Folklorumuzda da yeri olan bilmece ve bulmacalar hakkında genel bilgi.
Bir şeyin adını anmadan, sadece özelliklerini üstü kapalı bir şekilde söyleyerek, o şeyin ne olduğunu bulmasını karşısındakine bırakan bir eğlencedir. Bilmecenin içinde daima bir soru bulunur. Bu sorunun cevabını bulmak daha çok çocuklar arasında bir eğlence aracıdır.
Eskiden halk şairleri birbirleri ile çekişmek için ölçülü ve kafiyeli bilmeceler sorarlardı. Bir takım kelime oyunları yapılır, vurgulara göre anlam değişir, bilmecenin zor olması kadar, söylenilen sözün edebi bir değeri olmasına dikkat edilirdi. Bu bakımdan, bilmecenin folklorumuzda önemli bir yeri vardır.
Bugün bilmece bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Daha çok çocuklar arasında rağbet görmektedir. Biri bilmeceyi sorar. Bunu bilecek olanın: “Canlı mı, cansız mı“, “Yenir mi, yenmez mi?” gibi, cevabı kolaylaştıracak sorular sorma hakkı vardır.
Gazetelerde, çeşitli dergilerde okuyucunun vaktini hoşça geçirmesi, boş vaktini değerlendirmesi için resimlerle, kelimeler ve rakamlarla düzenlenen oyunlar da birer bilmecedir. Bunlara daha çok “bulmaca” adı verilir.
Eski Bilmecelere Örnekler:
Bilmeceler ortaya çıktıkları dönemin konuşma tarzı ve bakış açısını yansıtır. İşte o tarz bilmecelerden örnekler:
El kadar mezar dünyayı gezer : Ayakkabı
Gökte açık pencere kalaylı bir tencere : Ay
O odanın içinde oda onun içinde : Ayna
Yedi delikli tokmak bunu bilmeyen ahmak : Baş
Dağdan gelir sekerek kara üzüm dökerek : Keçi
İki çubuk makas hokkabaz mı hokkabaz : leylek
Bilmece bildirmece dil üstünde kaydırmaca : Dondurma
Ağzı açık alamet içi kızıl kıyamet : Fırın