Beden Eğitimi Nedir? Dünyada ve Türkiye’de Beden Eğitiminin Tarihçesi

0
Advertisement

Beden Eğitimi ne demektir? Beden Eğitimi neden önemlidir? Beden Eğitiminin tarihçesi hakkında bilgi.

Beden Eğitimi

Beden Eğitimi; vücudun çeşitli bölümlerini güçlendirmek ve sağlığı korumak amacıyla aletli ya da aletsiz yapılan hareketlerin tümüdür. Bu hareketler vücuda güzellik kazandırıp kasları güçlendirirken sağlık üzerinde de olumlu etkiler yapar. Beden eğitimine verilen büyük önemin gerçek nedeni, savaşla yakından ilgilidir. Savaşların, ancak güçlü, sağlam ve yürekli kişilerce kazanılacağını deneyen bu uygarlıklar, eğitim çalışmalarını bu amaca yöneltmişlerdi.

Beden eğitimi büyük önem ve değerini eski Yunanlılarda buldu. Beden eğitimine önce bilimsel bir ödev niteliğini veren Yunanlılar, daha sonra bunu bir tapınma aşamasına ulaştırdılar. Tanrı ve tanrıçalara ancak güçlü vücutlarla yaraşır olabileceklerine inandılar. Sokrates, beden eğitiminin ahlaki bir ödev olduğunu, bunun yapılmamasının ise en büyük ayıbı oluşturduğunu açıkça söyler. Bu yüzden Eski Yunan sitelerinde beden eğitimi her dönemde ve her zaman ön planda yer aldı. Yunanlıların vücut kültürüne ve sağlığına verdikleri önem, sağlık kuruluşları ve hamamlarla beden eğitiminin yapıldığı gymnasion adı verilen spor kuruluşlarından bellidir. Romalılar da Yunanlılardan öğrendikleri bu konunun üzerine önemle eğildilerse de Yunandaki ilgiyi görmekten uzak kaldı.

Modern Dönemlerde Beden Eğitimi

Yeni çağlarda beden eğitimini bir program içinde uygulamaya başlayan ilk ülke Almanya oldu. Vücut ve ruhun dengeli eğitimi görüşünü yeniden ortaya atan hümanistlerin düşüncelerini, sözden uygulamaya çevirenler Almanlar oldu. Bu akımın ilk temsilciliğini de Alman eğitimcisi Johann Bernhard Basedow (1723-1790) yaptı. Basedow, bu konudaki ilk eğitim kurumunu 1774’te kurdu. “Philanthropium” adını taşıyan bu ilk kurum 1793’e kadar etkinliğini sürdürdü. İlk Alman beden eğitimi öğretmeni olarak tanınan Johann Friedrich Simon ile İsviçreli eğitimci Johann Jacob du Toitx, bu yolda yürüyen öteki ünlü adlar oldular.

Daha sonraları Gerhard Ulrich Vieth (1763-1836), Johann Heinrich Pestallozi (1746-1827), Alman halk jimnastiğinin kurucusu sayılan Friedrich Ludwing Jahn (1778-1852) gibi büyük adlar ortaya çıktı ve Almanya’daki beden eğitim etkinliklerinin köklerini attılar. Danimarka’da Frans Nachtegall (1977-1847) İsviçre’de Phokion Heinrich Clias (1782-1854), Fransa’da Don Francisco Amoros (1770-1848) beden eğitimini ülkelerinde kuran kişiler oldular. Alman beden eğitiminde okulculuk akımı AdolfSpiess (1810-1858) ile yeniden doğarken yine aynı dönemde İsveç’te de Pehr Henrik Ling (1776-1839) daha başka görüşleri kapsayan İsveç jimnastiğini kuran kişi olarak ortaya çıktı. Henrik Ling’in kurduğu okulu daha sonra oğlu Hjalmar sürdürdü. Alman jimnastiğin ağır ve aletli hareketlerine karşın İsveç jimnastiği daha yumuşak hareketleri kapsıyordu. Bugün bile dünya beden eğitimi bu iki okulun etkisi altındadır. Bugün modern jimnastik sporu ise daha çok Alman beden eğitiminin etkisi altında oluştu.

Advertisement

Beden Eğitimi

Türkiye’de Beden Eğitimi:

Çağdaş anlamdaki beden eğitiminin Türkiye’ ye gelişi, geçtiğimiz yüzyılın sonlarına rastlar. Türk kültür yaşamında “Batı’ya açılan pencere” olarak adlandırılan Galatasaray Lisesi 1868’de “Mekteb-i Sultanî” adı altında ve tümüyle batılı bir programla faaliyete geçerken Fransa’dan getirtilen öğretim kadrosu içinde bulunan Beden Eğitimi Öğretmeni M. Mouroux çağdaş beden eğitimini Türkiye’ye getiren kişi oldu. M. Mauroux’un eşsiz bir jimnastikçi olarak yetiştirdiği yetenekli öğrenci Ali Faik Bey (Üstünidman), 1874’te okuldan mezun olunca, Mekteb-i Sultanî’ de beden eğitimi öğretmeni olarak görev aldı.

1924’te emekliye ayrılana kadar bu görevde kalarak sayısız öğrenci yetiştirdiği gibi Türkiye’de çağdaş anlamdaki jimnastik sporunun yerleşip kökleşmesi ve yayılmasında da önemli etken oldu. Ali Faik Üstünidman’ın Mekteb-i Sultanideki öğrencilerinden olan Selim Sırrı Tarcan, daha sonra beden eğitimi öğretmeni olarak çeşitli okullarda hizmet gördü. 1910’da Harbiye Nezareti’nin yüksek beden eğitimi öğrenimi için İsveç’e gönderdiği Selim Sırrı Bey, orada iki yıllık öğrenimden sonra içinden yetiştiği Alman jimnastiğinin tümüyle karşısında ve İsveç jimnastiğini tam anlamıyla benimsemiş olarak yurda döndü. Selim Sırrı Beyin Darülmuallimin-i Ali’ye (Yüksek Öğretmen Okulu) beden eğitimi öğretmenliğine atanmasıyla (1912) İsveç jimnastiği Türk ulusal eğitiminin içine girmiş oldu.

Selim Sırrı Bey’in yetiştirdiği öğrenciler beden eğitimi öğretmeni olarak yurdun dört bir yanına yayılırken İsveç jimnastiğini de birlikte götürdüler. Alman jimnastiği olan aletli jimnastiğin yandaşlarıyla Selim Sırrı Bey’in getirdiği İsveç jimnastiği yanlıları arasında daha o tarihlerde başlayan görüş ayrılığı günümüze kadar sürüp geldi. Selim Sırrı Tarcan Türk ulusal eğitimine soktuğu İsveç jimnastiğiyle Mazhar Kazancı hocanın savunduğu aletli jimnastiğe karşı üstünlük sağlamış bulunmasına karşın aletli jimnastik yanlıları Türk sporuna gerçek yararın bu jimnastiğin benimsenmesiyle sağlanabileceği görüşünü korudular.


Yorum yapılmamış

  1. ödevimi bunu sayesinde yaptım çok teşekkür ederim çok güzel olmuş valla ama fazla uzun bir yazı

Leave A Reply