Advertisement
İçinde ve anlamında helal ve haram kelimeleri geçen atasözleri ve deyimler nelerdir? Helal ve haram ile ilgili atasözleri ve deyimlerin anlamları ve açıklamaları.
Helal – Haram İle İlgili Atasözleri
- aslını saklayan (inkâr eden) haramzadedir
kişi yoksul, görgüsüz bir aileden gelmekle değersiz olmaz, toplum içindeki yerini kendisi kazanır. - çocuğun yediği helal, giydiği haram
çocuğun iyi beslenmesi için ne kadar para harcansa yerindedir ancak hor kullanacağı ve kısa zamanda da küçüleceği için pahalı giysiler giydirilmesi doğru değildir. - çok söz (laf) yalansız, çok para (mal) haramsız olmaz
bol kazancın içinde yasa dışı elde edilmiş para bulunduğu gibi çok konuşanın sözleri arasında da mutlaka yalan bulunur. - haramın temeli olmaz
haram kazanç, bir işe yaramadan telef olur gider. - haramzade pazar bozar, helalzade pazar yapar
sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur; soylu kişi ise arabuluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder. - helalzade barıştırır, haramzade karıştırır
sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur; soylu kişi ise arabuluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder. - mescite gerek olan meyhaneye haramdır
insanın kendisine gerekli olan bir şeyi yabancıya vermesi doğru değildir. - ekmeğini ekmekçiye ver, yarısını yerse helal olsun
verilecek ücret ne kadar çok olursa olsun, her iş uzmanına yaptırılmalıdır. - miras helal hele (ele) al demişler
miras, alabildiği takdirde mirasçının hakkıdır. - ölüm hak miras helal
ölümün olağan olması gibi mirasın da paylaşılması olağandır.
Aslını Saklayan Haramzadedir:
ANAFİKİR: Soyumuzun özelliği ne olursa olsun, ondan utanıp saklamamak, olduğumuz gibi görünmeliyiz.
Haramzade, soyu sopu belli olmayan kişiler için kullanılan bir sözdür. Kişinin soyu değersiz, görgüsüz veya yoksul olabilir. İnsanın böyle bir soydan geldiğini gizlemesi, utanması anlamsızdır. Çünkü kişiler, toplumdaki değerlerini kendileri yaratırlar. Değersiz bir kuşaktan gelmekle kişi asla değersiz olmaz. Değerli kuşaktan gelenlerin değerli olacağını kabul etmek de bir yanılgıdır. Ne soyumuzla övünmeli, ne de utanmalıyız. Bize verilecek değeri kendimiz yaratmalıyız.
Deyimler
- (bir şey birine) haram olmak
bir şeyden gereği gibi yararlanamamak: ‘Yanında oturup iki laf etmek haram oldu bize.’ -M. İzgü. - (bir şeyi birine) haram etmek
o şeyden umulan yarar ve rahatı tattırmamak. - dünyayı haram etmek
bir yeri yaşanılmaz duruma getirmek: ‘… kadıncağıza, o iki zavallı öksüz kızcağıza, dünyayı haram ediyor.’ -A. İlhan. - eli harama uzanmak
dinî bakımdan yasaklanmış bir işe yönelmek: ‘Eli ne vakit harama uzandı?’ -H. Taner. - emdiği (helal) süt haram olmak
herhangi bir isteğinin yapılmamasından sonra ilenmek: ‘Altı mikrobun canını daha cehenneme göndermeden gidersem emdiğim helal süt haram olmaz mı?’ -H. Taner. - haram yemek
toplumun gelenek ve göreneklerine veya dinî kurallarına aykırı olarak bir şeyi kendi yararına kullanmak, sahiplenmek. - harama uçkur çözmek
nikâhsız olarak cinsel ilişkide bulunmak. - ananın (anasının) ak sütü gibi (helal olsun)
‘anamın sütü bana nasıl helal ise bu da sana öyle helal olsun’ anlamında kullanılan bir söz: ‘Şimşek gibi çakan ağrılardan beni kurtarsınlar, servetimin yarısını anamın ak sütü gibi vereyim.’ -R. N. Güntekin. - (birini) helalliğe almak
biriyle evlenmek. - emdiği (helal) süt haram olmak
herhangi bir isteğinin yapılmamasından sonra ilenmek: ‘Altı mikrobun canını daha cehenneme göndermeden gidersem emdiğim helal süt haram olmaz mı?’ -H. Taner. - hakkını helal etmek
hakkını, emeğini bağışlamak: ‘Bu bahtiyar hanımcağızı sordular, iyi biliriz, dedik, hakkımızı helal ettik.’ -M. Ş. Esendal. - helal olsun
1) bir hizmet veya özverinin istenilerek yapıldığını ve takdir edildiğini göstermek için kullanılan bir söz: ‘Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası’ -B. R. Eyuboğlu. 2) ‘hakkımı helal ediyorum’ anlamında kullanılan bir söz; 3) bir davranış karşısında sitemle söylenen bir söz: Helal olsun, bunu senden beklemezdim. - helal süt emmek
doğruluktan ayrılmamak: ‘Helal süt emmiş, dürüst, temiz, çalışkan bir mühendis bulalım.’ -A. Kulin. - helallik dilemek
birinden hakkını helal etmesini istemek: ‘Şimdi büyüklerinin ellerini öp de helallik dile.’ -R. N. Güntekin. - helallik vermek
helal etmek.