Büyük Hun İmparatorluğu Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Büyük atalarımızdan sayılan Hunlar ve kurmuş oldukları Büyük Hun İmparatorluğu ile ilgili bilgiler. Ünlü Hun imparatorları, devletin kuruluşu, Hunların yaşayışı, ekonomik hayatı ile ilgili bilgiler.

Büyük Hun İmparatorluğu Harita

Hunlar eski Türk kavimlerinden biridir. Türkler’i ilk kez bir imparatorluk halinde birleştiren Hun’lar olmuştur.

Başlıca 4 Hun devleti vardır:
1) Orta Asya Hunları;
2) Volga Hunları;
3) Avrupa Hunları;
4) Hindistan Hunları.

HUN-TÜRK İMPARATORLUĞU

ilk Türk imparatorluğudur. Bu imparatorluğu Orta Asya’dan Moğolistan’a, Çin’e göç eden Türkler kurmuşlardır. İmparatorluk Çin’in kuzey sınırlarına, Sarı Irmak boylarına kadar uzanıyordu. Sonraları daha da genişledi; Japon Denizi nden Hazar Denizi’ne, Çin Setti’nden Sibirya düzlüklerine kadar uzandı.

Advertisement

Hun-Türk İmparatorluğu, M.Ö. 220’den M.S. 216’ya kadar, 436 yıl sürdü. Bu 436 yıl içinde, aynı hanedandan 38 Türk imparatoru gelip geçti. Bu imparatorlara yabgu denirdi.

TEOMAN HAN

İlk Hun-Türk hükümdarı Teoman’ dır. Teoman’ın ne zaman doğduğu bilinmiyor. Ancak, M.Ö. 209 tarihinde öldüğünü Çin kaynaklarından öğreniyoruz. Teoman büyük Türk Hakanlığı’nm kurucusudur. «Tuman Yabgu» adıyla da anılır.

Teoman M.Ö. 220 yılında hakan oldu. O hakan oluncaya kacjar, Türkler birbirinden ayrı krallıklar, prenslikler halinde yaşıyorlardı. Çin’de büyük kargaşalıklar patlak verince, Türkler birleştiler, Çin’e akınlar yapmaya başladılar.

Teoman 11 yıl tahtta kaldı. Son yıllarında, büyük oğlu Mete ile arası açıldı; eşinin etkisiyle, Mete’nin yerine küçük oğlunu tahta geçirmek istedi. Bunun üzerine, Mete, 10.000 kişilik bir ordu toplayarak, Hunlar’ın başına geçti. Babasının üzerine yürüyüp onu alt etti. Savaş sonunda Teoman Yabgu da, eşi, oğlu da öldürüldü.

METE HAN

Advertisement

Hun-Türk İmparatorluğu’nun ikinci hakanıdır. M.Ö. 209’dan M.Ö. 174’e kadar 35 yıl tahtta kaldı. Bu süre içinde, Büyük Hun İmparatorluğu’nu dünyanın en geniş devleti haline getirdi. Mete’nin zamanında, imparatorluk Büyük Okyanus’tan Hazar Denizi’ne, Tibet’ten, Kişmir’den Kuzey Sibirya’ya kadar uzanıyor, 18 milyon km.2’ye yakın büyük bir alanı kaplıyordu. Devletin beşiği Baykal Gölü ile çevresiydi.

Mete, bütün Türk kavimlerini bir araya getirdi; Türkler’in yşkın akrabası olan Moğollar’ı, Tunguzlar’ı çevresinde topladı. Sonra, Hindistan’a, Hazar Denizi’ne kadar, Asya’yı egemenliği altına aldı. Karşısındaki en güçlü düşman Çin’di. Ne var ki, ünlü Çin Setti bile Mete’yi durduramadı. Büyük hakan birçok kereler, bu setti aşıp, Çin’in içerilerine kadar girmeyi başardı.

Bu akınların en ünlüsü, Mete’nin Peteng Kalesi’ne yaptığı akındır. Mete, 320.000 kişilik ordusuyla, bu kaleyi kuşatarak, Çin İmparatoru Kaoti’yi sıkıştırmıştır. Kaoti, tehlikenin büyüklüğünü anlayınca, barış istemekten başka çare bulamadı; her yıl Mete’ye vergi vermeyi, kuzey eyaletlerini Türkler’e bırakmayı kabul etmek zorunda kaldı. Bu ünlü kuşatma Çin halk türkülerine bile konu olmuştur.

Mete, eski Türk tarihinin en ünlü kişilerinden biridir. Savaşları, kahramanlıkları ağızdan ağıza dolaşmış, âdeta destanlaşmıştır. Oğuz Destanı adıyla bilinen büyük Türk destanının Mete için yazıldığı sanılıyor. Mete ile Oğuz Han aynı kişi olarak kabul edilir.

Mete’nin ölümünden sonra, yerine oğlu Laoşang hakan oldu.

HUN – TÜRK İMPARATORLUĞU’NUN YIKILMASI

Mete’den sonraki Hun hakanları zamanında da Çinliler’le savaşlar sürüp gitti. Hunlar her savaşta Çinliler’i yenmeyi başardılar. En sonunda, Çinliler, Hunlar’ı silâh gücüyle yenemeyeceklerini anlayarak, işi hileye döktüler. İlk iş olarak da, Hun-Türk İmparatorluğu’na bağlı Türk hanlıklarıyla Türk boylarını birbirine düşürdüler. Bunun sonucu olarak, Hun İmparatorluğu ikiye ayrıldı. Kuzey Hunları ile Güney Hunları birbirine düşman iki devlet haline geldi (M.S. 48). Çinliler, bundan sonra da Güney Hunları ile birleşerek, Kuzey Hunları’nın üzerine saldırdılar. Uzun süren kardeş kavgalarından sonra, Kuzey Hun Devleti yıkıldı (M.S. 150). Bunun üzerine, Kuzey Hunları’nın bir kısmı Orta Asya’nın batı kesimine çekildiler. Bir kısmı da, Güney Hunları ile birleştiler.

Çinliler, bir süre sonra, Güney Hun-ları’nı da parçaladılar, kendilerine bağladılar (M.S. 265). Bir süre sonra, Topa Türkleri adıyla anılan bir Türk boyu Kuzey Çin’i ellerine geçirdi; sonra da, burada yeni bir Türk devleti kurdu. Topalar, sonradan, Güney Çin’i de egemenlikleri altına almayı başardılar. Çin’le Batı arasındaki ticaret yollarını açtılar. Hindistan’da doğan Buda dinini kabul ederek, bu dinin Doğu’da yayılmasını sağladılar. Ancak, M.S. VI. yüzyılın ortalarında, Çinliler, Topa Devleti’ni yıkarak egemenliklerini elde etmeyi başardılar.

HUNLAR’IN YAŞAYIŞI

Hun Devleti’ni kuran Teoman’sa da, geliştiren, büyük bir imparatorluk haline getiren Mete’dir. Mete zamanında, Hun İmparatorluğu, yönetim bakımından üç bölgeye ayrılmıştı:
1) Merkez (Orta Bölge);
2) Doğu (Sol Bölge);
3) Batı (Sağ Bölge).

Hükümdar merkezde oturur, devlet işlerini yönetirdi. Hunlar hükümdarlarına tanrı-kut derlerdi. Tanrı-kut’un görevi Orta’nın işlerine bakmaktı. Sol’u ise, büyük oğlu yönetirdi. Hükümdarın büyük oğluna Sol’un Bilge Hanı denirdi. Sağ’ı ise, gene hükümdar soyundan bir prens yönetirdi. Buna da, Sağ’ın Bilge Hanı adı verilirdi. Bu üçlü devlet yönetimi, Türk-Hun İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bile, birçok Türk devletlerinde uygulanmıştır.

Advertisement

Hunlar iki sınıfa ayrılmışlardı:
1) Kentliler;
2) Göçebeler.

Kentliler şehirlerde otururlardı. Göçebeler ise, çadırlarda yaşar, hayvancılıkla geçinirlerdi. Hayvanlarını besleyebilmek için, kışın kışlaklara, yazın yaylalara çıkarlardı.

Hunlar çok cesur, gözüpek insanlardı. Çocuk denecek yaşta askerliğe hazırlanırlar, ok atmasını, ata binmesini öğrenirlerdi.

Hunlar, gök, yer, yeraltı tanrılarına taparlardı. Gök tanrılarının en büyüğü güneşti. Ay da büyük tanrılardan biriydi. Ayrıca, büyük ırmakları, gölleri, dağları da tanrı sayarlardı. Yeraltında ise, kötü ruhların yaşadığına, bunların insanları yeraltına çektiğine inanırlardı.

Hunlar’ın din adamlarına kam (şaman) denirdi. Şamanların, insanları kötü ruhların etkisinden kurtarabileceğine inanılırdı. Şamanlar din törenleri düzenler, hastaları iyileştirmek için dua ederlerdi. Bundan ötürü, en eski Türk dinine şamanlık adı verilir.

Şamanlar hastalıkları iyi etmekle de uğraşırlardı. Vücutla ilgili hastalıklarla uğraşanlarına sayru, ruh hastalıklarını iyi edenlere çurlu denirdi.

Şamanlar, toplum hayatında aldıkları görevlere göre de ikiye ayrılırlardı: Mutlu, sevinçli olaylarla ilgili, neşeli törenleri yöneten şamanlara akşaman, yaslı, üzüntülü olaylarla ilgili törenleri yönetenlere de karaşaman denirdi. Karaşamanlar cenaze işlerine bakarlardı. Akşamanlar ise, evlenme, düğün, şölen, av, kazanılan savaşların kutlanması gibi işlerle uğraşırlardı.

Hunlar’ın inanışına göre, ölen bir kimsenin kötü ruhlardan temizlenebilmesi için, uzun zaman gömülmeden bekletilmesi gerekirdi. Bu süre tamamlandıktan sonra da, cenaze büyük bir törenle gömülürdü. Bu törene yuğ denirdi. ölenin değerli eşyaları da kendisiyle birlikte gömülürdü. Ayrıca, ölünün yanına balbal adını verdikleri taşlar da dikerlerdi. Cenaze töreninden sonra, ölünün yakınları dostlarına büyük bir şölen verirlerdi.

HUNLAR’DA EKONOMİK HAYAT

Hunlar geçimlerini sanatla, tarımla, ticaretle sağlarlardı. En çok Çinliler’le ticaret yaparlardı. Çin mallarını Batı ülkelerine, Batı ülkelerinin mallarını da Çin’e getirip götürürlerdi. Çinliler’ den ayrıca vergi olarak pirinçle ipek alırlardı. Hunlar çok güzel silâhlar yaparlardı. Dericilikte de ileriydiler. Yaptıkları silâhları, deri eşyayı Çin’e, başka ülkelere satarlardı. Sanatta, hele demircilikte çok ilerlemişlerdi.

HUNLAR AVRUPA’DA

Advertisement

Birçok Hun boyları, başka Türk kavimlerinin baskısı altında, yurtlarını bırakıp batıya doğru göç etmek zorunda kaldılar; Avrupa’ya girdiler. M.S. 374 yılında, Balamir adında bir Türk hakanı, Volga ile Ural ırmakları arasındaki alanda, Volga Hun Devleti’ni kurdu. Ancak, bu devletin ömrü pek kısa sürdü.

Avrupa’ya göç eden Hun Türkleri’nin kurduğu Avrupa Hun Devleti çok önemli, büyük bir imparatorluk oldu. 425’ten 454’e kadar, 29 yıl sürdü. Başkentinin bugünkü Macaristan’daki Szegedin şehrinin yerinde olduğu sanılıyor.

Avrupa Hun Devleti’ni, Muncuk, Oktar, Ruga (Rua), Aybars adında dört kardeş kurmuştu. Bunlardan önce Oktar, sonra da Ruga imparator oldular. Ruga, 434’te ölünce, yerine yeğeni Bleda geçti. Bleda 11 yıl tahtta kaldı. 445’te, 50 yaşlarındayken öldürüldü; yerine kardeşi Attila geçti.

ATTİLA

Attila Hun Türkleri’nin en ünlü hükümdarlarındandır. Dünya tarihinin de en büyük ordu komutanlarından, devlet yöneticilerinden biridir. Doğum, ölüm tarihleri kesinlikle bilinmiyorsa da, aşağı-yukarı 400 – 453 yılları arasında yaşadığı sanılıyor.

Attila, amcası Ruga’nın ölümünden sonra, 434’te, ağabeysi Bleda ile birlikte, Hun tahtına oturdu. Bir süre, devleti iki kardeş birlikte yönettiler. O sıralarda, Hun İmparatorluğu Karadeniz’den Ren’e kadar uzanıyor, hemen hemen bugünkü Güney Rusya’yı, Romanya’yı, Yugoslavya’ nın kuzey bölümünü, Macaristan’ı, Avusturya’yı, Çekoslovakya’yı, Güney ve Orta Almanya’yı kaplıyordu. Attila’nm yönetimi altındaki kesim, imparatorluğun Bizans sınırlarına dayanan bölümüydü. Bleda ise, imparatorluğun batı kesimini yönetiyordu.

Attila, 441 yılına kadar, devletin iç işleriyle uğraştı. Hunlar’a bağlı çeşitli kavimler arasında bir merkezden yönetim düzenini kurdu. Sonra, ordularıyla, Bizans üzerine yürüdü. Bizans sınırlarını aşarak, 441 yılında Niş, Filibe şehirlerini ele geçirdi. Ertesi yıl da, Gelibolu Yarımadası’nda Bizans ordularını büyük bir bozguna uğrattı. Bizans’ı ağır bir antlaşma imzalamak zorunda bıraktı.

445 yılında, Hun tahtının tek sahibi olunca, büyük bir orduyla Trakya’ya yürüdü. Balkan Yarımadası’nı, Bizans (istanbul) şehrini aldı. 449’da Batı Roma imparatorluğu’na yöneldi. 451 yılının ocak ayında, Galya üzerine yürüyüşe geçti. Tuna boyundaki Roma şehrini aldı.

Attila, ertesi yıl (452), İtalya’yı ele geçirmek için hazırlıklara girişti. Milano’yu, Pavia’yı, daha birçok İtalyan şehirlerini aldıktan sonra, Roma yoluna girdi. Roma büyük bir korkuya kapıldı. Papa Leo, iki eski konsülle birlikte Attila’yı yolda karşılayıp barış istedi. Attila Roma’yı yıllık vergiye bağladı; bunu vermezlerse, Roma üzerine yürüyeceğini söyleyerek, Roma’ya gözdağı verdi. Ancak, dediklerini yerine getiremedi. Çünkü, ertesi yıl, burun kanamasından birdenbire öldü.

Attila’nın ölümü üzerine, çok büyük bir yuğ töreni yapıldı. Kral sarayının hemen önünde, büyük bir ipek çadır kuruldu. Cenazesi bu çadırın içindeki süslü sedire konuldu. En seçkin Hun yiğitleri tören sırasında çeşitli savaş gösterileri yaptılar, Hun şairleri, güzel bir sagu düzdüler. Hun savaşçıları, çadırın çevresinde halka olup, ozanlarla birlikte saguyu söylediler. Törenden sonra, Attila gömüldü.

Attila’nm mezarının nerede olduğu bilinmiyor. Ondan yüz yıl kadar sonra yaşamış bir tarihçiye göre, Attila’yı törenden sonra altın, gümüş, demirden yapılmış bir tabuta koymuşlar; bir ırmağın suyunu geçici olarak başka bir yatağa akıttıktan sonra da, tabutu ırmağın yatağına gömmüşler. Sonra, ırmağı gene eski yatağına akıtarak, mezarın yerinin belli olmamasını sağlamışlar. Ayrıca, bunun sonsuzluğa kadar bir sır olarak kalması için, mezarı kazmış olan uşakları da okla vurup öldürmüşler.

Advertisement

Attila’mn mezarı Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde aranmışsa da bulunamamıştır. Hun Imparatorluğu’nun başkenti Macaristan’da olduğuna göre, Attila’nın gömüldüğü yer de orada olsa gerektir.

AVRUPA HUNLARI’NIN YIKILIŞI

Attila’nın beklenmedik ölümünden sonra, yerine büyük oğlu îlek geçti, îlek imparatorluğu ancak bir yıl koruyabildi. O öldürülünce, Attila’nın öbür oğulları arasında taht kavgası çıktı. Bunlardan Dengizik 468 yılında öldürüldü. Çok geçmeden, Attila’mn iki oğlu daha yok oldu. Bunun üzerine, bu büyük devlet, sanki hiç var olmamış gibi, haritadan siliniverdi. İmparatorluğu kuran Hun Türkleri de, başka kavimlerin içinde eriyip gitti.

Avrupa Hunları tahtadan yapılmış evlerde otururlardı. Büyük imparator Attila’mn göz kamaştırıcı sarayı bile tahtadandı. Saray pek süslü sütunlarla bezenmişti. Hun ülkesinde taş az, buna karşılık kereste pek boldu. Yapıların tahtadan yapılması da bundandı. Attila’nın sarayının hemen yanında bir de hamam vardı. Bu hamam başka ülkelerden getirtilen taşlarla yapılmıştı.

Hun kadınları, örgü, işleme, nakış gibi işlerde pek ustaydılar. Bir araya toplanarak, çeşitli elişleri yaparlardı.

Hunlar edebiyatta da ileriydi. Hun hakanları, hele Attila bir savaştan dönünce, genç kızlar, ozanların yazıp bestelediği türküleri söyleyerek, kahramanları karşılarlardı. Hun edebiyatında kahramanlık şiirlerine büyük yer verilirdi. Tiyatro da hayli gelişmiş durumdaydı. Hun gençleri tiyatroya pek meraklıydılar.

Hunlar’ın ordu örgütü çok düzenliydi. Hun atlıları, at üstünde giderken, artlarından gelen düşmana arkalarını dönmeden ok atmakla ün salmışlardı. Hepsi çok iyi biniciydi. Savaşta çok ustaydılar. Ustaca manevralarla, karşılarındaki düşmanı şaşırtıp bozguna uğratırlardı. Silâh yapımında da ustalıklarıyla tanınmışlardı.

HİNDİSTAN HUNLARI

Bunlara Akhunlar da denir. Birtakım Türk – Hun toplulukları, Moğollar’la karışarak, güneye, Hindistan’a göç ettiler. VII. yüzyılda, burada bir imparatorluk kurdular. Hindistan’ın kuzey yarısı ile Afganistan’ı, Türkistan’ın bir bölümünü ellerine geçirdiler.

Hindistan Hunları, Ortaçağ’ın ilk yüzyıllarında, Asya’da çok önemli bir devlet olmuşlardı. Çinliler’le, Güney Hindular’la, Araplar’la ilişkiler kurdular. Kral Ahşunvar, 420’den 470’e kadar, 50 yıl Akhunlar’ın başında bulundu. Attila’nın da çağdaşıydı. Ahşunvar, bir İran Sasanî prensesi ile evlendi. Torunu Toraman 470 yıllarında tahta geçti. 496’da imparator olarak, Hindistan’da Akhun egemenliğini kurdu. 520’de ölünce, yerine oğlu Mihirakula geçti. Mihirakula, 530’a kadar, 28 yıl imparatorluk tahtında kaldı. 520’de Apar hanedanından bir Türk prensesi ile evlendi. Böylece, Akhunlar’la Orta Asya’daki asıl Türk imparatorluğu arasında sıkı ilişkiler kurulmuş oldu.

Akhunlar, 71 yıl Hindistan’a egemen olduktan sonra, büyük Hindu kitlesi arasında eriyip gittiler.

Advertisement


Leave A Reply