Bosna Hersek Nerededir? Özellikleri, Konumu, İklimi, Ekonomisi, Tarihi

0
Advertisement

Ülkeler Rehberi Bosna Hersek – Bosna Hersek ile ilgili bilgi, başkenti, tarihi, ekonomisi, bayrağı, komşuları, coğrafi konumu hakkında bilgi

bosna hersek bayrağı

Kaynak: pixabay.com

BOSNA HERSEK

  • Yüzölçümü: 51.129 km2.
  • Başkenti: Saraybosna. Dil: Sırpça-Hırvatça (resmi).
  • Din: Müslüman (% 44), Ortodoks (% 31), Katolik (% 17), diğerleri (% 8).
  • Para birimi: Bosna-Hersek dinarı = 100 para
  • Başlıca kentleri: Banya Luka, Zenica, Mostar, Tuzla, Bihaç.

Güneydoğu Avrupa’da, Balkan Yarımadasının kuzeybatısında devlettir. Kapladığı alan bakımından bir dik üçgen görünümünde olan ülkenin doğusunda yeni Yugoslavya (Sırbistan ve Karadağ), kuzey ve batısında Hırvatistan, güneybatıdan Adriya Denizi (20 km’lik bir kıyı şeridi) ile çevrilidir.

Yüzey Şekilleri;

Kuzeyde Sava Irmağı vadisi ve güneyde Neretva Irmağı vadisi dışında bölgenin büyük bir kesimi tepeler ve yalçın dağlarla kaplıdır (Dinar Alpleri ve kuzeydeki ormanlık dağ kütleleri). Çok sayıda ırmak tarafından sulanan (Sava, Una, Vrbas, Bosna, Drina, Neretva) verimli vadiler, ovalar ve dağ gölleri (Jablanica, Vişegrad, Bileca) ülkenin başlıca öteki yer şekillerini oluşturur. Hersek’ in en önemli akarsuyu olan Neretva Irmağı, Metkoviç’ten Adriya Denizi’ne dökülür (18 km’si ulaşıma elverişlidir). Öteki ırmaklarda küçük tekneler dışında ulaşım yapılamaz.

İklim;

Ülkenin büyük bölümünde Balkanlar’a özgü sert karasal iklim görülmesine karşın, batısında uzanan Adriya Denizi kıyılan ise Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. İç kesimlerde kışlar sert ve kar yağışlı, kıyılarda ise ılıman ve yağışlı bir iklim vardır.

Bitki Örtüsü ve hayvanlar;

Ülke topraklarının yarısı ormanlar, dörtte biri tarıma elverişli ekili alanlar, geriye kalan kesimler ise otlaklarla kaplıdır. Ülkenin orta ve doğu kesimlerinde çam, kayın ve meşe ağaçlarından oluşan ormanlık alanlar görülür. Balkan Yarımadası’na özgü doğal hayvan varlığı bu bölgede de yaşam alanı bulmuştur.

bosna hersek

Kaynak: pixabay.com

Ekonomi;

Tarım ve Hayvancılık: Mısır, buğday, yulaf, arpa ve Hersek’in Neretva Bölgesi’nde yetiştirilen tütün, başlıca tarım ürünleridir. Bosna’nın kuzeyindeki meyve bahçelerinde yetiştirilen erik, ülkenin başlıca dışsatım ürünlerinden biri olan erik rakısının yapımında kullanılır. Hersek’te ise üzüm bağları vardır, elde edilen ürün, şarap yapımında kullanılır. Küçükbaş hayvancılık ve ormancılık da geçim kaynakları arasındadır.

Advertisement

Doğal Kaynaklar: Yeraltı zenginlikleri de önemlidir. Başkent Saraybosna ile Mostar yakınlarında kömür, Lyubija ve Vareş’te demir, değişik yörelerde ise manganez, kurşun, gümüş, bakır ve cıva bulunmaktadır.

Tarihi

Arkeolojik bulgular, bölgenin tarih öncesi dönemlerde yerleşime sahne olduğunu göstermektedir. Tarih dönemlerinde bu bölgeye ilk kez İliryalıların yerleştiği yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır. İlirya İÖ 230’da Roma’nın bir eyaleti oldu ve bu bölgede yer alan Bosna da Roma egemenliğine girdi. Roma İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra (476) bölge Bizans egemenliğine girdi. 7. yüzyıldan sonra Avar, Slav ve Bizans çekişmelerinin geçtiği bölgenin doğu kesimi Bulgarların eline geçti (927). Sırp Çaslav (928-960) tarafından bir prenslik olarak kurulan öteki kesim de Bulgarların egemenliğini tanıdı. Coğrafya konumu yüzünden 7. ve 8. yüzyıllarda Macarlar, 1025’e kadar Bizanslılar, 15. yüzyılda Osmanlılar, Bosna’yı topraklarına katmaya çalıştılar. 14. yüzyılda büyük aileler (Kotromaniçler ve Şubicler) iktidar için çatıştılar. II. Stefan Kotromaniç (1322-1353) döneminde Macar Anjou Hanedanı’nın etkilerine ve Sırp Duşan İmparatorluğu’nun baskısına karşın Bosna, Adriya Denizi’ne kadar yayılarak özerkliğini korudu.

Yerine geçen yeğeni Stefan Turtko, kendini Sırbistan ve Bosna kralı ilan etti (1377). Sırplarla birlikte Kosova’da Osmanlılara karşı savaştı (1389). Osmanlıların Niğbolu zaferi (1396) üzerine Macar Kralı Zsigmond’a düşman olan Bosna-Hersek derebeylerinin çoğu Osmanlı Devleti ile anlaştı. 13. yüzyıldan başlayarak Bogomilciliğin iyice yayılması; 1239 ve 1245 Haçlı Seferleri, Macar Kralı Zsigmond’un üç kez işe karışması (1405-1407, 1410-1411), Fransisken ve Dominiken misyonerlerinin gönderilmesi ve son Bosna kralları Stefan Tomas (1443-1461) ile E. Stefan Tomaseviç’in (1461-1463) zulümleri gibi uygulamalara yol açtı. Stefan Vukçiç kendini Sava dükası ilan edip ülkesine Hercegovina adını verdiyse de (1448) karışıklıklar son bulmadı. 1463’te Bosna-Hersek, Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine girdi. Yönetim bakımından oldukça serbest bir dönem geçirdi. Kanuni Sultan Süleyman döneminde tümüyle Osmanlı yönetimine katılan Bosna-Hersek, 1526’da Macaristan Krallığı’nın da Osmanlı egemenliğine girmesiyle kuzey sınırlarında barış ve huzura kavuştu.

Katolik Roma dünyası ile Ortodoks Doğu dünyası arasında yer alan Bosna-Hersek, tarihi boyunca sürekli din savaşları ile karşılaştı. Osmanlı yönetimine girdikten sonra bölgede süregelen mezhep çatışmaları ortadan kalktı. Daha önceki mezhep çatışmalarını körükleyen Bogomil soyluları hem Müslümanlığı kabul ettiler, hem de toprak haklarıyla politik etkinliklerini korudular. Böylece Bosna-Hersek’te kökeni Slav olan, Sırpça-Hırvatça konuşan Müslüman bir grup ortaya çıktı. 1528-1585 arasında bir sancak beyliği olan Bosna-Hersek, 1585-1878 arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun bir eyaleti olarak yönetildi. Eyalet merkezi olarak önce Saraybosna, sonra Banyaluka, daha sonra da Travnik kabul edildi.

Bosna Hersek

Kaynak : pixabay.com

İkinci Viyana

İkinci Viyana yenilgisinden sonra Pasarofça (1718) Antlaşması ile Avusturyalılara bırakılan Bosna-Hersek, Belgrad Antlaşması ile 1739’da yeniden Osmanlı Devletinin eline geçti. 18. yüzyıl boyunca Osmanlı egemenliğinde kaldı. 19. yüzyıl boyunca Rumeli ve Balkanlardaki Osmanlı gerilemesi sırasında Avrupa devletlerinin de kışkırtma ve etkisiyle bağımsızlık savaşının başlaması üzerine, bölge bir huzursuzluk merkezi haline geldi. Tanzimat döneminde Bosna’ya yerli yöneticilerin yerine İstanbul’dan bazı memurların atanması üzerine yerli kaptanlarla Boşnak beyleri ayaklandılar. Travnik’te bastırılan ayaklanma, üç yıl sonra yeniden ve daha yaygın bir biçimde başladı. 1848’de Vali Tahir Paşa, köylülerin tarımsal üretimleriyle ilgili bazı yeni uygulamalar getirince, Karayine’de ayaklanmayı yeniden başlatan Bosnalılar, Bihaç Kalesi’ni kuşattılar. Tüm Bosna-Hersek’e yayılan ayaklanmayı Ömer Paşa 1851 kışında zorla bastırabildi. Bazı Boşnak beylerinin de idam edilmeleriyle bölgede devletin gücü yeniden sağlandı. Hıristiyanlar ıslahat yapılmadığını ileriye sürerek yakınırken, köylüler Müslüman toprak sahipleriyle çekişmeye girdiler. Duruma Osmanlı Ordusu el koyunca çoğu Avusturya’ya kaçtı. Bosna-Hersek halkı 1858’de Avusturya’nın işe karışmasını isteyince Osmanlı Hükümeti sorunu çözümlemek için Bosna-Hersek’e bir kurul gönderdi.

1859’da düzenlenen bir kararnameyle bazı sorunlar çözüldü. Ancak kötü uygulama sonucu 1875 baharında Hersek Hıristiyanları yeniden ayaklandılar. İşe kısa bir süre sonra Ortodoks Bosnalılar da karıştı ve bu kargaşa çok uzun sürdü. Sonunda Sırbistan ve Karadağ, Osmanlı İmparatroluğu’na savaş açtılar. Bölgede büyük çıkarı olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, bölgeyi işgal edince ayaklanmalar sona erdi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu da bölgenin yönetiminde güçlüklerle karşılaştı. Roma Katolik Kilisesi’ne bağlı Hırvatlar yeni işgalcileri desteklerken Ortodoks Sırplar ve Müslüman Boşnaklar yeni yönetime şiddetle karşı çıktılar. Ortodokslar Sırbistan’a, Müslümanlar ise Osmanlı Devleti’ne bağlanmayı istediler. 1881’de Hersek’te bu hoşnutsuzluklar yüzünden başlayan ayaklanma, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından bastırıldıysa da Bosna-Hersek sorunu politik alanda sürüyordu.

Advertisement
1908’de İkinci Meşrutiyet

1908’de İkinci Meşrutiyet’ in ilanı üzerine Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 5 Ekim 1908’de Bosna-Hersek’i topraklarına kattı. Avrupa devletlerinin yanında Osmanlı İmparatorluğu da buna boyun eğdi. 1909’da yapılan bir antlaşmayla 2.5 milyon altın karşılığında Osmanlı Devleti, Bosna-Hersek’teki toprak ve egemenlik haklarından vazgeçti. Avusturyalılar, Bosna-Hersek’te bir meclis kurdular. Diyet Meclisi adını alan bu kuruluş, 1910’da çalışmaya başladı. Avusturya’ ya katılma olayından sonra bu kez bölgede ulusçuluk akımları gelişmeye başladı. Miada Bosna (Genç Bosna) ve Sırbistan’ın Kara Eli gibi gizli dernekler, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yönetimine karşı mücadeleyi başlattı. Avusturya veliahtı Arşidük Franz Ferdinand’ı Sarabosna’da öldüren (28 Haziran 1914) Gavrilo Princip, Miada Bosna örgütü üyesi olarak Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasında büyük rol oynadı. Savaştan sonra 1918’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarih sahnesinden silinince Bosna-Hersek sorunu da sona ermiş oldu.

Kasım 1918

Kasım 1918’e Bosna, yeni kurulan Yugoslavya Krallığı ile birleştiğini açıkladı ve özerkliğini yitirdi. 1921 tarihli Yugoslavya Anayasası’na göre ülke, 33 yönetim bölgesine ayrılmıştı. Müslümanlar, Ortodoks Sırplar ve Katolik Hırvatlar kendi çıkarlarını gerçekleştirmeye yarayacak merkezileştirmeyi desteklerken, bazı Hırvatlar bağımsızlık istemişlerdi. 1939’da Sırplarla Hırvatlar uzlaşırken Bosna-Hersek’in statüsü değişmedi. 1941-1945 arasında Hırvatistan Krallığı’na bağlanan Bosna-Hersek’in dağlık bölgeleri İkinci Dünya Savaşı sırasında partizanlara sığınak yeri oldu. Savaştan sonra Bosna-Hersek politik bir birim olarak birleşti ve 1945’te kurulan Yugoslavya Federatif Halk Cumhuriyeti’ nin altı kurucu cumhuriyeti’nden biri oldu.

45 yıla yakın Yugoslavya’nın federal çatısı altında barış ve huzur dolu bir dönem geçiren Bosna Hersek, Yugoslavya birliğinin temel direği olan Mareşal Tito’nun 1980’de ölümünden sonra, öteki federal cumhuriyetler gibi birliğe gevşek bir yapıyla bağlı duruma geldi. Nitekim SSCB’nin dağılma sürecine girmesiyle birlikte Yugoslavya’da da aynı süreç başladı. 1992 yılı başlarında Hırvatistan, Slovenya ve Makedonya’yı izleyen Bosna-Hersek de bağımsızlığın ilan etti. Bu tutum, Yugoslavya federal ordusu ile Bosnalı Sırp milislerin şiddetli saldırısıyla karşılaştı. 4 yıla yakın bir süre içinde silah ve donanım açısından daha üstün durumda olan Sırplar, Müslüman Boşnakların yoğun olduğu kentlerde inanılmaz katliamlar gerçekleştirdiler.

Yüzbinlerce insan öldürüldü, binlerce kadınına tecavüz edildi, kentler yakılıp yıkıldı,fırsatını bulan yüzbinlerce Boşnak ülke dışına kaçtı, birçoğu da Türkiye’ye geldi. Uluslararası kuruluşlarca yapılan barış girişimlerinin çoğu sonuçsuz kaldı. BM bir askeri güçle duruma el koymaya kalkıştıysa da sonuca gidemedi. 20. yüzyılın bu son kanlı soykırımında devreye ABD girince savaşın akışı değişmeye başladı. Boşnak, Sırp ve Hırvat temsilcilerinden oluşan bir barış kurulunu Eylül 1996’da ABD’nin Daytona Kenti’nde bir araya getiren Başkan Bill Clinton, uzun görüşmeler sonunda savaşın sona ermesini, Boşnak, Sırp ve Hırvat bölgelerinden oluşan yeni Bosna-Hersek Cumhuriyeti’ nin kurulmasını sağladı. Değişimli olarak göreve seçimle gelecek olan devlet başkanlığına öncelikle, daha önce de Bosna-Hersek devlet başkam olan Aliya İzzetbegoviç seçildi.


Leave A Reply