmaktadır.

Toplum Yapısı

Arnavutluk halkı ikiye ayrılır: Kuzeyde yaşayan Gegalar ve güneyde yaşayan Toskalar. Çoğunlukla dağların erişilmez kesimlerinde yaşayan Gegalar, gelenek ve göreneklerini değiştirmeden varlıklarını bugüne kadar koruyabilmiş bir halktır. Toskalar ise, çoğunlukla vadilerde ve alçak bölgelerde yaşar ve çiftçilikle geçinirler. Değişikliğe ve yeniliğe Gegalardan daha açıktırlar. Bu yüzden toplumsal ve politik bakımdan daha liberaldirler.

İşkombi Irmağı, bu iki topluluğu ayıran sınır gibidir. Aralarındaki ufak ayrımlara karşın iki halk da kendilerini Arnavut olarak nitelendirir.

Arnavutluk’ta Nüfus: Nüfus yoğunluğunun 119 kişi/ km2 olduğu ülkede, en kalabalık yerleşim merkezi başkent Tiran’dır. Nüfusun % 34’ü kentlerde, % 66’sı kırsal esimde toplanmıştır. Ayrıca Kosova ve Karadağ Cumuhuriyetlerinde de önemli miktarda Arnavut yaşar. Arnavutluk ırk olarak dünyadaki en türdeş topluluklardan biridir. Halkın % 98’i (Toska) köken olarak Arnavuttur. Ülkedeki en önemli azınlık Yunanlılar, Bulgarlar, Sırplar ve Romenlerdir. Sayıları, özellikle İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında giderek azalan Yahudi topluluğu azınlık sayılamayacak kadar küçülmüştür.

Advertisement
arnavutluk

Kaynak : pixabay.com

Tarihi

Arnavutlar Hint-Avrupa kavimlerinden olan İlirler’den üremişlerdir. Yapılan incelemeler İlirler’in de şimdiki Arnavutlar’a benzeyen bir hayat sürdüklerini göstermiştir. İlk çağlarda önce bir İlir devleti kurulmuşsa da M.Ö. 168 yılında bu devlet Roma’ya bağlanmıştır.

Ancak, Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye bölününce Doğu ve Batı Roma İmparatorlukları arasındaki sınır tam Arnavutluk bölgesinin ortasından geçmiş, bu bölünüş memleketin daha sonraki gelişmesi üzerinde büyük etkiler doğurmuştur. V. yüzyılda Gotlar’ın istilasına uğrayan Arnavutluk VI. yüzyılda İustinianus tarafından işgal edildi. Daha sonraları Arnavutluk Sırplar’ın, Bulgarlar’ın, Bizanslılar’ın, nihayet Sicilyalı Normanlar’ın işgaline uğradı.

XIV. yüzyılda Arnavutluk’ta bağımsız bir idare kurulmak teşebbüsüne girişildi. Balşa adındaki bir Arnavut prensi, İşkodra’yı başkent yaparak, memleketin kuzeyinde bir prenslik kurdu. Dukagin Kanunu diye bugün de tanınan ve Arnavut geleneklerini kanunlaştıran Dukagin ailesi de Drin nehrinin doğusunda bir prenslik kurmayı başardı. Ancak, bu ayrı ayrı devlet kurma teşebbüsleri Türklerin memleketi işgali ile son buldu.

Osmanlı İdaresi:

Arnavutluk’taki beyler XIV. yüzyılın sonundan itibaren Osmanlı padişahlarını kendilerine baş olarak tanıdılar. Ancak, vergi vermeyi, asker göndermeyi kabul ettikleri halde, bazı hallerde padişahın emrine uymuyorlardı. Arnavutluk üzerinde asıl Türk hakimiyeti ancak 1394’te, Yıldırım Bayezit devrinde gerçekleşti. Bu tarihten itibaren Arnavutluk parça parça alınmaya başlandı. Balaban Bey, 1417-1419 yıllarında Gürtey Arnavutluk’ta bazı şehirleri aldığı gibi Evrenosoğlu Ali Bey de 1423’te Arianites ailesine, Yuvan Kastriota’ya baş eğdirdi.

Bununla beraber, Arnavutlar Osmanlı hakimiyetini tamamen kabul etmiş değillerdi. Bu yüzden, XV. yüzyıl Arnavutlarla Türkler arasında devamlı mücadelelerle geçti.

İskender Bey:

Bu arada Arnavutlar’ın bir millî kahraman olarak tanıdıkları Yorgi Kastriota ( 1403-1468) Osmanlı devletini uzun müddet uğraştırdı.

Yorgi, rehine olarak girdiği sarayda İslamiyeti kabul edince kendisine İskender adı, daha sonra da Bey sanı verilmişti. Ancak, II. Murat’ın Kastriotalar’ın idaresi altındaki prensliği kendisine vermemesi İskender Bey’in isyan etmesine yol açtı. İskender Bey, Kroya Kalesi’ni ele geçirerek (1443) tekrar Hıristiyanlığa döndü. Orada ölünceye kadar birçok Osmanlı hücumlarına göğüs gerdi. Osmanlılar’ın ilerlemesinden korkan Macarlar’la İtalyanlar da ona yardım ettiler.

Osmanlılar İskender Bey’in ölümünden sonra da Arnavutluk’un alınması işine devam ettiler. Nihayet, XVI. yüzyılın başlarında birkaç şehir hariç, bütün Arnavutluk ele geçirildi. Osmanlılar Arnavutlukta tam bir hakimiyet kurunca ahalinin de büyük bir kısmı İslam dinini benimsedi. Memleket sekiz sancağa ayrıldı, sonradan buna beş sancak daha eklendi. Bu sancaklardan bir kısmı Rumeli Beylerbeyliğine, bir kısmı da Kaptan Paşa’ya bağlıydı. Bu durum XIX. yüzyıla kadar sürdü. 1867’de memleket İşkodra ve Yanya olmak üzere ikiye ayrıldı.

Balkan Savaşı:

Arnavutlar, Osmanlı hakimiyetini benimsemekle beraber, zaman zaman bağımsızlık hevesine de kapılmışlar, bu arada yer yer ayaklanmalar olmuştur. Çeşitli kargaşalıklara rağmen, memleket XX. yüzyılın başlarına kadar Türk hakimiyeti altında kaldı.

Nihayet, oldukça kuvvetli bir birlik meydana getiren Arnavutlar 1912’de, Osmanlı Devletine bağlı kalmakla beraber, bazı imtiyazlar elde ettiler. Fakat daha bu imtiyazların tatbikine başlanmadan 1912’de Balkan Devletlerinin Osmanlılara karşı isyanı patlak verdi. İstanbuldaki Arnavut milletvekili İsmail Kemal, bunu fırsat bilerek, hemen memleketine döndü ve Arnavutluk’un bağımsızlığını ilan etti (28 kasım 1912). Aradan bir ay geçmeden Londra Konferansında bu durum kabul edildi. Ancak, memleketin gene de kısmen Osmanlı hakimiyeti altında kalması kabul ediliyordu. Nihayet, gene Londra Konferansı, 1913 yılında, Osmanlı’nın Arnavutluk üzerindeki bütün egemenlik bağlarının kesilmesine karar verdi.

1. Dünya Savaşı:

Birinci Dünya Savaşı başlayınca Arnavutluk’ta gene çeşitli kargaşalıklar çıktı, memleket bölge bölge Yunan, Sırp ve İtalyan işgaline uğradı.

Advertisement

Arnavutluk’taki kaynaşma I. Dünya Savaşı’ndan sonra da devam etti. Çeşitli iç kargaşalıklardan sonra, 1913 sınırları esas kabul edildi, 1920’de Milletler Cemiyeti Arnavutluk’u üyeliğe kabul etti. 1921’de de seçim yapılarak bir parlamento kuruldu.

Bu defa da parti kavgaları başlamıştı. Başbakan Zogu kargaşalıkları bastıramayınca Yugoslavya’ya sığınmak zorunda kaldı (1924). Zogu, Yugoslavya’nın da yardımı ile, asker toplayarak, tekrar Tirana’ya yürüdü, aynı yıl yeniden duruma hakim oldu. Bir anayasa hazırlayarak Cumhuriyet ilan etti. Ancak, 1928 yılında toplanan Meclis Anayasayı değiştirerek, Zogu’yu kral ilan etti (1 eylül 1928).

II. Dünya Savaşı:

Kral Zogu bundan sonra İkinci Dünya Savaşına kadar memleketin idaresini elinde tuttu. Savaş başlayınca, İtalyanların memleketi istila etmesi üzerine, yurt dışına çıktı (1939).

İtalyanlar Arnâvutluk’u doğrudan doğruya memleketlerine kattılar. İtalya Kralını da aynı zamanda Arnavutluk kralı ilan ettiler. Arnavutlukta yerli bir parlamento bulunmakla beraber, iki memleketin sınırları birleştirildi. 1943’te Mussolini’nin düşmesi üzerine Arnavutluk bu defa da Almanlar tarafından işgal edildi. İkinci Dünya Savaşından sonra Arnavutlukta bir Halk Cumhuriyeti kuruldu.


Leave A Reply