Bilgi Aktarma ve Dil (Mantık)

0
Advertisement

Mantıkta dilin bilgi aktarmadaki önemi nedir? Bilgi aktarmayı aksatan etkenler nelerdir? Açıklamalı anlatım.

Bilgi Aktarma ve Dil

Bir dilin, bilgilerin bir zihinden başka bir zihne yanlış anlamaya yol açmadan, tam ve istenildiği gibi aktarılmasını sağlayacak kadar ideal olabilmesi için söz dizimi kurallarının tek biçimli olması, sözlerin de tek anlamlı ve belirli olması gerekir. Günlük bilgi aktarımında kullanılan doğal diller bu özelliklerden uzaktır. Bir dili bilgi aktarma amacıyla ancak bilen kullanabilir. Bir dili bilmek demek o dilin gerek söz dizimi kurallarını gerekse anlam kurallarını bilmek demektir.

Ayrıca dil aracılığıyla bilgi aktarırken bireylerin toplumsal konumu, yaşı, cinsiyeti, samimiyet derecesi göz önünde bulundurulur. Örneğin, bir konu farklı yaş gruplarına farklı şekilde anlatılır.

Bilgi Aktarmayı Aksatan Etkenler

Bilgi aktarımındaki aksamalar; çok anlamlılıktan, belirsizlikten veya olgusal ve sözel tartışmalardan kaynaklanıyor olabilir.

Advertisement

I. ÇOK ANLAMLILIK

Mantık ve Dil Açısından Çok Anlamlılığın Sakıncaları

Çok anlamlılık, sözcüklerin birden çok anlama gelmesi veya dilde birden çok görevde kullanılması demektir. Doğal dillerde yer alan sözcüklerin büyük bir kısmı çok anlamlıdır. Yani birden çok görevde kullanılır. Yanlış anlama, herhangi bir deyimin içinde geçen bir veya birkaç sözcüğün değişik anlamlarda veya görevlerde kullanılmasından, böylece ne gibi bir niyeti taşıdığının anlaşılamamasından ileri gelir.

Çok anlamlılık semiotiğin ana kavramları olan semantik, sentaktik ve pragmatik çok anlamlılık olmak üzere üç ana başlık altında değerlendirilir:

Semantik Çok Anlamlılık: Semantik (anlam bilimi), dilsel işaretler ile dile getirilen nesneler arasındaki ilişkiyi inceleyen semiotik dalıdır. Bir kelime veya cümle; nesneleri, nesne gruplarını ya da bunların özelliklerini, ilişkilerini göstermek için kullanıldığında semantik görevini üstlenir. Her türlü anlamlı olma durumunu incelemek, semantiğin görevidir. Örneğin; “Lastik gibi bir adam ifadesi eğer bir spordan bahsederken geçiyorsa fiziksel esneklik anlamına gelirken; aynı ifade dürüstlük, netlik gibi insan meziyetleri konuşulurken geçiyorsa, ikiyüzlülük anlamına gelir.

✓ Sentaktik Çok Anlamlılık: Sentaktik (söz dizimi), doğal dillerdeki cümle kurma ilke ve kurallarını, bu dillerdeki cümlelerin esnekliğini inceleyen dil bilimi dalıdır. Doğal dillerde, sözcüklerin bir kısmı yalnız semantik (anlam bilim) bakımdan değil sentaktik (söz dizimi) bakımdan da çok anlamlıdır. Sözcükler cümle içindeki görevlerine göre değişik sınıflara ayrılır. Bunlar; isim, fiil, sıfat, zamir gibi sözcük türleridir. Cümlelerde aynı sözcük bazen değişik görevlerde kullanılabilir. Bir cümlenin anlamını kavrayabilmek için bu cümlede geçen bütün sözcüklerin sınıflamadaki görevlerinin ne olduğunu belirlemek gerekir.

Advertisement

Örneğin, “Bu küçük (kız çocuğu), çok sevimliydi.” “Bu, küçük (olay) bir felaketti.” cümlelerinde “Küçük” sözcüğü isim ve sıfat olarak birden çok görevde kullanılmıştır. İşte bir sözcüğün değişik sentaktik kategorilere (isim, sıfat, fiil, zamir vb.) ait olmasından kaynaklanan çok anlamlılığa sentaktik çok anlamlılık denir.

✓ Pragmatik Çok Anlamlılık: Sözcük veya deyimler (sembol) çeşitli iletişim veya cevaplama amaçlarıyla kullanıldığında pragmatik bir görev yüklenir. Bu anlamda pragmatik, sözcük veya deyimlerin farklı konuşma ve yazılarda farklı anlamlarda kullanılma şekillerini inceler. Bir sözcüğün pragmatik olması, bu sözcüğü içine alan bazı cümlelerin, belgeleme ve yöntemlerinin aynı olmasına rağmen, bazı kullananlarca doğru, bazılarınca yanlış sayılmasından kaynaklanır.

Hayatın birçok alanında yapılan çalışmalarda dilin bu esnekliğinden yararlanılır. Bu alanlardaki uzmanlar, dil oyunlarını kendi menfaatleri doğrultusunda da kullanabilmektedirler. Örneğin, ekonomi, siyaset, sanat, reklam ve ahlâk gibi alanlarda çalışma yapanlar kendi görüşlerini toplumlara aşılayabilmek için dilin bu sakıncalı özelliğini araç olarak kullanmaktadırlar.

Dilin çok anlamlılığı, ekonomi ile ilgili çalışmalarda, reklam, tanıtım ve satışı artırmak amacıyla kullanılmaktadır. Reklamlarda dilin belirsizliği kendini gizleyebildiği ölçüde başarılı olmaktadır. Örneğin, “A ürünü sizi daha zarif gösterecektir.” ifadesi ile reklamını yapan satıcı ürün pazarlamakta zorlukla karşılaşmayacaktır. Ancak aynı satıcı ürünün reklamını “A ürünü şişmanlığınızı gizleyecektir.” şeklinde yapar ise ürünle ilgilenen insanlarda olumsuz duygular yaşatacağı için satış konusunda problemle karşılaşacaktır. Bu gibi durumlar karşısında aldatılmamak için son derece bilinçli ve dikkatli olmak gerekir.

Çok anlamlılık, günlük dilde farklı sakıncalar doğuracağı için bilimsel alanda, yapay diller oluşturulmuştur. Yapay dillerde sembolik dil kullanılmıştır. Burada işaretlerin (sembollerin) herkes tarafından aynı şekilde anlaşılması amaçlanmıştır. Çok anlamlılık, farklı düşünceleri de beraberinde getirir. Bu açıdan mantığı, doğru düşünme bilimi olarak tanımladığımızda çok anlamlılığın da ortadan kaldırılması gerekir. Bu nedenle matematik ve mantık gibi alanlarda çok anlamlılık ortadan kaldırılmıştır.

II. BELİRSİZLİK

Dilde kullanılan sözcüklerin işaret ettiği nesnelerin sınırları her zaman kesin olarak bilinemeyebilir. Bir sözcük veya cümlenin belirsiz olması, bu cümleye herhangi bir doğruluk değeri verilememesi demektir.

✓ Semantik belirsizlik: Bir sözcüğün anlamının büsbütün belirsiz olması sözcüğü anlamsız kılar.

Örneğin “Protagoras büyük bir filozoftur.” cümlesinin doğru olduğundan; buna karşılık “Bizim kasap büyük bir filozoftur.” cümlesinin yanlış olduğundan kimse şüphe etmez. Örnekte ifade edilen belirsizlik, Protagoras’ın filozof olması ile ilgili değil, ne kadar büyük bir filozof olduğuyla ilgili belirsizliktir.

✓ Pragmatik belirsizlik: Bir terimin pragmatik bakımdan belirsiz olması; bu terimi içine alan bazı cümlelerin bazı kullananlarca belli bir doğruluk değeri almasına karşılık, başka bazı kullananlarca herhangi bir doğruluk değeri alamamasıdır.

ÖRNEK:

Advertisement

“Kayısı çekirdeği acıdır.” cümlesi,jpunu deneyimleriyle bilen kişi için pragmatik bir belirsizlik içermez. Ancak bu deneyime sahip olmayan biri için pragmatik belirsizlik devam eder.

Bir sözcüğün belirsizlik derecesi onu kullanan çeşitli insanlara göre değişebileceği gibi sözcüğün ait olduğu dil alanına göre de değişebilir. Sıradan insanın kullandığı dile “günlük dil”, bilim insanının kullandığı dile “bilim dili” diyoruz. Bu ayrıma göre bir kimyacının kullandığı “alüminyum” sözcüğü sıradan insanın kullandığı “alüminyum” sözcüğüne kıyasla daha belirlidir. Çünkü kimyacı alüminyumun uygulanmasını yöneten dil kurallarını daha sıkı bir şekilde belirlemiştir.

III. OLGUSAL VE SÖZEL TARTIŞMALAR

İnsanlar arasında yaşanan anlaşmazlık ve tartışmaların büyük bir kısmının kaynağı, sözel olmakla birlikte bir kısmının kaynağı da olgusaldır. Olgusal tartışma; içinde çok anlamlı sözcüğün geçmediği, tartışanlardan birinin olgularla ilgili yanlış bir görüşünden kaynaklanan tartışmalardır.

Örneğin, iki kişi arasında; “Selimiye Camii İstanbul’dadır.” ve “Selimiye Cami Edirne’dedir, şeklinde bir tartışmanın var olduğu düşünülürse; tartışmadaki kişilerin iddia cümlelerinde herhangi bir çok anlamlı sözcük bulunmamaktadır. Tartışma, taraflardan birinin olgusal bilgisinin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Olgusal anlam tespit etmek için bilimsel kaynakları incelemek yeterlidir. Böylece tartışma sonuçlanmış olur.

Sözel tartışmalar ise sözcüklerin çok anlamlı olmalarından kaynaklanan tartışmalardır.

Örneğin “Ayşe yaramaz bir çocuktur.” cümlesi iki kişi arasında bir tartışmaya yol açacak olsa bu cümleyi kullananın “yaramaz” sözcüğünü hangi anlamda kullandığını belirtmesi üzerine tartışma sona erecektir. Ancak bazen yanlış anlamadan kaynaklanan sözel tartışmalar uzun sürebilir.


Yorum yapılmamış

Reply To Mustafa Aslan Cancel Reply