Canlıların Bilimsel Adlandırılması

0
Advertisement

Canlılara bilimsel ad nasıl verilir? Canlıların bilimsel adlandırılması nasıl olur, kuralları hakkında bilgi.

canlilar

Canlıların Bilimsel Adlandırılması

Canlıların Sınıflandırılması Yazımız İçin Tıklayınız.

Canlılara Bilimsel Ad Nasıl Verilir?

Linnaeus, John Ray gibi, canlılara birer bilimsel ad verilmesi gerektiğini düşünüyordu. Ancak, John Ray’den farklı olarak canlılara kısa bilimsel adlar verdi. Linnaeus’un geliştirdiği sistemde, bu adlar iki sözcükten oluşur. Bu nedenle onun oluşturduğu adlandırma sistemine “ikili adlandırma” denir. Bu adlar, yalnızca türlere ve onun altındaki gruplarda yer alan canlılara verilir. Ev kedisinin bilimsel adı Felis domesticus şeklinde yazılır. Felis, ev kedisi türünün içinde bulunduğu grubu, yani cinsi gösterir; domesticus sözcüğüyse canlıyı tanımlayan bilim adamının verdiği bilimsel addır. Felis domesticus dendiğinde, tüm bilim adamları bu hayvanın ev kedisi olduğunu bilir. İkili adlandırma sisteminin başka kuralları da vardır. Örneğin, yeni bir tür olarak tanımlanan bir canlının bilimsel adını türü bulan kişi verir. Bir türün bilimsel adı yazılırken, cins adının ilk harfi büyük olarak, bilimsel adının ilk harfi de küçük olarak yazılır.

Tür adlarının hepsi Latincedir.Bunun nedeni, tüm bilim adamlarının ortak bir dil kullanarak birbirlerini anlayabilmesini sağlamaktır. Örneğin, insan İngilizce’de man, Almanca’da mensch, ispanyolca’da hombre, Çince’de ren ve Latince’de Homo olarak bilinir. Bir Türk bilim adamıyla ispanyol bir bilim adamı konuşurlarken Homo sözcüğünü kullandıklarında, insandan söz ettiklerini daha kolay anlayabilirler, ister Türk, ister Fransız olsun dünyadaki tüm araştırmacılar arasında balansının bilimsel adı Apis mellifera, aslanın adı Felis leo, tarla faresinin adı Microtus epiroticus olarak bilinir. Bunun, araştırmacıların işini ne denli kolaylaştırabileceğini tahmin edebilirsiniz. Latince adların kullanılmasının bir başka nedeniyse, Latince’nin artık kullanılmayan bir dil olması nedeniyle değişikliğe uğramamasıdır. İkili adlandırma sisteminin daha birçok kuralı vardır ve bunlar bilim adamlarının birbirleriyle kolayca anlaşabilmelerini sağlamak amacıyla belirlenmiştir.

Advertisement

Sınıflandırma sistemini bulan Linnaeus’un ilk zamanlarda tür, cins ve âlem olarak 3 büyük grup belirlediğinden söz etmiştik. Günümüze değin yapılan çalışmalar sonucunda, bu temel grupların sayısı artık yedidir. Bu grupların adları küçükten büyüğe doğru sırasıyla tür, cins, aile, takım, sınıf, şube ve âlemdir. Bu gruplardan türler cinsin, cinsler ailenin, aileler takımın, takımlar sınıfın, sınıflar şubenin, şubelerse âlemin içindeki gruplardır, Bu, başlangıçta biraz karışık gelebilir. Bir canlının bu sınıflandırma sistemindeki yerini belirlerken, onu ait olduğu en büyük grup olan âleme yerleştirerek başlarız. Bundan sonra, canlının özelliklerine dikkat ederek daha küçük alt gruplara yerleştirerek ilerleriz ve en sonunda canlının hangi türe ait olduğunu buluruz, incelediğimiz canlı, bilinen hiçbir türün özelliklerini göstermiyorsa, diğerlerinden ne derece farklı olduğunu göz önünde tutarak canlıyı yeni bir tür olarak ele alırız.

Türlerin Sınıflandırılması

Bir türün bu sınıflandırma sistemindeki yerine yerleştirilmesine örnek olarak insanı ve balansını verebiliriz.

İnsan Balansı
Âlem Animalia Animalia
Şube Chordata Arthropoda
Sınıf Mammalia Insecta
Takım Primates Hymenoptera
Aile Homonidae Apidae
Cins Homo Apis
Tür Homo sapiens Apis mellifera

 

Canlıların sınıflandırılması, insanların yüzyıllardır üzerinde çalıştığı bir konudur. Bu çalışmalar günümüzde de sürmektedir. Canlılar hakkında elde edilen ayrıntılı bilgiler onları bir grubun içine koyarken çok dikkatli olmayı gerektirir. Günümüze değin tanımlanan canlı türü sayısı milyonlarcadır. Henüz tanımlanmamış pek çok tür olduğunu da düşünürsek bilim adamlarının önlerinde daha epeyce uzun bir yol olduğunu görebiliriz.

Advertisement


Leave A Reply