Balad Nedir? Özellikleri Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Balad nedir? Balad türleri nelerdir, özellikleri nelerdir? Baladın uyak düzeni, baladın tarihçesi, Balad hakkında detaylı bilgi.

Balad

Balad; kısa öykülü halk şarkısıdır. Avrupa’ da ortaçağ, sonlarında ayırt edici bir üsluba kavuşan balad, bir müzik ve edebiyat türü olarak varlığını günümüze değin sürdürmüştür. Ayrıca Fransız lirik şiiri ve şarkısında görülen değişmeyen biçimlerin (formes fixes) bir türüne de balad (ballade) denir.

balad

Halk baladı

Halk baladında genellikle kısa bir öykü anlatılır; açık, kestirme ve sarsıcı etki yaratmayı amaçlayan bir üslup kullanılır. Sözü uzatmamaya büyük özen gösterilmekle birlikte, öyküde yer alan gergin anları uzatmak ve duygusal havayı yoğunlaştırmak amacıyla çeşitli anlatım tekniklerinden yararlanılır. En çok başvurulan teknik, bazı anahtar sözcük, dize ya da deyimlerin sık sık yinelenmesidir. Öykünün dokusunda ortaya çıkabilecek herhangi bir kuruluk, bu çarpıcı retorikle büyük ölçüde giderilmiş olur.

Baladlar okuryazar olmayan insanlar arasında geliştiği ve her yorumlanışta bellekten yeniden yaratıldığı için hem metin, hem de ezgi olarak sürekli değişime uğramıştır; gelenekler, baladları kemikleştirme yerine, yeniden yaratma yoluyla korumuştur. Baladlar, doğaüstü olaylan, sevenlerin genellikle trajik olan yazgısını, suç işleme ve bunun cezasını görme temasını, apokrif efsaneleri (dinsel baladların baş malzemesi), daha çok bölgesel önemi olan tarihsel felaketleri, Tanrı’nın ve insanın etkileyici eylemlerini, yasalara karşı gelenlerin ve kötü insanların yaptıklarını, denizcilik ve demiryolu yapımı gibi mesleklerin tehlikelerini işleyen öyküleriyle büyüleyici bir hava taşır.

Bugünkü biçimiyle balad türünün 1100’lerden önce var olması çok uzak bir olasılıktır. Francis Child’ın The English and Scottish Popular Ballads (1882-98; ingiliz ve İskoç Halk Baladları) adlı güvenilir derlemesindeki en eski balad 1300 tarihlidir. Ama, sözlü baladların yorumlanması ya da korunması için yazıya geçirilmelerine gerek olmadığını da göz önünde bulundurmak gerekir. Aslında bir baladın tarihini araştırmak balad geleneğinin özüne ters düşer. Yazılı hale getirilmiş bir balad biraz deşildiğinde, bu yapıtın ilk biçimi üzerinde geleneğin meydana getirdiği değişiklikler kolaylıkla görülebilir.

Advertisement

F. B. Gummere ve G. L. Kittredge gibi araştırmacılar baladların ortak bir besteden doğduğunu öne sürerken, W. J. Corthope, Andrew Lang, Louise Pound gibi araştırmacılar her baladın tek bir besteciye ait olduğunu savunmuşlardır. Balad çağdaş müziğin kromatik dizilerine değil, ortaçağ kilise müziği makamlarına dayanır ve çoğunlukla iki dörtlük 16 ölçüden oluşur. Bununla birlikte, müzik değişkenliği de metin değişkenliği kadar sık görülür. Şarkıcı öyküyü solo olarak söylediğinden ya da çalgıyı kendisi çaldığından, yorumun belirli bir süreye ya da vurguya sıkı sıkıya bağlı kalmasına gerek yoktur. Balad şarkıcısı, ölçüartığı heceleri oturtmak için yardımcı notalar ekleyebilir; vurguyu sağlamak için notaları uzatabilir.

İngiltere, İskoçya, İrlanda, ABD, Fransa, Danimarka, Almanya, Rusya, Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerde önemli bir balad geleneği vardır. Bu baladların biçim özellikleri bölgeden bölgeye değişir. Örneğin İngiliz ve ABD baladları her zaman uyaklıdır ve kıtalara bölünmüştür. Rus baladları uyaksız ve kıtasızdır. İspanyol romanslan ve Danimarka viser’lerinde uyaktan çok yarım uyak bulunur. Buna karşılık viser kıtali, romans ise kıtasızdır.

Fransız baladı

Özellikle 14 ve 15. yüzyıllarda önem kazanan bu baladlar, üç kıta ve sona eklenen daha kısa bir ağırlamadan (A) oluşur. Bütün kıtalar aynı uyak düzenini izler ve her kıtanın son dizesi nakarat (N) biçimindedir. Baştaki üç kıtanın her biri üç bölümden oluşur; ilk iki bölümün uyak düzeni aynıdır. Baladın uyak düzeni şöyle gösterilebilir:

I      II       III       A

aabN aabN aabN bN

Sonda yer alan kısa ithaf kıtasına envoi (prens) adı da verilir, çünkü bu sözcük genellikle bu kıtanın ilk sözcüğünü oluşturur. Chant royal balada benzemekle birlikte beş ana kıtadan oluşur.

Advertisement

Değişik çağlara ait şiirlerde bu baladın genel yapısını görmek olasıdır. Eski Yunanlı şair Pindaros (İÖ 5. yy) odlarında strophe, antistrophe ve epoidosad’lı bölümlerden oluşan aynı kıta biçimini kullanmıştır. 16. yüzyılda Almanya’da görülen sanat şarkılarının çoğu da aynı yapıya sahiptir; ama bu şarkılarda ağırlama ya da nakarat dizesi genellikle yoktur. Baladın en saf biçimiyle geliştiği yerler Fransa ve İngiltere’dir.

Trubadurların Provans dilindeki şarkıları, balad türünün ilk örneklerini oluşturur. Bu şarkılarda genellikle a ab düzeni ve ağırlama bulunur, ama kıta sayısı kural olarak üçü geçerdi. Çok seyrek olarak kullanılan nakarat dizesi ise genelde kıtanın sonuna getirilmezdi. Truverlerin 13. yüzyıl sonlarındaki Fransızca şarkılarında standart balad biçimi giderek daha sık görülmeye başladı.

Truver ve trubadurların şarkıları teksesliydi. Çoksesli baladlar ise, 14. yüzyılın önde gelen Fransız şair ve bestecisi Guillaume de Machaut ile başladı. Machaut, şarkılarının çoğunu balad biçiminde yazmıştır. Bu şarkılarda standart balad yapısının oluşumu, özellikle de ikinci a bölümünü kıtanın sonunda yinelenen müzikli bir sondeyişle bitirme geleneğine geçiş, kolaylıkla izlenebilir.

Machaut biçimi değişmeyen Fransız şarkı ve şiirlerinin en coşkulu türü olan baladı yüce duyguları dile getirmek için kullanmıştır. Onun baladları biçimi değişmeyen öteki şiir türlerine oranla klasik anıştırmalara ve ince simgelere daha çok yer verir. 14. yüzyılda, sanatçıları koruyan kişileri övmek, görkemli olayları anmak ve ilanı aşk etmek için yazılan en ağırbaşlı şarkılarda da balad biçimi kullanılmaya başladı.

15. yüzyılda balad eski yaygınlığını yitirdi. Ünlü Burgonyalı besteci Guillaume Dufay, yalnızca gençlik yıllarında balad besteledi. Az sayıdaki bu örneklerin çoğu da özel olayları konu almaktaydı. Sonraki yıllarda balad, İngiliz bestecileri dışında pek ilgi görmedi. 15. yüzyıl sonlarının en büyük şarkı yazarlarından Antoine Busnois balad türünde hiç yapıt vermedi. Dönemin öteki ünlü şarkı yazan Jean d’Okeghem ise, yalnızca tanınmış bir başka besteci olan Gilles Binchois’in ölümü üzerine bir balad besteledi.

Zamanla şairler arasında da unutulan balad, sonraları bazı yazarların bilinçli bir eskiye dönüş anlayışıyla yazdığı tek tük örneklerde ortaya çıktı. Bununla birlikte Alain Chartier, Charles d’Orléans ve Molinet gibi 15. yüzyıl şairlerinin yapıtları arasında baladın birçok güzel örneğine rastlanır. François Villon’un en iyi bilinen şiiri, “Mais où sont les neiges d’antan?” (Ama nerede bıldır yağan kar şimdi?) nakaratıyla ünlü “Ballade des dames du temps Jadis”dir (Evvel Zaman Kadınları Baladı).

Değişik balad türleri

Halk baladlarının yanı sıra, gerçek balad geleneğinden çok şiirin tarihiyle bağlantılı olan balad türlerinden de söz edilebilir. Örneğin minstrel baladları halk baladları gibi katı bir anonimlik taşımaz; bu türde baladın kendisi ve yorumcusu öne çıkar. Bunlar ortaçağdan 17. yüzyıla değin zenginlerin evlerinde çalıp söyleyen profesyonel sanatçıların ürünleridir. Bu yapıtların çoğu soylu aileleri yüceltir.

Geleneksel küçük mülk sahibi erdemlerini öven daha eski Robin Hood baladları da minstrel övücülüğünün örnekleridir. Taşlama baladları, halk baladlarının kentsel uyarlamaları ve ikinci sınıf şairlerin herkesin ilgisini çekebilecek konuları dile getirdikleri yapıtlardır. Bunlar 16. yüzyıldan 19. yüzyıla değin broadsheet ya da broadside denen el ilanlarına kaba bir biçimde basılırdı. Taşlama baladlarının genellikle şaka yollu yergi amacıyla kaleme alınmış özenli taklitleri 18 ve 19. yüzyıllarda oldukça tutulmuştur.

Balad geleneğine dönüş

18. yüzyılda, özellikle Almanya ve İngiltere’deki edebiyat çevrelerinde balada ilgi arttı. Aslında bu bir canlanmadan çok, araştırmacıların ve aydın yazarların daha önceleri önemsiz bulduğu ya da küçümsediği halk şiirindeki değerlerin keşfedilmesi biçiminde oldu. Halk şiirine yönelme İngiltere’de 1711’de Joseph Addison’ın yayımladığı Spectator gazetesiyle başladı; burada yayımlanan yazılar, ölçülü bir dille “sıradan insanların güzelim şarkılarını” savunuyordu.

Thomas Percy’nin İngiliz ve İskoç geleneksel baladlarını derlediği Reliques of Ancient English Poetry’i (1765; Eski İngiliz Şiirinin Kalıntıları) yayımlanmasıyla, bu eğilim iyice belirginleşti. Percy’nin kitabı ve onu izleyen çok sayıdaki derleme, özellikle de Sir Walter Scott’ın Minstrelsy of the Scottish Border’ı (1802-03; İskoç Sınırının Minstrel Geleneği) halk şiirinin canlanmasında önemli bir rol oynadı. İngiliz romantik şairleri bu yapıtlarda yeni-klasik kalıpların dışında yeni bir esin kaynağı buldular. Ama bu karşılıklı bir etkileşim doğurmadı; yazılı baladlar artık sönmekte olan sözlü balad geleneği üzerinde canlandırıcı bir etki yaratamadı.

Almanya’nın etkili filozof ve eleştirmenlerinden Johann Gottfried von Herder, halkın gerçek ruh halinin aynası olarak nitelendirdiği baladlarda gizemli bir üstünlük görecek kadar ileri gitti. Clemens Brentano ve Achim von Arnim’in derlediği Alman lirik ve anlatısal halk şarkıları kitabı Des Knaben Wunderhorn (1805-08; Çocuğun Büyülü Borusu), 19. yüzyıl boyunca Alman şiirini etkileyen en önemli kaynaklardan biri oldu. Çağdaş edebi balad, yalnızca ritm ve anlatı öğeleri yönünden geleneksel halk baladını anımsatmaktadır.

Advertisement


Leave A Reply