Azgelişmişilik Ne Demektir ve Nedenleri Nelerdir?

0
Advertisement

Azgelişmişlik ne demektir? Azgelişmişlik nedir ve azgelişmişlik nedenleri nelerdir? Azgelişmişilik konusu ile ilgili genel ansiklopedik bilgiler.

Azgelişmişlik, iktisatta, çeşitli nitel ve nicel göstergeler bakımından çağdaş gelişmiş toplumlara göre belirgin biçimde geri sayılan toplumlann konumunu belirleyen kavram.

Âzgelişmişlik kavramı, iktisat biliminin yeni bir kolu olan kalkınma iktisadı ile 1950’lerde toplumsal bilimlere girdi. Kalkınma iktisatçıları, çeşitli toplumlar arasındaki farklılıktan, ekonomik, teknolojik, kültürel ve kurumsal öğelere ayırarak bütünsel bir döküm elde ettiler ve ülkeleri “gelişmiş” ve “azgelişmiş” (ya da “gelişme yolunda”) olmak üzere iki büyük grup içinde sınıflandırdılar. Azgelişmişlik kavramının, yoksul ülkelerin sorunlarının anlaşılması ve bunlann çözümüne dönük politika-lann oluşturulması için yararlı bir çerçeve sağladığı görüşündeydiler. Tarih ve toplumbilim alanından gelen katkılarla disiplmler-arası bir özellik kazanan 1950’lerin azgelişmişlik tartışmalannda, Batı kaynaklı dış yardım programlarının rasyonelini oluşturmak ve yardım alan yoksul ülkelerdeki kalkınma politikalarını biçimlendirmek gibi pragmatik amaçlar önde geliyordu.

İlk dönem kalkınma iktisatçılannm, modernleşme kuramlarını benimseyen toplumbilimcilerin ve Walt Whitman Rostovv’u izleyen tarih incelemelerinin paylaştığı bir anlayışa göre, ülkeler arasındaki gelişmiş-lik-azgelişmişlik ayrımı, geleneksel ve modern toplumlar arasındaki farklılıklara indirgenebilir. “Modern” toplum, temel olarak, ileri ve çağdaş kapitalist ülkelerin ana özelliklerini toplayan bir “ideal tip” biçiminde modelleştirilir. Bu tipi oluşturan ana öğeler, Batı toplum biçimleri örnek alınarak ayrıntılı biçimde betimlenir; bunlar arasında ekonomik yanı ağır basan unsurlar, olanak bulunduğunca nicel göstergelerle ifade edilir. Herhangi bir toplum bu gelişmişlik göstergelerinden ne kadar azını, ne kadar düşük düzeyde içeriyorsa, o derecede gelişmişlikten uzak, yani azgelişmiş sayılır. Aradaki fark da, bir anlamda, bir tür kalkınma programının hedeflerini oluşturur.

Bu yaklaşım içinde azgelişmişliği oluşturan öğelerin tümü, “geleneksel” olarak nitelenen toplumların özelliklerini yansıtır. Ama bu öğeler, Batı toplumlarına göre tanımlandığı için, geleneksel toplumun özellikleri ya da azgelişmişlik, bu toplumlan zengin ülkelerden ayıran bir “eksiklikler listesi” olarak yorumlanabilir. Sözgelimi “yeterince para-sallaşmamış bir üretim ve mübadele sistemi ve mali kurumların zayıflığı”, “rasyonellik ilkesinin ekonomik birimlerin davranışlan-na egemen olmayışı”, “teşebbüs ruhunun gelişmemiş olması”, azgelişmişliği oluşturan genel özellikler olarak görülür.

Bu ana yaklaşımın içinde kalan kalkınma iktisatçılarının bir bölümü, böylesi gevşek ölçütlerin ötesine geçerek, azgelişmişliği nicel göstergelerle tanımlamayı yeğler. Tartışılan ve önerilen göstergelerin başında, bir toplumun tüm üretken etkinliklerinin bir ölçüsü olarak ifade edilen “milli gelir” ve bunun nüfusa bölünmesiyle elde edilen “kişi başına milli gelir düzeyi” gelir. Bu gelişmişlik ölçütleri günümüzde de yaygın biçimde kullanılmaktadır. Geçerli uygulamaya göre, ülkeler ABD Dolan cinsinden kişi başına milli gelir bakımından en yüksek düzeyden en düşüğe doğru sıralanmakta; listenin altında yer alan ülkeler azgelişmiş, (ya da gelişme yolunda) olarak adlandırılırken, listenin üst sıralarında yer alanlar gelişmiş sayılmaktadır. Gruplan birbirinden ayıran sının oluşturan gelir düzeyi, ister istemez keyfi olarak belirlenmekte ve zamanla yukarı doğru yeniden ayarlanmaktadır. Gerçekten de, uzun dönemde bütün ülkelerin ekonomik büyüme içinde olduğu dünyada, kişi başına milli gelirin sürekli bir azgelişmişlik ölçütü olarak kullanılabilmesi için, bu göstergenin mutlak büyüklüğüne değil, uluslararası sıralama içeren bir listede her ülkenin göreli konumuna bakmak zorunludur. Ayrıca bu yaklaşımın kalıcı bir azgelişmişlik kavramına ulaşabilmesi için, dünya ekonomisi içinde yer alan ulusal ekonomilerin, kısa dönemde değişmeyen hiyerarşik bir yapı içinde yer aldığını vurgulaması ve bu yapının alt ve üst (azgelişmiş ve gelişmiş) blokları arasında eşit ve simetrik olmayan ilişkilerin geçerli olduğunu önermesi gerekir. Ama geleneksel kalkınma iktisatçıları, çözümlemelerini bu doğrultuya yöneltmemişlerdir.

Advertisement

Geleneksel kalkınma iktisadının, nicel ve betimleyici göstergelere ağırlık veren azgelişmişlik çözümlemesine almaşık olarak, azgelişmişliği ileri toplumlara göre nitel bir farklılık olarak yorumlayan karşı görüşler de vardır. Çeşitli akımlardan kaynaklanan bu yorumlar, gelişmiş ve azgelişmiş toplumlar arasındaki nitel farklılıkların, kısa dönemde değişmeyecek, kalıcı özellikler taşıdığı görüşünde birleşirler; ama azgelişmişliğin nedenleri konusunda birbirlerinden ayrılırlar.

Kari Marx’ın Asya toplumları üzerine yazılarından esinlenen belli bir yorum, azgelişmişliği ağırlıklı olarak “üretim biçimi” kavramına dayalı içsel bir çözümleme ile açıklama çabasındadır. Bu yorum, insanlık tarihinin belli bir noktadan sonra dinamik ve durağan iki ayn gelişme çizgisi izlediğini ileri sürer. “Dinamik” diye, nitelendirilen çizgi, kendi içsel güçleri ile kapitalizme geçebilen ve çağdaş dünya sisteminin “gelişmiş” kutbunu oluşturan toplumlarca temsil edilir. Üretim biçimlerinin belli özellikleri yüzünden kendi içsel güçleri ile kapitalizme geçememiş olan toplumlar ise, durağan gelişme çizgisini ve çağdaş dünya sisteminin azgelişmiş kutbunu oluşturur. Azgelişmiş toplumların, nitel dönüşüm de içeren bir gelişme doğrultusuna kayabilmelerinin yolu, bu ülkelere kapitalizmin dıştan aşılanmasıdır. Tarihsel olarak emperyalizmden kaynaklanan bu dış etki ve şoklar, ne kadar yıkıcı ve ağır olursa olsun, azgelişmiş ülkelere kapitalizmin iç çelişkileri ile birlikte dinamik değişme dürtüleri de aktarır.

Bir yandan Latin Amerika’daki milliyetçi-radikal akımlardan esinlenen iktisatçıların (örn. Raul Prebisch, Celso Furtado), öte yandan 20. yüzyıl başlarındaki Marksist emperyalizm kuramlarından ve iktisat tarihinin belli bulgularından yola çıkan Yeni-Marksist yazarların (örn. Paul Baran, An-dre Gunder Frank, Immanuel Wallerstein) birleştiği bir başka yorum, azgelişmişliği, kapitalist dünya sisteminin oluşumuna ve işleyişine bağlar. Bu sistem, niteliği gereği, asimetrik bir yapıya dayanır; “merkez” ve “çevre”den oluşan bir hiyerarşi üzerine kuruludur. Sistemin gelişmiş merkezi ile azgelişmiş çevresi arasında eşitsiz bir işbölümü oluşmuştur ve sermaye hareketleri, teknoloji, uluslararası para sistemi gibi tüm yaşamsal öğelerde çevrenin merkeze bağımlılığı söz konusudur. Bu yapı, çevreden merkeze kaynak (artık) aktarılmasına yol açar ve dolayısıyla göreli yoksulluğu ve azgelişmişliği sürekli kılar. Başka bir deyişle, sistemin bir kutbundaki azgelişmişlik, öteki kutbundaki gelişmişlikten doğar. Bu
yazarlara göre, çevre ülkelerinin bağımsız bir gelişme ve sanayileşme çizgisi izleyebildiği zaman aralıkları, kapitalist dünya sistemi ile bağlarının zayıfladığı, Büyük Bunalım ve dünya savaşları gibi dönemlerdir. Bu çözümlemeler, palitika düzleminde, içe dönük, korumacı, ithal ikameci sanayileşme stratejilerine ve çağdaş bunalım koşullarında kapitalist merkezlerle “bağları koparma” (delinking) önerilerine yol açar.

Azgelişmişlik kavramının günümüzde yararlı bir çözümleme aracı olarak kullanılabilmesi, çeşitli yaklaşımlar arasında bir bireşime ulaşmayı gerektirir. Azgelişmişlik ölçütlerinin, referans noktası olarak çağdaş gelişmiş toplumları alması kaçınılmazdır. Ama bu çerçeveden hareketle, azgelişmişliğe, gelişmiş ülkelere göre bir yandan “üretim güçlerinin”, öbür yandan da üretim biçiminin geriliği açısından bakmak olanaklıdır. Birinci ölçüt, geleneksel kalkınma iktisadı yazınının ilgilendiği alanlarla yakından ilişkilidir. İkinci ölçüt, kapitalizm-önce-si üretim ilişkilerinin egemen ya da çok yaygın olduğu toplumların içsel yapısındaki dinamizm ve durağanlık etkenlerinin araştırılmasını gerektirir. Dünya ekonomisinin bütüncül bir analizi ve azgelişmiş ülke ekonomilerinin bu bütünle eklemlenme biçimlerinin incelenmesi de, azgelişmişlik olgusunun anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.


Leave A Reply