Azeri Edebiyatı Hakkında Bilgi (Dönemlerine Göre Azeri Edebiyatında Eserler ve Yazarlar)

1
Advertisement

Azerbaycan edebiyatı ile ilgili bilgiler. Azeri edebiyatının başlangıcı, önemli yazar ve şairleri ile eserleri hakkında genel bilgilerin yer aldığı sayfamız.

Azerbaycan Bayrağı

Kaynak : pixabay.com

Azeri edebiyatı, tarihsel Azerbaycan bölgesinde yaşayan Azeri Türkleri arasında gelişmiş edebiyat geleneği. Azericenin zengin bir sözlü ve yazılı edebiyat geleneği vardır. Azeri edebiyatı tarihi dört döneme ayrılabilir: 1) Başlangıç dönemi, 2) klasik dönem, 3) çağdaşlaşma-uluslaşma dönemi ve 4) günümüz Azeri edebiyatı.

Başlangıç dönemi (14-16. yy).

Azeri edebiyatının Orta Asya Türk edebiyatından ayrıştığı başlangıç döneminde, İslam kültürünün, özellikle de Iran sanat ve edebiyatının derin etkileri görülür. Kadı Burhaneddin, Erzurumlu Darir ve Nesimi’nin yapıtlarında bu etki çok belirgindir. Nesimi, Azeri edebiyatında Hurufiliğin en büyük temsilcisidir.

14. yüzyılda yörede hüküm süren Celayirli-lerin sarayında egemen dil Azericeydi. Sultan Ahmed bin Üveys ve ünlü besteci Abdülkadir Meragî, bu nedenle şiirlerini Azerice yazdılar. 15. yüzyılda da Karako-yunlu ve Akkoyunlu saraylarında Azerice yazan edebiyatçılar saygı ve ilgi gördü. Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah, Akkoyunlu hükümdarı Yakub, Ruşeni Ömer Dede ve Hatibi bu dönemin önde gelen şairleriydi. Safeviler döneminde de yaygın dil Azericeydi. Özellikle Safevi hükümdarı Şah İsmail, Hatayî mahlasıyla hem klasik şiir, hem de halk şiiri tarzında verdiği ürünlerle Hurufi ve Şii inançlarını yaymaya çalıştı. Oğuz destan geleneğine bağlanan Dede Korkut öyküleri, bu dönemdeki en. ilginç halk edebiyatı ürünleridir.

Klasik dönem (16-19. yy).

Azeri edebiyatı, 16. yüzyılla birlikte kişiliğini bulmaya başladı. Saray ve çevresinde yakın ilgi ve destek gören sanatçılar, İslam kültürünün ortak malzemesinden ve aruz, kaside, gazel gibi ortak biçimlerden yola çıkarak özgün yapıtlar oluşturdukça Azerice de bir edebiyat dili sayılır oldu. Azeri edebiyatının klasik bir nitelik kazanmasında Fuzulî’nin büyük etkisi oldu. Eşsiz yaratıcılığı, yeni buluşları, yetkin dili ve lirizmiyle yeni bir çığır açan Fuzulî, kendisinden sonra gelen birçok Azeri şairine örnek oldu. 16. yüzyıl şairleri arasında ayrıca Aykut Sultan, Basirî, Şemsî, Hayalî, Haşimî, Pir Kulu Bey, Fikârî, Bida-ri^ Şahî anılabilir.

Âşık geleneği de 16. yüzyılda başladı. Kurbanî ilk Azeri âşığı kabul edilir. 17. yüzyılda Saib-i Tebrizi, Mesihî, Tebrizli Kasvî gibi şairler, bir yandan tasavvuf anlayışlarını şiire dökerken, bir yandan da günlük yaşamı işlediler. Halk şairlerinden Sarı Âşık, özellikle bayatı türündeki şiirleriyle ün kazandı. Tufarganlı Abbas, yaşamı bir halk öyküsüne konu edilecek kadar halkça benimsendi.

Advertisement

18. yüzyılda klasik gelenekle âşık geleneğinin birbirini etkilemesi sonucunda Azeri şiirinde yeni bir akım boy gösterdi. Özellikle Molla Vâkıf Penah halk dilini ve nazım biçimlerini kullanarak klasik şiirin yelpazesini genişletti. Vâkıfın çağdaşı Vidadî’nin de bu akımın yerleşmesine büyük katkısı oldu. Bu arada Şekili Nebî, Şekili Râcî, Aycayazılı Zâri ve Râfî gibi şairler klasik tarzdan ödün^ vermediler. Dede Kasım, Baba Şirvani, Âşık Ertünü gibi şairler de 18. yüzyıl halk şiirinin önde gelen adlarıydı.

Çağdaşlaşma-uluslaşma dönemi (19. yy-1920).

19. yüzyılda Azerbaycan’ın kuzeyi Çarlık Rusyası’nın eline geçerken, güneyi iran’ın egemenliğinde kaldı. Bu bölünme, Azeri edebiyatının da ayrı düzlemlerde gelişip biçimlenmesine yol açtı. 19. yüzyıla değin Tebriz Azeri edebiyatının odağı sayılırken, İran yönetiminin Azeri dil ve edebiyatına getirdiği kısıtlamalar yüzünden yeni dönemde Azeri edebiyatının merkezi Bakû oldu. Özellikle Rus okullarında öğrenim gören Azeri yazar ve şairler, Rus ve Batı edebiyatıyla yakından ilgilenme olanağı buldular; Azeri edebiyatını çağdaş, ulusal bir edebiyat olarak biçimlendirmeye yöneldiler. Roman, öykü, tiyatro gibi Batı edebiyatı türleri ilk kez denenmeye başladı. Batı dillerinden ve Rusçadan yapılan çeviriler, Azeri edebiyatının bu döneminde belirleyici rol oynadı. Böylece Azeri edebiyatı, klasik tarzı bırakarak, biçim ve öz bakımından yepyeni bir görünüm kazanmaya başladı.

İlk Azeri gazetesi Ekinci’yi 1875’te Bakû’ da Hasan Bey Zerdabi yayımladı. Bakıhan-lı Abbaskulu Ağa, Şefi Vazeh, Kutkaşınlı İsmail Bey, Mirza Kâzım Bey ve başkaları boşinançlann ve bilgisizliğin yarattığı boşluğu yapıtlarıyla gidermeye çalıştılar; halka bilgi vermeyi ve bilinç aşılamayı ilke edindiler. Bu dönemde Feth Ali Ahundzade görüşleriyle Azeri düşüncesinde sarsıcı bir etkide bulundu. Arap alfabesi yerine Latin alfabesini savunan Ahundzade, İslamlığı ilerleme ve kalkınmada en büyük engel sayıyordu. Azeri tiyatrosunu kuran da Ahundzade oldu; tiyatro yapıtlarında halkın yaşamından seçtiği konuları gerçekçi bir anlayışla yansıttı. Halk edebiyatı da 19. yüzyılda büyük canlılık kazandı. Bu yüzyılın önde gelen âşıkları arasında Kasım Bey, Âşık Hüseyin, Âşık Abbas, Âşık Elesger sayılabilir. Seyyid Azim Şirvani gibi azınlıkta kalan bazı şairler de klasik tarzı sürdürmeye çalışmışlardır.

Rusya’daki 1905 Devrimi, Azerbaycan edebiyatında milliyetçi akımların güçlenmesine yol açtı. İrşad, Füyuzat, Hayat, Açık Söz, Terakki gibi yeni gazete ve dergilerin yayımlanması ile Rusya’daki Türkler arasında siyasal ve edebi iletişim daha da yoğunlaştı. 1908’de Osmanlı Devleti’nde II. Meşrutiyet‘in ilan edilmesi, Rusya’daki Türkler arasında olumlu yankılar uyandırdı. Azeri edebiyatında milliyetçilik ve Türkçülük gündemdeki ilk sırayı aldı. Ahmed Ağaoğlu ve Hüseyinzade Ali Turan bu akımın önderliğini üstlendiler. Özellikle Hüseyinzade’nin bütün Türklerin birleşmesi yönündeki savı büyük ilgi topladı. Cafer Cabbarh, Celil Mehemmed Kuluzade gibi yetenekli yazarların toplumsal, tarihsel, romantik, mizahi oyunlarıyla tiyatro da bu dönemde gelişimini sürdürdü. Üzeyr Hacıbekov, opera ve operetleriyle büyük ün kazandı. Celil Mehemmed Kuluzade’nin çıkardığı Molla Nes-reddin adlı mizah dergisinin çevresinde birçok yetenekli yazar ve şair toplandı. Bu gençler arasında özellikle Sâbir siyasal ve toplumsal yergileriyle tanındı.

Günümüz Azeri edebiyatı.

Azerbaycan’ın kuzey kesimi, Bolşevik yönetimin eline geçtiği 1920’den sonra SSCB’nin bir parçası oldu; 1936’da da SSCB’ye bağlı Azerbaycan SSC kuruldu. 1939’da Kiril alfabesi kullanılmaya başladı. Azerbaycan’da ün kazanan şairler arasında Resul Rıza, Samed Vurgun, Osman Sanvelli, Bahtiyar Vahabzade, Nebi Hazri Babayev, N. Genceli, N. Abbaszade; roman ve öykü yazarları arasında M. Said Ordubadi, Sülaymanı Sani Ahundov, Yusuf Vezir Çemenzeminli, Mir Celal, Mirza İbrahimov, Hesen Seyidbeyli, Yusuf Ezimzade, S. Rehimov, Bayram Bayramov; tiyatro yazarları arasında da C. Cabbarh, H. Cavid, Sabit Rehman, C. Mecnunbeyov, Settar Ahundov, Enver Mehmedhanlı sayılabilir. Azerbaycan’da gelişen yeni dönem Azeri edebiyatı, Rus ve Batı edebiyatından etkilenmesine karşın, özgün bir yapı taşımaktadır.

Azerbaycan’ın İran sınırları içinde kalan kesiminde Azerice yayın yasaklandığı için, burada yaşayan Azeri şair ve yazarlar (örn. Şehriyar, Samed Behrengi, Mirza Ali Muciz, Etimad, Ali Tude, Tebrizli Ali) yapıtlarını Farsça yazdılar. Âşık geleneği ise özellikle İran Âzerbaycan’ında varlığını sürdürmektedir.

Advertisement

Daha Kısa Bir Kaynak Arayanlar İçin (Kaynak – 2)

Azerbaycan Türk Edebiyatı Tarihi

Azeri Türkçesi, Batı Türkçesinin bir koludur. Türk lehçeleri içinde Türkiye Türkçesine en yakın olanıdır. Bugün Irak’ta ve Doğu Anadolu’da yaşayan Oğuz Türklerinin kullandıkları dil, Azeri Türkçesiyle her bakımdan paralellikler taşır.

Azerbaycan Türk edebiyatının ilk büyük temsilcisi Genceli Nizami‘dir. Daha sonraki yüzyıllarda Kadı Burhaneddin, Nesimi, Hatai, Fuzuli gibi Azeri Türkçesiyle eser veren önemli kişiler yetişmiştir. XVIII. yüzyılda Molla Penah Vakıf, gerçekçi bir yaklaşımla halk dilini ve halk edebiyatı nazım biçimlerini klasik şiirde başarıyla kullanarak yeni bir çığır açmıştır.

XIX. yüzyıl başlarında Kuzey Azerbaycan Ruslar tarafından işgal edilmiş, Güney Azerbaycan ise İran etkisi altına girmiştir. 1924’te Türkçe okuyup yazmanın yasaklanması Güney Azerbaycan’da edebiyatın iyice zayıflamasına neden olmuştur. Güney Azerbaycan edebiyatının en önemli temsilcileri Muhammet Hüseyin Şehriyar, Bulud Karaçorlu Sehend, Habib Sahir, Samed Behrengi, Ali Tebrizi, Hamit Nutki’dir. Bunlardan Şehriyar, sadece Azerbaycan’da değil, Türk dünyasında, yakın dönemde yetişen en büyük şair olarak kabul edilmiştir.

Kuzey Azerbaycan’da Türk edebiyatının modernleşmesinde ilk önemli rolü Mirza Fethali Ahundzade oynamıştır.

XX. yüzyıl Azerbaycan Türk edebiyatının önde gelen adları Ahmet Ağaoğlu, Hüseyinzade Ali, Mehmet Emin Resulzade’dir. Bunlar aynı zamanda Türkiye’deki Türkçülük hareketinin Azerbaycan’daki temsilcileri olmuşlardır. Azerbaycan Türk edebiyatının gelişmesinde Hüseyin Cavit, Ahmet Cevad, Cafer Cabbarlı, Yusuf Vezir Çemenzeminli gibi şair ve yazarlar önemli pay sahibidirler.

Kuzey Azerbaycan’da, 1920 – 1985 yılları arasındaki Sovyet döneminde yetişen ve günümüz Azerbaycan edebiyatını temsil eden şair ve yazarlardan bazıları şunlardır: Resul Rıza, Samet Vurgun, Süleyman Rüstem, Mikail Müşfik, Abdullah Şaik, İlyas Efendiyev, Bahtiyar Vahapzade, Nebi Hazri, Anar, Elçin, Memmed Araz, Memmed Aslan, Memmed İsmayil, Vagıf Samedoğlu, Ramiz Rövşen …

Sovyet döneminde şair ve yazarlar daha çok kapalı, simgelere dayalı bir anlatımı tercih etmişler, yazdıklarından bir kısmını yayımlamaktan çekinmişlerdir. Baskıcı Sovyet idaresi pek çok şair ve yazarı hapsedip, sürgüne göndererek cezalandırmıştır. Sovyetlerin dağılarak Azerbaycan’ın bağımsızlığına kavuşmasından sonra edebiyat çalışmaları daha özgürce gelişme ortamına kavuşmuştur.


1 Yorum

Leave A Reply