Çetin Altan Kimdir?

0
Advertisement

Çetin Altan kimdir? Çetin Altan hayatı, biyografisi, eserleri, kitapları ve kısaca özetleri, hakkında bilgi.

Çetin Altan; gazeteci, yazardır (22 Haziran 1927, İstanbul – 22 Ekim 2015, İstanbul). Galatasaray Lisesi’nden (1938-1946) sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi, öğrenci ve avukat stajyeri iken başladığı gazeteciliği (1947) meslek edindi; dergilere yazılar yazdı, günlük fıkra yazarı olarak Milliyet’te “Taş” başlıklı yazılarıyla geniş ilgi yarattı (1960-1965).

Akşam gazetesinde aynı işi sürdürürken Türkiye İşçi Partisi’nden İstanbul milletvekili seçildi (1965-1969). Yazarlığını aynı gazetede 1971’e kadar sürdürdü. 12 Mart 1971 darbesinden sonra tutuklandı, koğuşturmaları sırasında hastalığından ötürü cumhurbaşkanınca bağışlanarak hapisten çıktı (1973). Hürriyet’te çalıştığı yıllarda Çarşaf adlı mizah dergisinde ince yazıları çıktı (Bir Yumak İnsan, 1977; 1978 Türk Dil Kurumu Deneme Ödülü). 1976-1989 arasında deneme türündeki günlük fıkra yazarlığını, “Şeytanın Gör Dediği” başlıklı yazılarıyla Milliyet, Güneş, Hürriyet ve Sabah gazetelerinde sürdürdü.

TV için hazırladığı “Merhaba Politika” adlı program (1988-1989), büyük ilgi gördü. Gençliğinde edebiyata özenen hemen her yazar gibi işe şiirle başladı, çeşitli dergilerde yayınlanan ürünlerini (1943 -1948), 1946’da kitaplaştırdı; Üçüncü Mevki (1946). Bundan sonraki kitapları, oynanmış oyunlarıyla gazete yazılarından derlediği seçmelerden oluştu.. Oyunları: Çemberler (1964), Mor Defter (1965), Suçlular (1965), Dilekçe ve Tahtaravalli (1966). Kitaplaşan bu oyunları dışında basılmamış olanlar; Beybaba (1961), Yedinci Köpek (1964), Komisyon (1969), Islıkçı (1977).

Türkiye’de toplumcu bilincin canlanışında etkin en ön kalemlerden biri olan Çetin Altan’ın gazete yazıları da kitaplaştı: Taş (1964), Sömürgeciler Savaşı (1965), Onlar Uyanırken (1967), Geçip Giderken (1968), Kopuk Kopuk (1970), Suçlanan Yazılar (1970), Kahrolsun Komünizm Diye Diye (1976), Nar Çekirdekleri (1976), Zurnada Peşrev Olmaz (1978), Gölgelerin Gölgesi (1981), Şeytanın Aynaları (1982), 2027 Yılının Anıları (1958), Rıza Beyin Polisiye Öyküleri (1987).

Atatürk’ün Sosyal Görüşleri (1965) adlı bir inceleme ve derlemesi olan Altan, güncel anılarını da kitaplaştırdı: Ben Milletvekili İken (1971), Gezi notları yayımladı: Bir Uçtan Bir Uca (1965), Al İşte İstanbul (1970), 12 Mart 1971 darbesinden sonra katlanmak zorunda kaldığı tutukluluk ve mahpusluk döneminde hem psikolojik derinliklerini kendi içinde arayan, hem toplumsal baskıların kişiyi düşürdüğü onursuz durumları sergileyen başarılı romanlara geçti: Büyük Gözaltı (1972; 1973 Orhan Kemal Roman Armağanı), Bir Avuç Gökyüzü (1974), Viski (1975), Küçük Bahçe (1978). Tarihsel düşünce eseri: İdam Edilen 44 Vezir-i Azamın Dramı (1991). Kavak Yelleri ve Kasırgalar (anı, 1992).

Advertisement
Başlıca eserlerinin özetleri:

Bir Avuç Gökyüzü, yazarın 2. romanı (1974). İlk romanı Büyük Gözaltı (1972) gibi bütünüyle özyaşamsal özellikler taşıyan eser; yazarın siyasal suçlamalarla art arda cezalandırıldığı, hapse sokulduğu, uzun yoksunlukların yazgısıyla korkutulduğu, kurtulunmaz bir baskı çemberi içine alındığı; bu yüzden yalnız, tedirgin, desteksiz ve yaralı kaldığı, ruh bunalımlarıyla kendi sanı ve korkularına yenildiği dönemlerin ürünüdür. Roman, kişisinin psikoloji derinlikleriyle toplum düzeni karşısındaki güçsüz yenilgisini başarıyla sergiler. Nerdeyse ileri sürülen sav, bu koşullar içindeki bir yaşamla en sıkı hapishane ortamı arasındaki herhangi bir değer ayrılığı olmadığıdır; çünkü ikisinde de nasip ve kısmet payı bir avuç gökyüzünden fazla değildir.

Büyük Gözaltı, ilk romanı (1972). 12 Mart 1971 Muhtırası olarak bilinen ve genellikle aydınların baskı altına alınmasıyla belirlenen siyasal dönemeci konu edinen ilk eser. Bir işkence odasındaki adsız tutuklunun günlük, anlık yaşamı; ona koşut bölümlerde geriye dönüşlerle parça parça anlattığı çocukluğu, aile ve akraba çevresi, öğrencilik yılları, cinsel haklardan yoksun bedeniyle sevgiye özlemli kişiliğinin aranışları. Çok canlı bir belleğin anılar zenginliğine yaslanan eser, yazarın çok önce yayımladığı gazete fıkralarında açıkladığı özyaşamsal gerçeklerin içten itiraflarından güç alır. Yazar, gerçek hapishane gözlemleri içinde kendi geçmişine dönmek, yetişmesinin etkileriyle hesaplaşmak fırsatını kullanmaktadır. Kolay ve hızlı okunan, inandıran ve düşündüren bu özya-şam öyküsü, 1973 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazandı.


Leave A Reply