Çocuk Disiplininde Anne ve Babanın Farklı Tutumları Çocuğu Nasıl Etkiler?

0
Advertisement

Çocuğunuzun disiplininde eşinizde farklı düşünce ve bakış açılara mı sahipsiniz? Çocuğunuza karşı nasıl davranmalısınız?

Çocuk Disiplininde Anne ve Babanın Farklı Tutumları

Bebek sahibi olmanın her dakikası mutluluk dolu değildir. Mutlu çiftler, kendilerini apansızın, durmadan kavga eden bir anne-babaya dönüşmüş bulabilirler ve mutlu bir aile olarak olgunlaşmalarına kadar, sıkıntılı bir öğrenme sürecinden geçmek zorunda kalırlar.

Evliliğe hazırlandığınız günlerde, eşinizle gelecekteki çocuklarınızın eğitimi, uygulanması gereken disiplin ya da mutlu bir aile yaşamının nasıl olması gerektiği konusunda konuşmuş muydunuz acaba? Büyük bir olasılıkla, konuşmamışsınızdır.

Bu “olağanüstü” erkeğe rastladınız; ona âşık oldunuz ve yaşamı onunla paylaşmaya karar verdiniz. Onun sizinkinden büsbütün farklı bir çevreden geldiğini bilseniz bile, belki de onunla birlikte olmaktan böylesine hoşlanmanızın bu farklılığından ileri geldiğini düşünüyordunuz. Sonra evlendiniz ve günün birinde bir bebeğiniz oldu. Ve apansızın eşiniz, çocuğunuzun babası, bazı garip, size çok ters gelen düşünceler açığa vurmaya başladı.

BAKIŞ AÇILARI

Küçük, yeni bir insanın yaşama hazırlanması sorunuyla karşı karşıya geldiğiniz zaman, eşinizin görüşleri ile sizinkiler arasında dağlar kadar büyük fark bulunduğunu anlayabilirsiniz. Eşiniz, iki yaşındaki küçüğü kudurganlık nöbeti geçinceye kadar odasına kapatmak istiyorsa, siz de bunun doğru olduğunu düşünüyor musunuz? Siz pek önemli bulmadığınız halde, eşiniz sofrada küçük çocuğunuzun “gerektiği gibi” yemesinde ayak mı diretiyor? Yoksa tersine, küçüğün her şeyini hoş gören ve çocuğunuza kızıp bağırdığınızda, öfkelenip aklı başından giden biri mi? Aranızdaki görüş ayrılıklarını anlamak ve mutlu bir aile yaşamı oluşturmak, uyumlu ilişkinizi yürütmek istiyorsanız, farklılıklar üstünde uzlaşmaya varmanız gerekir.

Advertisement

Yazık ki, evlerin çoğunda, küçüğe nasıl davranılmasının daha iyi olduğu konusundaki farklı görüşler, çocuğun huysuzluk ettiği ya da sinir bozucu davranışlar sergilediği bir bunalımlı anda açığa vurulur. Küçük oğlunuz vakti geldiği halde uykuya yatmamakta ayak diretirken ya da görünür hiçbir neden yokken, gecenin ortasında avaz avaz ağlamaya başladığı sırada sakin, kararlı, dengeli ve anlayışlı kalmak güçtür.

SAKİN SAKİN TARTIŞMA

Eşiniz, disiplinle ilgili bir konu üstünde dediğim dedik bir tutum takınıyorsa, onunla niçin böyle davrandığını sakin sakin tartışmanız, her ikiniz için de daha iyi olur. Size yanıt olarak “Benim babam da bana hep böyle yapardı; bunun bana hiç de zararı dokunmadı,” derse, ona sizin babanınızın da tam tersi biçimde davrandığını ve sizin de pekâlâ iyi yetişmiş biri olduğunuzu haykırmanızın, hiçbir yararı olmaz.

Eşinizle yumuşak bir biçimde, görüşlerinizi karşılıklı olarak sakin sakin tartışmanız, onun hâlâ çocukluğunun korku ve kaygılarını içinde taşıdığını, belki sizin de, farklı biçimde de olsa, aynı kaygılar içinde olduğunuzu açığa çıkarabilir. Duygusal sorunlarınızı paylaşmanız, çocuklarınıza uygulamak istediğiniz disiplin türünü kararlaştırmakta, her İkinize de yardımcı olabilir.

Çok sert kurallar içinde yetiştirilmiş pek çok kişi. genellikle, kendi anne ve babalarını kopya etmemeye karar verirler. Bununla birlikte, baskı altında büyümüş bir çocuğun, büyüyünce çocuğuna güvenen ve şefkatli bir anne ya da baba olması, şaşılacak kadar güçtür. Eşiniz böyle bir evden geliyorsa, sizin ona en önemli olan şeyin sevgi ve şefkat olduğunu, bunun katı disiplinden çok daha önemli olduğunu, göstermeniz gerekebilir. Buna karşılık, sizin geçmiş yaşantınız da çok sert kurallar altında geçmiş olabilir ve buna tepki olarak, gereğinden gevşek, her türlü disipline karşı bir kişi haline gelmiş de olabilirsiniz.

SERTLİK Mİ, YUMUŞAKLIK MI?

Anne-baba olarak her ikinizin de önce, korkuyla değil sevgiyle çok daha fazla şeyin başarılabileceğini kabul etmeyi öğrenmeniz gerekir. Yalnız unutmayın ki, işbirliği yapmayı seven, düşünceli biri olmayı öğretiyorsunuz diye, hiçbir çocuk ağır ruhsal baskı altında kalmaz. Küçük bir çocukta övgünün, cezadan daha çok başarı sağladığına inanmakta haklısınız; ama çocuğunuzun kudurganlık nöbeti patlak verince ve evin içini hırçın çığlıklar kaplayınca, eşiniz biraz sert davranmakta haklı, sizse, onu çok sert olmakla suçlamakta haksız olabilirsiniz.

ÇOCUK KURBANLARI

Her ailenin yaşamında, anne-babanın disiplin konusundaki düşüncelerini ve her birinin çocuklarından neler beklediklerini tartışmak zorunda kaldıkları bir an gelir çatar. Oturup, ciddi olarak fikir alışverişinde bulunmaz ve anne-babalık sorunlarını birlikte paylaşmazsanız, çocuğunuzun neden olduğu çatlak, eşinizle aranızdaki sevgi bağlarının kopmasına da yol açabilir.

Advertisement

Pek çok anne-baba, kendi çocuklarının ve kendi boş tehditlerinin kurbanları olurlar. Herkes çocukluğunda bir gün, babasının “Bir daha yaparsan,…” diye kükrediğini ya da annesinin “Bak, sana son kez söylüyorum!…” diye haykırdığını duymuştur. Ama sık sık yinelendiklerinde, çocuğunuz çok geçmeden bütün bu uyarıların anlamsız olduğunu anlar; sonunda ikinize de boş verir. Bu da dönüp dolaşıp, eşinizle birbirinize kızmanıza, birbirinizi, “onun bu arsızlığı senin hatan; söylediklerin hep kuru gürültü kaldı” diye suçlamanıza neden olur.

Asıl sorunlar, çocuğun gözü önünde bağıra çağıra tartışılan ciddi anlaşmazlıklardan doğar. İkinizden biri, öbürünün disiplin çabalarını durmadan kösteklerse ya da eşinizin değerlerini küçümserseniz, çocuğunuz birinizden birini seçmek ya da -sizi birbirinize karşı kullanmak gibi kötü bir durumda bırakılmış olur. Gerçekten de sizi birbirinize karşı kullanmayı çabucak öğrenir ve eşinizle aranızdaki ilişkiyi berbat edebilir.

PAYLAŞILAN SORUNLAR

Evliliğinize özen göstermeniz, çocuklarınıza daha büyük sabır ve anlayışla davranmanıza yardım edecektir. Anne-baba olarak, sorunları, üstünde pek durmadan çöp sepetine atmayı başarın. Ne de olsa, eş olan, çift olan sizsiniz; bu aileyi ortaklaşa kuran, ikinizsiniz; çocuğunuzun yerine getirilmesini istediği bencilce isteklerin sizi birbirinizden ayırması acı bir şey olur. En mutlu evler, eşlerin birbirlerine destek verdikleri evlerdir. Ülkenin yasaları her gün değişe dursa, ne kadar şaşıracağınızı, ne kadar öfke duyacağınızı gözünüzün önünde canlandırın; evdeki kuralların durmadan değişmesinin küçük çocuklarınızı nasıl etkileyeceğini o zaman anlarsınız. Kendilerini güvensiz, her zaman belirsizlik içinde, ne yapacaklarını bilmez bir durumda hissediyorlarsa, belirli kurallara uymayı onlara öğretmeniz çok daha güçleşir.

BİRLEŞİK CEPHE

Disiplin konusundaki düşünceleriniz eşinizinkilerle her zaman uyuşmasa da, çocuğunuza karşı ikinizin mutlaka birleşik bir cephe oluşturmanız gerekir. Birer büyük olarak sizler, davranış farklarınızı denetleyebilir, çocuklarınıza güvenli ve huzurlu bir aile yaşamı sağlamaya çaba gösterebilirsiniz. Kuşkusuz kusursuz, tıpatıp birbirinizin görüşlerini benimseyen kişiler olmanız beklenemez; zaten çocuğunuz da, annesi ile babası arasındaki farklılıkları benimseyecektir. Baba daha düzene önem veren biri olabilir ve ortalığın karışık olmasından sinirlenebilir; anneyse, kendine ev işleri konusunda daha çok yardımcı olunmasını isteyebilir. Bunlar çocuğun anlaması çok güç olan şeyler değildir. Buna karşılık, durmadan o ve onun davranışları konusunda eşinizle çekişir durumda olmanız, onu ruhsal açıdan şiddetle sarsacaktır.

Eşinizle aranızın gün geçtikçe daha çok açıldığını hissediyor ve çocuğunuzla ilgili korkunç kavgalara girişiyorsanız, sakinleşip, herhangi bir öfkeli suçlamaya ya da yakınmaya girişmeden, sorunu ciddi biçimde konuşmaya çalışmanız, en akıllıca davranıştır. Ayrıldığınız noktaları belirlemeye, bunların gerçekten ö-nemli olup olmadıklarını incelemeye çalışın. Belirli bir konuda, gereksiz yere inatçılık yapmadığınız halde eşinizle gene de uzlaşamı-yorsanız, siz onun disiplin konusundaki görüşünün bir yanını kabul edin; o da sizin bu konudaki anlayışınızın başka bir yanını kabul etsin. Bunu yapabilirsiniz.

BİR ÇOCUĞUN GEREKSİNİMLERİ

Ayrıca, çocuğunuzun gereksinmelerini ve tepkilerini de anlamaya çaba göstermeniz gerekir. Anne-baba olarak, çok küçük çocukların büyüklere anlaşılmaz gelen gereksinmeleri -ve kendilerine özgü bir mantıkları-olduğunu kavrarsanız, öfke ve kızgınlığınızın büyük bölümünün gereksiz olduğunu görürsünüz. Size mantıksız ve (düpedüz yaramazlık gibi görünen şey, oğlunuz için son derece anlamlı olabilir. Kendi değer yargılarınızı ve zaman çizelgenizi zorla kabul ettirdiğiniz, çocuğunuzunkileriyse bütünüyle gözardı ettiğiniz zamansa, gerginlik ve gerilim ortaya çıkar.

KIRMIZIYI MI GİYDİRSEM YOKSA?

Sözgelimi, hep birlikte sokağa çıkacağınız zaman, eşiniz size acele etmenizi söylerken, siz küçük çocuğunuzu dakikalarca giydirirsiniz. Çocuğunuzu tam aşağı indirirken, “kırmızı ayakkabılarını” giymek istediğini tutturarak ağlamaya başlar. Siz sinirlenirsiniz; eşiniz üst kata çıkıp “o allahın belası ayakkabıları” değiştirmeniz için bağırır; siz de ona “bir saate yakındır” çocuğunuzu giydirmekle uğraştığınızı haykırırsınız. Bu arada çocuğunuz daha da yüksek sesle ağlar.

ONUN KENDİ DÜNYASI

Bu durumda, minicik çocuğunuzun dünyaya kendi bildiğince yaklaşmaya hakkı olduğunu her ikiniz de kabul ederseniz, ayağındakileri çıkarıp, kırmızı ayakkabılarını giymesine izin verebilirsiniz. Sonuçta beş-on dakika gecikseniz kıyamet kopmaz herhalde. Böylece hem gezintinizi berbat etmezsiniz, hem de daha önemlisi, çocuğunuz sizin davranışınızdan, başkalarının düşüncesine değer vermeyi, saygılı olmayı öğrenir.

Sık sık karşılaşılan başka bir öfkelenme nedeni, bir çocuğun ilgisini bir şey üstünde birkaç dakikadan çok toplayamamasıdır. İki yaşındaki bir çocuk, 20 dakika boyunca uslu uslu yerinde oturup yemeğini yemeye dayanamaz. Çevresine bakınmak, ayağa kalkmak, hattâ ağzı doluyken şarkı söylemek gereksinmesi duyabilir.

Bu tür davranışlarsa, sabırsız büyüklerin tepesini attırır. Babası, çocuğa doğru dürüst yemek yemeyi “öğretmediğiniz” için size bağırır; sizse haksızlığa uğradığınızı düşünür, bir sinir bunalımına kapılırsınız. Oysa birbirinizi suçlayacak yerde, çocuğunuzu anlamaya çalışabilirsiniz? Küçüğü kendi temposu içinde yemek yemeye bırakmakta anlaşmaya varmanız, çok da güç bir şey değildir. Çocuğunuz sonunda, yemek saatinde insanların oturup yediklerini, sofradan kalkıp oynamadıklarını, şarkı söylemediklerini, sizlerin davranışlarınızdan yavaş yavaş öğrenecektir.

Eşinizle aranız, bebeğinizin beklenmeyen davranışlarından öylesine açılmış bir durum alabilir ki, aileyi bir arada tutmak için tek yol, hem sizin, hem eşinizin kabul edebileceği ortak bir programa şaşmaz biçimde uymak olabilir. Bu durumda, çocuğunuzun bu programı hemen anlamayacağını kavramanız, son derece önem taşır. Biraz sabırlı olursanız, davranışlarınızı göre göre o da aynı programı izlemeye koyulacaktır.

Advertisement

ELBİRLİĞİYLE

  • •Çatışmaları, temel sorunlarda izlenecek ortak bir tutum üstünde anlaşmaya vararak, en azına indirmeye çabalayın.
  • • Disiplin konusunda eşinizle birbirinizi desteklemekte ve çocuğunuzun sizi birbirinize karşı kullanmasına fırsat vermemekte kararlı olun.
  • • Disiplin ya da çocuğunuzun sizi üzen herhangi bir davranış sorunu konusundaki kuşku ve kaygılarınızı, çocuğun duyamayacağı bir ortamda, sakin sakin konuşmak için, birbirinize zaman ayırın.
  • • Düşmanca olumsuz bir yaklaşım yerine, çocuğunuzun iyi davranışlarını ödüllendirici ve övücü bir yaklaşım üstünde anlaşın.
  • •Çocuğunuzun uymasını istediğiniz davranış kurallarına kendiniz de uyarak, ona iyi bir örnek oluşturun.

TEMELE DÖNÜŞ

Sözgelimi, anne-baba olarak, basit bir temel düzeyden, aile için bir zaman çizelgesinden, işe başlamak konusunda anlaşmaya varabilirsiniz. Bunun zaman ve sabır isteyeceğini, ama aynı amaç için birlikte çalışacağınızı başlangıçta kabul edin.

Paylaşılacak bu basit temel disiplinin, aile yaşamına getireceği yatıştırıcı etki, her ikinizi de şaşkınlığa düşürecektir. Önce, yemek, banyo ve yatma işlerinde belirli ve düzenli saatlere uymak konusunda aldığınız ortak karar, anne-baba olarak sizi birbirinize yaklaştıracaktır; sonra da çocuğunuz, bu düzeni gün geçtikçe daha iyi besimseyecektir.

Gerçekten de çocuklar belirli ve şaşmaz bir düzene, şaşılacak kadar iyi yanıt verebilirler. Kesin olarak belirlenmiş, neyin ne zaman yapılabileceğini gösteren bir düzenle, kendilerini güvende hissedebilirler; bu da onların sakinleşmesini ve rahatlamasını sağlar. Çekip çevrilmeleri kolaylaşır ve siz de, anne-baba olarak daha az gerilimle, daha az sinirlendirici durumla karşılaşırsınız; dolayısıyla da, durmadan birbirinize bağırıp çağırmak zorunda kalmazsınız.

Unutmayın, sizler artık yalnızca bir çift değil, anne-babasınız. Ailenizin mutluluğu ve sağlamlığı ikinize bağlı. Sizlerin olgun kararlara ve sevgiden yola çıkan uzlaşmalara varma yetenekleriniz, hem sizlere, hem de çocuğunuza -ya da çocuklarınıza- birbirine sıkıca bağlı bir ailenin mutluluğunu ve her mutlu evde var olan sevgi dolu ilişkileri getirecektir.


Leave A Reply