Cezayir Nerededir? Özellikleri, Konumu, İklimi, Ekonomisi, Tarihi Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Ülkeler Rehberi Cezayir – Cezayir ile ilgili bilgi, başkenti, tarihi, ekonomisi, bayrağı, komşuları, coğrafi konumu hakkında bilgi

cezayir bayrağı

Kaynak: pixabay.com

CEZAYİR

  • Yüzölçümü: 2.381.741 km2.
  • Başkenti: Cezayir.
  • Dil: Arapça (resmi), Berberi dilleri, Fransızca.
  • Din: Müslüman (Sünni % 99), Katolik (50 bin), Protestan (1.500).
  • Para birimi: 1 Cezayir dinarı =100 santim.
  • Başlıca kentleri: Konstantin, Oran, Annaba, Blida, Setif, Sidi-Bel-Abbas, Tlemsen.

Kuzeybatı Afrika’da devlettir. Afrika Kıtası’nın Sudan’dan sonra ikinci büyük ülkesi olan Cezayir, Fas ve Tunus ile birlikte Magrip (Batı) ülkelerini oluşturur. Kuzeyinden Akdeniz, doğudan Tunus ve Libya; güneyden Moritanya, Mali ve Nijer; batıdan Fas ve Batı Sahra ile çevrilidir. En büyük uzaklık kuzey-güney arasında 1.915 km, doğu-batı arasında 1.082 km’dir. Sahra Çölü, ülke yüzölçümünün % 45’ini içerir.

Yüzey Şekilleri;

Akdeniz kıyısında Tel Atlaslar, yüksek yaylalar ve bozkırlar dizisi ve Sahra Çölü, ülkenin başlıca yüzey şekillerini oluşturur. Kireçtaşlarından oluşan dik yamaçların yer aldığı Tel Atlaslar Bölgesi, verimli bir alandır. Kesintili dar vadilerle kaplı olan bölgede uzun ve alçak ovalar uzanır. Şelif ve Mitica ovalarıyla Annaba ve Skikda kentlerini çevreleyen ovalar, bu bölgedeki başlıca düzlüklerdir. Kayalık ve dağlık kıyı şeridinde az sayıda doğal liman bulunur. Ülkenin doğusundaki Büyük ve Küçük Kabiliye dağlarının yüksekliği 914 m’ye yakındır. Bu bölgede Şelif Irmağı, sulama açısından büyük önem taşır. Ülkenin iç kesimlerinde Tel Atlaslar’a koşut olarak uzanan kireçtaşından oluşmuş Sahra Atlasları yer alır. Sahra Atlasları, doğuda Avres Dağları’na kadar uzanır. Tel Atlaslar’ın güneyinde yer alan yüksek yaylalar, 1.000-2.000 m yüksekliğindedir. Sahra Atlasları ile Tel Atlaslar arasında kalan bu alan bir bozkır bölgesidir. Bölge, “şot” adı verilen alüvyonlarla oyulu, dibi tuzlu ve nemli kapalı çöküntülerle örtülüdür. Tlemsen, Sayda ve Frenda dağları, yüksek yaylalar bölgesinin kenarında dik bayırlar halinde yükselir. Kıtayı Atlas Okyanusu bölgesinden Kızıldeniz’e kadar kesen Sahra Çölü’nün orta bölgeleri, Cezayir’de yer alır. Çöl bölgesi ülkenin orta ve güney kesimlerini kaplar. Bu alanda kum tepecikleri, çakıllı yaylalar, kayalarla desteklenen yaylalar vardır. Kuzeyde birbiriyle birleşen kumlu bölgeler Büyük Batı Ergi ve Büyük Doğu Ergi adını alır. Sahra’ nın geniş kesimlerinde Hammada adlı bir kayalık çöl bölgesi uzanır. Çöl, güneydoğuda Ahaggar Dağları ile kesintiye uğrar. Yüksekliği 3.000 m’yi aşan ve ülkenin en yüksek dağı olan Tahat, bu dağlar arasındadır. Sahra Çölü bölgesindeki ırmakların çoğu yaz mevsiminde kurur.

İklimi;

Kıyı bölgelerinde Akdeniz iklimi egemendir. Sıcak ve kurak yaz mevsimi, yaklaşık dört ay sürer. Bu bölgede yıllık yağışın ortalama 760 mm’yi bulmasına karşın, dağılımı düzenli değildir. Yüksek yaylalarda iklim, Tel Atlaslar bölgesine oranla daha kuraktır. Bu bölgede kurak yaz mevsimi yaklaşık beş ay sürer. Yıllık ortalama yağışın 200-400 m’yi bulduğu yüksek yaylalarda, kış mevsiminde don olayı görülür. Sıcak ve kurak iklimli çöl bölgesinde sağanak biçiminde görülen yıllık yağış ortalaması 100 mm’ nin altına düşer. Sahra Çölü’nde de kışın don olayına rastlanır. Yazları yaylalar ve çöl bölgelerinde sıcaklık 40°C’ ye kadar ulaşır. Ortalama sıcaklık ocakta 12°C, temmuzda 24.4°C’dir.

Bitki Örtüsü ve Hayvanlar;

Atlas Dağları’nda yaprak dökmeyen ağaçlar ve çalılıklar yaygındır. Yüksek kesimlerde halepçamı, dağmeşesi, mantarmeşesi, sedir ağacı gibi türler görülür. Daha alçak yamaçlarda biberiye, cehri, mersin gibi bitkilere rastlanır. Yüksek yaylalar halfa otu, ardıç gibi bozkır bitkileriyle örtülüdür. Sahra’da başta birkaç akasya türü ve sert otlar olmak üzere kuraklığa direniş gösterebilen çöl bitkileri görülür. Vahalar hurma ağaçlarıyla kaplıdır. Fil gibi birtakım doğal hayvanların soyu tükenmiş olup panter, sırtlan ve atlas geyiği seyrek görülen hayvanlardandır. Maymun, böcek ve yılan türleri zengindir. Atmaca, akbaba ve devekuşu ülkede yaşayan pek çok kuş türü arasında yer alır. Ceylan ve çakal gibi yaban hayvanlarının yanında gerbil, tarlafaresi, akrep türünden çeşitli çöl hayvanları da çoktur. Balık türleri yönünden son derece zengin olan ülke sularında en çok sardalya bulunur.

cezayir

Kaynak: pixabay.com

Ekonomisi;

Tarım. Tüm sektörlerde büyük devlet işletmeleri egemen olmakla birlikte, ekonomik yapıda esnekliği artırmak için küçük işletmeler yaratılmasına gidilmekte, ayrıca büyük işletmelere tanınan esnekliğin sınırları genişletilmektedir. Toprakları büyük ölçüde kuraktır. Ancak, özellikle Akdeniz kıyısındaki şeritte, sulama yardımıyla tahıl, meyve, sebze üretimi, bağcılık yapılır ve son yıllarda artan bir biçimde endüstri bitkileri üretimine ağırlık verilir. Buğday, arpa, patates, portakal, turunçgil, hurma, domates, üzüm, zeytin, soğan, yulaf başlıca tarımsal ürünlerdir. 7.5 milyon hektar tarım alanının ancak 200 bin hektarında su-lamalı tarım yapılır. Ancak ekilebilir toprakların sınırlı oluşu, özellikle tahıl alanında kıtlık yaratır ve endüstri bitkileri ekiminin gelişmesini engeller.

Advertisement

Fransız işgali döneminde büyük gelişme göstermiş olan bağcılık ve şarapçılık, önemi azalmakla birlikte sürmektedir. Şarabın öteki tarımsal ürünlerle birlikte, başta Fransa olmak üzere Avrupa’ya dışsatımı yapılır. Buğday üretimi yetersiz kaldığından bu alandaki açık dışalımla karşılanır. Ormanlarda geniş alan kaplayan mantar meşeliklerinde üretilen mantar, önemli bir dışsatım ürünüdür (dünyanın üçüncü büyük üreticisi).

Hayvancılık. Hayvancılık alanında geleneksel yetiştiriciliğin ıslahı yoluna gidilmektedir. Sığır, keçi, koyun, deve, at, eşek ve katır başlıca canlı hayvan varlıklardır. Yıllık sığır eti üretimi 55 bin ton, koyun eti yaklaşık 75 bin ton, balık üretimi ise 64 bin tondur.

Endüstri. Endüstride en önemli sektör petroldür. Ham petrolün elden geldiğince işlenerek (yaklaşık 1/3’ü) dışsatımı yoluna gidilmektedir. Demir-çelik ve çimento endüstrilerinin yanı sıra, son yıllarda, tarımda verimi artırma amacıyla yapay gübre üretiminin artırılmasına çalışılmaktadır. Tüketim malları endüstri ise, besin ve dokuma alanında yoğunlaşmıştır.

Doğal Kaynaklar. En değerli doğal kaynakları petrol ve doğal gazdır. En zengin petrol ve doğal gaz yatakları; Edcele, Hassi Mesud, Hassi Rimel, El Gassi, Cebel Berga’dadır. İki petrol boru hattı (Edcele-Skirra/Tunus, Hassi Mesud-Be-caya), bir doğal gaz boru hattı (Hassi Mesud-Hassi Rimel, Mustaganem-Oran Cezayir) vardır. Fosfat, demir filizi, çinko, kurşun, kömür, barit, alçıtaşı öteki başlıca doğal kaynaklardır.

Cezayir (Şehir);

Cezayir’in başkentidir. Ülkenin kuzeyinde, Akdeniz kıyısında aynı adla anılan körfezde yer alır. Ülkenin politika, ticaret ve kültür merkezidir. Bölgenin iç kesimlerinde, güneyde Tel Atlasları uzanır; batıda Sahel Tepeleri, kenti Mitiya’nın zengin tarım bölgesinden ayırır. Kent nüfusu tepeler üzerinde toplanmıştır. Deniz kesiminde iklim, ılık ve nemli olmasına karşın, tepelerde kuraktır. Kuzey Afrika’nın en önemli limanlarından biri olan Cezayir’de, balıkçılık ve turizm, kent ekonomisinde önemli yer tutar. Başlıca dışsatım ürünleri narenciye, tahıl, şarap, mantar, demir filizidir. Otomotiv, makine, çimento, kâğıt önemli endüstri etkinlikleridir. 1956’da Sahra’da petrol bulunması üzerine hızlı bir gelişme gösteren kent, son dönemlerde kıyı boyunca genişlemektedir. 1859’da kurulan üniversite, Ulusal Tarım Okulu, 600 bin cilt kitabı içeren Ulusal Kitaplık, güzel sanatlar ve arkeoloji müzeleri; bir yanda dar sokakları ve çok sayıda camilerle geçmişte Türklerin yaşadıkları bölge, öte yanda geniş caddelerin yer aldığı eski Fransız bölgesi olmak üzere, ikiye ayrılan kentin, başlıca kültürel kuruluşlarım oluşturur.

Tarih. İÖ 2. yüzyılda bir Roma kolonisi olan kent, İS 5. yüzyılda Vandallar tarafından yıkıldı. Bugünkü kent, 9. yüzyılda Berberiler tarafından kuruldu. 1518’de Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katıldı; 1830’da Fransız egemenliğne girdi; 1962’de Cezayir’in bağımsızlığını kazanmasıyla ülkenin başkenti oldu.

Advertisement

Tarihsel Eserler. 1660 yılında yapılan Büyük Cami, Balıkhane Camisi, 18. yüzyıldan kalma Ulusal Kitaplık, Güzel Sanatlar Müzesi, Eski Eserler Müzesi ile 19. yüzyıldan kalma 57. Philip Katedrali başlıca tarihsel yapılardır.

cezayir

Kaynak: pixabay.com

Tarihi

Cezayir kıyılarına önce Fenikeliler, sonra Kartacalılar yerleşmeye başlamışlardır. Memleketin yerli halkı Berberiler’dir. Zamanla Kartaca’nın yerini Roma aldı, yerli Berberi devletlerini de ortadan kaldırıp Cezayir kıyılarını imparatorluğa kattı.

VII. yüzyıl sonlarında ülke, bütün Kuzey Afrika gibi Araplar’ın eline geçti. XI. yüzyılda «Hilâlîler» denen büyük bir göçebe Arap dalgası Kuzey Afrika’yı altüst ederek Berberiler’e büyük zarar verdi.

Kuzey Afrika’daki sonsuz kargaşalıktan faydalanan ve bu sıralarda pek kuvvetlenmiş olan İspanyollar, XVI. yüzyılın ilk yıllarında Cezayir’e de el atıp birkaç kıyı şehrini aldılar, buralara kuvvetli garnizonlar yerleştirdiler. Böylece Batı Akdeniz’de İspanyol hakimiyeti başladı. Fakat bu hakimiyet pek kısa sürdü: Türkler’in Kuzey Afrika’daki fütuhatı o sıralarda başladı.

Cezayir’de Türkler:

Cezayir kıyılarını almaya ilk girişen Oruç Reis’tir. Onun yerini kardeşi Hızır Reis (Barbaros Hayrettin Paşa) aldı. Bu iki denizci önce Yavuz‘un ağabeyi Şehzade Korkut, sonra Yavuz tarafından geniş ölçüde desteklendiler.

1517’de Osmanlıya katılan ve beylerbeylik (umumi valilik) derecesinde kabul edilen Cezayir, Barbaros’un Kaptanı Derya (deniz kuvvetleri kumandanı) olmasından sonra, tamamen İstanbul’dan idareye başlandı, XVI. yüzyıl Cezayir beylerbeyleri arasında Barbaros’un oğlu Hasan Paşa, evlatlığı diğer Hasan Paşa, Salih Paşa, Kılıç Ali Paşa, Ramazan Paşa gibi en büyük Türk amiralleri vardır. Bunlar, Akdeniz’de İstanbul’dan sonra en kuvvetli Türk deniz üssü olan Cezayir’de ki kuvvetli donanma sayesinde Akdeniz’e hakim olmakla kalmadılar, Cebelitarık Boğazı’ndan geçip Atlas Okyanusu’na da çıktılar, Kanada ve İzlanda’ya kadar uzandılar, uzun müddet Britanya’ya göz açtırmadılar, hatta buralarda üs kurdular.

V. Karl’ın (Şarlken’in) 1541’de Cezayir’i almak için giriştiği büyük teşebbüs, Haçlı ordusunun ve donanmasının Cezayir şehri önlerinde mahvolmasından başka bir sonuç vermedi. İmparator bile canını Türkler’in elinden zor kurtarabildi.

1585’te Cezayir’deki Yeniçeri Ocağı, ağalarını eyaletin başına geçirdi. İstanbul’da da tasdik edilen bu ağalar devri 1671’e kadar devam etti. Ondan sonra Türk donanması amiralleri, beylerbeyi yerine geçtiler. Bunlara «dayı» veya «dayıpaşa» denilmiştir. Cezayir’deki Türk denizcileri ile Yeniçeri Ocağı (kara askeri) arasında ötedenberi büyük rekabet vardı.

Cezayir Savaşları:

Fransa’nın Cezayir’e göz dikmesinin tarihi eskidir. Fakat bu emel ancak 1830’da gerçekleşebildi. O yıl, Fransa’da düşmek üzere bulunan X. Charles, halk efkârını bir dış meseleye yöneltmek için, Cezayir seferini açtı. 14 haziranda karaya çıkan, kudretli Fransız donanması tarafından desteklenen büyük Fransız kuvvetleri, Türk ordusunu dağıttıktan sonra, 5 Temmuzda Cezayir şehrine girdiler. Yalnız, Kosantina Sancakbeyi Ahmet Bey (sonra Paşa), Fransızlar’a karşı savaşmaya devam etti. Ahmet Bey, 23 kasım 1836’da Fransızları büyük bir bozguna uğrattı. Bunun üzerine Fransızlar üstün kuvvetlerle taarruza geçtiler, Ahmet Paşa teslim olmak zorunda kaldı.

Doğu Cezayir’de Fransızlar’ı 7 yıl uğraştıran Ahmet Paşa’ya karşılık, Batı Cezayir’de de Şeyh Abdülkadir, Fransızlar’a kutsal cihat açtı. Fransızlar’ı birkaç kere ağır bozguna uğrattı, 26 şubat 1834 antlaşması ile resmen Batı Cezayir hükümdarı tanındıktan sonra tekrar savaşa başladı. Sonunda, 1847’da teslim olmak zorunda kaldı.

Fransız İdaresi: Çok savaşçı olan Cezayirliler, Fransız idaresini hiçbir zaman kabul etmediler, daimi ve geniş çapta ayaklanmalarla, her zaman büyükçe bir Fransız ordusunu Cezayir’de meşgul ettiler. Ancak, III. Napolyon akıllıca bir «Arap siyaseti» takip ederek Cezayir’i yatıştırdı, halkı memnun etti. Fakat İmparator düşer düşmez, bütün Cezayir ölçüsünde yeniden ihtilal başladı. Bu ihtilal Fransa tarafından zor, fakat amansız bir surette bastırıldı, ceza olarak halkın elinden bütün verimli toprakları alındı, bunlar zorla Fransa’dan getirilen göçmenlere dağıtıldı.

Advertisement

Üçüncü Cumhuriyet devrinde (1871-1940), Fransızlar Cezayir’i pek kanlı bir şekilde idare ettiler. I. Dünya Savaşı’nda zorla topladıkları Cezayirliler’i, Batı Cephesi’nde Almanlar’ın önüne en ön safta harcamak amacıyla sürdüler. Yerli halka hiçbir hak tanımadılar.

II. Dünya Savaşı’nda Cezayir, General De Gaulle’ün mukavemet hareketine merkez oldu (1942). Savaş bittikten sonra, Cezayirliler, gösterdikleri fedakârlıklara karşılık bağımsızlık, hiç olmazsa Cezayir’deki Fransızlarla eşitlik istiyorlardı. Fransızlar dünyanın her tarafında toplanmış Legion kuvvetlerine halkı katliam ettirdiler. Bugün Cezayir Soykırımı olarak görülen olayları Fransa ancak 2005 yılında tam olarak olmasa bile kabul etmiştir. Fransız milliyetçileri ve uç düşüncede ki insanlar Cezayir’de Fransızların bir şey yapmadığını iddia etseler bile Cezayir’de Fransızlar tarafından büyük bir katliam ve soykırım yapıldığı gerçeği ayan beyan ortada bulunmaktadır.


Leave A Reply