Az İle İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları ve Açıklamaları İçinde Az Olan

0
Advertisement

İçinde az kelimesi geçen atasözleri deyimler ve bu atasözleri ve deyimlerin anlamları. Az hakkında atasözleri deyimler ve açıklamaları.

Az İle İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları

Arka resim kaynak: pixabay.com

Az İle İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları

ATASÖZLERİ

  • *** alıcı kuşun ömrü az olur
    başkalarına saldırmayı alışkanlık edinen kimsenin düşmanı çok olur, bu düşmanlar onun canına kıyarlar.
  • *** anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
    anlayışlı kimseleri en küçük bir söz bile etkiler oysa anlayışsız kimselere ne söylense yararsızdır.
  • *** az ateş çok odunu yakar
    az sayıda kötü insan, çok sayıda iyi insanın başını belaya sokabilir.
  • *** az el aş kotarır, çok el iş kotarır
    yemek az kişiyle onun dışında kalan işler ise çok kişiyle daha çabuk yapılır.
  • *** az eli aşta gör, çok eli işte gör
    yemek az kişiyle onun dışında kalan işler ise çok kişiyle daha çabuk yapılır.
  • *** az kaz, uz kaz, boyunca kaz
    sana yapılmasını istemediğin bir kötülüğün daha ağırını başkasına yapma.
  • *** az olsun, uz (öz) olsun
    yaptığınız iş, edindiğiniz şey az olabilir ancak temiz ve iyi olmalıdır.
  • *** az söyle çok dinle
    kişinin gereksiz konuşmaktansa az konuşması ve konuşulanları dinlemesi daha iyidir.
  • *** az tamah çok ziyan getirir
    hırslı ve pinti insan her zaman zararlı çıkar.
  • *** az veren candan, çok veren maldan
    varlıklı olmayan kimsenin yardım veya armağan olarak az şey vermesi büyük fedakârlıktır, varlıklı kimsenin vereceği armağan ve yardımlar fedakârlık sayılmaz.
  • *** az yiyen az uyur, çok yiyen güç uyur
    kişi iyi uyuyabilmek için pek az da yememeli, pek çok da.
  • *** aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
    büyük şeyleri elde edebilmek için önce küçük şeylerle yetinmek gerekir.
  • *** aza sormuşlar: “nereye?”, “çoğun yanına” demiş
    küçük kazançların bile hep varlıklı kimselere düştüğü inancını belirten bir söz.
  • *** azı bilmeyen çoğu hiç bilmez
    küçük de olsa bir iyiliğin değerini bilmeyen, daha büyük iyiliklere layık değildir.
  • *** azıcık aşım, ağrısız (kaygısız) başım
    derdim olmasın da başka bir şey istemem.

Devamı

  • *** azıksız yola çıkanın gözü el torbasında kalır
    ileride gereksinim duyacağı şeyleri zamanında hazırlamayan kişi, hazırlık yapan diğer insanlardan yardım bekler.
  • *** bin dost az, bir düşman çok
    dostun ne denli çok olursa olsun onlardan zarar gelmez ama bir tek düşmanın olsa hep zarar görme tehlikesi içerisinde yaşarsın.
  • *** boşboğazı ateşe atmışlar, odunum yaş (az) demiş
    çenesi düşükler umulmadık anlarda densizce konuşabilirler.
  • *** çoğu gitti, azı kaldı
    yapılmakta olan işin en önemli, en güç bölümü bitti, az ve önemsiz bölümü kaldı.
  • *** çoğu zarar, azı karar
    hiçbir zaman aşırıya kaçılmamalıdır.
  • *** dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur
    dostlarını olabildiğince çoğalt, düşmanlarını olabildiğince azalt.
  • *** her çok azdan olur
    çoğu elde etmek için azları biriktirmek gerekir.
  • *** kısa günün kârı az olur
    kısa süre çalışılarak yapılan işten elde edilecek kazanç az olur.
  • *** yırtıcı kuşun ömrü az olur
    başkalarına saldırmayı alışkanlık edinen kimsenin düşmanı çok olur, bu düşmanlar onun canına kıyarlar.
  • *** yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur
    yönetimi altında bulunan kimselere sık sık müdahale edenler bekledikleri verimi alamadıkları gibi onları da arsız ederler; yiyecek ve para bakımından da sıkıntıya düşürenler onları hırsızlığa itmiş olurlar.

DEYİMLER

  • *** Allahı çok, insanı az bir yer
    pek ıssız ve kuytu bir yer.
  • *** az bulmak
    yeterli görmemek, az saymak, azımsamak.
  • *** az buz olmamak
    bir şey azımsanacak kadar olmamak: “Saçlarının tamamı ağarmış. az buz değil üç yılı doldurduk birlikte.” -A. Kulin.
  • *** az değil
    birinin herhangi bir karakter bakımından göründüğü gibi olmadığını anlatmak için söylenen bir söz: Sen de az değilsin, muziplikte ona taş çıkartırsın.
  • *** az görmek
    1) umduğundan eksik bulmak; 2) azımsamak.
  • *** az günün adamı olmamak
    çok yaşamış, çok görmüş bulunmak.
  • *** az kaldı (kalsın)
    1) bir işin gerçekleşmesi söz konusuyken gerçekleşmemesi durumunda kullanılan bir söz: “Zavallıyı az kalsın gırtlağından yakalayıp boğacaktı.” -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) bir işin gerçekleşmemesi söz konusuyken gerçekleşmesi durumunda kullanılan bir söz: “az kalsın açmadan onu da buruşturup atacaktı.” -O. Aysu.
  • *** aza çoğa bakmamak
    olanla yetinmek.
  • *** azı çoğa saymak (tutmak)
    verilen küçük bir armağanı çok beğenmek.
  • *** azınlıkta kalmak
    bir toplulukta belli bir sorun üzerine oy verenler, karşı düşünceye oy verenlerden daha az olmak.
  • *** (bir şey) az gelmek
    yetmemek.
  • *** eli aza varmamak
    bir şeyi çok alma veya verme alışkanlığında olmak.


Leave A Reply