Atatürk’ün Din Eğitimine ve Öğretimine Verdiği Önem, Din Hakkında Yaptıkları

0
Advertisement

Atatürk din eğitim ve öğretimine, dinin doğru anlaşılmasına ve din bilginlerine ne gibi önem vermiştir, konu hakkında yazı.

Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk’ün Din Eğitimine ve Öğretimine Verdiği Önem

ATATÜRK’ÜN OKULDA DİN ÖĞRETİMİNE VERDİĞİ ÖNEM

Atatürk, genel eğitime önem vermesinin yanında din eğitimine de önem vermiştir. Bu konuda Atatürk,

“Okuma ve yazmayı, vatanını, milletini, dinini ve dünyasını tanıtacak kadar tarihi, coğrafi, dini ve ahlaki bilgiler vermek… Milli eğitim programımızın ilk hedefidir.” demiştir.

► Atatürk; din eğitiminin okullarda verilmesi gerektiğini belirtmiştir: “Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her kişi dinini, din işlerini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da okuldur.”

► Atatürk; din eğitiminin uzman kişilerce verilmesini, batıl inanç ve hurafelerden uzaklaşarak din eğitiminin sağlam kaynaklara dayanmasını istemiştir.

Advertisement

► Atatürk, dini alanda uzman kişilerin yetiştirmesiyle ilgili şöyle demiştir: “Milletimizin, memleketimizin ilim irfan yuvaları bir olmalıdır. Bütün memleket evladı kadın ve erkek aynı şekilde oradan çıkmalıdır. Fakat nasıl ki her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahipleri yetiştirmek gerekliyse dinimizin gerçek felsefesini inceleyecek, araştıracak bilimsel ve teknik olarak telkin kuvvetine sahip olacak, seçkin ve gerçek ilim adamlarını da yetiştirecek yüksek öğrenim kurumlarına da sahip olmalıyız.”

► Atatürk bir başka konuşmasında şöyle demiştir: “Bence bir defa her Müslüman, İslami hükümleri bilmeye mecburdur. O hâlde okullarımızda İslami hükümleri öğreteceğiz.”

ATATÜRK’ÜN DİN BİLGİNLERİNE VERDİĞİ DEĞER

► Atatürk, toplumun aydınlatılması için kendini yetiştirmiş din bilginlerinin gerekliliğinin bilincindeydi.

► Din alanında kendini yetiştirmiş din bilginlerini daima takdir etmiş, din ile ilgili çalışmaların bu tür bilginler tarafından yapılmasını istemiştir.

► Atatürk, ayrıca Milli Mücadele’ye destek veren din bilginlerine daima minnettar olmuştur.

► Atatürk, din bilginlerinde bazı özel yeterlilikler olmasını istemiştir. Bir sözünde şöyle söylemiştir: “Camilerin kutsal minberleri, halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille, ruh ve düşünceye hitap olunmakla Müslümanların vücudu canlanır; düşünceleri temizlenir; imanı kuvvetlenir; kalbi cesaret bulur. Fakat buna karşılık hutbe okuyanların sahip olmaları gereken ilmî nitelikler, özel liyakat ve genel kültüre sahip olmaları önemlidir.”

Advertisement

Atatürk seyahatlerinde görüştüğü din bilginleri için, “Seyahatlerimde birçok gerçek aydın din bilginiyle görüştüm. Onları çağdaş eğitim almış sanki Avrupa’da eğitim görmüş bir düzeyde buldum. İslam’ın gerçeklerini ve özünü bilen din bilginlerimizin hepsi bu olgunluk kertesindedir,” demiştir.

ATATÜRK’ÜN DİN BİLGİNLERİNE VERDİĞİ ÖNEMİ ANLATAN BİR ÖRNEK

Mustafa Kemal Atatürk’ün Şiran Müftüsü’ne mektubu Şiran Müftüsü Hasan Fahri Efendi Hazretlerine Erzurum kongremizin hin-i küşadında (açılışında) ve hitam-pezir olması (sona ermesi) münasebetiyle irad buyurduğunuz (ifade ettiğiniz) Arapça beliğ ve fasih (inandırıcı ve açıklayıcı) ve maksada tamamen mutabık (uygun) hitabınız(söyleviniz) cemiyetimiz tarihinde pek kıymetli hatırat (anılar) olarak mahfuz (saklı) kalacaktır. Bulunacağınız mahallerden dâhil latif sözlerinizle mali (dolu) mektuplarınızı almakla mübahi olacağım (onurlanacağım). Cenab-ı Hak hayırlı seyahat müyesser buyursun. Amin.

Mustafa Kemal, 9 Ağustos 1919

ATATÜRK’ÜN DİNİN ANLAŞILMASINA VERDİĞİ ÖNEM

► Atatürk; Türk milletinin hurafelerden arınmış doğru bir din anlayışına sahip olması için çalışmış, gerekli talimatları vermiştir.

► Dinin yüzyıllar boyunca ihmale uğradığını, bu nedenle öze dönülmesi gerektiğini söylüyordu: “Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi fakat bina yüzyıllardır ihmal edilmiş. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine birçok yabancı unsur ve yorumlar, boş inançlar binayı daha fazla hırpalamış.”

► Atatürk; Türk milletinin hurafelerden arınmış, akla, mantığa ve bilime ters düşmeyen sade bir İslam inancıyla yoğrulmasını istemiştir.

Bu konuda, “Türk milleti daha dindar olmalıdır yani bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır, demek istiyorum. Bizzat hakikate nasıl inanıyorsam ona da öyle inanıyorum. Bilince ters, ilerlemeye mani hiçbir şey kapsamıyor…”


Leave A Reply