Atatürkçülük ve Atatürk İlkeleri Nelerdir? İlkelerin Açıklamaları

0
Advertisement

Atatürkçülük nedir? Atatürkçülük ve Atatürk’ün ilkeleri nelerdir? Atatürk’ün ilkeleri ile ilgili açıklamalar, hakkında bilgi.

Atatürkçülük ve Atatürk İlkeleri

Atatürkçülük ve Atatürk İlkeleri

Atatürkçülük; Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmesi için Atatürk’ün toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel alanlarda ileri sürdüğü ve devrimlerin gerçekleşmesinde uyguladığı ilkeler; bu ilkelere bağlılık (Kemalizm de denir). Atatürkçülük, bir kuram işi olmaktan öte bir uygulamanın ürünü, yönlendirici bir dünya görüşü ve dünyanın dinamik bir yorumudur.

1. Tam bağımsızlık; 2. Halk hükümeti; 3. Çağdaş uygarlık; 4. Halkçılık (Halk egemenliği); 5. Devletçilik; 6. Cumhuriyetçilik; 7. Milliyetçilik; 8. Laiklik; 9. Devrimcilik.

Bu temel ilkeleri:

1. Tam Bağımsızlık:

Tam bağımsızlık bizim bugün üstlendiğimiz görevin özüdür. Bu görev bütün ulusa ve tarihe karşı üstlenilmiştir. Bu görevi yüklenirken uygulama yeterliği konusunda hiç kuşku yok ki çok düşündük. Ama bunun sonunda vardığımız kanı ve inanç, bundan başarılı olacağımız çerçevesinde toplandı. Biz, işe böyle başlamış adamlarız.

Advertisement

Bizden öncekilerin yapmış oldukları hatalar yüzünden ulusumuz sözde var olduğu sanılan bağımsızlığı üzerinde titizleniyordu. Şimdiye kadar Türkiye’yi uygar dünya karşısında kusurlu gösteren neler akla geliyorsa hep bu hatadan, hep bu hataya ayak uydurmaktan kaynaklanmaktadır. Bu hataya ayak uydurmanm sonucu kesinkes ülke ve ulusun bütün onurundan, bütün yaşama yeterliliğinden sıyrılıp uzaklaşmasına neden olabilir. Biz, yaşamak isteyen, onuruyla yaşamak isteyen bir milletiz.

Biz hataya ayak uydurmak yüzünden, bu niteliklerden yoksun kalmaya dayanamayız. Bilgili, bilgisiz ayrıcasız ulusumuzun bütün bireyleri, belki içinde gizli olan zorlukları tam bir biçimde kavramaksızın, bugün yalnız bir nokta çevresinde toplanmış ama, kanını sonuna dek akıtmaya karar vermiştir. O nokta da, tam bağımsızlığımızın sağlanması ve yürütülmesidir. Tam bağımsızlık denildiği zaman haliyle siyasal, parasal, ekonomik, adalet ve askerlik, kültür vb her konuda tam bağımsızlık ve serbestlik demektir.

Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlığından yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla yoksun kalması demektir. Bu devletin dayandığı temeller “Tam Bağımsızlık” ve “Kayıtsız Şartsız Ulusal Egemenlik’tir. Ulus, bu egemenlikten bir zerresini bile feda etmeyecektir. Türk halkı yüzyıllardan beri özgür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı yaşamanm gereği olarak değerlendirmiş bir kavmin kahraman çocuklarıdır. Bu ulus bağımlı yaşamamıştır. Yaşayamaz ve yaşamayacaktır.

Bugün günün nasıl ağardığını görüyorsam, uzaktan, bütün Doğu uluslarının da uyanışlarını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve özgürlüğüne kavuşacak olan birçok kardeş ulus vardır. Onlarm yeniden doğuşu, şüphesiz ki ilerleme ve refaha yönelmiş olacaktır. Bu uluslar bütün güçlüklere ve bütün engellemelere rağmen başarıya ulaşacaklar ve kendilerini bekleyen düzeye varacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine, uluslar arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı egemen olacaktır.

2. Halk Hükümeti: 

Bizim hükümetimiz kitaplarda var olan hükümetlerin, bilimsel niteliği bakımından hiçbirine benzemeyen bir hükümettir. Fakat ulus egemenliğini, ulus iradesini belirten tek hükümettir. Bu nitelikte bir hükümettir. Sosyal bilimler noktasmdan bizim hükümetimizi ifade etmek gerekirse, halk hükümeti deriz. Kendimizi dünyada bulunan herhangi bir hükümete benzetmek kadar hata olmaz. Biz kendi benliğimiz içinde ve kendi mizaç ve tabiatımızla ilerliyoruz ve ilerleyeceğiz.

3. Halkçılık (Halk Egemenliği): 

“İç politikamızda ilkemiz olan halkçılık, ulusu kendi özüyle geleceğine egemen kılmak kavramı Anayasamızda saptanmıştır”. “Çalışmak yoluyla bir hakkı elde ederiz. Yoksa arka üstü yatmak ve ömrünü çalışmaktan arınmış geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuz içerisinde yeri yoktur, hakkı yoktur. O halde belirtiniz efendiler! Halkçılık, toplum düzenini, çalışmaya ve hakların sağlanmasına dayatmak isteyen bir toplumsal yöntemdir.

Advertisement

Efendiler! biz bu hakkımızı korumak, bağımsızlığımızı güven altında bulundurabilmek için tümce, bütün ulusça bizi yok etmek isteyen sömürgeciliğe karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı ulusal topluluğumuzla savaşmayı yeğleyen bir yöntemi izleyen insanlanz.” “Halkçılık, sosyal düzeni çalışmaya ve çalışmanın verdiği haklara dayandırmak isteyen bir sosyal düşüncedir”.

4. Çağdaş Uygarlık:

“Büyük davamız en uygar ve en refahlı ulus olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde de temelli bir devrim yapmış olan büyük Türk ulusunun dinamik ülküsüdür. Bu ülküyü en kısa bir zamanda gerçekleştirmek için düşünce ve hareketi birlikte yürütmek zorundayız. Bu girişimde başarı, ancak sistemli bir planla ve en akılcı biçimde çalışmakla mümkün olabilir”. “Yaptığınız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve tüm anlam ve biçimleriyle uygar bir toplum durumuna getirmektir”.

5. Devletçilik:

“Siyasette ve düşünce hayatında olduğu gibi ekonomi alanında da kişilerin girişim sonuçlarım beklemek doğru olmaz. Önemli ve büyük işleri ancak ulusun bütün servetine ve devletin bütün örgüt ve kuvvetine dayanarak, ulusal egemenliğin uygulanması ve yürütülmesiyle görevli olan hükümetin elden geldiğince üstlenip başarması yeğ tutulmalıdır.

Öteki kimi devletlerin ikinci derecede görebileceği ve kişilerin girişimlerine bırakılmasında sakınca olmayan işlerden birçoğu bizim için hayatidir ve birinci derecede önemli devlet görevleri arasında sayılmalıdır. Özetle, Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin, demokrasi temelinden ayrılmamakla birlikte, ılımlı devletçilik ilkesine uygun yürümeleri, bugün içinde bulunduğumuz durumlara, koşullara ve zorunluluklara uygun olur.

Bizim uygulanmasını benimsediğimiz ılımlı devletçilik ilkesi, bütün üretim ve dağıtım araçlarını bireylerden alarak ulusu büsbütün başka esaslar içinde düzenlemek amacını izleyen sosyalizm ilkelerine dayalı kolektivizm ya da komünizm gibi özel ve kişisel ekonomi girişim ve çalışmalara meydan bırakmayan bir sistem değildir.

6. Cumhuriyetçilik:

“Yüzyıllardan beri Türkiye’yi yönetenler çok şeyler düşünmüşlerdir. Ama yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye’yi. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk ulusunun karşılaştığı zararları ancak bu tutumla giderebiliriz. O da artık Türkiye’de Türkiye’den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu düşünceyle hareket ederek her türlü kurtuluş ve mutluluk hedeflerine ulaşabilir.

“Efendiler! Ulus bizi buraya gönderdi. Ama ömrümüzün sonuna dek biz burada, bu ulusun idaresini ve egemenliğini babadan kalma malmış gibi temsil etmek için toplanmış değiliz ve sizi toplamak ve dağıtmak hakkına da kimse sahip değildir. Ulus bilmelidir ki, bir günde vekillerini toplar ve gönderir. Burayı kayıt altına almaya hiçbir kimsenin hakkı ve yetkisi yoktur ve olmamalıdır.” “Cumhuriyet, ahlak üstünlüğüne dayanan bir ülküdür; Cumhuriyet erdemdir”. “Benim için bir taraflık varır: Bir tarafım, O da Cumhuriyet taraftarlığı, düşünsel ve toplumsal devrim taraftarlığı”. “Ey yükselen yeni nesil!… Gelecek sizsiniz: Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.” “Türk ulusunun yaradılışı ve alışkanlıklarına en uygun yönetim Cumhuriyet yönetimidir.” “Cumhuriyet, düşünce özgürlüğünden yanadır. İçten geldikçe ve doğru yolda bulundukça her düşünceye saygı duyarız. Bütün inançlar bizce saygıya, değer. Yalnız, karşımızdakilerin de insaflı olmaları gerekmektedir.” “Cumhuriyeti, onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Bunu yüreklere yerleştirmek için elverişli olan hiçbir durumu kaçırmayınız”.

7. Milliyetçilik (Ulusçuluk):

“Biz, doğrudan doğruya ulusu severiz ve Türk ulusçusuyuz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu topluluğun bireyleri ne denli Türk kültürüyle yoğrulurlarsa o topluluğa dayanan Cumhuriyet de güçlü olur”. “Her ulusun kendine özgü geleneği, kendine göre özellikleri vardır. Hiçbir ulus bir başka ulusu tıpkısıyla taklit etmemelidir.

Çünkü böyle bir ulus ne kendini benzettiği ulusun aynı olabilir, ne kendi ulusal bütünlüğünde kalabilir”. “Türk ulusçuluğu, yükselme ve gelişme yolunda ve uluslararası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş uluslar doğrultusunda ve onlara bir denklikte yürümekle birlikte, Türk toplum yapısının kendine özgü yaradüışmı ve başlı başına bağımsız varlığını korumaktır”. “Ulusal siyaset derken belirtmek istediğim şudur: Ulusal sınırlarımız içinde her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup yurdun gerçek esenliğine ve onarılmasına çalışmak, gelişigüzel aşırı ülküler ardında, ulusu oyalayıp zarara sokmamak, uygar dünyadan uygarca ve insanca davranış ve karşılıklı dostluk beklemek”.

8. Laiklik:

“Ülkenin genel yaşayışında orduyu politikadan soyutlamak ilkesi. Cumhuriyetin her an gözönünde tuttuğu temel noktalardan biridir. Şimdiye kadar izlenen bu yolda, Cumhuriyet orduları vatanın sağlam ve güvenilir koruyucuları olarak saygınlıklarını ve güçlerini korumuşlardır. Bunun gibi bağlanmış olmakla öğündüğümüz ve mutlu olduğumuz İslâm dinini de, yüzyıllardan beri geçerli olduğu gibi bir politika aracı olmak durumundan arındırmak ve yüceltmek gerekmekte olduğu gerçeğini gözlemliyoruz.

Kutsal ve tanrısal olan güç ve inançlılığımızı karmaşık ve renkten renge giren ve her türlü çıkar ve hırslara gösteri alanı olan palitikalardan ve politikanın bütün çirkin oyunlarından bir an önce ve kesin olarak kurtarmak ulusun bu dünya ve öteki dünyadaki mutluluğunun buyurduğu bir zorunluluktur. Ancak, böylelikle İslâm dininin ululuğu ortaya çıkar, kendini gösterir.” “… Öyleyse anlam ve kapsamı artık herkesçe anlaşılmış olan devlet ve hükümet deyimlerini ve Millet Meclisi’nin görevlerini din ve şeriat örtülerine bürünerek kim ve niçin kandırılacaktır?”

Advertisement
9. inkılapçılık (Devrimcilik):

“Devrim, ulusu ve toplumsal çevreyi hazırlayarak yapılır. Devrim girişimlerinde gözönünde tutulacak nokta, insan topluluklarını isteklerini, düşüncelerini değerlendirdikten sonra, onlara yenilikleri kabul ettirebilmektir.” “… Türk ulusunun son yıllarda gösterdiği olağanüstü işlerin, yaptığı siyasal ve toplumsal devrimlerin gerçek sahibi kendisidir. Sizsiniz. Ulusumuzda bu yetenek ve gelişme gücü var olmasaydı onu yaratmaya hiçbir güç yetmezdi.” “Vatanın birliğini, özgürlük ve bağımsızlığını sağlayan, ulusumuzu Cumhuriyet yönetimine kavuşturan devrimimiz, ekonomik rahatlık ve mutluluğumuzu, uygarlık evreninde layık olduğumuz yeri de sağlayacaktır.”

“Gerçek devrimler onlardır ki, gelişme ve yenileşmeye götürmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarında ki gerçek eğilimi solumasını bilirler.” “…Şimdiye kadar ulusun kafasını paslandıran, uyuşturan bir anlayışta bulunanlar olmuştur. Herhalde kafalara yerleşmiş boş inanışlar tümüyle kovulacaktır. Onlar çıkarılmadıkça kafaya gerçeğin nurlarını sokmak olanağı yoktur.” “Devrimimiz, Türkiye’nin yüzyıllar boyunca mutluluğunu sağlayacaktır. Bize düşen, onu anlamak ve değerini bilerek çalışmaktır.”


Leave A Reply