Coğrafyanın Tarihi, Geçmişten Günümüze Coğrafya Bilimindeki Gelişmeler

0
Advertisement

Coğrafya biliminin ilk çağlardan günümüze kadar ki gelişimi ve bu gelişime katkı yapan ünlü Coğrafyacıların isimleri ve çalışmaları hakkında bilgi.

Coğrafya

İlkçağda Mezopotamya kavimlerinde, Mısır’da, Kalde’de ilkel haritaların yapıldığı bilinir. İÖ 3.000′ den daha eski tarihlerde yazılan bazı Babil çiviyazılı belgeleri, haritaların ilk örnekleri olarak kabul edilir. Güneydoğu Asya adalarından Okyanusya’ daki adalara özel tekneleriyle giderlerken Polinezyalılar da yaptıkları “Çubuk Haritalar” dan yararlanmışlardır. İlkel haritalar coğrafya amacının dışında, av bölgelerinin sınırlarının saptanması, bir yolun belirlenmesi, ticaret ve savaş için de yapılmıştır.

İlk Haritalar

Çağdaş haritaların ilk örneğini ise İÖ 575’te Eski Yunanistan’da Thales’in öğrencisi Miletoslu Anaksimandros’un yaptığı kabul edilir. Anaksimandros yerküreyi silindir bir prizma biçiminde düşündü ve bunun üstteki dairesel yüzeyini yaşanan yeryüzü olarak kabul etti. Miletoslu bilginin haritasında dikdörtgen biçimindeki dünya, basınçla hava üzerinde duruyor gösterildi. Anaksimandros, haritasını çizerken dünyayı yalnız matematik ve fiziksel açıdan inceledi. İÖ 516’da yine Miletoslu bir bilgin olan Hekataios, harita çizerken tarihsel öğelerden de yararlandı.

Çizdiği haritada dünyayı okyanus üstünde yüzen düz bir tepsi biçiminde gösterdi. Deniz ve kara ticaretinin gelişerek büyük boyutlara ulaşması, İskender’in (İÖ 356-322) Hindistan’a kadar uzanan seferi harita çizimini ve dolayısıyla coğrafyayı bir bilim olarak daha da geliştirdi. Daha sonra Dikaiarkhos (İÖ 347-285), çizdiği haritada matematik ve fiziksel öğelerin dışmda yaptığı jeoloji çalışmalarının verilerinden de yararlandı. Eratosthenes (İÖ 3. yüzyılda) ise haritasında enlem-boylam öğelerinin sistemli bir biçimde kullandı. Coğrafya sözcüğünü de ilk olarak o oluşturdu. Bu dönemden başlayarak dünyanın düz değil, yuvarlak bir küre biçiminde olduğu inancı hemen tüm Yunan bilginlerince benimsenmişti.

Hipparkhos, İÖ 2. yüzyılda enlem kuşaklarını (Klimata) belirleyerek tanımını yaptı. Yer’i 360 dereceye bölerek inceleme yöntemini getirdi. Enlem boylamları geliştirerek bilimsel tanımlarını yaptı. Marinus ve Batlamyus gibi bilginler de bu yolu izlediler. Bunun ve matematik, tarih, jeoloji bilgilerinin yanı sıra Eski Yunanistan’da, coğrafyanın oluşumunda birçok değişik öğeden yararlanıldı. Güneş, ay, gelgit olayları incelendi; volkanlar, akarsuların toprakları aşındırması konuları üzerinde çalışmalar yapıldı. Bütün bu çalışmalar Eski Yunanistan’da coğrafyanın bir bilim olarak çıkışı kadar büyük ölçüde gelişmesini de sağladı. Roma döneminde, coğrafya bilimindeki gelişme yavaşladı.

Advertisement
coğrafya

Kaynak: pixabay.com

Roma’da bu konudaki çalışmalarıyla; Strabon (İÖ 58-İS 25) ve Ptolemaios (Batlamyus) (108 -168) dikkati çekti. Strabon, büyük bir bölümü günümüze kadar gelen Geographumena ya da Geographika (Coğrafya) adlı 17 ciltlik eserinde kavimlerin, insanın ve imparatorlukların fiziksel dünyayla olan ilişkilerini anlattı; kültürel, tarihsel ve bölgesel bilgilerin sentezini yaptı. Bizde daha çok Batlamyus adıyla bilinen Ptolemaios ise, yazdığı eserde dünyanın bilinen her yanının coğrafya tarafından incelenmesi gerektiğini öne sürdü. Ptolemaios ayrıca Çin’den Britanya’ya kadar uzanan bir alanı belirleyen bir harita da çizdi. Coğrafyacılığının yanı sıra matematikçi ve gökbilimci de olan Claudios Ptolemaios, Geographike Hiphe-gesis (Coğrafya Kılavuzu) adlı eserinde yerel ayrıntıların haritacılarca incelenmesi gerektiği tezini savundu. Bilginin bu eseri 16. yüzyılda da birçok kez basıldı.

Ortaçağ

Ortaçağda birçok bilim dalı gibi coğrafya da geriledi. Avrupa, tutucu Hıristiyan görüşün etkisi altında yeniden dünyanın yuvarlak değil düz ve daire biçiminde olduğu görüşünü benimsedi. Avrupa bu durumdayken, Doğu’da İslâm ülkeleri Yunan coğrafya anlayışım daha da geliştirdi. Ptolemaios’un eserleri Doğu dillerine çevrildi. Dünyanın küre biçiminde olduğu görüşü benimsendi. Enlem ve boylam kavramları haritalarda daha ayrıntılı bir biçimde uygulandı. İslâm ülkelerinde 7. yüzyılda başlayan bu gelişme, 13. yüzyıla kadar sürdü.

Bu süre içinde Müslümanlar, doğuda Çin’e batıda Kuzey Afrika yoluyla İspanya ve Sicilya’ ya kadar yayılmıştı. İslâm coğrafyacı ve gezginleri dünyanın birçok doğu hükümdarın tarafından inceleme ve araştırmalarını sürdürmeleri için özendirildi. Suver’ü-l Ekâlim (İklimlerin Görüntüleri) adlı İslâm ülkeleri atlasının yazarı Belhi (847-934); Kitab-ül Mesalik ve’l Memalik (Ülkeler ve Yollar Kitabı) adlı kitabın ortak yazarları İbni Havkal ve İstahrî; El Mes’ûdi, İbni Fadlan, İdrisi Ebul Fida, İbni Ba-tuta (1304-1369) vb bu dönemin önde gelen İslâm coğrafyacılarındandır. Batılı kaynaklar, özellikle Abbasiler döneminde coğrafyanın altın çağını yaşadığını, İslâm bilginlerinin coğrafyaya geniş katkıları olduğunu belirtir. İslâm coğrafyacılarının etkileri sonucu ortaçağın sonlarında Batı’da coğrafya yine ön plana çıkarak gelişme gösterdi.

İspanya ve Sicilya’daki Müslüman bilginlerin, Haçlı Seferleri’nin İpek Yolu ile Doğu’ya gidip dönen Avrupalıların (Marco Polo, Plan Carpin, Russbrroeck vb). Arapça coğrafya eserlerinin Batı dillerine çevrilişinin bu ön plana çıkış ve gelişmede büyük etki ve katkısı oldu. Bütün bunlara Rönesans da eklenince bir bilim olarak coğrafya, Batı’da hızla gelişmeye başladı. Kopernik ve Galileo, Yer’in düz değil, küre biçiminde olduğunu kabul ettirmeyi başardılar.

Matbaanın (1451) ve Amerika’nın keşfi, daha ileri teknikte ve aslına uygun haritalar yapılmasına yol açtı. 1520’de Schöner’in düzenlediği haritada ilk kez Amerika Kıtası’na da yer verildi. 1617′ ye kadar Ptolemaios’un ünlü coğrafya eserinin birçok Latince basımı yapıldı. Bu tarihten başlayarak coğrafyada Ptolemaios anlayışı bırakıldı ve bu bilim dalı çağdaşlaşma sürecine girdi.

coğrafya

Kaynak: pixabay.com

18. Yüzyıl

18.yüzyılda termometre, higrometre, barometre gibi aygıtlar bulunup jeodezi (yer düzlemini ölçme bilimi) ilerledikçe coğrafya da bunlardan geniş ölçüde yararlanıp ilerledi. Gerek karalarda, gerekse denizlerde coğrafya amaçlı geziler yoğunlaştı. 19. yüzyılın sonlarında James Cook’un yolculukları bunlardan en önemlisi oldu.

Advertisement
19. Yüzyıl

19.yüzyılda coğrafya, matematik ve anlatıma (tasvir) sıkı sıkıya bağlılıktan kurtulmaya başladı ve sayıları artan dallara ayrıldı. Bu konuda Alman gezgin ve doğa bilimcisi Alexander Humboldt (1769-1859), Anadenizbilim ve İklim bilgisi’ni oluşturarak öncü oldu. Karl Ritter (1779-1859), Humboldt’un çalışmalarını tamamlayıp geliştirdi. Humboldt-Ritter ilçilisi, çağdaş coğrafyanın bölgesel, sistematik ve beşeri temellerini attılar. Bölgesel Coğrafya, Conrad Malte Bruns’un çalışmalarıyla daha da gelişip kişilik kazandı. Sistematik Coğrafya ise Heinrich Berghaus ve Mary Somerville’in çalışmalarıyla gelişme gösterdi. Oscar Peschel, Georg Cornelius, Karl Gerland, Ferdinand von Richthofen, Friedrich Ratel gibi coğrafyacılar ise Beşeri Coğrafyanın gelişmesine katkıda bulundular.

19. Yüzyıl

19. yüzyılın başlarında ilk ulusal coğrafya derneği (Paris Coğrafya Derneği) 1821’de kuruldu. Bu bilim dalına gösterilen ilgi, Avrupa’nın her ülkesinde artan bir hızla çoğaldı. 19. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’nın birçok üniversitesinde artık coğrafya enstitüleri kurulmuş bulunuyordu.

20. yüzyılda coğrafya bağımsız bir bilim dalı olarak gelişmesini sürdürdü. Gelişme, coğrafyanın bütün dallarında oldu. Çağdaş coğrafyacılar yeryüzünü fiziksel, ekonomik, beşeri ve siyasal yönden çok ayrıntılı bir biçimde, çağdaş tekniğin tüm olanaklarından yararlanarak incelediler. Bu alanda coğrafya biliminde bir birlik oluşturmak için ulusal kuruluşlar arasında işbirliğine gidildi. Yüzyılın başlarında Uluslararası Coğrafya Birliği kuruldu. Sürekli yayınların, atlasların, bibliyografyaların, topografya ve öteki konularla ilgili haritaların sayıları arttığı gibi nitelik ve düzeyleri de yükseldi. P. Vidal de la Blache, L. Gallois, Emmanuel de Martonne, Jean Brunhes, Baugling, Cholley, Demangeon, Cvijic, Blanchard, Ahlman, Gaussen, Dubley Stamp, J. Herbestson, William Morris Davis, Ellen Churchill Davis, Ellsworth Huntington gibi coğrafyacılar bilimin çeşitli dallarında yaptıkları araştırma, inceleme ve çalışmalarıyla coğrafyaya büyük katkılarda bulunmuşlardır.


Leave A Reply