Atletizm Tarihi ve Türkiye’de Atletizm

1
Advertisement

Atletizm nedir? Atletizm kuralları ve dalları nelerdir? Atletizm’in tarihçesi ve Türkiye’de atletizm ile ilgili bilgi.

Atletizm; İnsanların maddi ve manevi yeteneklerini en üst düzeye çıkartan belirli doğal hareketlere verilen addır. Bu doğal hareketler, doğada koşular, atmalar ve atlamalar biçiminde görülür. Atletizmin temelinde ve felsefesinde: a) Zaman, b) Mesafe, c) Yükseklik yatar.

Koşular zamana, atmalar mesafeye, atlamalar da yüksekliğe karşı yapılan mücadeleleri belirler. 100 m’den maratona kadar koşular ileriye doğru yapılan hareketlerdir. Atmalarda gülle ve ciridin ileriye atılmasına karşılık, disk ve çekiç atmada hareketi bir dönüş tamamlar. Yüksek ve sırıkla yüksek atlama, belirli bir yüksekliğe göre yapılır. Tek adım ve üç adımda ise atlet yükselerek ileriye düşer. Koşu, atma ve atlamalara tek sözcükle atletizm adı verilir. Sonuçlarını metre ve kronometrede bulan atletizm bir mücadele sporudur. Atletizmde kazanılan fiziksel ve ruhsal durum, öteki sporlarda da başarıyı sağlayıcı büyük bir etkendir. Bu nedenle tüm sporların temeli atletizme dayanır.

Gerçek anlamda, İÖ 776’da, Eski Yunanistan’da Olimpiyat Oyunları’nın bir bölümü olarak kurulan atletizmin kökeni, İÖ 1453’e kadar iner. Başlangıçta koşu ve disk atmanın yer aldığı Olimpiyat Oyunları’na daha sonraları güreş, atlama ve boks gibi spor dalları eklendi. Roma İmparatorluğu’nun Hıristiyanlığı kabulüyle özelliğini yitiren olimpiyatlar, İS 392’de son buldu.

Ortaçağda atletizm çalışmaları genellikle askeri amaçlara yönelik olarak yapıldı. Bilinen ilk atletizm yanşmaları, İrlanda’daki “Taitleann Oyunları” idi: Büyük Britanya’da Kral II. Henry, Londra çevresindeki açık alanlarda atletizm uygulamalarına izin verirken, 17. yüzyılda Püritenler karşı koydu.

Çağdaş atletizm denilebilecek ilk yarışmalar, 1849’da Woolwich’deki Kraliyet Askeri Akademisi’nde yapıldı. 1850’de Exeter College (Oxford), 100, 300, 440 yarda ve bir millik koşularla 140 yardalık engelli koşular düzenleyerek ertesi yıl yüksek ve uzun atlamaları da ekledi. 1857, 1860, 1864 yıllarında Oxford ve Cambridge üniversiteleri atletizm karşılaşmalarına katıldı. 1866’da, Londra ve Amatör Atletizm Kulüpleri’nin kurulmasını 1880’de İngiliz, 1883’te İskoç Amatör Atletizm Birlikleri izledi. 1863’te, New York Atletizm Kulübü, 1876’da ilk ABD Amatör Atletizm Birliği kurulurken, öteki ülkelerde de aynı dönemlerde atletizm kurumları oluşturuluyordu. Kadınlararası atletizm yarışlarında öncü sayılan Avusturya ve Fransa’da 1917’de Kadın Sporları Federasyonları’nın üye sayısı, 8 yıl içinde 400’e yükseldi. 1928’de kadın sporcular, ilk kez Amsterdam Olimpiyat Oyunları’na katıldılar. 1896′ da ilk olimpiyatlarda yarışan erkeklerin rekorlarının, 1964 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda kadınlar tarafından kırılmış olması, spor tarihinin en ilginç olaylarından biridir. ABD’nin atletizmde, atletizm tekniğinde geliştirdiği yeni buluşlar, bu sporun tüm dallarında büyük gelişmeler, ilginç sonuçlar ve şaşırtıcı rekorların doğmasına yol açtı. Buna koşut olarak SSCB’nin de bu yarışa katılmasıyla, bilimsel düzeyde sporcu yetiştirme ve uluslararası atletizm yarışları dünya çapında yaygınlaştı.

Advertisement

Türkiye’de Atletizm: Türkiye’de ciddi anlamda atletizm 1920’lerde başladı. Daha önce, 1912-1914 arasında bir çalışma görüldüyse de, bu, birkaç gencin ilkel koşullar altmdaki çabasından ileri gidemedi. Bu dönemde Silifkeli Şükrü Halil (Dölek), Fenerbahçeli Nurettin Otmar (Savcı), Selahattin ve Asım beyler dikkati çeken ilk Türk atletleri, daha doğrusu Türk atletizminin öncüleri oldular. 1924’deki Paris Olimpiyat Oyunları, Türk atletizminde önemli bir dönüm noktasını oluşturdu. Türk atletlerini Olimpiyat Oyunları’na hazırlamak için Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı tarafından Almanya’dan getirtilen antrenör Alexi Abraham’ın gözetiminde başlayan ciddi ve sistemli çalışmalar sonucunda Türkiye’de çağdaş, bilimsel atletizm girişimleri başlamış oldu. Bu önemli dönemde, Ömer Besim (Koşalay), Rauf (Hasağası), Şekip (Engineri), Adil (Giray), Burhan (Aşan), Ünvan (Tayfuroğlu), Vildan Aşir (Savaşır) Suat Hayri (Ürgüplü), İzmirli Said (Odyak), Mazhar Nazım (Resmor), Daniş (General Tural) ilk başarılı atletler olarak dikkatleri üzerlerinde topladılar. Bu atletlerin büyük bölümü, 1924 ve 1928 Amsterdam Olimpiyat Oyunları’na katılarak bilgi ve görgülerini artırma olanağını buldular. Bundan sonraki dönemde atletizm daha geniş kitlelerin sporu oldu.Semih (Türkdoğan), Mehmet Ali (Aybar), Naili Mazlum (Moran), Enver Aziz (Göknil), Veysi Emre ve Haydar Aşan gibi Türk adetleri Balkan Oyunları’nda altın, gümüş ve bronz madalyalar kazandılar. Bu başarılar, pistlere yeni gençler ve şampiyonlar kazandırdı. 1940’lara kadar uzanan bu dönemde, Raif Emengen, Sedat Şora, Ziya Atlet, Füruzan Tekil, Yani Karakaş, İrfan Şahinbaş, Melih Kotanca, Muzaffer Baloğlu. Rıza Maksut İşman, Recep Koşar, Faik Önem, Arat Ararat, Ateş İbrahim Önuçar, Mustafa Kaplan, Muhittin Akın, maratoncu Şevl^ Koru gibi parlak isimler yetişti. Türk Milli Atletizm Takımı 1940 Balkan Şampiyonluğu’nu kazandı. Yani Karakaş, Melih Kotanca, Muzaffer Baloğlu, Rıza Maksut İşman, Faik Önem, Arat Ararat, Ali Ferit Gören gibi adlar, Balkan şampiyonalarmda Türkiye’ye çeşitli birincilikler kazandırdılar.

İkinci Dünya Savaşı ve onu izleyen yıllarda Türk atletizminde yeni şampiyonlar, rekortmenler doğdu. Cezmi Or, Kemal Aksur, Muzaffer Selvi, Aydın Onur, Doğan Acarbay, Fahir Özgüden, Kemal Horolu, Ökkeş Koşkun, Cahit Önel, Turhan Göker, Ekrem Koçak, Eşref Aydın, Osman Coşgül, Erdal Barkay, Mustafa Batman, Güner Frik, Mahir Aras, Ömer Özkap, Kemal Köksal, Halil Zıraman, Toma Balcı, Nuri Turan bu dönemin ünlü adlarından birkaçıdır. Ruhi Sarıalp, 1948 Londra Olimpiyat Oyunları’nda ve 1951 Avrupa Atletizm Şampiyonası’ nda üç adım atlamada iki kez bronz madalya alarak Türk atletizminde bugüne kadar elde edilen en büyük başarıyı kazandı. 1950’lerden sonra Türk atletizminde bir düşme gözlendi. Bu dönemde Muharrem Dalkılıç, Gül Çıray, Abdullah Kökpınar, Aşkın Tuna gibi değerler ve şampiyonlar yetişmesine karşın, çaba ve başarılar kişisel olmaktan öteye gidemedi. Muharrem Dalkılıç ve bayanlarda Gül Çıray kazandıkları Balkan şampiyonluklarıyla, Türk atletizminin yüzünü güldürdüler. 1960’lardan sonra İsmail Akçay, Mehmet Tümkan, Hüseyin Aktaş ve Ekrem Özdamar gibi şampiyonlar yetişti. Bu adları, Veli Ballı, Mehmet Yurdadön, Sermet Timurlenk, Mehmet Terzi, Ahmet Altun, Haydar Doğan, Zeki Öztürk; bayanlarda ise olimpiyatlara katılan ilk Türk bayan atleti Semra Aksu, Neşe Çetin, Ülker Kutlu, Sibel Tercan, Nazan Pehlivan gibi şampiyonlar yetişti.


1 Yorum

Leave A Reply