Advertisement
İçinde burun kelimesi geçen deyimler nelerdir? Bu deyimlerin anlamları ve açıklamaları. Burun ile ilgili deyimlerin açıklamaları ve anlamları.

Arka resim kaynak: pixabay.com
Burun İle İlgili Deyimler ve Anlamları
- ***ağız burun birbirine karışmak
1) dayak sonucunda yüz yara bere içinde kalmak; 2) yüzde aşırı öfke, üzüntü, yorgunluk vb. durumların izleri görünmek. - ***Azrail’le burun buruna gelmek
ölümle karşı karşıya gelmek. - ***(bir işe) burnunu sokmak
gerekmeden her işe karışmak: “Bir kere burnumu sokmuştum işin içine, sonuna kadar gitmekten başka çare yoktu.” -E. Bener. - ***(birini) burnundan yakalamak
birini yönetimi altına almak, kaçamak bulamayacağı duruma getirmek: “Muhasebe ile defter tutma işlerini de üzerine aldığından milleti burnundan yakalamıştı.” -T. Dursun K. - ***(birinin) burnuna girmek
birine çok sokulmak. - ***(birinin) burnundan ayrılmamak
yanından gitmemek, uzaklaşmamak: “Demesin ki gece gündüz kızın burnundan ayrılmıyor.” –M. Ş. Esendal. - ***burnu (bile) kanamamak
1) zarar görmemek, yarasız beresiz olmak; 2) tehlikeli bir durumdan yara bere almadan kurtulmak: “burunları bile kanamadan ganimete kavuşacaklardı.” -F. F. Tülbentçi. - ***burnu büyümek
kibirlenmek, büyüklenmek: “Yalnız onun mu burnu büyüdü? burnu büyüyen büyüyene!” -N. Hikmet. - ***burnu çenesine değmek
çok yaşlanmak: “Bu kez gelen, burnu çenesine değmiş bir acuzeydi.” -İ. O. Anar. - ***burnu Kafdağı’na çıkmak (varmak)
kibirlenmek, şımarmak, burnu büyümek: “Nikâh ettirir ettirmez kadının burnu Kafdağı’na çıkmış.” -S. M. Alus. - ***burnu Kafdağı’nda (olmak)
çok kibirli (olmak): “Çeltikçiler, o burunları Kafdağı’nda çeltikçiler çarşıya düşmüşler, önlerine gelene dert yanıyorlar.” -Y. Kemal. - ***burnu kırılmak
büyüklenemez duruma gelmek. - ***burnu sızlamak
duygulanmak: “Orada zaman zaman sebepsiz yere burnu sızlardı insanın.” -M. Mungan. - ***burnu sürtülmek
sıkıntı çektikten sonra daha önce beğenmediği bir durumu kabul etmek, gururundan vazgeçmek.
***burnu yere düşse almaz
kendini beğenmiş, kibirli.
- ***burnuna karıncalar dolmak
ölmek: “Bundan sonra müteahhit eline çay verenin burnuna karıncalar dolsun!” -A. Dino. - ***burnuna koymak
aldırış etmek, göz önünde tutmak, değer vermek, kale almak: “Oğlan mahalle arkadaşlarıyla samimi idi. Kızsa ne anasını ne babasını ne de kardeşlerini burnuna kor, bu mahalle ve bu mahalleliden nefret ederdi.” -O. Kemal. - ***burnunda tütmek
çok özlemek: “Benim Nazlılarım, Gülizarlarım hatta Ethemlerim burnumda tütmeye başladı.” -O. C. Kaygılı. - ***burnundan düşen bin parça olmak
çok asık suratlı olmak. - ***burnundan (fitil fitil) gelmek
elde ettiği güzel şey, sonradan gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak: “Sabahki o tatlı eğlentiler şimdi fitil fitil burnumdan gelmeye başladığı için bugün buralara geldiğime bin kere pişman oluyordum.” -O. C. Kaygılı. - ***burnundan gelmek
iyi niyetle girişilen bir işten beklenen sonuç alınamadığından dolayı sıkıntı içinde olmak. - ***burnundan getirmek
yaptığına pişman etmek: “Hele onu bir elime geçireyim, görürsün, burnundan getireceğim.” -H. Topuz. - ***burnundan kıl aldırmamak
kendisine söz söyletmemek, çok huysuz olmak. - ***burnundan solumak
çok öfkelenmiş olmak: “İnliyor, göz süzüyor, burnundan soluyarak konuşuyordu.” -M. Ş. Esendal. - ***burnunu çekmek
1) sümüğünü çekmek: “Madam, küçük bir çocuk gibi burnunu çekerek eliyle içerideki odayı gösteriyor.” -A. Ümit. 2) mec. umduğunu bulamamak, amacına ulaşamamak.
***burnunu kırmak
birini güç durumda bırakarak büyüklenmesini veya direnişini yok etmek.
- ***burnunu sıksan canı çıkacak
çok zayıf ve güçsüz kimseler için kullanılan bir söz: “Nerdee iş nerede. Bizimkinin ağzını bıçak açmıyor. burnunu tutsan canı çıkacak.” -O. Kemal. - ***burnunu sürtmek
sıkıntı çektikten sonra daha önce beğenmediği bir durumu kabul etmek, gururundan vazgeçmek: “Hadisat şimdi burnunu da sürtmüş olduğundan ilk karısına karşı iyi davranıyordu.” -Y. K. Karaosmanoğlu. - ***burnunun dibine sokulmak
çok yaklaşmak, iyice yaklaşmak. - ***burnunun dikine (doğrusuna) gitmek
öğüt dinlemeyerek kendi bildiği gibi davranmak: “Soruların yanıtlarını buldum mu ne gezer ama nedense aptal kafam burnunun dikine gitmeyi sürdürdü.” -A. Ümit. - ***burnunun direği kırılmak (düşmek)
çok pis bir koku duyarak tedirgin olmak. - ***burnunun direği sızlamak
maddi veya manevi çok acı duymak, çok üzülmek: “burnunun direği sızlaya sızlaya evini özlemektedir.” -R. N. Güntekin. - ***burnunun direğini kırmak
çok pis bir koku yayarak tedirgin etmek: “Tezek kokusu burnumun direğini kırmış, ciğerime işlemişti.” -B. R. Eyuboğlu. - ***burnunun ucundan ötesini (ilerisini) görmemek
dar düşünceli olmak. - ***burnunun ucunu görmemek
1) çok sarhoş olmak; 2) dalgın, dikkatsiz olmak.
***burnunun yeli harman savurmak
1) büyüklenmek, kibirlenmek; 2) çok öfkelenmek.
- ***burnunun yeli kırılmak
öfkesi yok olmak: “Vazgeçin, dedi Nuh, kızlara yazık… Niye yazık olsun? burnunun yeli kırılır, cart curt edemez millete!” -O. Kemal. - ***burun buruna gelmek
1) beklenmedik bir anda karşılaşmak, birbirlerine çok yaklaşmak: “Nabi Efendi, merdivenleri yorgun yorgun çıkarken sofada karısıyla burun buruna geldi.” -M. Yesari. 2) karşısında hissetmek: “O kadar gururlu bir tavrı vardı ki onu ilk kez gören birisi, bu kişinin az önce ölümle burun buruna geldiğini düşünemezdi.” -N. Hikmet. - ***burun bükmek
beğenmemek, önem vermemek: “… şöyle demiştim, böyle yapmıştım, diyene burun büker.” -Y. K. Beyatlı. - ***burun kıvırmak
önem vermemek, küçümsemek, beğenmemek: “Açıkçası durmadan yakınan o kadınlara burun kıvırdım.” -A. Ağaoğlu. - ***burun şişirmek
kibirlenmek. - ***burun yapmak
üstünlük taslamak. - ***ölümle burun buruna gelmek
ölümle sonuçlanabilecek çok büyük bir tehlike ile karşılaşmak.
12 yorum
ödevimi yaptım 🙂
yeni doğmuş bebek gibi seviniyorsun
güzel…
bence güzel bir site beğendim yazımı sabah okuyanlara günaydın akşam okuyanlara hayırlı akşamlar dilerim
ben öğle okudum bana ne olacak şimdi -_-
güzel bir site hayırlı akşamlar
benim aradığım deyim burada yok
guzel site
Guzel ama burnumun dibi yok
güzel
cok tşk
YAŞASIN ÖDEVİM BİTİİİİİİİİİİİİİİ??✨✔??????☺