Bağdat Hakkında Bilgi ve Bağdat Tarihi

0
Advertisement

Bağdat nerededir? Bağdat hangi ülkenin başkentidir? Bağdat hakkında genel bilgiler ve Bağdat şehrinin tarihi hakkında bilgiler.

Bağdat

Bağdat şehrinden bir görünüm.

Bağdat Hakkında Bilgi ve Bağdat Tarihi

Bağdat, Irak’ın başkenti, Bağdat ilinin (muhafaza) merkezi ve ülkenin en büyük kenti. Eski Mezopotamya’nın da en önemli kentleri Bağdat çevresinde kurulmuştur.

Ülkenin ortakuzey kesiminde, Dicle Irmağının iki yakası üzerinde ve Dicle’nin Fırat’a en çok (42 km) yaklaştığı noktada, geniş bir alüvyon ovası üzerinde yer alır. Basra Körfezinin 560 km kuzeyindedir. Başlangıçta Dicle’ nin batı yakasında kurulmuş olan Bağdat, bin yılı aşkın süre boyunca doğu yakasında büyümüştür. Ama Samarra’da 1956’da tamamlanan Dicle Barajı’nın su baskını tehlikesini ortadan kaldırmasından bu yana, Dicle’nin batı yakasında kalan bölümü de, Bağdat’a yuvarlak bir biçim kazandırarak gelişmektedir. Yazları kuru ve çok sıcak, kışları yumuşak ve serin geçer. Ortalama yağış yılda 130 mm dolayındadır.

Bağdat’ta eski şark pazarlarından, cam ve çelik binalara kadar her türlü mimari ürünü görülebilir. Eski kentin çehresi giderek değişmekle birlikte, pek çok eski yapı, kaldırım kahveleri, özgün minare ve camiler bugün de durmaktadır. Parlamento binası, Dicle’nin batı yakasındadır. Abbasi döneminden kalma 13. yüzyıl Abbasi Sarayı ile Halife Mustansır’ın 1232’de yaptırdığı medrese, müze olarak onarılmıştır. Celayirli Bağdat valisi Mircan ibn Abdullah’ın 1358’de yaptırdığı cami ve medrese ile bugün gene müze olarak kullanılan kemerli kervansaray, bir başka önemli yapı grubudur. Kâzımeyn’deki 19. yüzyıl yapısı altın kubbeli görkemli cami ile yüzü aşkın başka cami ve minare, kentin mimari zenginliğini bütünler. Kral I. Faysal’ın kabri, devlet konukevi olarak kullanılan Beyaz Saray, Belediye Binası, Savunma Bakanlığı Binası, Cumhuriyet Sarayı ve Irak Müzesi önemli modern yapılar arasında sayılabilir.

Bağdat halkının çoğunluğu Şii olmakla birlikte, geniş bir Sünni cemaati de vardır. Kentte ayrıca önemli bir Hıristiyan azınlık yaşar; buna karşılık Yahudiler ülke dışına göç etmiştir. Çoğunluğu oluşturan Arapların yanı sıra kentte Lûrlar, Afganlar, İranlılar, Kürtler ve Ermeniler de bulunur.

II. Dünya Savaşı ertesinde büyük artış gösteren petrol gelirlerinin etkisi Bağdat’ta görülmüş, sanayi birimlerinin çoğu burada kurulmuştur. Deri eşya, ipek ve pamuklu dokuma, tuğla, çimento, tütün ürünleri ile hurma ve üzüm rakısı üreten fabrikaların yanı sıra kentte petrol rafinerileri, demiryolu atölyeleri ve bir demir-çelik fabrikası vardır.

Advertisement

Devletleştirilmiş bulunan Irak bankaları ile sigorta şirketlerinin çoğu Bağdat’tadır. Geçmişte Doğu ile Batı arasındaki ticaret yollarının kavşağı olan Bağdat, bugün de bölgenin ulaştırma ve haberleşme merkezidir. Dicle üzerinde Bağdat ile Basra arasında 1860’ta başlatılan düzenli gemi ulaşımı, 20. yüzyılın ortalarından sonra önemini yitirmeye başlamıştır. Bağdat, ancak 1940’tan sonra Suriye’den geçen bir demiryoluyla İstanbul’a bağlanmıştır. Başka demiryolu hatlarıyla da kuzeydoğu illerine ve Basra’ya bağlanan kent, çoğu geleneksel ticaret yollarını izleyen karayolları aracılığıyla öteki büyük kentlerle ilişkidedir. Mu-senna ve Saddam Hüseyin adlı iki uluslararası havaalanı vardır.

Kent yönetimi askeri bir vali ile belediye başkanı (eminü’l-âsıma) tarafından yürütülür. Başlıca devlet kurumlarının merkezleri Bağdat’tadır. 1958’de kurulmuş olan Bağdat Üniversitesi’nden başka el-Mustansır Üniversitesi, Teknoloji Üniversitesi ve birkaç yüksekokul vardır.

Bağdat’ın kültür yaşamı, dinsel gruplaşmalar çevresinde odaklaşmıştır. Kâzımeyn bölgesinde bulunan iki imam türbesi ile bitişiğindeki cami, Şiilerin en önemli hac yerlerinden biridir. Evkaf Kütüphanesi’nde Arap edebiyatına ve tarihine ilişkin zengin koleksiyonlar bulunur. Abbasi Sarayı Müzesi, Silah Müzesi, Etnografya Müzesi, Irak Müzesi, Irak Doğa Tarihini Araştırma Merkezi ve Müzesi, Arap İlkçağ Müzesi, Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi önemli kültür kurumlarıdır. On kadar günlük gazetenin yanı sıra, Arap dünyasının en eski (1956) televizyon istasyonu da Bağdat’tan yayın yapar.

Bugün Bağdat’ın bulunduğu bölgede tarihte birçok uygarlığın başkenti kuruldu. Bunlardan Agade ve Babil ile Kassitlerin başkenti Burç Akarkuf batı kesimindedir. Önce Partların, ardından da Sasanilerin başkenti olan Ktesiphon (Medain) ile I. Selevkos’un kurduğu Seleukeia ise güneye düşer. İlk Abbasi halifesi Ebu’l-Abbas’ın (es-Saffah) yerine geçen Mansur (hd 754-775), Bağdat adlı Sasani köyünün yerinde 762’de yeni bir başkent kurmak istedi. Dicle’nin batı yakasında kurulan ve bugün izi kalmamış bulunan daire biçimindeki bu “Esenlik Kenti”ne (Medinetü’s-Selâm) tüccarların yerleşmesine izin verilmediği için, bugünkü Bağdat’ı oluşturan mahalleler kentin dışında gelişti. Bağdat, Binbir Gece Masalları’nda anlatıldığı gibi, refahın doruğuna Harun Reşid döneminde (786-809) ulaştı. 836-892 arasında halifeler, Türk muhafızlarının kentte yarattığı hoşnutsuzluk yüzünden, Samarra’yı merkez yaptılar. Halifelerin gücü zamanla zayıfladığı halde Bağdat, Irak’ın tarıma dayalı zenginliğinin sürdüğü dönem boyunca, önemli bir ticaret ve kültür merkezi oldu. Ama 1258’de kenti yağmalayarak Halife Mustasım’ı ve bir olasılıkla 800 bin kişiyi kılıçtan geçiren Hüla-gu’nun istilasıyla çöktü. Abbasi yönetiminin dağılması sonucunda toprağı sulama ve koruma sistemi de ortadan kalkmıştı. Hüla-gu’nun yerine geçen İlhanlılarca 1340’a değin yönetilen Bağdat, 1401’de Timur’un istilasına uğradıktan sonra 1410’da Karakoyunluların, 1469’da da Akkoyunluların eline geçti. Kenti 1508’de İranlı I. İsmail (Şah), 1534’te ise Kanuni Sultan Süleyman aldı. 1623’te İran şahı I. Abbas’ın (Büyük) geçici işgalinden sonra, IV. Murad’ın yönetimindeki Osmanlı kuvvetleri 1638’de kente yeniden döndüler. İran, bu durumu Kasr-ı şirin Antlaşması (1639) ile tanıdı. Bağdat’ın iki imparatorluk arasında sık sık el değiştirmesi, coğrafi konumundan olduğu kadar, halkının Sünni ve Şii olarak ikiye ayrılmış olmasından da kaynaklanıyordu.

1704’te Bağdat’a vali olan Eyüplü Hasan Paşa ile oğlu Ahmed Paşa (1724) döneminde kurulan Kölemen (Memlûk) ocağı, yönetimde reform yapılmasını sağladı. Basra’ dan Mardin’e kadar bütün Mezopotamya Bağdat’ın etki alanına girdi. Bu dönemde kentin İstanbul’a bağlılığı yalnızca resmî düzeydeydi. Sultan II. Mahmud, Kölemen düzenini 1831’de dağıttı. Bu arada İngiliz etkisi de önemli boyuta ulaşmıştı. 1917’de İngiliz kuvvetlerince işgal edilen Bağdat, 1921’de kurulan bağımsız Irak Krallığı’nın başkenti oldu. Bu durum Türkiye tarafından da Lozan Antlaşması ile (1923) resmen tanındı. Bağdat, krallığın bir askeri darbeyle 1958’de yıkılmasından sonra kurulan Irak Cumhuriyeti’nin de başkenti oldu. 1991′ deki Körfez Savaşı sırasındaki yoğun bombardımanda büyük hasar gören kentin savaş sonrasında yeniden imarına başlandı. Günümüzde halen Irak’ın başkenti görevini sürdürmektedir.

Advertisement


Leave A Reply