Biyolojide Yağlar (Lipitler) Özellikleri ve Yapısı Nasıldır? Konu Anlatımı

0
Advertisement

Biyolojide yağlar (lipitler) in özellikleri ve yapısı nasıldır? Yağların vücutta kullanımı, yağ çeşitleri, yağ asitleri konu anlatımı, hakkında bilgi

Yağlar da karbonhidratlar gibi karbon, hidrojen ve oksijen atomlarından oluşur; fakat, oksijen oranı karbonhidratlara göre daha düşüktür. Ayrıca bazı lipitlerde, fosfor ve azot gibi başka elementler de bulunur.

Suda erimeyen moleküllerdir. Benzen, kloroform, aseton ve eter gibi organik çözücüler yağları eritebilir. Bundan dolayı yağların sindirimi güçtür. Yağ molekülleri; gliserol, yağ asitleri ve bazı bileşiklerden oluşur. Üç karbonlu gliserol molekülü yağların çatısını oluşturur. Gliserolün karbonlarına bağlanan moleküllerin türüne göre, çeşitli yağ molekülleri elde edilir.

Yağ asitleri: Genellikle 16-18 karbon atomu içeren, uzun bir karbon iskeletine sahip moleküllerdir. Yağ asitleri, karbonlarının hidrojenle doyurulmasına göre, doymuş ve doymamış yağ asitleri olarak sınıflandırılır.

Karbonları tamamen hidrojenle doyurulmuş yağ asitlerine doymuş yağ asitleri denir. Doymuş yağ asitleri, oda sıcaklığında katı haldedir. Hayvansal kaynaklı yağlar (iç yağı ve tereyağı) esas olarak doymuş yağ asitlerinden meydana gelmiştir.

Yağ Asitleri

Yağ Asitleri

Yapısındaki karbonları hidrojenle tam doyurulmamış, çift bağ bulunduran yağ asitlerine doymamış yağ asitleri denir. Bütün doymamış yağ asitleri, oda sıcaklığında sıvı olarak bulunur (oleik asit 18°c). Sıvı yağların hidrojenle doyurulması sonucu katı yağlar (margarinler) elde edilir. Genellikle bitkisel yağlar ve balık yağı doymamış yağlardır.

Advertisement

Doymuş yağlar açısından zengin besinler, kalp ve damar hastalığına neden olan etmenlerdendir. Bu hastalıkta kan damarının iç çeperinde, plak adı verilen yağ birikintileri oluşur. Bu plaklar, kan akışını engeller ve damarların esnekliğini azaltır.

Yağların Kullanılması

A. Bileşik Yağlar

Bileşik yağların yapısına, gliserol ve yağ asitlerine ilave olarak; azot, fosfat, glikoz gibi maddeler de katılır. Bileşik yağlara örnek olarak fosfolipit ve glikolipitleri verebiliriz.

Fosfolipitler: Hücre zarının yapısında yer alan fosfolipitlerde, gliserol ve yağ asitlerine ilave olarak, fosforik asit ve bir azot bazı bulunur. Bir fosfolipit molekülü, hidrofobik (suyu sevmeyen) kuyruk ve hidrofilik (suyu seven) baş kısmından meydana gelir. Fosfolipitler, ancak organik çözücülerde çözünür. Hücre zarında fosfolipitler, çift katlı bir tabaka şeklinde düzenlenir.

Moleküllerin hidrofilik (suyu seven) kısmı dışa dönüktür ve hücrenin iç ve dış kısmındaki sıvı çözeltilerle temas halindedir.

Hidrofobik kuyruk (suyu sevmeyen) sudan uzak olacak şekilde, zarın iç kısmında bulunur. Böylece çift tabakalı fosfolipit, hücre ile onun dış ortamı arasında bir sınır oluşturur. Bu yapılanma, moleküler düzeyde biçim ile işlev arasındaki uyuma güzel bir örnektir.

Advertisement

Glikolipitler: Bu bileşiklerde gliserolün üçüncü karbon atomunun hidroksili, glikozit bağı ile bir şeker molekülüne bağlanır. Bu bileşik, hücre zarının yapısına katılır.

B. Basit (Nötryağ) Yağlar

Basit yağ molekülleri, gliserol ve üç yağ asitinin birleşmesi ile meydana gelir. Bu şekildeki yağlar, trigliseritler olarak adlandırılır. Gliserolün üç alkol grubuna da aynı yağ asiti bağlanabileceği gibi, karbon sayıları farklı veya doymamış yağ asitleri de bağlanabilir.

Gliserol ile yağ asitleri birbirlerine ester bağlarıyla bağlanır ve reaksiyon sonucunda üç molekül su açığa çıkar. Nötral yağlar olarak da adlandırılan bu yağlar; insan, hayvan ve bitki hücrelerinin başlıca depo yağlarını teşkil eder. Doymuş, doymamış yağlar ve mumlar bu gruba girer.

C. Diğer Yağ Çeşitleri

Bu lipitlere; kolesterol, steroidler ve karotinoidleri örnek olarak verebiliriz. Halkalı yapıya sahip olan bu yağ çeşitleri, yağ asitleriyle ester yapar.

Steroitler: Birbiriyle kaynaşmış, dört adet halka içeren karbon iskeletine sahip lipitlerdir. Önemli steroid yapıdaki maddelere örnek olarak; D vitamini, erkek ve dişi eşey hormonları, böbrek üstü bezlerinin korteks hormonları, safra tuzlan ve kolesterolü sayabiliriz. Bitkilerde ise, dış salgılardan olan kauçuk, eterik yağ, reçine ve haşhaş sütünü örnek verebiliriz.

Kolesterol: Bir steroid olan kolesterol, hem hayvan hücre zarının bir bileşenidir, hem de diğer steroidlerin sentezinde öncül görevi bulunur. Omurgalıların cinsiyet hormonları dahil birçok hormon, kolesterolden oluşturulmuş steroidlerdir. Kolesterol deri hücrelerinin zarlarında, yağlarla birlikte birikerek, derinin asitlere ve eritici maddelere karşı direncini artırır, aynı zamanda derinin su kaybını önler. Kanda kolesterol oranının yükselmesi, arterioskleroz denilen damar sertliğini meydana getirebilir.

Karotinoidler: Özellikle bitkilerde renk maddesi olarak bulunur. Havucun ve portakalın rengini veren moleküllerdir. Karaciğerde, b-karotinoid’den A vitamini sentezlenir. Ayrıca karoten, fotosentezde de rol oynar ve kloroplastta klorofille birlikte bulunur.


Leave A Reply