Atina Şehrinin Tarihi, Kurulmuş Medeniyetler, Tarihsel Eserleri, Gezilecek Yerleri

0
Advertisement

Yunanistan Atina şehrinin tarihi, tarihçesi. Atina’da tarih boyunca kurulmuş medeniyetler, tarihi eserleri, gezilecek yerleri hakkında bilgi.

Atina Tarihi; Adını, kentin koruyucusu olan Tanrıça Athena‘dan alır. Kent tarih sahnesine ilk çıktığı zaman nüfusu aile gruplarıyla kabilelerden oluşuyordu ve Erekhtheus’un soyundan geldiklerini söyleyen krallar tarafından yönetiliyordu. Söylenceye göre Erekhtheus, Atina’nın sonradan tanrılaştırılan ilk krallarından biriydi. ÎÖ 700’lerin sonuyla 600’lerin başında krallığın yerini Atinalı soylularca seçilen “arkhonlar” aldı.

Soylularla sıradan halk arasındaki sürtüşme bir toplumsal bunalıma, bu da ÎÖ 594’te Solon’un anayasayı yeniden gözden geçirip ekonomi alanında değişiklikler yapmasına yol açtı. İÖ 560’ta Peisistratos iktidarı ele geçirdi. Ölüm tarihi olan İÖ 527’ye kadar işbaşında kalan bu tiranı oğulları Hipparkhos ile Hippias izledi. Bu yöneticiler ticareti canlandırdılar. Kenti sanat eserleri ve tapınaklarla donatarak bir kültür merkezi durumuna getirdiler. 510’da Hippias devrildikten sonra oligarşi yanlılarıyla demokrasi yanlıları arasında çekişme başladı ve sonunda zafer demokratlarda kaldı ve 508’de Klisthenes Atina demokrasisinin gerek kurucusu oldu. Bu devrim İÖ 506’da Sparta ve öteki kent devletleriyle sürtüşmelere, sonra da savaşlara yol açtı. İO 500’de Perslere karşı ayaklanan İonialılara yardım için asker gönderilmesi büyük felaketin başlangıcı oldu. İÖ 480’de Kral Kserkses’in yönetiminde Atina’yı ele geçiren Persler kenti yakıp yıktılar. Atina, Pers Savaşlan’ndan zarara uğramış, ancak zafer kazanmış olarak çıktı. Persler çekildikten sonra Delos Konfederasyonu’nu gerçekleştirildi. Yunanistan ve Ege’de kurduğu üstünlüğü pekiştirdi, siyaset sahnesine İonia Yunanlılarının önderi olarak ağırlığını koydu. Önce Kimon’un (İÖ 468-461), daha sonra da Perikles’in yönetimi altında Atina büyük bir imparatorluk gücü oldu. Pers Savaşları’nı izleyen 600 yıl içinde Atina en parlak yaratıcı çağını yaşadı. Sophokles, Euripides, Aristophanes ve Sokrates hep bu dönemde ortaya çıktılar. Ancak Peloponnesos Savaşları (ÎÖ 431-404) Atina İmparatorluğu’nu çökertti. Yoksullaşan ve güçsüz kalan kent, Sparta’ya teslim oldu, böylece de eski saygınlığını yitirdi.

İÖ 300’lerde Atina dirildiyse de, Makedonya’nın giderek artan gücüyle mücadelede başarısız kaldı, 338’de Kral II. Philippos’un (Filip) Khaeronea’daki kesin zaferinden sonra Makedonya’nın egemenliğini tanımak zorunda kaldı. Büyük İskender döneminde (hükümdarlığı ÎÖ 336-323) sınırlı bir özerklik elde eden Atina, kültür üstünlüğünü korudu. İskender’in ölümünden sonra bölge yöneticisi Kassandros Atina’yı Demetrios Phalereos’un yönetimine verdi (ÎÖ 317-307), Demetrios Poliorketes 307’de kenti kurtardı, ancak Khremonidea Savaşı’nda Andros’un denizde uğradığı yenilgi, Atina’nın kuşatılmasına ve yeniden Makedonyalıların eline geçmesine yol açtı (262). Bu dönemde Atina büyük Hellenistik krallıkların ve yeni kurulan öteki Yunan cumhuriyetlerinin gölgesinde kaldı.

akropolis

Kaynak: pixabay.com

İÖ 228’de Atina, Roma Cumhuriyeti ile iyi ilişkiler kurdu; İÖ 146’da Yunan kent devletleri tek tek Roma’nm Makedonya valisinin yönetimi altına alınırken bile Atina özerkliğini korudu. Romalı Komutan Sulla İÖ 86’da kenti kuşattı ve yağmalattı, İÖ 27’de Roma’nın Aka Eyaleti’nin bir parçası olan Atina, imparatorluk döneminde siyasal önemini yitirmekle birlikte, Roma dünyasının büyük kentlerinden biri olarak saygınlığını korudu. Özellikle İS 100′ lerde İmparator Hadrianus ile Antoninler döneminde büyük bir ticaret ve kültür merkezi olarak eski canlılığını kazandı.

Advertisement

İS 4. yüzyılın sonlarında başlayan Bizans yönetimi altında Atina bir kültür merkezi olarak geriledi, tarihsel belgelerde çok az sözü edilen bir Bizans taşra kenti durumuna düşerken yerini alıp onu kat kat geçen imparatorluğun başkenti İstanbul ile hiçbir bakımdan yanşamaz oldu.

1204’te Latinler İstanbul’u ele geçirdikten sonra Selanik Kralı Boniface Atina’nın yönetimini Roche ailesine verdi. 1311’de Katalonyalı paralı askerler Roche ailesinin son Atina dükü Walter’i devirip yönetime el koydular. Katalonya yönetimi Aragon sülalesinin önderliğinde 14. yüzyıl sonlarına kadar sürdü. 1388’de Korinth dükü Floransalı Merio Acciajuoli, Akropolis’i alınca Atina’nın yönetimi Katalonyalılardan Floransalı Acciajuoli sülalesine geçti. 1458’de Akropolis’i fetheden Fatih Sultan Mehmet Atina’yı Osmanlı yönetimi altına soktu. Sanat eserlerine hayranlık duyan Osmanlı yöneticiler Atinalılara karşı sert davranmadılar, zaman zaman yönetime katılmalarına bile izin verdiler. Yalnız Parthenon, camiye dönüştürüldü, Propylaea, Osmanlı paşasının sarayı olurken Erekteion da Yeniçeri Ağası’nın evi oldu. 1466’da kente giren Venedikliler Akropolis’i alma başarısını gösteremeden geri çekildiler. 1687′ de Venedikliler Atina’ya yeniden saldırdılarsa da ertesi yıl Osmanlılar onları püskürtüp kentten çıkardılar. 1822′ de Yunan ayaklanmacılar ani bir baskınla Akropolis’i ele geçirdilerse de 1826’da Osmanlılar Atina’yı geri aldılar. 1833’te Yunanistan’a bağımsızlık tanındıktan sonra Atina 1834’te başkent seçildi.

Birinci Dünya Savaşı’nda patlak veren Atina olayları (1916-1917) Kral Konstantin’in İtilaf devletleri tarafından tahttan indirilmesine yol açtı. Sonraki yıllarda kent gelişip Akdeniz Bölgesi’ nin büyük ticaret ve kültür merkezlerinden biri oldu. İkinci Dünya Savaşı’ nda Almanlar Atina’yı 1941’den 1944’e kadar işgal altında tuttular. 19501i ve 1960’lı yıllarda ABD yardımı ve dış borçlanmalarla Atina savaş yaralarını sardı; endüstri ve ticaret alanlarında hızla kalkınarak savaş öncesi düzeyinin üstüne çıktı.

akropolis-1
Tarihsel Eserler.

Atina, Klasik öncesi, Klasik, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemleri sanat eserleri yönünden çok zengindir. Eski kentin dinsel merkezi olan Akropolis, arkeoloji hazinesinin en çeşitli örneklerini sergiler. Kenti yakıp yıkan Persler, Akropolis’te yeni tapmaklar yapılması için ortalığı temizlediler. Parthenon’u yaptıran Perikles, bir yeniden doğuş dönemi başlattı. Parthenon, görkemli bir yapıdır. Köşe sütunları başlangıç olmak üzere doğu ve batıda 8, kuzeyde ve güneyde 17 olmak üzere dört yanında sütunlar vardır. İÖ 432’lerde tamamlandı. Yapı; heykeller, kabartmalar ve oymalarla süslenmiştir. 1687’de Venediklilerin parthenonu top ateşine tutmaları sonucu burada bulunan bir Türk cephaneliğinin patlaması büyük hasara yol açtıysa da, hasarın önemli bölümü 1931′ de Yunan Arkeoloji Derneği tarafından onarıldı.

Akropolis’in batı girişinde “propylaia” (dış kapılar) yer alır. Beyaz pentelik mermerden olan Dor üslubundaki bu güzel yapı, İÖ 437-432’de yapılmıştır. Akropolis’in kuzey yönünde Erekteion yer alır (İÖ 435-408). Korinthos ile Ion üsluplarının karışımı olan bu tapınak; Athena, Poseidon ve Erekhtheos’a adanmıştı. Dionysos Tiyatrosu, Perikles’in Odeion’u (konser salonu) konuşmacı ve bilgin Herodes Attikos’un Roma Odeon’u Akropolis’in güney bayırında sıralanır.

Aşağı kentteki başlıca sanat eserleri:

Dünyanın en iyi korunmuş Yunan tapınağı olan Theseion ya da Theseos Tapınağı, Atina’nın en büyük tapınağı olan Olympos ya da Zeus Tapınağı (İÖ 500’ler-İS 129), en zarifleri olan Lysikrates Anıtı (İÖ 335). Agora eski Atina’nın alışveriş merkeziydi. Meydanın orta yerindeki Stoa bulunur. Kent halkının oylarıyla seçilen 500 temsilcinin toplandığı Buleuterion ya da meclis de buradaydı. Gökbilimci Kyrrhoslu Andronikos’un diktiği Horologion (güneş saati) da kentin ilginç yapılarından biridir. Bu sekizgen mermer kulenin üst kenarlarındaki kabartmalarda sekiz rüzgâr temsil edildiğinden genel olarak Rüzgâr Kulesi diye anılır. Roma İmparatoru Hadrianus döneminde (İS 117-138) Olympos çevresinde Novae Athenae (Yeni Atina) adıyla yepyeni bir kent yükseldi. Bugün de yerinde duran Hadrianus Kemeri bu semtin girişiydi. İÖ 330’larda Lycurgus’un yaptırdığı Panathenaic Stadium İS 143’lerde Herodes Atticus tarafından yeniden yapıldı, 1896’da ilk modern Olimpiyat Oyunları için onarım gördü. Stadyum 44 bin seyirci alır. Bizans dönemi, Atina ve çevresini, çok güzel birkaç küçük kiliseyle süsledi. Bunların en zarif olanı 12. yüzyıldan kalma Küçük Metropoliten Kilisesi’dir (Minik Katedral). Eleusis yolu üzerindeki Daphne Kilisesinin mozayikleri eşsiz güzelliktedir.

Advertisement


Leave A Reply