Baki Kalan Bu Kubbede Bir Hoş Seda İmiş Anlamı Hikayesi Kompozisyon

0
Advertisement

Baki Kalan Bu Kubbede Bir Hoş Seda imiş sözü ne anlama gelir? Baki Kalan Bu Kubbede Bir Hoş Seda imiş anlamı, kompozisyon örneği, hikayesi, açıklaması.

Baki Kalan Bu Kubbede Bir Hoş Seda İmiş

Baki Kalan Bu Kubbede Bir Hoş Seda İmiş

Peygamber Efendimiz bir hadisinde “Sakın kötü söz konuşmayın. Çünkü hiçbir söz, gök kubbede kaybolmaz.” demiştir. Günümüzde bilim adamları insanların ağzından çıkan bütün sözlerin havanın zerreleri üzerine kaydedildiğini ifade ediyor.

Gelecekte tekniği bulunabilirse eski zamanlarda insanların yaptığı bütün konuşmaların tekrar dinlenebileceği ifade edilmektedir.

Bu dizeyi söyleyen büyük şair Bakî, güzel söz söylemeye çok önem verirmiş. Bu sözleriyle her insanın bu dünyada geçici olduğunu, ama söylediği sözlerin ondan geriye kalan şeyler olduğunu anlatmak istemiş. Bu deyimin anlamı, insanın fâni olduğu, önemli olanın geride güzel şeyler bırakarak kalıcı olunacağıdır.

Kompozisyon Örneği

UNUTULMAMAK

Sahibini ölümsüz yapan bazı sözler vardır. Üzerinden yıllar, yüzyıllar geçse, değerlerinden hiçbir şey yitirmeyen güzel sözler. Bâkî’nin yukardaki ünlü mısrası da bunlardan biridir.

Advertisement

«Bakî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.» Güzel, fakat iki yöne de çekilebilecek bir söz. Miskin ve tembel kişiler bu sözü olumsuz yöne çekip kendilerini haklı göstermeye çalışabilirler. «Bu dünya geçici. Bir gün nasıl olsa yok olup gideceğiz. Şu halde bu denli çalışmak niye?» diyerek vur patlasın, çal oynasın, dünyayı bir düğün evi gibi görebilirler.

Oysa, bu sözün anlamı çok daha başka, çok daha derindir gerçekte… Miskinlik verici, uyuşturucu değil, tam tersine, uyandırıcı, kamçılayıcıdır. «Bu gök kubbede hoş sadâ bırakanlar, yani çaba harcayıp bir şeyler yapanlar unutulmazlar, sonsuzluğa dek anılırlar. Siz de anılmak, ölmemek istiyorsanız böyle yapın» demek istenmiştir.

Hem bu söz, sadece Bâkî’nin kişisel fikir ve duygularının dile gelmesi değil, aynı zamanda bir gerçeğin de anlatılmasıdır. Eğer böyle olmasaydı, milyonlarca yıldan beri göçen sayısız insanlar arasında sadece birkaç yüz tanesi hatırlanmazdı. Onları unutulmaktan kurtaran tek şey, yaptıkları işler, söyledikleri sözler, bıraktıkları yapıtlardır.

Bir Fatih, bir Yavuz, bir Atatürk, bir Mevlâna, bir Yunus, bir Bakî, bu nedenle unutulmamışlardır ve unutulmayacaklar da.

Leonardo da Vinci, Rafael, fırçalarıyla bir devrim yaratmasalardı, dört yüz yıl sonra kitaplara konu olurlar mıydı? Olamazlardı tabii; nasıl olsunlar?

Mikelanj, taş deyip geçtiğimiz o sert maddeyi yumuşatmasa, ona, öylesine güçlü bir anlam kazandırma-saydı, karşısına geçtiğinde: «Konuş ya Musa!» diye haykırabilir miydi? Haykıramazdı tabii; nasıl haykırsın?

Advertisement

Ey Baki!, unutulmazlığın sırrını gözlerimizin önüne serdiğin halde, bu hoş sadâyı ne yazık ki pek azımız bırakabiliyoruz bu gök kubbede. Bir gün gelecek, kendimiz bile yaşadığımızın farkına varmadan göçüp gideceğiz. Ama sen yaşayacaksın. Çünkü sen BÂKÎ’sin, bâki kalacaksın.


Leave A Reply