Büyük Set Resifi, Queensland Kıyılarının Mücevheri, Canlıları ve Özellikleri

0
Advertisement

Büyük Set Resifi nerededir? Büyük resif duvarının keşfi, özellikleri, yapımından sorumlu olan canlılar ve mercanları hakkında detaylar.

Büyük Set Resifi

Gezegenin en harikulade süslerinden biri olduğu göz önünde bulundurulursa gök mavisi, çivit, safir ve pırıltısı aydan bile görülebilen saflıkta beyaz bir mücevher. Resif Duvarı’nı ilk gören Avrupalıların tasvirlerinde o kadar cimri davranmaları tuhaf görünebilir. Bunların çoğu denizciydi kuşkusuz ve akıllarında doğanın güzelliklerinden başka şeyler vardı.

Büyük set resifi

Kaynak: pixabay.com

Bunlardan birisi, İspanyol gemici Luis Vaaz de Torres’di ve fırtınanın sürüklediği gemisi Queensland civarında dolaşmış ve ardından ismini taşıyan boğaza girmişti. Bir diğeri Kaptan Cook, HMS Endeavour isimli gemisiyle 1770 yılında anakara ile resifler arasında kapana kısılmış ve gemisi ağır hasara uğramıştı. 1789’da ise Kaptan Bligh, açlıktan ölmek üzere olan bir gemi dolusu ‘Bounty’ taraftarını resiflerle ötedeki sakin sular arasından geçirmişti.

Endeavour gemisinin botanikçisi Joseph Banks’in ise korku ve merakla karışık bir hayranlık duyduğu anlaşılıyor. Gemi onarıldıktan sonra şunları not etmiş defterine: “Biraz önce geçtiğimiz resifi Avrupa’da, hatta burası dışında herhangi bir yerde bilen insan sayısı çok azdır. Bu, dipsiz okyanustan dimdik yükselen bir mercan duvarı…” Aslında mercanların gelişmek için sığ, güneş ışığıyla yıkanan denizlere ihtiyacı olmasına rağmen, Banks, Büyük Resif Duvarı’nın dünyada bir eşinin olmadığı iddiasında haklıydı. Kuzey doğu Avustralya kıta sahanlığının kenarları boyunca yaklaşık 2030 km ilerleyen bu duvar yeryüzünün en büyük canlı kütlesidir.

Büyük set resifi

Kaynak: commons.wikimedia.org

10 bin yıllık bir emeğin ürünü

Duvar, kısmen gerçek adalar kategorisine de sokulabilir; aslında çok eskiden suya gömülmüş bir dağ sırasının zirvesidir. Ama her biri farklı gelişim aşamasındaki üç bin mercan resifi, ada, adacık ve lagünden oluşan
olağanüstü bir zenginliğe sahiptir. Resifler, son Buz Devri’nin ardından okyanus sularının yükselmesi sırasında sarfedilen 10 bin yıllık bir emeğin ürünüdür.

Bu muazzam sorumluluğu üstlenen mühendisler ise yaklaşık 350 farklı türden oluşan milyonlarca minik resif polipidir. Denizanalarının akrabaları olan bu poliplerin ağzı, tepede bir dokunaçlar halkasıyla çevrilidir. Her polip denizden süzdüğü kalsiyum karbonatı bir kireçtaşı kabuğa dönüştürebilir ve bunların milyarlarcası bir araya geldiğinde resifler oluşur. Ancak polipler bu kireçtaşı barınaklarını, zooxanthellae ismi verilen ve güneş ışığım kullanarak karbon dioksit ve suyu, karbonhidrat ve oksijene dönüştürebilen çok küçük bitkilerle paylaşmak zorundadır. Polipler bunları emer ve karşılığında da bitkilere nitrat ve diğer atık ürünlerini sunar. Bu nedenle mercan resifleri yalnızca güneş ışığının ulaşabildiği derinliklerde gelişebilir, yani en fazla kırk metre derinlikteki berrak sularda.

Advertisement
Resif

Kaynak: pixabay.com

MAHŞERİ MERCAN KALABALIĞI

Bir turistin gözüne güzellik ve sükunetin simgesi gibi görünen resifler, aynı zamanda barındırdığı her yaratığın yiyecek ve yer bulabilmek için amansız bir mücadele verdiği bitimsiz bir savaş alanıdır. Çeşitli biçim ve boyutta hem yumuşak, hem de sert, yani ‘resif inşa edebilen mercanlar vardır: Geyik boynuzunu andıran mercanlar, kamçıya benzeyenler, yelpaze gibi olanlar, dalgaların darbesine göğüs gerebilecek kadar güçlü mercanlar ya da yalnızca en sakin sularda yaşayabilecek kadar kırılgan olan diğerleri. Bazı türler onu gölgede bırakıp ışığını çalabilmek için komşularından daha hızlı büyür. Kimileri ortalıktaki rakiplerini temizlemek için zehirli dokunaçlarını kullanır ya da suya ölümcül kimyasallar bırakır.

Avustralya Resif

Kaynak : pixabay.com

Bu tehlikelere, mercan çiğnemeye uygun çenesiyle papağan balığı ve midesini mercanın üzerine uzatıp orada sindiren dikentaçlı denizyıldızı gibi yırtıcıları da eklemek gerekir. Bu denizyıldızları periyodik nüfus patlamaları yaşar ve bütün resifi yok eder. Okyanus fırtınaları ve tayfunlar da aşındırıcı, öğütücü ve yıpratıcıdır.

Resiflerin gündüz saatlerinde neredeyse hareketsiz olan sığ suları, gece olunca olağanüstü bir hareketlilik kazanır. Mercan polipleri, minicik yaratıklar ve plankton denilen bitkileri yakalayabilmek için rengarenk dokungaçlarını dışarı uzatarak geceleri avlanır. Milyarlarca dokungacın ortaya çıkmasıyla birlikte resif adeta çiçek açar. Bu gösteri gündüz saatlerinde mümkün değildir, çünkü zooxanthellae’leri hayati ışıktan yoksun bırakır.

Muhteşem Manzara

Gösterilerin en muhteşemine ise ancak bazı sakin ilkbahar gecelerinde rastlanabilir. Kim bilir hangi kimyasal veya ışınım mesajıyla tetiklendiyse, bütün bir resif ve tüm polip nüfusu turuncu, kırmızı, mavi ve yeşil renklerden olaşan bir yumurta ve sperm paketi bırakır. Bunlar su üstüne çıkar ve yüzeyde tam bir renk banyosu yaşanır. Ardından yüzeyi parselleyen renkler parçalanır, yumurta ve spermler birbirine karışarak, yeni bir resif inşa etmek için uygun ve boş bir yer arayışı içinde dalgaların üzerinde uzaklaşan bebek polipleri ortaya çıkarır.

Mercanlar arasındaki yaşama uyum gösterip ayak uydurabilen diğer canlılar ise anemon ve süngerler, deniz sümüklüböceği, deniz hıyarı, karides, dev deniz tarakları, deniz yılanları, deniz anası ve parlak renk dizileriyle sayısız balık türüdür. Mercanların içinde ve dışındaki köpekbalıkları ile daha ötedeki derin sularda yaşayan yunus ve balina gibi deniz memelilerini de bu listeye katabiliriz.

resif

Kaynak: pixabay.com

Resif sonsuzcasına genişler. Yeni bir mercan beneği yüzeyi kırdığı anda, içinde gelişebileceği bir avuç kuma ihtiyaç duyar. Bu öncü kolonilerin bir kısmı mucizevi bir hızla ortaya çıkar.

Advertisement

Uygun bir liman ya da çimlenecek yeri buluncaya kadar aylarca okyanusta salınan tuza dayanıklı meyveleri vardır. Böylece başka bitkilere de yol açarlar. Resifin her yerinde bulunan kuşlarsa bitki tohumlarını dağıtıp, toprağı zenginleştirecek gübreyi sağlayarak bunların gelişimine hayati bir katkıda bulunur. Martılarsa köpek üzümü meyvelerine çok düşkündür ve bu bitkinin tohumlarını adanın her yerine dağıtır. Pisonya ağaçlarına yuva yapan siyah deniz kırlangıçları ise bu bitkinin yapışkan tohumlarını bir süre kanatlarında taşıdıktan sonra çeşitli yerlerde bırakır.

EN BÜYÜK TEHLİKE

Bütün bunlar bir araya gelerek Büyük Resif Duvarı’nı yeryüzünün en güçlü ve en iyi entegre olmuş ekosistemlerinden biri haline getirir. Ama bu sistem aynı zamanda çok nazik bir denge üzerinde durur. Bütünü oluşturan herhangi bir parça üzerindeki baskı tüm sistem için feci sonuçlar doğurabilir. Resifler fırtına ve denizin öfkeli darbelerine maruz kalır ama 21. yüzyılla birlikte asıl tehlike insan haline gelmiştir.

Aborijinler yüzlerce yıldır resiflerde avlanıp balık tutmalarına rağmen hiç zarar vermemiştir. Ama içinde bulunduğumuz yüzyılda, guano (kuş gübresi), kazılar, aşırı balık avı, balina avı, ‘beche-de-mer’ (kurutulup tütsülenip deniz salyangozu) ticareti ve inci avcılığının daha şimdiden ortaya çıkan tahribatları bulunmaktadır.

Bölgenin Ulusal Park ilan edilmesi bu tür tehlikelerin önemli bir kısmını ortadan kaldırdı ve turizm de önemli ölçüde denetleniyor. Bütün bunlara rağmen bilimciler son yıllarda patlayan diken taçlı denizyıldızı nüfusundan turizm merkezlerinin kanalizasyonlarını sorumlu tutuyor, otellerin denize attığı yemek artıkları ise martı sayısının on misli artmasına ve dolayısıyla kaplumbağa ve kuş yavrularının artan ölçüde yok olmasına yol açtı.


Leave A Reply