Ay’daki Oluşumlar (Kraterler, Denizler ve Diğer Oluşumlar)

0
Advertisement

Ay’daki oluşumlar ile ilgili bilgiler. Ay’da yer alan kraterler ve büyük düzlükler (denizler) ile ilgili olarak genel bilgilerin yer aldığı sayfamız.

Ay'daki Oluşumların Ortaya Çıkış Kuramları ve Çarpma Kuramı Nedir?

Kaynak: pixabay.com

KRATERLER.

Ay’daki en dikkat çekici oluşumlardan biri olan kraterler, daire biçiminde çöküntülerdir. G. B. Riccioli’nin 1651’de başlattığı gelenek uyarınca bunlara ünlü bilim adamı ve filozofların adları verilmiştir. Yer’den gözlenebilen kraterlerin sayısı 30 bin dolayındadır. En büyük kraterler, çapları yaklaşık 240 km olan Clavius ve Grimaldi kraterleridir. Büyük kraterlerin çoğu, Ay yüzeyine yüksek hızla çarpan göktaşları tarafından oluşturulmuştur. Ama daha küçüklerinin (çapları 1 km’den küçük olanların) volkanik patlamalarla ortaya çıkmış olduğu sanılmaktadır. Çoğu kez birbirlerinin üzerine binmiş oldukları gözlenen kraterlerin çevresinde genellikle bir halka vardır, bu halkaların çevredeki araziden yüksekliği 1.500 m’yi bulabilir.

Çoğunun içinde bir tepe ya da sıra tepeler göze çarpar. Çevredeki halkanın iç çeperi genellikle taraçalı bir biçimde alçalır. Kraterler fotoğrafların çoğunda daire biçiminde görünürlerse de, ayrıntılı incelemeler gerçek biçimlerinin çoğu kez çokgen ya da elips olduğunu ortaya koymuştur. Tycho, Aristarkhos, Kopernik ve Kepler kraterleri ışınsal krater adı verilen türdendir. Bu tür kraterlerden Ay yüzeyinde çevreye doğru parlak ışınlar uzandığı gözlenir. Bu ışınların, çok sayıda küçük, parlak kraterden ve açık renkli kayaç bloklarından oluştuğu anlaşılmıştır. Tycho’nun ışınlarının uzunluğu 1.900 km’yi bulur.

Ay'ın Hareketleri Devinimi Optik Sallantısı ve Üzerine Çalışmalar

Kaynak: pixabay.com

Çevrelerinde koyu renkli halkalar bulunan kraterlere de koyu renk aylalı kraterler adı verilir.

Bu halkaların parçalanmış volkanik çökeltiler olduğu sanılmaktadır. Kraterler yan yana dizilerek zincirler oluşturabilirler. Yapı bakımından tümüyle benzeşen iki krater bir zincir içinde yan yana yer alabileceği gibi, tek başlarına bir çift de oluşturabilirler. Ay yüzeyindeki herhangi bir oluşumun profilini belirlemekte temel öğelerden biri, oluşumun yüksekliğinin ölçülmesidir. Örneğin bir dağın çevresindeki araziye göre yüksekliği, dağın düşey doğrultuda çekilmiş fotoğrafındaki gölge uzunluğundan yararlanılarak hesaplanır. Eğer gölgenin uzunluğu l ve Güneş’in dağ üzerindeki yüksekliği (ufuk düzlemi-dağ-Güneş açısı) 0 ise, dağın yüksekliği h = ι X tg θ olarak hesaplanır. Buradaki θ açısı düzgün aralıklarla yayımlanan cetvellerden bulunabilir.

Ay’ın görünen yüzündeki en büyük ve derin kraterler, güney yarıkürede orta meridyen kuşağında yoğunlaşmıştır. Denizlerde çok az krater bulunur, derin kraterlerin de denizlerden uzakta yer aldıkları görülmektedir. İstatistik çözümlemeler, kraterlerin Ay yüzeyindeki dağılımının, bunların göktaşı çarpmasıyla oluştuğunu varsaymaya yetecek rasgelelikte olmadığını ortaya koymuştur. Ay’ın 1959’dan bu yana uzay araçları tarafından gözlemlenen arka yüzündeki kraterlere de bilim adamlarının yanı sıra kozmonot ve astronotların (Gagarin, Armstrong), edebiyatçıların (Chaucer, Dante, Ömer Hayyam, Jules Verne), mitoloji karakterlerinin (Daedalus) adları verilmiştir.

Advertisement

DENİZLER.

Ay’ın Yer’e bakan yüzünün hemen hemen yarısını, arka yüzünün ise küçük bir bölümünü kaplayan, koyu renkli, genellikle engebesiz ve çevrelerindeki (yükselti adı verilen) araziye göre biraz alçak düzeydeki büyük düzlükler geleneksel olarak deniz adıyla anılır. Denizler biçimlerine göre ikiye ayrılır: Düzgün (daire biçimli) ve düzgün olmayan denizler. Düzgün denizler içinde en büyüğü, görünen yüzün kuzey yarıküresindeki Yağmur Denizidir, alanı yaklaşık 890 bin ilometrekare’dir. İlk insanın ayak bastığı Sessizlik Denizi, kuzey yarıkürede düzgün olmayan 400 bin km2’lik bir denizdir. Öteki büyük denizler arasında Sevinç Denizi (Mare Serenitatis), Bunalımlar Denizi (Mare Crisium) ve 5 milyon km2 alanlı, yani yaklaşık Akdeniz büyüklüğündeki Fırtınalar Okyanusu (Oceanus Procellarum) sayılabilir.

Ay’a ikinci ve üçüncü insanlı inişler bu okyanusta gerçekleştirilmiştir.
Ay'ın Kütlesi ve Ay'ın Çekim Alanı Hakkında Temel Bilgiler

Kaynak: pixabay.com

Düzgün denizlerin, çok büyük ölçekli çarpmalar sonucunda ortaya çıkan teknelerin Ay’ın içinden püsküren lavlarla kaplanması sonucu oluştuğu sanılmaktadır. Bu lavların tekneden taşmasıyla da, düzgün denizlere genellikle bitişik olduğu gözlenen düzgün olmayan denizler oluşmuştur. Lavın sertleşmesinden sonra yüzeyde sırtlar, yarıklar, kraterler ve ışınlar oluşmuş, yüzey katmanları ufalanarak toprağa dönüşmüştür.

ÖTEKİ OLUŞUMLAR.

Denizlerde çokça rastlanan yüzey oluşumlarından biri sırtlardır. Bunlar, genişlikleri 10 km’ye varabilen, yükseklikleri ise ancak birkaç yüz metre olan yükseltilerdir. İki yandaki eğilimleri ancak 1° kadardır, uzunlukları ise yüzlerce km’ye ulaşabilir. Sırtların genellikle çatlaklardan püsküren lavlardan oluştuğu sanılmaktadır. Kimi sırtlar da iç püskürme sonucu ortaya çıkmış olabilir.

Ay yüzünde dikkate değer bir başka oluşum da hendeklerdir (rille). Bunlar uzunlukları birkaç yüz kilometre, genişlikleri 5 km, derinlikleri birkaç yüz metre olabilen oluklardır; büyük kraterlerin içinde, yükseltilerde ve çoğu kez denizlerde bulunurlar. Bazen krater duvarlarını yarıp geçtikleri gözlenir. Çoğu kez paralel gruplar halindedirler. Gözlemler, hendeklerin kısmen dolmuş yarıklar değil, kırıklar arasında oluşmuş çöküntüler olduğu kanısını uyandırmaktadır. Hendekler bir doğru çizgi ya da geniş bir kavis boyunca uzanırlar.

Advertisement
Bir başka hendek türü ise dolambaçlı hendeklerdir.

Menderese benzer görünümlerinden dolayı, ilkin kurumuş ırmak yatağı oldukları sanılan, böylece de Ay’da suyun varlığı konusunda yeni tartışmalara yol açan bu tür hendekleri lav akıntılarının oluşturduğu sanılmaktadır. Dolambaçlı hendeklerin bir ucunda genellik^ bir kraterin bulunması, bu kraterin akan lavın kaynağı olduğu izlenimini vermekte ve bu sanıyı desteklemektedir.

Ay'ın Oluşumu, Ay'ın Yörüngesinin Evrimi ve Ay'ın Niteliklerinin Oluşumu

Kaynak: pixabay.com

Yüzey oluşumları arasında dağlar da önemli yer tutar. Bunlar çoğunlukla sıradağlar biçiminde dizilmişlerdir. Genellikle Yer’deki kimi sıradağların adları verilmiştir; Alpler, Apenninler, Karpatlar, Kafkaslar gibi. En yüksek dağlar yaklaşık 7.500 m yüksekliktedir. Ay’da su bulunmadığından, yüksekliklerin ölçülmesinde Yer’deki deniz düzeyine karşılık gelen bir referans düzeyi yoktur. Bu nedenle yüzey oluşumlarının yüksekliği, çevrelerindeki arazi referans alınarak ölçülmektedir.

GEÇİCİ OLAYLAR.

Ay yüzünün teleskopla gözlenmesine başlandığı ilk zamanlardan günümüze değin astronomlar, kimi bölgelerde yüzey ayrıntılarını gözden saklayan sise benzer geçici bir olguya rastlamışlardır. Bu konuda 1749’dan 1963’e değin yapılan gözlemlerin sonuçları üzerindeki incelemeler, bu olgunun Ay’ın yerberi ve yeröte noktalarına yakınken ortaya çıktığını göstermiştir. Bu da olayda, Yer tarafından Ay kabuğu üzerine uygulanan gelgit kuvvetlerinin etkisi olduğunun göstergesidir. Olayın nedeni depremler ya da bunların başlattığı volkanik etkinlikler olabileceği gibi, çatlaklardan sızan soğuk gazların ya da depremin etkisiyle yüzeyden kalkan toz bulutları da olabilir. Ay yüzeyine yerleştirilmiş gözlem aygıtları, deprem etkinliklerinin de yerberi ve yeröte noktalarından en çok bir gün farkla ortaya çıktığını saptamışlardır. Bu da “sislenme” olayının deprem etkinlikleriyle ilişkili olduğu kanısını güçlendirmektedir.

Sevinç Denizindeki yaklaşık 1,5 km çaplı Linne kraterinin topografisinde gözlendiği belirtilen değişiklikler de araştırmacılar arasında tartışmalara yol açmıştır.
Ay'da Uzay İstasyonu

Kaynak: pixabay.com

Sovyet astronom N. A. Kozirev, 1958’de Alfonso kraterinin ortasındaki dağdan kırmızımsı renkli bir volkanik kül bulutunun yükseldiğini, ardından da yaklaşık yarım saat süreyle gaz çıkışı gözlendiğini öne sürdü. Maksimumu 4.737 angström dalga-boyunda olan ve tayfın mor ucuna kayarak sönen bir ışınım bandı kaydeden Kozirev, bu bandın karbon molekülleriyle ilişkili olabileceğini belirtti. (Yer’deki kimi yanardağlar da karbonlu gazlar fışkırtır). 1959’da aynı dağdan gene olağandışı tayf çekimleri elde eden Kozirev, dağın 1.270°C sıcaklıkta lav püskürttüğünü öne sürdü. Bu bulgular genel kabul görmediyse de, Ay’ın, tüm etkinlikleri artık dinmiş ve yüzeyindeki değişimler ancak başka gökcisimlerinin çarpmasıyla ortaya çıkabilecek ölü bir gökcismi olup olmadığı konusunda yeni araştırma ve tartışmalara yol açtı.


Leave A Reply