Mudurnu Nerededir? Mudurnu Hangi İle Bağlıdır? Mudurnu Belde ve Köyleri

0
Advertisement

Mudurnu nerededir? Mudurnu hangi ilimize bağlıdır? Mudurnu ilçesinin özellikleri ile tarihi hakkında bilgiler. Mudurnu belde ve köylerinin tam isim listesi.

Mudurnu

Mudurnu; Bolu İli’ne bağlı ilçe ve merkezidir. 75 köyü vardır. İlin güneyinde; kuzeyden Düzce, doğudan Seben, güneyden Ankara’nın Nallıhan ilçeleriyle çevrilidir. Köroğlu Dağları’nın uzantılarının kuzey yamaçlarında uzanan ilçe toprakları, Sakarya Irmağı’nın kollarından Mudurnu Çayı’ tarafından sulanır. Turizm açısından büyük önem taşıyan Abant Gölü, ilçe sınırları içerisindedir. Kuzey (Abant Dağları) ve güneyde uzanan dağ sıraları arasında yüksek düzlükler göze çarpar:

Güneydoğuda Akkayatepe (1.595 m), kuzeyde Ziyarettepe (1.615 m). Kışları kar olmak üzere her mevsim yağışlı geçer. Kıyıdan uzak oluşu ve yükseltiye bağlı olarak Karadeniz ikliminden çok karasal iklim özellikleri ağır basar. Yıllık ortalama sıcaklık 10.1°C, yağış tutarı 560 mm’dir. Karaçam ve sarıçam türlerinin ağırlıkta olduğu ormanlar, doğal bitki örtüsünü oluşturur. Ekonomi; ormancılık (yüzölçümün % 75’i) ve tarıma (buğday, mısır, arpa, fasulye, şekerpancarı, patates, soğan, fındık, elma, armut) dayanır. Dağlarda keçi, koyun, ovada sığır beslenir. Manganez, kaolen, mermer ve talk yatakları vardır. Mudurnu Çayı vadisinde, deniz düzeyinden 822 m yükseltide kurulu olan ilçe merkezi, il merkezine 52 km uzaklıktadır.

Mudurnu Tarihi

Mudurnu bölgesi, antik dönemlerden bu yana birçok uygarlığın izlerini taşımakla birlikte, elde net bilgiler bulunmamaktadır. Anadolu Trakyası ve Bitinya adlarıyla anılan Bursa-İzmit-Bolu bölgesinin ortasında, önemli ticari ve askeri yolların kavşağında yer alan Mudurnu’nun tarihini, bu bölge tarihi çerçevesinde ele almak gerekir.

Bitinya bölgesinde bilinen ilk yerleşimler M.Ö. 5000 yıllarında Prohititler tarafından yapılmıştır. Daha sonra Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar’ın kurduğu egemenliklere ait izleri, bugün bile görmek olanaklıdır. 1019 yılından itibaren Anadolu’ya yönelen Oğuz akınları sonrası, 1078 yılında Süleyman Şah döneminde Sakarya, Eskişehir, Bolu ve Mudurnu civarına ilk Türkmen yerleşimleri başlamıştır. Selçuklu egemenliği 1. Harçlı seferleri ile sona ermiş ve bölge tekrar Bizanslılar’ın denetimine girmiştir. Mudurnu, adını; tekfurlar yönetimindeyken, Bursa Tekfurun ‘nun kızı Matarnı ya da “ Moderna”dan almıştır. Tekfur; kızının adına, şu anki yerleşim yerinin doğusuna bir kale yaptırmış ve bu kalenin etrafında Mudurnu gelişmeye başlamıştır. “Matarni” ya da “Moderna” adı zamanla Mondernes, Monderna, Mudurlu olarak söylenmiş ve Mudurnu’ya dönüşmüştür.

Advertisement

Roma ve Bizans dönemlerini yaşayan yöre, 1307 tarihinde Osmanlı Beyliği’ne geçmiştir. Mudurnu kasabası Bolu’nun 50 km. güneybatısında, Hisar ve Kulaklı tepelerinin arasındaki bir vadiye kurulmuştur.Tarihi ipek ve baharat yolunun en önemli alışveriş ve ihtiyaç giderme konaklama duraklarından biri olmuştur. Tarihi kent kimliği, dokusu hâlâ bozulmadan günümüze ulaşabilmiş, geçmişten geleceğe ışık tutan, birbirinin güneşini engellemeyen bir anlayış çerçevesinde inşa edilen ahşap evlere bugün de rastlamak mümkündür. Tarihi kent dokusu, insan ilişkilerinde yaşayan ve hemen fark edilen ahilik geleneğinin izlerini sürdürme başarısın gösterebilmiştir. Sokakları gezerken, geçmişten gelen gelenek ve göreneklerin izlerini gözlemleyebilirsiniz.Tarihi ahşap evleri ve arasta çarşı içindeki demircileri, bakırcıları ve ayrıca renk cümbüşü içindeki yöresel ürün pazarına yolunuz düştüğünde; tarihin izlerinin günümüzde de yaşamaya devam ettiğini görürsünüz. Coğrafi sınırları içinde bulunan Mudurnu; Abant, Sülüklü, Karamurat gölleri; Babas, Sarot kaplıcaları, yaylaları, akarsuları, biyolojik zenginliği ve endemik bitki yapısı gibi doğal zenginliğiyle geçmişten geleceğe uzanan bir köprü gibidir… Evler genellikle ahşap, iki- üç katlıdır. Bunların arasında 100, hatta daha fazla yaşında olanlar vardır. Evlerin balkonları, kapıları ; tahta oyma sanatının en güzel örnekleri ile süslenmiş ve ahşap oymalar aile birliğini temsil eder tarzda işlenmiştir.

Osmanlı erken dönem mimarisinde cihannüma adı verilen ve yöresel olarak kuşluk olarak da tabir edilen iki üç katlı ahşap evlerin çatısına yapılan küçük ve renkli camlı odalar; gözetleme yeri, güvenlik amaçlı kullanıldığı gibi; o evin erkek çocuğu evlenip çocuğu olduğunda, evin gelini bebeğini o odalarda emzirirmiş… O küçük, değişik renkli camlardan odaya sızan gün ışığından çocuk faydalanasın ki; algısı, görgüsü gelişsin… Bu kültür ve gelenekle yetişen yöre esnafı Osmanlı beyliğinin devletleşme sürecinde önemli katkıları olan ahilik geleneğini, yaklaşık 750 yıldır sürdürmektedir Mudurnu.

1650 yılında Mudurnu’ya gelen Evliya Çelebi özetle, ” Mudurnu Kalesi 8 köşeli, 20 kuleli, bir kapılı, binası kararmış, sur ve kaleleri çökmüş eski bir yapı.” olarak tasvir eder. Ayrıca, Yeniçeri ocağında sancak payeli, 150 akçalı bir kaza olduğunu, 3000 konut, 17 mahalle, Yıldırım Camii ve Medresesi, 1 Darülhadis, 13 çocuk mektebi, 3 Han ve Hamam, 1100 iğneci tezgâhı ve dolabı olduğunu, Mudurnu yapımı iğne ve boduçların (Camdan yapılan oyma su kabı) Rum ülkelerine ve Hinde kadar gönderildiğini, 10 arşın boyunda 2 zira (180 cm) eninde latif tahtaların Akçaşehir ve İzmit iskelelerinden İstanbul ve başka diyarlara gönderildiğini anlatır.

1980’li yıllara kadar Mudurnu esnafı tarafından yapılan soba, ibrik, semer, nal, mıh, tabaklanmış deri, süpürge, sepet, bakır kaplar vb. el sanatları Göynük, Seben, Nallıhan, İstanbul’a kadar gider, pazarlardaki yerini alırdı. Kasabanın adıyla bütünleşmiş Mudurnu Tavukçuluk, geçmişte saraylara kadar ünü yayılan tavuğuyla dünya markası olmuş, iki binli yıllarda meydana gelen ekonomik kriz nedeniyle faaliyetini durdurmak zorunda kalmıştır. Bunun üzerine, kasaba halkına istihdam yaratmak amacıyla, 1995 li yıllarda Bolu Valiliği, Mudurnu Tavukçuluk, Sivil girişimciler öncülüğünde turizm çalışmaları başlatılmıştır. Bu girişime bağlı olarak ev, konakların restorasyonlarına hız verilmiş, tarihi dokuyu ve geleneklerini kaybetmeyen Mudurnu; ana kentlere (İstanbul, Ankara) yakınlığı ve ulaşım kolaylığı nedeniyle, turist çekmeye başlamıştır… Kültür, tarih, doğa, inanç, sağlık ”termal” gibi alternatifi bol turizm alanlarında hizmet vermektedir.

Büyük şehirlerin yoğun iş yaşamından, gürültüsünden, kirliliğinden bunalmış; tarih ve doğa ile baş başa kalmak isteyenlerin hafta sonları tatillerini geçirebilecekleri iki yüz elli yatak kapasitesine ulaşmıştır… Mudurnu’ya gelen turistler dilediklerinde tarih kokan daracık sokaklarda geçmişe yolculuğa çıkabilirler. Osmanlı erken dönem mimarisinin eşsiz örneklerinden olan Yıldırım Beyazıt Camii( 1374), Yıldırım Beyazıt Hamamı(1382), Kanuni Sulatan Süleyman Camii( 1546), Saat kulesi (1890), Mudurnu Kalesi, Demirciler Çarşısı, Armutçular Konağı, Haytalar Konağı, 1250 yıllık tarihi olan Roma Hamamı, Deve Köprüsü, Roma askeri geçit yollarına dikilen asırlık çınar ağacı, Hızırfakı Mahallesinde sokak yenilenmesi projesi kapsamında yapılan örnek evler, bin yüz yıllık güneş saati, Pertev Naili Boratav Kültürevinde, yöreden toplanıp sergilenen tarihi objeler gibi kültürel, tarihsel eser ve eşyaları görebilirler. İsteyenler; kasabaya üç km. mesafede bulunan Babas Kaplıcasında şifa bulabilir, aynı zamanda kaplıca yolunda tarihi kaya evlerini görebilirler… Mudurnu’nun coğrafi sınırları içinde bulunan doğa harikası Abant’a, Sülüklü Göl’e, Karamurat Gölü’ne günübirlik yolcuklar yapabilirler. Şeyh- ül İmran Tepesi’nden, tarihi kasabamızın manzarası, görülmeye değer…Tarihi konaklarda sıcak, soğuk içecekler yanında yöresel yemekler yiyebilirler. Akşamları tarihi konaklarda misafir olup, yörede hâlâ devam eden birikme kültürünü izleyebilir, orta oyunları eşliğinde yöresel sanatçılarla müzik yolcuğuna çıkarak, günün yorgunluğu atabilirler.

MUDURNU BELDELERİ

Taşkesti

Advertisement

MUDURNU KÖYLERİ

Akyokuş – Alpağut – Avdullar – Bekdemirler – Beyderesi – Bostancılar – Bulanık – Cuma – Çağşak – Çamurluk – Çamyurdu – Çavuşdere – Çepni – Çevreli – Dağyolu – Dedeler – Delice – Dereçetinören – Dereköy – Dodurga – Dolayüz – Ekinören – Elmacıkdere – Esenkaya – Feruz – Fındıcak – Gelinözü – Gökören – Gölcük – Göllüören – Göncek – Gürçam – Güveytepe – Hacıhalimler – Hacımusalar – Hüsamettindere – Ilıca – İğneciler – Kacık – Karacasumandıra – Karamurat – Karapınarkavağı – Karataş – Karşıköy – Kavallar – Keçikıran – Kilözü – Kovucak – Kurtlar – Mangırlar – Munduşlar – Ordular – Ormanpınarı – Ortaköy – Örencik – Pelitözü – Samat – Samsaçavuş – Sarıyar – Sarpıncık – Sırçalı – Sürmeli – Taşçılar – Tavşansuyu – Tımaraktaş – Tosunlar – Uğurlualan – Uzunçam – Vakıfaktaş – Yaylabeli – Yazılar – Yeğenderesi – Yeniceşeyhler


Leave A Reply