Avustralya’da Sanat

0
Advertisement

Avustralya’da mimarlık, resim, tiyatro, sinema, müzik sanatlarının gelişimi, özellikleri hakkında bilgi.

Mimarlık: Avustralya mimarlığında yerel tasarım çok azdır. İlk sömürge yapılarının yerini, 20. yüzyılda güçlü bir Amerikan etkisi altında İngiliz yöntem ve gelenekleriyle oluşturulan yapılar aldı. Barınak özelliğindeki ilk yapılardan sonra dayanıklı yapılara geçildi ve gereç olarak sert tahtalı ağaçlarla Sydney kumtaşı kullanıldı. 1814′ te Sydney’e gelen İngiliz Mimar Francis Howard Greenway (1777-1837) dayanıklı ve yalın yapılar kurdu. Onun sömürgecilik üslubu denilen bu yapıları İngiltere’nin George üslubundan Avustralya iklimine uygun yapılara geçiş dönemini oluşturdu.

Yapı gereçlerinde tutumlu davranılması gerektiğinden, yapılar Tasmanya’nın en önemli kıyı kentlerinden Hobart’ta olduğu gibi yalın yapıldı. Yine de kıtanın iç bölgelerinde düzensiz barınaklar yerini camlı geniş taraçalı, dayanıklı ve oylumlu yapılara bıraktı. Önceleri çatılar yuvarlak iri çakıllarla örtülürken daha sonra, kuru yaz sıcaklarında ortaya çıkan yangın tehlikesini önlemek amacıyla galvaniz kaplı demir çubuklar kullanılmaya başlandı. 19. yüzyılın ortasında Gotiğin Uyanışı üslubu Avustralya’da da egemen oldu; kiliselerde benimsendi. Tüm sömürgelerin başkentlerinde kamu yapılarına ağırlık verildi; en iyi örnekler 1850-1890 arasında Melbourne’de yapılanlardı. 11-12 katlı ticaret merkezleri, o dönemde dünyanın en yüksek yapıları arasındaydı. 19. yüzyılın sonunda çok sayıda taraça evi yapıldı. Ev mimarlığında kulübelerin örneksel yapılar olduğu Avustralya’da özgün ev planı ancak 20. yüzyılın ortasında tasarlandı. Chicagolu Mimar Walter Burley Griffon (1876-1937), ulusal başkent Canberra’ da, Melbourne ve Sydney’de birçok yapıyı tasarımladı. Tasarımları işlevsellik ilkesinden kaynaklandı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk mimarlık okulları açıldı. 20. yüzyılda kasaba ve kentlerde İspanya ve İtalya mimarlığı etkileri güçlüydü. Bu arada Avrupa, İngiltere ve ABD’ye giden genç mimarlar, dönüşlerinde çağdaş tasarımlar getirmelerine karşın, Avustralyalılar apartman bloklarından çok, tek katlı evleri yeğlediler. Çağdaş Amerikan mimarlığı etkisinde yapılan tüm yapılarda yalınlık vurgulandı. Ticaret merkezlerinde işlevsellik önemsendi.

1960’larda yapılan iki önemli yapıdan biri Sydney limanı yakınındaki Opera’ dır. Danimarkalı mimar Joern Utzon’ un tasarımladığı yapının kemerli, beyaz kiremitli çatısı, açılmış yelkenleri anımsatır. Öteki yapı, Avustralyalı Mimar Roy Grunds’un tasarımladığı dörtgen, üçgen ve koniden oluşturulan Melbourne Kültür Merkezindir.

Heykel: Avustralya’da ulusal bir heykelcilik okulu kurulmadı; Avustralyalı heykelciler İngiliz geleneğini sürdürdüler. Avustralya kökenli eserler ilk kez 1854’te Sydney’de sergilendi. Sergide varlıklı Avustralyalıların büstleriyle Charles Abrahams’ın ve Charles Summers’in (1827-1878) ürünlerine daha çok yer verildi. İngiltere’de Krallık Akademisi’nde eğitim gören Charles Summers, 1853’te ülkesinin ünlü sanatçıları arasına girdi. Avustralya’yı tanıma gezisine çıkan Burke ile Wills’in tunç heykellerini döktü (1860-1861). Bu grup heykeli Avustralya’nın en büyük heykelidir. Avustralya doğumlu ilk heykelci Sir Bertram Mackennal’dır (1863-1931); Victoria Ulusal Galerisi’nde ve Krallık Akademisi’ ne bağlı okullarda eğitim gördü. Mackennal’ın yardımcılarından W. Leslie Bowles da (1885-1954) Krallık Akademisi’nde okudu. Melboume’da çok sayıda heykeli vardır. Etkinliğini yitiren Victoria Heykelcileri Demeği 1947’de Melbourne’de yeniden kuruldu. Heykelcilerin üzerinde. Doğu Sydney Teknik Koleji’nde öğretmenlik yapan (1938-1949) Lyndon Dadsweirin büyük etkisi oldu.

Avustralya el sanatları içinde en ilginci seramiktir. 1950’lerde ülkenin teknik okullarında çanak çömlek yapımı öğretimine başlandı. Büyük kentlerde tekniğin ilerletilmesine çalışıldı. Avustralyalı ilk seramikçi Merric Boyd’dur; William Cox (Joliffe), Allan Lowe, David ve Hermia Boy d. Cari Cooper, John Percival bu sanat dalında önemli kişilerdir.

Advertisement

Resim: Avustralya’dan ilk görünümler Kaptan James Cook’a eşlik eden topoğrafyacının yaptığı çizimlerdir. Bilimsel amaçla çizilen hayvan ve bitki örtüsü taslaklarının yanı sıra, kıtanın iç bölgelerini tanıma amacıyla gelen kişiler de ülkelerine döndüklerinde yazacakları kitaplarda yer alacak taslaklar çizerlerdi. İlk resim okulu Sydney’de açıldı (1835). Toprak sahipleriyle tüccarlar, sanatı koruyucu ve özendirici çalışmaları desteklediler. Suluboya doğa görünümleri resimleyen Conrad Martens (1801-1878) oylum, ışık ve rengi başarıyla kullandığı eserler ortaya koydu. Kır yaşamından kesitler veren kimi sanatçıların eserleri İngiltere’de sergilendi. 1851de altının bulunmasıyla etkinliklerini başka konulara çeviren bu dönemin sanatçılarından Samuel Thomas Gill (1818-1880) sömürge yaşamını gösteren taşbaskılar üretti. John Skinner Prout (1806-1876), William Strutt (1825-1915) ve Nicholas Chevalier (1828-1902) de benzer konuları işlediler. Avustralya’nın doğa görünümünü resimselleştirmede sanatçılar ağır ve titiz davrandılar. 1830’da Hobart’a gelen John Glover (1767-1849) başarılı resimler ürettiyse de ilk doğa görünümü sanatçısı 1865’te Melbourne’a yerleşen Louis Bouvelot (1814-1888) sayılır. Avustralya’nın güneydoğusunda Victoria Kenti’nde 1863’te Güzel Sanatlar Kurulu kuruldu; 1867’de sanat okulu açıldı. 1870′ lerde Melboume’da ve öteki sömürge başkentlerinde ulusal sanat galerileri oluşturuldu. Ulusal bir ruh yaratmak için edebiyatta Henry Lawson’un kalemiyle yaptığını, Frank Mahony (1862-1916) fırçasıyla resimde yaptı. Doğa görünümü resmi, 1885’te Melboume’a dönen Tom Roberts (1856-1931) ile gelişmesini sürdürdü. Avrupa’da kaldığı sürede Fransız izlenimcilerinden etkilenen Tom Roberts, çok geçmeden doğa görünümü resmi yapan Frederich McCubbin (1855-1917), Sir Arthur Streeton (1867-1943), Charles Conder (1868-1905) ile portre sanatçısı Sir John Langstaffın (1862-1941) grubuna katıldı. Heidelberg Okulu adıyla bilinen bu grup, Avustralya resminde yeni bir biçim yarattı; doğa görünümünün yorumlanmasında izlenimcilerin ilkelerini benimsedi. 1890’larda sanatçılar doğa görünümlerinde ve portrelerde de ülkenin parasal olanaksızlıkları nedeniyle ürünlerini satamadılar. 1900’lerde Avustralya sanatının gelişmesine katkıda bulunmuş birçok sanatçı başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Conder, George Washington Lambert (1873-1930), Rupert Bunny (1864-1947), Emanuel Philips (1865-1915), Norman A. W. Lindsay, Jesse Jewhurst Hilder (1881-1935) renklerin daha açık tonlarını kullanarak suluboya resimler yaptılar. Sydney Ure Smith’in 1916’da yayımlamaya başladığı Art in Australia (Avustralya’da Sanat) dergisiyle sanat eleştirileri önem kazandı. 1920’lerde doğa görünümlerinin Avustralya’ya özgü üslubu yozlaştı. Sir Hans Heysen Kenneth Macqueen (1897-1960) gibi yenilik yanlısı sanatçılar, doğa görünümünde biçim ve tondan çok, desen ve ritim önemlisi olduğu ilkesini benimsediler. 1926’da Sydney’de Çağdaş Sanat Grubu kuruldu. 1931’de George Bell ile Amold Shore (1897-1965) Melbourne’ da ilk sanat okulunu açtılar. Çağdaş îngihz ve Fransız sanatçılarının açtıkları sergiden sonra, 1938’de Avustralya Çağdaş Sanat Derneği oluşturuldu. Avustralya resminde 1940’larda girişimci bir yaklaşım ortaya çıktı. Özellikle Margaret Preston ile (1883-1963) gelişen özgün olmayan yalınlaştırılmış biçimler yavaş yavaş ortadan kalktı. Sir William Dobell tartışmaya açık portreler yaptı.George Russell Drysdale (1912) Avustralyalının Büyük Yalnızlığı resminde toprak sarısı-kırmızı doğa görünümünden soyutladığı figürleriyle bir dram havası yarattı. Sydney Nolan (1917) sömürgecilik destanlarından ve Avustralya tarihinden aldığı konularını yalın bir dışavurumla işledi. Arthur Boyd (1920) koyu renkte gizemli doğa görünümleri yaptı. Albert Tucker’in (1914) resimleri, koşulları çetin bir ülkede yaşama mücadelesi veren öncüyü simgeledi. 1965’lerde elli “yeni” sanatçı, sıradan yurttaşlara Avustralya’nın doğal güzelliklerini gösterme ilkesini benimsedi. Özellikle Orta Avrupa’dan Avustralya’ya göç eden sanatçılar kendi ülkelerinin resim geleneklerini getirdiler. Karikatür ve öteki siyah-beyaz eserler 1890’dan başlayarak Avustralya sanatının özelliklerinden biri oldu. Bulletin’in desteklediği bu okulun başlıca sanatçıları: Phil May (1864-1903), Norman A.W. Lindsay (1874-1961), William Henry Dyson (1883-1938), David Low (1891 -1963) ve Livingston Hopkins (1864-1927).

Müzik: Yorumcu ve Avrupa müziği geleneklerini sürdüren bestecilerinin 1870’ten sonra dünyanın çeşitli ülkelerinde ün kazanmaya başladığı Avustralya’da müzik eğitimi daha ilkokullarda ve ortaokullarda başlar. İlk Filarmoni Derneği’nin 1853’te kurulduğu Melbourne’un yanı sıra Sydney ve Adelaide’de de koro müziğine ağırlık verilmiştir. Orkestra müziğinin gelişmesi ise 1888’de başladı; Sir Frederick Cowen’in yönetiminde kurulan orkestra Melboume’da altı ay içinde 241 konser verdi. Üniversitede, ilk müzik kürsüsü Adelaide Kenti’nde kuruldu (1890). Ertesi yıl Melbourne Üniversitesi’nde de bir müzik kürsüsü kuruldu ve bu kentte ilk konservatuvar açıldı (1894). George W.L. Marshall Hail (1862-1915) bir orkestra kurarak yönetti; ayrıca yommcuların ve öğretmenlerin yetiştikleri bir müzik okulu açtı. Alberto Zelman (1874-1927) Melboume Senfoni Orkestrası’m kurdu (1906) ve ölünceye kadar yönetti. Sir Bemard Heinze (1894-1982) Üniversite Senfoni Orkestrası ile Konservatuvar Orkestrası’nı birleştirerek yeni Melbourne Senfoni Orkestrası’nı kurdu. Henri Verbrugghen (1873-1934) Sydney’de Yeni Güney Galler Devlet Müzik Konservatuvarı’nı oluşturdu (1916); okuluna yaylı çalgılar dörtlüsünü ekledi. Sydney Üniversitesi’nde müzik kürsüsünün kuruluşu ise 1948’e rastlar. Opera 1870’ten başlayarak geniş halk kitlelerinin ilgisini çekti. Başka ülkelerden çağrılan opera sanatçıları Fransız, İtalyan, daha sonra da Richard Wagner’in operalarından örnekler yorumladılar. İlk kez 1887’de Brüksel’ de, sonra Londra, Paris ve New York’ ta sahneye çıkan, Avustralyalı opera sanatçısı Helen Porter Mitchell Armstrong (Dame Nellie Melba; 1861-1931) uluslararası ün kazandı. Ada Crosley (1874-1929) ile Peter Dawson (1882-1961) da Dame Nellie Melba ile aym dönemde yıldızlaştılar. Birinci ve İkinci Dünya savaşları arasında Malcolm McEachern, John Brownlee, Marjorie Lawrance, Stella Power, Florence Austral ve Dorothy Helmrich; ABD ve Avrupa’ya giderek orada ün kazandılar. 1950-1960 arasının ünlü opera solistleri Joan Sutherland, Sylvia Fischer, Max Worthley, Lorna Sydney, Stanley Clarkson, June Bronhill, Marie Collier, Una Hale ve John Lanigan’dı. Piyanist Una Boume, Eileen Joyce (1912); kemancı Florence Hood, Emest Toy; orgcu Sir William Neil McKie uluslararası ün kazandılar. Percy Grainger (1882-1961) ile Arthur Benjamin seçkin besteciler arasındadır. John Henry Antill, Corroboree bale süitiyle (1946), Alfred Hill (1870-1960) üvertür ve konçertolarıyla tanındılar. Avustralya Radyo Kurumu’nun kurulması (1932) ülkenin müzik yaşamına katkıda bulundu. Avrupa ve ABD’den sanatçılar çağırıldı; senfoni orkestraları kuruldu. Seksen iki sanatçıdan oluşan Sydney Senfoni Orkestrası; Yeni Güney Galler Eyaleti, Sydney Kent Konseyi ve Avustralya Radyo Kurumu’ndan aldığı parasal destekle kuruldu (1946). Orkestra Sir Hamilton Harty (1934) Sir Malcom Sargent (1936-1938, 1939-1945), Georg Schneevoight (1937-1940), Sir Thomas Beecham (1940), Eugene Or-mandy (1944), Walter Susskind (1946), Rafael Kubelik (1947-1949) ve Otto Klemperer tarafından (1940-1950) yönetildi. 1947’den 1956’ya kadar Avustralya Radyo Kurumu’nun sürekli yönetmeni ve Yeni Güney Galler Konservatuvarı yönetmeni Sir Eugene Goossens orkestrayı denetledi. İşten çekilmesi üzerine, orkestranın yöneticiliğine Nicolai Malko atandı; müzik sorumlusu olarak da Dean Dixon görevlendirildi (1965). Orkestra 1965’te İngiltere Sanat Festivali’ne katıldı; Filipinler, Japonya, Hong Kong ve Hindistan’da konserler verdi. Başka kentlerde de eyalet ve belediye yetkilileri senfoni orkestralarının kurulmasını desteklediler. Elli kişiden oluşan Brisbane Senfoni Orkestrası 1948’de, Victoria Senfoni Orkestrası 1949’da kuruldu. Victoria Senfoni Orkestrası daha sonraları Melbourne Senfoni Orkestrası’na dönüştü. 1949’da Güney Avustralya Orkestrası kuruldu. Batı Avustralya Orkestrası da 1964’te elli kişiye çıkartıldı.

Tiyatro: 1780’lere kadar inen Avustralya Tiyatrosu, ilk ürününü 1789’da sahneledi. Sydney’de kurulan ilk tiyatro binasını öteki kentlerde kurulanlar izledi. İngiliz ve ABD’li tiyatrocu ve tiyatro grupları 20. yüzyıldaki yoğun etkisiyle giderek nitelikli oyunlar sergileyen ve sinemanın yarattığı güçlüğü aşmaya çalışan Avustralyalı oyuncular, özellikle 1950’lerde kurulan Australian Elizahethan Theatre Trust adh ulusal toplulukla Ray Lawer, Alan Seymour, Hal Porter, Patrich White gibi önde gelen tiyatro yazarlarının oyunlarını sahneye koydu.

Sinema: 1899’da konulu ilk film The Early Christian Martyrs (Hristiyan Şehitler), dinsel yardım kurumu olan Salvation Army tarafından J. H. Perry’ ye çektirildi. Dünyadaki ilk sesli film denemelerinden olan The Story of the Kelly Gang (Kelly Çetesi’nin Öyküsü, 1906) bu ülkede gerçekleşti. Gerçekte Avustralya belgesel filmleriyle ün yapmış bir ülkedir. İkinci Dünya Savaşı yıllarında “Devlet Film Kurumu” oluşturulduktan sonra yılda ortalama 50 belgesel film yapılmaya başladı. Bu filmlerden çoğu uluslararası şenliklerde gösterildi ve ödüller kazandı. Avustralya’da uzun metrajlı ilk filmler Amerikan ve İngiliz sinema kuruluşlarının katkılarıyla yapıldı. Filmin öyküsünden yönetmenine kadar, bu kuruluşların saptadığı, ancak teknik ekibi yerli olan bu filmlerden başlıcaları On the Beach (Kumsalda, 1959) ve The Sundowners (Güneşin Batışı, 1960) olarak gösterilebilir. 1970’li yıllarda hükümetçe desteklenen Avustralya Film Geliştirme Kuruluşu’nun (AFDC) katkılarıyla birçok ulusal yapım, uluslararası pazarda kendini göstermeye başladı. Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlerin yanında Çanakkale’ye çıkartma yapmak isteyen Avustralyalı Anzakların öyküsünü anlatan Gallipoli (Gelibolu, 1980) ve bilim-kurgu türünde Mad-Max dizisi bu yapımların başlıcalarıdır. Bu iki filmin yönetmenleri Peter Veir ile George Miller’in yanı sıra oyuncu Mel Gibson da kendilerini uluslararası alanda kabul ettirdiler.


Leave A Reply