Aruz Ölçüsünde İmale (Çekme , Uzatma) Nedir?

0
Advertisement

Aruz ölçüsü ile yazılan şiirlerdeki ölçü sorunlarını yenebilmek için kullanılan yöntemlerden / kurallardan birisi olan İmale (çekme, uzatma) hakkında bilgiler.

Arap ve özellikle Fars dillerinde uzun heceli sözcük pek çoktur. Onun için aruz ölçüsüne yatkınlıkları vardır. Fakat Türkçe sözcüklerde uzun ve kısa hece diye bir sorun yoktur. Bu bakımdan eski şairlerimizin elinde, Türkçe, çok sıkıntı çekmiştir. Birtakım yerli yersiz imalelerle eğilip bükülmüş, çekilip sündürülmüştür. Buna rağmen Türkçemiz aruza direnmesini bırakmamış, Tevfik Fikret ve Mehmet Akif’le dâvasını kazanmış, aruzu kendi yapısına uydurmuştur.

İmale, aslında kısa olan hecenin ölçü gereğince çekilmesidir. Arapça ve Farsça’da kısa hecelerin çekilmesi yasaktır. Çünkü bu dilerde uzun hece çoktur. Fakat bizim şairlerimiz, ünlü harfle yazılan hecelerimizi gerektiğinde uzun hece saydılar. Böylece Türkçe, Arap ve Acem dillerine uyduruldu. Aruz kalıplarının uzun hecelerine göre çekilip sündürülen Türkçemiz, çok acayip kılıklara girdi. Divan Edebiyatı süresince yürüyen bu durum, Batı yönlü Tanzimat Edebiyatı boyunca da değişmedi.

İmalenin bir koyusu, yani kulağı fazla tırmalıyanı; bir de hafifi, yani pek rahatsız etmeyeni vardır. Örneğin koyu imaleyi, Bâkî’nin «Fâilâtün» ölçülü şu mısraında açık olarak görmekteyiz :

Görelim âyine-i devran ne sûret gösterir

Bu mısrada ilk sözcük Türkçedir. Hiç bir uzun hecesi yoktur. Fakat «Fâilâtün» kalıbına uymak zorunda bırakıldığı için, ilk hecesi «Gööö» şeklinde sünmüştür. Mısranın taktiği şöyledir :

Advertisement

Gö re lim â / yi ne-i dev / ran ne sû ret / gös te rir

Fâ i lâ tün/fâ i lâ tün / fâ i lâ tün / fâ i 1ün

— .–/— .— — / — .— — / — . —

Hafif imaleye de şu mısrayı örnek olarak gösterebiliriz :

Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olamaz

Bu mısrada da dilberi sözcüğünün ri hecesiyle olsa sözcüğünün sa hecesi imale edilmiş, yani çekilmiştir.

Advertisement

İmaleyi usta şairler biraz tatlılaştırabilmişlerdir. Örneğin Fuzulî «Su Kasidesi»ndeki şu beytinde tatlı bir imale kullanmış, birinci mısranın ilk iki sözcüğü olan suya vermek deyiminin kavram bakımından kuvvetlenmesini sağlamıştır :

Suya versin bağban gülzârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su

Bu beyitte «Suya versin» sözcüklerinin taktiği şöyledir :

Su ya ver sin
Fâ i lâ tün
– . – –

Bir manzumede imaleleri tanımadıkça aruz ölçüsünü doğru okumak mümkün değildir. İmalelerin yalnız Türkçe sözcüklerde yapıldığını hatırdan çıkarmamalıdır.

İmalenin bir de Arkaik cinsi vardır. Bunu daha çok son zaman şairlerimiz yapmışlardır. Yakın zamanda aruz ölçüsüyle şiir yazan şairlerimizin hemen hepsi imaleyi şiirden kaldırmışlardır. Fakat bunlar arasında Yahya Kemal Beyatlı ve Faruk Nafiz Çamlıbel gibi şairlerimiz, maksatlı olarak özel imaleler yapmışlardır. Artık bu, kusur sayılmıyor, hattâ ustaca bir tutum olarak gözetiliyor. Arkaik imale, geçmişten ses verme maksadıyla yapılır. Örneğin Faruk Nafiz Çamlıbel’in şu beytindeki arkaik imale çok başarılı olmuştur.

Manend-i ilâh perde – pûşuz
Asar üzerinde âdımız yok.

Burada adımız sözcüğünün ilk hecesi maksatlı olarak çekilmiştir. İkinci mısraın taktii yapıldığında şekil şu olur :

 sar ü/ze rin de â/dı mız yok
Mef û lü/me fâ i lün/fe û lün

Bu taktikde görüldüğü üzere adımız sözcüğünün a hecesi, Mefâilün kalıbının sonundaki kapalı heceye rastlamaktadır. Bunu şair kasıtlı olarak yapmıştır ve dikkatimizi bu sözcük üzerine çekmektedir.

Advertisement


Leave A Reply