Çay İle İlgili Deyimler Atasözleri Anlamları ve Açıklamaları, Çay Sözleri

İçinde çay kelimesi geçen deyimler ve atasözleri nelerdir? Bu atasözleri ve deyimlerin anlamları ve açıklamaları. Çay hakkında deyimler ve atasözleri

Arka resim kaynak: pixabay.com

Çay İle İlgili Deyimler

• “çay kenarında kuyu kazmak”
  elde, amaca ulaşılacak bol araç varken emek harcayarak başka yollar aramak.
• “çaydan geçip derede boğulmak”
  büyük güçlükleri yenmişken önemsiz bir sebepten başarısızlığa uğramak.
• “çayı görmeden paçaları sıvamak”
  dereyi görmeden paçaları sıvamak.
• “denizden (denizi) geçip çayda boğulmak”
  bir işte büyük güçlükleri yendikten sonra önemsiz bir sebeple başarısızlığa uğramak.

Atasözleri

• çay kuşu, çay taşı ile vurulur
  her iş, ancak ve ancak o iş için gerekli araçla yapılabilir.
• dereyi (çayı, ırmağı) geçerken at değiştirilmez
  bir yöntemden başka bir yönteme geçiş tehlikeli bir durum veya zamanda yapılmamalıdır.

Irmaktan Geçerken At Değiştirilmez:

ANAFİKİR ve açıklaması : Yöntem değiştirme durumu doğunca, yeri ve zamanı iyi belirlemeli. İş işten geçtikten sonra ne yapsan, ne türlü tedbir alsan faydasızdır. Bütün işler belirli bir yönteme göre yürütülür, işe başlamadan önce, izlenecek yöntem ayrıntısıyla, iyi ve kötü yönleri hesaba katılarak belirlenir. Ancak işe başlandıktan sonra beklenmeyen durumlar karşımıza çıkıp, izlediğimiz yöntemden vazgeçmek zorunluluğu doğabilir. Ancak, «zararın neresinden dönersem kardır» deyip hiç olmayacak, hatta hayatımızı tehlikeye düşürecek bir yerde yapmamalıyız. Öyle durumlarda yine düşünüp taşınmalı, en zararsız yöntem değiştirme biçimini belirlemeli ve zamanı gelince de değişikliği yapmalıyız.

Her işi baştan en ince ayrıntılarına kadar tasarlayıp ona göre davranmalıdır. Yoksa, düşünmeden, planlamadan, ölçüp biçmeden dalınan işlerin kişiye büyük sorunlar ve güçlükler çıkarması çok muhtemeldir. Olan olduktan sonra çare düşünmek, faydasızdır. Her şeyi zamanına, zeminine ve gereğine göre yapmalıdır- Sonradan aklın başa gelmesi kişiyi kurtarmaz.

Bonus: Çayın Tarihçesi

Çok eski bir Çin efsanesine göre hükümdar Şen Nung zamanında (MÖ 2737) Çin’de çay içiliyordu. Eldeki eski bir Çince sözlüğe göre ise Çin’de çayın tarihi ancak MS 350 yıllarında başlar. O zamanlarda çay Çin’in güneydoğusunda, Hindistan’da Birmanya’da Siyam ve Endonezya’da yetiştiriliyordu. Budist din adamları çay yetiştirmesini, elde edilmesini bütün Çin’e hatta Japonya’ya öğretmişlerdi. O zamanlar çayyaprakları toplanıp yumak haline getiriliyor sonra bu yumak alevde kızartılıyor kaynar tuzlu suyla işleniyordu. Japon kaynaklarında ise çaya 593 yılından itibaren rastlanır. Japonya’da çay yetiştirilmesi ise 805 yılından sonradır.

Araplar çayı 850 yıllarında tanımışlar, Venedikliler 1559, İngilizler 1598, Portekizliler de 1600 yılında öğrenmişlerdi. Rusların çayı tanımaları 1618, Parislilerin 1648 yıllarında olmuş, çayın Amerika’ya geçmesi ise 1650 yılını bulmuştur. Böylece dünyanın hemen hemen her köşesine yayılan çay, pişirilmesindeki kolaylık, hoş lezzeti sebebiyle, bütün dünyada tutunmuştur. Bugün çay kahveden sonra dünyada en çok içilen ev içeceğidir.

Yeryüzünün hemen her yerinde çay sıcak içilir. Amerikalılar çayı soğuk, hatta içine buz koyarak da içerler. Bizde olduğu gibi daha başka Avrupa memleketlerinde çay içine şeker konularak tatlandırılır. Bazen de krema, süt veya limon suyu karıştırılır. İskoçlar çayı o kadar koyu yaparlar ki çay, kahve gibi kapkara bir renk alır. Doğulular çaya çok zaman hiç şeker koymazlar. İran ve Yakın Doğuda ise çok kişi ağıza, avurtlarının arasına ,küçük bir parça şeker yerleştirir, çayı ağızlarındaki bu şekerle tatlandırarak içerler. Bu usule kıtlama denir. Ruslar da çok çay içen milletlerdendir.