Bursa’da Gezilecek Yerler (Milli Parklar Arkeolojik Yerler Doğal Güzellikler)

0
Advertisement

Bursa ilinde bulunan gezilecek yerler nelerdir? Bursa ilinin milli parkları, arkeolojik ören yerleri ve doğal güzellikleri hakkında bilgi.

Bursa’da Gezilecek Yerler

Uludağ milli Parkı

Uludağ milli Parkı

Bursa şehir merkezinin güneyinde yer alan Uludağ ve çevresindeki 11 bin 338 hektarlık alan 1961 yılında milli park ilan edildi, daha sonra park alanı 12 bin 762 hektara çıkarıldı. Kayak merkezi olarak ünlenen Uludağ ormanlar, buzul gölleri, zengin bitki ve hayvan varlığı gibi az bilinen hazinelere de sahip. Uludağ Milli Parkı uygun yürüyüş rotaları ve kamp alanlarıyla doğa gezginleri için cazip seçenekler sunuyor. Yaz aylarında zirve çıkışı yürüyerek yapılabiliyor, bu alandaki buzul gölleri de benzersiz manzaralar sunuyor. Uludağ Milli Parkının Karabelen Giriş Kapısına Bursa’dan 22 kilometrelik bir yol ile ulaşılabiliyor. Giriş kapısı ile oteller bölgesi arası 11 kilometre. Bursa’dan milli parkın Sarıalan kamp ve günübirlik kullanım alanına 20 dakikalık teleferik yolculuğu ile de çıkılabilir. Bursa Kadıyayla, Kadıyayla Sarıalan arasında teleferik hattı mevcut.

Yüksekliği 2 bin 543 metre olan dağın kuzey yönünde Sarıalan, Sobra ve Kadıyayla gibi yüksek platolar yer alıyor. Zengin bitki çeşitliliğine sahip olan milli park toplam 137 endemik türü barındırıyor. Bunlardan 30’u Uludağ’a, 107’si de Türkiye’ye endemik. Alchemilla bursensis gibi 7 bitki türünün dünya dağılımı ise Uludağ ile sınırlıdır. Alan küresel ölçekte nesli tehlike altında olan 3, Avrupa ölçeğinde ise 54 bitki türüne yaşam alanı oluşturuyor.

Uludağ Milli Parkı kuş türleri açısından da oldukça zengin. Sakallı akbaba (Gypaetus barbatus), bıyıklı doğan (Falco biarmicus), kaya kartalı (Aquila chrysaetos) ve nesli küresel ölçekte tehlike altında olan küçük akbaba (Neophron percnopterus) bu türlerden bazıları.

Apollo kelebeği (Pamassius apollo) de Uludağ’a özgü endemik bir tür. Çobankaya bölgesine iki kilometre mesafedeki Bakacak Seyir Terası, Bursa’nın ve Gemlik Körfezinin, Ulubat Gölünün panoramik açıdan en iyi seyredilebileceği yer.

Advertisement

Kocaçay Deltası

Kocaçay Deltası

Kocaçay Deltası’ndaki Dalyan, Poyraz ve Arapçiftliği gölleri kuşlar için zengin barınma ve beslenme imkânları sağlıyor. Delta ayrıca göl, bataklık, sazlık, çayırlık, orman gibi farklı ortamları bir araya getiriyor; alandaki sukuşu sayısı 45 bine kadar yükselebiliyor. Deltanın subasar ormanları ise nadir peyzaj güzellikleri sergiliyor, suların yükseldiği dönemde balıkçılar kayıklarıyla ormanların derinliklerine açılıyor.

Açık su alanlarını nilüferlerin süslediği bu bereketli sulak alanın bataklık bölümlerinde de çok nadir bitki türleri bulunuyor. Denize yakın kısımda ise geniş kumullar uzanıyor. Bursa Karacabey’e bağlı Yeniköy, Kocaçay’ın ağzına oldukça yakın ve konaklama imkanı sağlıyor. Yeniköy’e Karacabey ilçesinden minibüslerle ulaşılıyor.

Uluabat Gölü

Ulubat Gölü

Uluabat Gölü, dünyada sadece 38 üyesi bulunan “Yaşayan Göller Projesi’ne dahil. Göl hem önemli kuş barınağı, hem de arkeolojik bir hazine. Uluabat irili ufaklı birçok adacıkla sukuşlarının kışlama alanı. Göl ziyareti için giriş, kıyıdaki Akçalar beldesi; buradan Fadıllı, Onaç ve Dorak köyleri de gezilebilir. Uluabat Gölünün kuzeydoğusundaki Gölyazı da şirin bir belde. “Leylek köyü” olarak da bilinen Eskikaraağaç’ta Uluabat Bilgi-Belge ve Ziyaretçi Merkezi, kuş gözlem noktaları var. Eskikaraağaç’ta mayıs ayında “Leylek Festivali” yapılıyor. Uluabat köyünün yakınında da nilüfer çiçeği tarlaları, çeşitli kuş türlerine ait koloniler görülebilir.

Göl kıyılarında ve yakınlarında konaklama için otel mevcut değil. Gölyazı ve Eskikaraağaç’ta küçük pansiyon tarzı işletmeler ise çok amatör olarak çalışıyor. Bursa’da konaklayıp, günübirlik göl ziyaretleri yapılabilir.

Advertisement

Nikaia Antik Kenti

Nikaia Antik Kenti

Büyük İskender’in ölümünden sonra komutanları arasında el değiştiren ve son olarak Lysimakhos kontrolünde kalan kent, adını da bu komutanın eşi Nikaia’dan aldı. İÖ 293’te bağlandığı Bithynia Krallığının bir süre başkentliğini yapan kent daha sonra bir Roma yerleşimine dönüştü. İznik Bithynialı Havari Petrus’un çabaları ile Hıristiyanlaştı ve İS 325 yılında Birinci Konsülün toplandığı yer oldu. Selçukluya ve Bizans’a da başkentlik yapan kent 1331 yılında Osmanlı’nın hâkimiyetine girdi. Her dönem sosyal, kültürel ve dinsel merkez özelliğini koruyan İznik surları, tiyatrosu ve anıtsal mezarları ile tarihi kent dokusunu korumaya devam etti. Kent 14. yüzyıldan itibaren bir sanat merkezine dönüşerek çinileriyle ünlendi.


Leave A Reply