Badlands, Güney Dakota’nın İrili Ufaklı Tepeleri Başka Bir Gezegen Gibi

0
Advertisement

Badlands; Güney Dakota’nın irili ufaklı tepeler ile dolu düzlükleri başka bir gezegendeymiş gibi hissettiriyor. İşte Badlands’ın öyküsü.

Badlands

Badlands

Civardaki salınan başaklarla kaplı ekili yeşil alanlardan baktığınızda, Güney Dakota’nın Badlands’ini görürsünüz. Kurak tepeler ve tümsekler ovanın çok da fazla yukarısında değildir, hatta biraz aşağısında kabartmaymış gibi görünürler.

TAŞ OT YIĞINLAR

Hemen çevrenize baktığınızda girintili ve rüzgâra açık kayaların dağınık zirveleri ve esintili derelerin göze çarptığı bir manzarayla karşılaşırsınız. Güneş gökyüzünde hareket ettikçe bu bölgedeki coğrafyanın pembeden parlak kızıla doğru değiştiğini görürsünüz. Engebeli ve sert yapıdaki Badlands bu bölgeye ismini veren Siyular’ın uğrak yeriydi.

Bu 160 km uzunluğundaki kurak bitki örtüsü 80 km genişliğinde bir alana yayılır. Nadiren meydana gelen seller dışında bu topraklar yazın güneş yüzünden kavrulur ve kışın da dondurucu soğuktan dolayı kurur. Ancak Badlands bu kadar da sade bir yapıya sahip değildir. Çok sayıda ardıç ağacı kayalık yamaçlarda yaşam bulur, sert çimler ve kabak ağaçlan ile yabani bitkiler de dere ve havzalarda yetişirler.

Badlands

Advertisement

Badlands’in girişinde güneyden batıya doğru 2207 m yükseklikte çam ağaçlarıyla örtülü Kara Tepeler bulunur. Kara Tepeler 65 milyon yıl önce bir iç deniz tarafından dışarıya doğru itilmiştir. Zaman içinde toprak ve taş sürekli olarak tepenin yamaçlarına doğru hareket ederek doğuya doğru uzanan yassı arazi üzerinde katmanlı bir bataklık ovası oluşturmuştur. 30 milyon yıl kadar önce iklimde bir değişim meydana gelmiş ve bu bataklık çimenlik alana dönüşmüştür.

Zaman geçtikçe rüzgâr ve su, bu çimenlik alanın bazı bölümlerini aşındırarak zayıf toprak katmanları haline getirmiştir ve bölgede erozyonlar halen devam etmektedir. Fırtınalar sırasında kökler tarafından koparılan çimler, çamurlu toprak halini almış ve derelerin aşındırdığı taşlarla küçük tümsekler ve tepecikler haline gelerek yakıcı güneşin altında kaynamıştır.

Yumuşak kayalara doğru yatay olarak hareket eden sade çizgiler çok uzun zaman önce tepelerden inmiş tortu katmanları üzerinde iz bırakmaktadır. Bu katmanlarda ve kaya diplerinde görünen fosiller milyonlarca yıl öncesine aittir, örneğin bölgede gergedan, titanotere (büyük Amerikan memelisi) ve okyanus kaplumbağasına ait fosiller bulunmuştur. Siyular bu fosillere Thunderhorse (Fırtına atı) adını vermişlerdir.

Bizon Avı

1870’lerde Avrupalı yerleşimcilerin gelmesiyle bizon avcılarının da sayısı artmış oldu. Ovalardaki büyük bizon sürüleri tamamen yok oldu ve yaşamları bu canlılara bağlı Siyular için yaşam koşulları güçleşti. 1890’da Güney Dakota Badlands, Kızılderililer’in yerel Amerikan hayatının ve bizonların geri dönmesi için yaptıkları Hayalet Dansı ile yeni bir dini inanışın merkezi oldu.

Badlands

Siyular tarafından bizon avı sırasında uygulanan en bilindik tekniklerden birisi bizon sürüsünü uçurumun kenarına çekmektir. Badland’in coğrafyası bu tür toplu kıyımlar için son derece uygundu ve uçuruma düşürtülen hayvanların kesimi de yine bu uçurumların kenarında yapılmaktaydı. Siyula bizonların her parçasını kullanırlardı; bizon etini ve yağım gıda amacıyla, derisini ev duvarları, battaniye, kıyafet ve at eyeri olarak boynuzlan kepçe olarak, kemiklerini sopa, eyer koltuğu ve kızak olarak, mesane torbalarını da matara olarak kullanırlardı.

Advertisement

Bir Hayalet Dansı sonrasında ortaya çıkan gerginlikten dolayı ABD 7. Birliği, Şef Büyük Ayak ve 350 Siyu’yu 1890’da Badlands’i geçmekle suçlamıştır. Bu olay Yaralı Diz Deresi’nde tiajik ölümlere neden olmuştur.

VAHŞİ HAYAT GERİ DÖNDÜ

Birçok yerleşimci Badlands’de çiftçilik yapmaya çalışmışsa da kuraklık ve erozyon ekimlerin başarısız olmasına neden olmuştur. 1978’de Ulusal Park olan bölgede Badlands Ulusal Anıtı’nın kurulmasıyla birlikte vahşi hayat bölgede yeniden yaşam bulmuştur. Bu bölge 980 km2’lik bir alan üzerinde olup kertenkelelerin, çıngıraklı yılanların, birçok kuş türünün, yarasaların, yayla köpeklerinin ile küçük bizon sürülerinin ve sivri boynuzlu antilopların yaşam alanı olmuştur.


Leave A Reply