Tapınak Nedir? Tarihteki Mısır, Yunan ve Roma Tapınakları Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Tapınak nedir? Tapınakların özellikleri nelerdir? Tarihteki Mısır, Asur, Yunan ve Roma tapınaklarının özellikleri, hakkında bilgi.

Tapınak; İçinde Tanrı’ya ibaret etmek amacıyla gerçekleştirilmiş yapıdır (mabet de denir).

Tapınak, özellikle Eskiçağ dinleri olan Yahudi, Yunan, Hindu, Mısır, Roma, Asya ya da Kolomböncesi dinlerinin ibadet yerlerini belirtmek için kullanılır: Bu yapılar arasında Kudüs Tapınağı, Luksor Tapınağı, Olympia’daki Zeus, Capitolium’daki Jüpiter Capitolinus tapınaklarıyla, Angkor Vat Tapınağı, vb. sayılabilir.

MISIR VE KALDE-ASUR TAPINAKLARI

Bilinen en eski Mısır tapınakları V. sülale dönemine kadar uzanır (kral Sahure, İ.Ö. III. binyıl). III. binyılın sonunda XI. sülale hükümdarlarından Mentuhotep I (İ.Ö. 2Q65-İ.Ö. 2015) zamanında yapılmış olan, Teb yakınlarındaki mezar tapınağı, dinsel mimarinin canlandığını gösterir ve taraça-larm, eğik düzeylerin, revakların bir araya gelmesiyle XVIII. sülale (İ.Ö. 1580’e doğru-İ.Ö 1314) dönemine özgü klasik yapılı tapınakları haber verir. Klasik tapınakların girişinde yaklaşık 35 m genişliğinde ve en azından bunun üç katı uzunluğunda, iki yanı taştan sfenkslerle çevrili, kaldırım taşıyla döşeli bir yol, piramit biçiminde iki duvarla (kapı-kuleler) çevrili bir kapıya açılır.

Haçepsut Tapınağı

Haçepsut Tapınağı

Bu kapı da dikdörtgen biçiminde üstü kapalı bir geçitle çevrili büyük bir avluya açılır. Dine bağlı herkese açık olan bu kapıdan hipostil (tavanı sütunlar üstüne oturtulmuş) bir salona girilir. Salonun sonundan naos (kutsalların kutsalı) olarak adlandırılan ve içinde tanrının heykeli bulunan, yalnızca kralla din adamlarının görebildiği küçük, karanlık ve gizli bir odaya geçilir. Ana sunağın çevresinde,bir galeriye açılan ayin eşyası yeri, depolar, din adamlarının odaları yer alır. Tapınağın zemini naos’un girişinde hafif eğimlidir, tavanlarsa giderek alçalır ve böylece gizemli etkiyi daha da artırır.

Bu tapınakların en büyüğü Teb yalçınlarında Karnak’ta ve Luksor’da yer alır.

XVIII. sülale döneminde, Amenofis III (İ.Ö. 1408-İ.Ö. 1372) tarafından başlatılan, XIX. sülale döneminde Seti I (İ.Ö. 1312-1.Ö. 1298) ve Ramses II (İ.Ö. 1301-İ.Ö. 1235) tarafından sürdürülen bu görkemli yapı, tapmak yapımında Mısır üstünlüğünün olağanüstü egemenliğini belirtir. İkinci Dünya savaşından sonra Ur yakınlarında El-Ubeyd’de (Irak) yapılan kazılar, oval bir taraça üstüne kurulmuş dikdörtgen biçimli Kaide Tapınağı’nın kalıntılarının bulunmasını sağladı. Bu yapı ilk olarak İ.Ö. 2700-İ.Ö 2500 yıllarını içine alan bir dönemde gerçekleştirilmiştir.

Advertisement

İkinci düzeyiyse birinci Ur sülalesi (İ.Ö. 2470’e doğru) zamanından kalmadır. Kalde’de yapılan başlıca tapınakların yanında, genellikle ziggurat olarak adlandırılan ve Sümerlerden beri Mezopotamya dinsel mimarisinin örneklerinden biri olan başka bir anıt yer alır. Tapınaklar gibi, kurutulmuş, bazen de pişmiş tuğladan yapılan ve kütlesi yukarı doğru küçülen bu çok-katlı kule, üst üste getirilmiş dikdörtgen prizmalardan oluşur. Kulenin tepesindeki küçük şapeldeyse zigguratın, onuruna yapıldığı tanrı otururdu. Yükseklik 80 m’ye kadar varabiliyordu.

Hitit tapınakları, taştan ve alçak kabartmalarla süslü bir destek üstünde yükselen tuğladan yapılardı. Asurlularda bu destek çoğunlukla sırlı levhalarla bezendi.

Asurluların tapınakları, Sümer-Akad örneğine göre gerçekleştiriliyordu; bunların da Babil tapınakları gibi birer ziggurat’ı vardı.

YUNAN TAPINAKLARI

Romalılarda olduğu gibi Yunanlılarda da tapınak özellikle bir tanrıya adanmış kutsal bir yerdi. Kimi zaman bu doğal bir mağaraydı. Yunan tapınaklarında, bir sunak ile tapınılan tanrının bir temsili ya da en azından onu canlandıran bir simge vardır; bu nedenle de tapınak, tanrıya tapınma yeri değil ama, tanrının eviydi. Tapınma yerineyse dışarıda yer alan sunak oluşturuyordu.

Erekhtheion Tapınağı

Erekhtheion Tapınağı

Genellikle dikdörtgen biçimli olan Yunan tapınaklarında en önemli yeri yapının adandığı tanrının heykelinin bulunduğu naos (ya da latincesiyle cella) oluşturuyordu. Genel olarak cella’ da ancak bir heykel vardır, ama çok sayıda tanrıya adanmış bazı tapınaklarda (Atina’daki Athena ve Poseidon-Erekhtheus’a adanmış Erekhtheion Tapınağı) çok sayıda cella bulunabilir. Halk cella’ya, yani tanrının evine girmez, tören sırasında tapınaktan önce yer alan meydanda bulunurdu.

Her zaman cella ‘nın önünde sütunlarla süslü, pronaos olarak adlandırılan bir giriş boşluğu yer alırdı.

Cella ‘nın arkasındaysa genellikle bununla bağlantısı bulunmayan ve sütunlarla süslü sunguların saklandığı opisthodomos adlı bir salon vardı. Bu odalara, bazen tapmaktaki görevlilerin girip çıktığı başkaları da eklenirdi. Tapınakların çoğunda, başlıca işlevi saçakları, alınlığı, dam çatısını taşımak olan ve yağmurlu havalarda barınak görevini üstlenen sütunlar vardır. Bu sütunlar, ana cephede ya da her iki cephede bir revak oluşturur; revaklara yan sütunlar da eklenirse, yapı herkese açık olan tapınağın tek bölümünü, yani peristasis’i meydana getirir.

Advertisement

Böylece sütunların düzenlenmesine göre tapınaklar da değişik biçimlerde adlandırılır: Apteros (kanatsız) tapınaklar ve peristasis (kanatlı) tapınaklar. Taştan bir yüksek temel üstünde yükselen yapının süslemeleri sütun başlıkları, baştaban, friz, heykelle süslenmiş alınlıklar gibi yüksek bölümlerde yer alırdı. En ünlü Yunan tapınakları arasında, hâlâ kısmen ayakta kalmış olan Atina’nın en önemli tapmaklarım (Par-thenon, Erekhtheion, Theseion, Athena Nike ya da Apteros Zafer Tapmağı), vb. saymak gerekir. Olympia’da-ki Zeus ve Heraion, Efes’teki Artemis tapmaklarıyla, Delos ve Delphoi’deki Apollon tapmaklarından da bazı kalıntılar günümüze kadar gelmiştir.

ROMA TAPINAKLARI

Romalılar, podium adı verilen ve cephesinde tek bir merdiveni olan yüksek bir oturtmalık üstüne kurulan tapınaklarının süslemelerini Yunan tapınaklarından aldılar. Cella’dan önce, genellikle pronaos’un bulunmadığı bir sütunlu giriş yer alıyordu. Tapınağın arkası podium’un tüm genişliğini içine alan bir duvara dayanırdı. Bazen bir absid bulunduğu da olurdu. Tapınağın içinde genellikle Capitolinus Tapınağı’nda olduğu gibi, duvarlar tarafından ayrılmış üç sahınlı üçlü cella vardır. Roma tapınaklarının en belirgin özelliği, Nimes’deki Kare Ev’de olduğu gibi yanal sütunlu girişlerin yerini, cella ‘nın duvarlarına bağlı olan iki sütun dizisinin almış olmasıdır. Kare biçimli tapınakların yanında tek sıra sütunlu yuvarlak tapınaklar da oldukça fazladır. Buna örnek olarak Roma’daki Vesta Tapınağı verilebilir. Alınlıktaki süslemeler genellikle yalındır.

Pantheon Tapınağı

Pantheon Tapınağı

Roma’daki Pantheon Tapınağı, Pompei’deki tapınaklar, Lübnan’da Baalbek, vb. Roma dinsel mimarisinin en güzel örneklerinden bazılarıdır.


Leave A Reply