Beden Eğitiminin Tarihsel Gelişimi, Türkiye’de ve Dünyada Beden Eğitimi

1
Advertisement

Beden eğitimi nedir ve nasıl doğmuştur? Beden eğitiminin tarihçesi, Dünyada ve Türkiye’de tarihsel gelişimi hakkında bilgi.

Beden Eğitiminin Tarihsel Gelişimi

insanın fiziksel, ruhsal ve zihinsel niteliklerini bulunulan yaşın ve genetik yeterliliğin gerektirdiği verim gücüne ulaştırmak amacıyla rekabet olmaksızın yapılan etkinlikler bütünüdür. Platon’un “zihinsel ve bedensel yetilerini birleştiren ve onları ölçülü bir şekilde ruhunun hizmetine sokan tam eğitilmiş ve uyum sağlamış insan” düşüncesi, salt bilgiye dayalı eğitimin yeterli olmadığını, bedensel yeteneklerin geliştirilerek düşünsel yeteneklerle birleştirilmesine dayanan bir eğitim sisteminin gerekliliğini çok önceleri ortaya çıkarmıştır. Çağımızın ünlü pedagoglarından Dr. Karl Gaulhefer ise, “Bedensel eğitim, beden yoluyla gerçekleştirilen genel bir eğitimdir. Beden, bu eğitimin etkinlik alanıdır, amaç ise insanın tümlüğüdür.” kuramıyla beden eğitiminin sınırlarının yalnızca fiziksel hareketler olmadığını, insanın gelişimi için gerekli bütün alanları kapsadığını öne sürmüştür. Uzak Doğu’da yüzyıllardır uygulanan eğitim sistemleri, bedensel gelişimin içinde ve ona dayalı bir ruhsal ve düşünsel gelişim öngörür.

Beden eğitimi; oyun, atletizm, su sporları, jimnastik ve dansın uygulama ve anlamlarını araştırmaya ve bunların bireyler ve gruplar üzerindeki etkilerini anlamaya çalışan akademik bir disiplindir. Bireyin hareket gereksinmesini karşılamanın yanı sıra bedensel, psikolojik ve sosyolojik açıdan sağlıklı kılmak için yapılan tüm etkinliklerini kapsamaktadır.

İnsanın toplum kurallarına uygun olarak yaşaması, birbirleriyle olan ilişkilerinin iyi örneklerini verebilmesi, yardımsever, insan haklarına saygılı ve dürüst davranması, ruhsal ve bedensel yapısının sağlıklı olmasıyla bağlantılıdır. Bu anlamda beden eğitimi insanın toplumsallaşması ve kişiliğini bulup doğru bir çizgi üzerinde rol almasında büyük rol oynar. Kısacası beden eğitimi; bireyin beden sağlığını ve becerilerini geliştirmeye yönelik, gerektiğinde çevresel koşullara ve katılımcıların özelliklerine göre değişebilen esnek kurallara dayalı, oyuna, jimnastiğe ve spora dönük alıştırma ve çalışmaların tümünü kapsayan geniş tabanlı bir etkinliktir.

DÜNYADA BEDEN EĞİTİMİ

Antik dönemin beden eğitimi anlayışı Orta Çağın skolastik yaklaşımı yüzünden ortadan kaybolduktan sonra 14. yüzyılda Avrupa’da başlayan Rönesans ve hümanizm hareketleri ile yeniden gündeme geldi. Yeni Çağa geçişi oluşturan bu olaylar, Avrupa’da eğitimde “ruh ve bedenin dengeli bir şekilde geliştirilmesi” düşüncesinin yeniden ortaya çıkmasını sağladı. Fransız düşünür J. J. Rousseau ile olgunlaşan beden eğitiminin okul programlarına alınması çabalarının başlangıcı, Avrupa’da 1400 ve 1500’lü yıllara rastladı. 1770’li yıllarda ise Philantropinum’larda teorik derslerle değişmeli olarak uygulandı. Hümanizm akımıyla yeniden doğan “beden eğitimi anlayışı” zaman zaman uğradığı kesintilere rağmen bir çığ gibi gelişerek Avrupa ve dünya ülkelerini sardı.

Advertisement

1901 yılından itibaren ise Amerika’da üniversiteler, beden eğitimini lisans programlarına dâhil etti. Günümüzde beden eğitimi, dünyanın birçok ülkesinin, ilk ve orta dereceli okullarında zorunlu ders niteliğindedir.

TÜRKİYE’DE BEDEN EĞİTİMİ

Avrupa’yı saran yeniliklere daha fazla direnemeyen Osmanlı Devleti’nde, 1839’da ilân edilen Tanzimat Fermanı ile okullarda “jimnastik” adı altında bedensel etkinlikler yapılmaya başlandı, ilk olarak askeri okullarda uygulandı. Askeri okulların ilk resmi jimnastik öğretmenleri Lesen Marti ve Piçini’dir. Fransız liselerinin eğitim programlarını Türkiye’de uygulayan Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi)’de 1 Eylül 1868’den itibaren “jimnastik” adıyla beden eğitimi dersleri verilmeye başlandı. Dersin ilk hocaları Curel, Meiroux ve Stangali adlı yabancı uzmanlar oldu. Cumhuriyet devrine kadar küçük değişiklerle uygulaması süren “Maarif-i Umumiye Nizamnamesi” ile 1869’da rüştiyelere, 1870’de Mekteb-i Tıbbiye’ye, 1877’de idadilere jimnastik ve eskrim dersleri konuldu.

Beden eğitimi öğretmeni formasyonu veren bir resmi kuruluş olmadığından, Faik Üstünidman Galatasaray Lisesinden mezun olur olmaz okulun jimnastik öğretmenliğine atandı, böylece sivil okullarımızın ilk Türk beden eğitimi öğretmeni oldu.

Daha sonra Selim Sırrı Tarcan, Nizamettin Kırşan ve Vildan Âşir Şavaşır, lise eğitimi üstüne spor eğitimcisi formasyonu veren yabancı ülkelerde ek öğrenimle formasyon kazanma yoluna gittiler. S. Sırrı Tarcan, spor eğitimcisi yetiştirmede açtığı özel kursların yanında 15 Ağustos 1923’te toplanan Heyet-i ilmiye’de yer alarak hükümet programına ilk defa 1 yıl süreli “Beden Öğretmeni Okulu” açılması maddesini koydurdu. Cumhuriyet döneminde okulların türleri ve sayıları arttıkça bilgili ve formasyonlu spor eğitimcisi gereksinimi de hissedilmeye başlandı. Bunu gidermek için 1932-1933 öğretim yılında Ankara’da orta dereceli okullara çeşitli branş öğretmenleri yetiştiren Gazi Eğitim Enstitüsünde Beden Eğitimi Bölümü açıldı. 1967 yılına kadar ülkemizin tek spor eğitim kurumu olan Gazi Eğitim Enstitüsüne önce İstanbul, daha sonra Bursa, İzmir ve Diyarbakır İllerindeki eğitim enstitüleri eklendi.

1974 yılında ilk olarak Ankara 19 Mayıs Gençlik ve Spor Akademisi, ardından Manisa ve Anadoluhisarı Gençlik ve Spor Akademileri kuruldu. Sporun daha bilimsel olarak yapılmasına yardımcı olacak antrenörler, beden eğitimi öğretmenleri, spor yöneticileri, masörler ve monitörler yetiştirilmeye başlandı. Eğitim enstitülerinin 3 yıllık eğitim vermelerine karşılık, akademilerin 4 yıllık eğitim vermelerinin yarattığı sorunlar 1980′ lerde giderilerek lisans tamamlama yolu ile akademik gelişimin önü açıldı.

Bu okullarda öğrenciler 4 yıllık lisans öğrenimleri boyunca genel spor bilgileri almaları yanında, branşlaşma yoluna da giderler. Her öğrenci seçmiş olduğu dalda uzmanlaşır. Ayrıca teknik spor bilgileri dışında bir spor adamı için gerekli olabilecek sporcu anatomisi, sporcu sağlığı ve beslenmesi, ilk yardım gibi konular da öğretim programında yer alır.

Advertisement


1 Yorum

Leave A Reply